Topbaş'ın damadı kendini böyle savundu

Topbaş'ın damadı kendini böyle savundu
Güncelleme:

Kadir Topbaş'ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı, TUSKON davasında savunmasını yaptı. Savcı 7 sanığın tahliyesini istedi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) iş dünyası yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında haklarında dava açılan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, kapatılan TUSKON'un başkanı Rızanur Meral ve genel sekreteri Mustafa Muhammet Günay ile Ömer Faruk Kavurmacı ve Faruk Güllü'nün de aralarında bulunduğu 31'i tutuklu 86 sanığın yargılandığı davada, cumhuriyet savcısı, 7 sanığın tahliyesini istedi.

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda görülen duruşmaya, aralarında Kavurmacı ve Güllü’nün de bulunduğu 31 tutuklu sanık ile 18 tutuksuz sanık ve avukatları katıldı.

İŞTE TAHLİYELERİ İSTENEN 7 SANIK

Taleplerle ilgili görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Murat Yıldırım, firari sanıkların yakalanmasının beklenmesini, eylemler, istenilen ceza miktarı ve tutuklu kaldıkları süreyi gözönüne alarak, sanıklar Özlem Rukiye Üçüncü, Nalan Erpolat, Yüksel Nalbant, Ruhi Gürer, Semih Sadır, Rüstem Karaoğlan ve Harun Akca’nın tahliyelerini istedi.

Mütalaanın ardından söz alan tutuklu sanıklar tahliye talebinde bulundu.

ÖMER FARUK KAVURMACI: NOTER ARACILIĞIYLA İLK KEZ BEN İSTİFA ETTİM

Savunma yapan tutuklu sanıklardan eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı hakkındaki suçlamaları reddederek, FETÖ/PDY'ye üye olmadığını, örgütün propagandasını yapmadığını, TUSKON'da hükümete ve hükümet yetkililerine hakaret edilen konuşmadan haberi olmadığını öne sürdü. 

Sanık Kavurmacı, Rızanur Meral ile bazı gezilere katıldığını ancak bunların dışında bir iletişiminin bulunmadığını, TUSKON 5. Olağan Genel Kurulu'nda hükümet ve hükümet yetkililerine yönelik yapılan hakaret içerikli konuşmayı ayağa kalkmayarak protesto ettiğini ileri sürerek, şunları söyledi: 

"TUSKON 5. Olağan Genel Kurulu'ndan sonra hemen istifa ettim ancak istifam kabul edilmedi. Noter aracılığıyla resmi olarak ilk istifa eden kişi benimdir. Hakkımda hediye kartı vermem ve maaşlı çalışan iki kişinin ödemelerini yapmış olmam FETÖ'ye yardım suçlaması olarak kabul edilemez. Sayın Cumhurbaşkanımızın 14 Haziran 2014'te yaptığı açıklamadan sonra Fatih Koleji'nde okuyan çocuklarımı okuldan aldım, başka bir okula kaydettim. FETÖ'yle işbirliği olan kimseyle iletişimim yoktur. 1 dolar, ByLock ve Rızanur Meral ile bir ilişkim yoktur. Örgütün eğitim okullarında okumadım. Zaman Gazetesi'ne aboneliğim yoktur. 2014 yerel seçimlerinde AK Parti'yi destekledim. Seçimlerde AK Parti’nin resimlerini duvara kaplattırdım. Devlet büyüğüne hakaret eden Rızanur Meral'i tek alkışlamayan bendim. Yurt dışında çok sayıda mağazam olmasına rağmen yurt dışına gitmedim. 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra da yurt dışına gitmedim. Mayıs ayında tahliye oldum, yine gitmedim. 13 aydır tutukluluyum. 4 bin 200 çalışanı olan 500 mağazası olan bir şirketin ortağıyım. 2 çalışana ödenen maaşla şirketlere el konulması izah edilemez. Öncelikle tutuksuz yargılanmamı, sonrasında şirketlerimdeki kayyum kararlarının kaldırılmasını istiyorum."

FARUK GÜLLÜ: BANK ASYA'YA GÜNAHIMI VERMEM'

Duruşmada savunması alınan tutuklu sanıklardan Faruk Güllü de, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olduğu iddiasıyla 15 aydır tutuklu bulunduğunu ifade etti. Güllü, suç unsurlarının oluşmadığını, KHK ile kapatılmayan bir derneğe üye olduğunu, hiçbir imzasının olmadığı TUSKON'dan 2010 yılında istifa ettiğini, adının geçmesinin bilgisinin dışında geliştiğini iddia etti. 

Sanık Güllü, TUSKON toplantılarına katılmadığını da ileri sürerek, şunları söyledi: 

"MASAK raporlarında gayriresmi para hareketlerinin olmadığı kanıtlanmıştır. Bank Asya, en çok iş hayatımda bana zarar veren banka olmuştur. Bank Asya'ya para yardımı değil, günahımı vermem. Hikmet Gültekin ile aramızda husumet vardır. Şirketimin üstüne konmaya çalışıyor. 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimini, Güneşli'deki mağazamızdayken öğrendim. Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine yola çıktım. Polislerle yolu kapattık, helikopter saldırısına, tanklara rağmen yolu açmadık. Hakkımda yakalama kararı bulunduğunda iş yerime giderek teslim oldum. Yapılan aramalarda sadece 1 adet bandrollü kitap bulunmuştur. ByLock ve başka kriptolu haberleşme programı kullanmadım, Dosyadaki gizli tanık Demir'in duruşmada dinlenmesini istiyorum. Digitürk aboneliğim, örgüte para transfer kayıtlarım ve 1 Amerikan dolarım yoktur. FETÖ/PDY için yardımcı olduğuma dair dosyada bir delil yoktur. Örgütün hiçbir toplantısına katılmadım. Almanya'dan mart ayında geldim, oturma iznim vardır ve 15 Temmuz’dan sonra yurt dışına çıkmayı düşünmedim. 65 tane frenchisingi olan yıllardır çalıştığım firmamı, 150 yıllık aile şirketimi ve çalışanlarımı bırakmak söz konusu olmadı. 15 aydır tutukluluğum göz önüne alınarak tahliyemi talep ediyorum." 

CEZA İSTEMLERİ 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, firari sanıklar Gülen, Meral ve Günay hakkında, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, "terör örgütü kurmak ve yönetmek" suçlarından ayrı ayrı 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezası ve "örgüt suçu kapsamında özel belgede sahtecilik" suçundan da ayrı ayrı 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası isteniyor. 

Sanıklardan Ramazan Erdem, Serkan Ercan ve Süleyman Tari'ye "örgüt suçu kapsamında özel belgede sahtecilik" ve "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlarından 8,5 yıldan 18'er yıla kadar hapis cezası öngörülen iddianamede, aralarında Ömer Faruk Kavurmacı ve Faruk Güllü'nün de bulunduğu 80 sanığın "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan onbeşer yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor. 

İddianamede, sanıklarla ilgili sunulan deliller olarak da MASAK raporları, şüpheli ifadeleri, sorgu tutanakları ile "Boran", "Demir" ve "Berat" kod adlı gizli tanık anlatımları, TUSKON 5. Olağan Genel Kurulu sandık kayıt ve hazirun listeleri, iletişim dinleme tutanakları, tanık Yüksel Yılmaz'ın beyanları, ihbar tutanakları, kayyum olarak atanan TMSF raporları, "ByLock" raporları, Bank Asya hesap dökümleri, Digitürk cevap yazısı, il dernekler müdürlüğünce gönderilen dernek üye kayıt listeleri ve sosyal paylaşım tespitleri yer alıyor. 

TAHLİYE EDİLİP TEKRAR TUTUKLANMIŞTI 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından başlatılan soruşturma sonucunda 8 Eylül 2016'da tutuklanan sanıklardan Ömer Faruk Kavurmacı'nın avukatları, 1 Mayıs 2017'de 5. Sulh Ceza Hakimliğine tutukluluğa itiraz başvurusunda bulunarak tahliye talep etmişti. İtiraz dilekçesini değerlendiren hakimlik, dilekçe ekinde sunulan özel bir hastanenin 18 Nisan 2017 tarihli sağlık raporundaki tespitleri değerlendirerek, Kavurmacı'nın tahliyesine karar vermişti.

Silivri Devlet Hastanesi'nin "mahkumun hayatı için kesin bir tehlike arz etmediği" şeklindeki sağlık raporu üzerine İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce çıkarılan yakalama kararı çerçevesinde yeniden gözaltına alınan Kavurmacı, 17 Haziran 2017'de tutuklanmıştı.

AA