Trans birey 20 yıllık isim mücadelesini kazandı

Trans birey 20 yıllık isim mücadelesini kazandı
Güncelleme:

Trans birey D., “Çevremde herkes beni böyle tanıyor” diyerek ismini değiştirmek için mahkemeye başvurmuş ancak mahkeme, cinsiyet değiştirme ameliyatı olmadığı için reddetmişti. AYM'nin kararı belli oldu.

Kimliğinin gizli kalmasını talep eden trans birey D., 2001 yılında mahkemeye nüfus kayıtlarındaki erkek cinsiyet bilgisini değiştirmek için mahkemeye başvurdu. İsminin D. olarak tashih edilmesini talep etti. Ancak Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi talebi reddetti.

Kararda, D’nin henüz cinsiyet değişikliği ameliyatı olmadığı, cinsiyet değiştirme konusunda tam kararlı bir düşüncesinin bulunmadığı, talep ettiği şekliyle isminin değiştirilmesi halinde toplumda yanlış algıların oluşabileceği, bu durumun gerek kendisi, gerek diğer kişiler yönünden sıkıntılara yol açabileceği ifade edildi.

D. Bölge Adliye Mahkemesi’ne yaptığı itirazda, cinsiyet değişikliği ameliyatının henüz gerçekleşmemiş olmasının isim tashihi için bir engel oluşturmadığını ayrıca D. isminin Deniz, Derya gibi erkekler tarafından da kullanıldığını savundu. Ancak bu itirazı da 2019 yılında reddedilince Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.

Anayasa Mahkemesi yaptığı incelemede şu tespitlerde bulundu:

Somut olayda derece mahkemeleri başvurucunun isim değişikliği talebinde bulunabilmesi için cinsiyet değişikliği ameliyatı olmasının zorunlu olduğunu kabul etmiştir.

Derece mahkemelerin dayandığı 4271 sayılı kanun, cinsiyet değişikliği talebinin kabulüne ve cinsiyet değişikliği ameliyatının gerçekleşmesinin akabinde kişisel durum sicilinde gerekli düzeltmenin yapılmasına ilişkin şartları düzenlemektedir.

İsim değişikliği ile ilgisi bulunmayan bu kuralın uygulanması ve isim değişikliği talebinin reddine gerekçe yapılmasının bu konuda ilgili ve yeterli gerekçe olarak kabul edilmesi mümkün görünmemektedir.

Neticede isim değişikliği konusunda derece mahkemelerince somut başvuru özelinde değerlendirme yapılmaması ve verilen kararların anayasal güvenceleri gözeten ilgili ve yeterli gerekçe içermemesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı yönünden devletin pozitif yükümlülüklerinin yerine getirilmediği kanaatine varılmıştır.

ANAYASA’NIN 20. MADDESİ: ÖZEL HAYATA SAYGI

Anayasa Mahkemesi yaptığı değerlendirmede Anayasa’nın 20. maddesindeki şu ifadeyi vurguladı:

“Herkes, özel hayatına … saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir …”

YARGITAY: BİREYİN ARZUSU ÖNCELİKLİDİR

Anayasa Mahkemesi değerlendirmesinde, 2017 yılında Yargıtay tarafından verilen karar da hatırlatıldı:

“Adını benimsemeyen kişiliği ile özdeşleşmeyen kimsenin, adını değiştirmek istemesi en doğal hakkıdır. Böyle bir durumda, ad değiştirme istemlerini içeren davalarda davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması ve öncelikle dikkate alınması gerekir.”

KAMUNUN POZİTİF YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Anayasa Mahkemesi esas yönünden yaptığı değerlendirmede şu tespiti yaptı:

Kimliğin belirlenmesindeki en önemli unsurlardan olan ismin vazgeçilmezlik, devredilmezlik ve kişiye sıkı surette bağlı olma niteliklerinin kişinin mevcut statüsünü etkilemesi muhakkak olduğundan kişinin isminin korunması ve kamu düzenini bozmadığı müddetçe değiştirilmesine imkan tanınması yönünde devletin pozitif yükümlülüklerinin bulunduğu değerlendirilmektedir.

KARAR: ÖZEL HAYATA SAYGI HAKKI İHLAL EDİLDİ

Anayasa Mahkemesi hükmü özetle şu şekilde kuruldu:

Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna oybirliğiyle, Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine Recai Akyel ve Selahaddin Menteş’in karşı oyu ve oyçokluğuyla, başvurucunun tazminat taleplerinin reddine, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine karar verildi.