Tdv Uluslararası İyilik Ödülleri Töreni

Tdv Uluslararası İyilik Ödülleri Töreni
Güncelleme:

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (1) - "Terör örgütlerinin pusuda beklediği bu dönemde, çocuklarımıza, gençlerimize, genç kızlarımıza daha fazla sahip çıkmalıyız"- "Paralel yapıların, hizmet ve adanma kılıfları altında, nesillerimizi kendi kirli emellerine alet etm

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Terör örgütlerinin pusuda beklediği bu dönemde, çocuklarımıza, gençlerimize, genç kızlarımıza daha fazla sahip çıkmalıyız. Paralel yapıların, hizmet ve adanma kılıfları altında, nesillerimizi kendi kirli emellerine alet etmesine seyirci kalamayız" dedi.

Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde "Dünyayı İyilik Değiştirecek" başlığıyla düzenlenen Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) "Uluslararası İyilik Ödülleri Töreni"nde yaptığı konuşmada, çocuklar, gençler ve kadınların mutlaka kazanılması, özel önem verilmesi gereken kesimlerin başında geldiğini, öğrencilerin ahlaklı, vatanına ve milletine bağlı, insanlığa faydalı bireyler olarak yetiştirilmesi hususunda vakıflara ciddi görevler düştüğünü belirtti.

"Terör örgütlerinin pusuda beklediği bu dönemde, çocuklarımıza, gençlerimize, genç kızlarımıza daha fazla sahip çıkmalıyız. Paralel yapıların, hizmet ve adanma kılıfları altında, nesillerimizi kendi kirli emellerine alet etmesine seyirci kalamayız. Ümmeti parçalayan, ümmeti birbirine düşürenlerin bu gayretlerine seyirci kalamayız. Anneyi evladına, evladı annesine, babasına düşman kılan bu anlayışa seyirci kalamayız" diye konuşan Erdoğan, yeni nesilleri maddi ve manevi olarak beslerken, bu şer odaklarına karşı da azami derecede dikkatli olunması uyarısında bulundu.

Türkiye Diyanet Vakfı'ndan bu anlayışla, Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile hareket ederek, çalışmalarını daha da yaygınlaştırmalarını beklediklerini ifade eden Erdoğan, adalet, ihsan, merhamet, istikamet gibi ilkeler doğrultusunda yürütülen bu hizmetlerin devam etmesini temenni etti.

- "Bu muhteşem medeniyet, ecdadımızın bize bıraktığı en büyük miraslardan biridir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılan çalışmaların önemini göstermesi açısından Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in yaşadığı bir hadiseyi şöyle aktardı:

"Bir toplantı vesilesiyle Kamerun'dan ülkemize gelen Müslüman liderler, Diyanet İşleri Başkanımıza 16 maddelik bir talep listesi veriyor. Başkanımız diyor ki; 'Bunların hepsini yapamam. Bir tanesini söyleyin, onu gerçekleştirmeye çalışayım.' Bunun üzerine muhatabı listenin en son sırasındaki talebi işaret ediyor. Bu talep, Diyanet İşleri Başkanımızın cübbesi ve sarığıyla ülkelerini ziyaret etmesi, oradaki Müslümanlarla kucaklaşması isteğiydi. Daha biz yıllarca kendi ülkemizde cübbesiyle, sarığıyla dolaşan Diyanet İşleri Başkanı göremedik.

Başkanımız; 'Onca meseleniz varken, ziyaret konusu niye sizin için bu kadar önemli' diye soruyor. Cevap çok şaşırtıcı; 'Siz Müslüman olarak azınlıkta yaşamanın ne zor şey olduğunu bilemezsiniz. Siz bu şekilde ülkemize geldiğinizde, bizim sahipsiz olmadığımız görülecek.' Bunun üzerine Diyanet İşleri Başkanımız, ilk fırsatta Kamerun'a gidiyor. Oradaki büyükelçimizle birlikte cuma namazını kıldırmak üzere camiye giderken çevresindekilere; 'Gittiğimiz yerde kaç yüz kişi vardır' diye soruyor. Yanındakiler diyor ki; 'Hocam 30 bin kişi sizi bekliyor.' Gerçekten de camiye vardıklarında, küçük bir mescit ama gerisinde sahraya doğru saf tutmuş onbinlerce insanın kendilerini beklediğini görüyorlar. Namazdan sonra 90 yaşında bir ihtiyar geliyor ve başkanımıza diyor ki; Elhamdülillah bugün Kusseri Seferi tamamlandı."

Kendisi gibi o ana kadar Diyanet İşleri Başkanı'nın da Kusseri olayını duymadığını dile getiren Erdoğan, "Diyanet İşleri Başkanı soruyor; 'Kusseri seferi nedir?' İhtiyar şöyle devam veriyor; 'Bizimle Çad'ın arasında Kusseri diye bir yer vardır. Sizin atalarınız oraya kadar geldiler ama bu topraklara geçemediler. Biz bunun acısını 400 yıldır çekiyoruz. Bugün Kusseri Seferi tamamlandığı için Allah'a hamdediyoruz' diyor. Yaş 90" diye konuştu.

Erdoğan, Türkiye Diyanet Vakfı'nın yaptığı her hizmetle, inşa ettiği her camiyle, imam hatiple, yardım eli uzattığı her mağdur ve mazlumla bu şekilde ecdadın başlattığı bir gönül seferberliğini tamamladığını vurgulayarak, "Bugün gönlünü kazandığımız, duasını aldığımız her insan, her toplum, yüzlerce yıl sonra sizleri de bizleri de işte böyle hayırla yad edecektir. Bizim medeniyetimiz, bir yönüyle de iyiliğin kurumsallaşmış hali olarak ifade edebileceğimiz bir vakıf medeniyetidir. Bugün dünyanın pek çok ülkesinde yaygın şekilde kabul gören, işlerlik kazanmış olan vakıf anlayışının kaynağı, bu topraklardır. Kendini insanlığa ve hatta tüm mahlukata vakfetme, insanlığın ve mahlukatın yararına çalışma anlayışı üzerine kurulu bu medeniyete, bütün samimiyetimizle hep birlikte sahip çıkmalıyız. Yolda kalmışlardan göçmen kuşlara kadar, hayata ve insana dair ne varsa, her şeyi içine alan bu muhteşem medeniyet, ecdadımızın bize bıraktığı en büyük miraslardan biridir" ifadelerini kullandı.

- "Bizim medeniyetimizde kalem, kılıcın önünde gelir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihe bakıldığında ecdadın gittiği yerlere gerektiğinde kılıcını da kullanarak girdiğini ama oradaki kalıcılığının, gönülleri fethetmesi sayesinde olduğunu, bugün Osmanlı ve Selçuklu coğrafyasına bakıldığında hep bu gerçeğin görüldüğünü söyledi.

Alparslan, Kılıçarslan, Selahaddin Eyyubi, Osman Gazi, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, Yavuz Sultan Selim gibi büyük devlet adamlarının bu topraklarda yetiştiğini hatırlatan Erdoğan, öte yandan Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bayram Veli, Akşemsettin, Fuzuli gibi gönül insanlarının da bu topraklardan ses verdiğini anlattı.

Erdoğan, "Bizim medeniyetimizde kalem kılıcın önünde gelir. Biz kılıcın geçiciliğine, kalemin, yazının, irfanın kalıcılığına inanırız. Fatih'in Akşemsettin'e, Yavuz'un İbn-i Kemal'e hürmeti, bir devlet adamının hocasına saygısının ötesinde, sahip olduğumuz o medeniyet tasavvurunun da bir yansımasıdır aslında" değerlendirmesini yaptı.

Bugün Balkanlar'dan Kuzey Afrika'ya kadar nereye gidilirse gidilsin, köprü, cami, medrese, han, hamam, çarşı olarak mutlaka bir Osmanlı eserinin bulunduğunu kaydeden Erdoğan, "Herkesin sömürmek için petrolünü yağmalamak için gittiği Ortadoğu'ya, biz demiryollarımızla, su kanallarımızla, çarşılarımızla, hanlarımızla gittik. En önemlisi birlikte yaşama kültürümüzle gittik. Bizim farkımız bu" dedi.

Geçen hafta Afrika'nın dört ülkesini ziyaret ettiğini anımsatan Erdoğan, "Hepsi bize ne anlattı biliyor musunuz? 'Batı bize elmaslarımızı, altınlarımızı, bakırlarımızı yağmalamak için geldi ama Osmanlı bize öyle gelmedi. Osmanlı bize farklı geldi. Şimdi baktım ki siz de tekliflerinizle aynı şeyleri yapıyorsunuz' dedi. Biz dedik; 'Bunun için varız. Bunun için mücadelemizi sürdürüyoruz. Bunun için de biz tam aksine sizinle bir dayanışma için buradayız ama bizi ne olur çabuk anlayın. Eğer çabuk anlamazsanız, yine kaybetmeye devam edeceksiniz' dedim. Burada da bir sıkıntı var. Anlayamıyorlar" şeklinde konuştu.

(Sürecek)