Savcılığın kararı belli oldu: Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması talep edildi!

Savcılığın kararı belli oldu: Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması talep edildi!
Güncelleme:

Hakkındaki "yolsuzluk" ve "terör" soruşturmalarıyla ilgili Çağlayan Adliyesi'ndeki savcılık ifadeleri tamamlanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için savcılık tutuklama istedi. İmamoğlu tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edildi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu 19 Mart Çarşamba günü hukuksuzca gözaltına alındı. Hakkında başlatılan iki ayrı soruşturma kapsamında gözaltına alınan İmamoğlu'nun da aralarında olduğu 91 şüphelinin Çağlayan Adliyesi'ndeki ifade süreçleri tamamlandı.

Çağlayan Adliyesi'nde saat 22:00'de ifade vermeye başlayan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun savcılık ifadeleri sona erdi.

Savcılık 2 dosyada da "tutuklanma" istedi

Savcılık beklenen kararı açıkladı: Ekrem İmamoğlu için tutuklama talep edildi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkındaki her iki soruşturma kapsamında da savcılık tarafından tutuklama istemiyle nöbetçi hakimliğe sevk edildi.

İmamoğlu, yolsuzluk soruşturması kapsamında, "suç örgütü kurma", "ihaleye fesat karıştırma" ve "rüşvet almak" suçlarından tutuklama talebiyle nöbetçi hakimliğe sevk edildi. Terör soruşturması kapsamında ise İmamoğlu, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ve Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan, "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçundan tutuklama talebiyle hakimliğe gönderildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan açıklamada, "2024/228233 nolu soruşturma kapsamında şüpheli  Ekrem İMAMOĞLU Tck 220/1, 135,252, 220/1 maddeleri (suç örgütü kurma, ihaleye fesat karıştırma, rüşvet almak, kapsamında tutuklama talebi ile sulh ceza hakimliğine sevk edilmiştir.

Şüpheliler Ekrem İmamoğlu, Resul Emrah Şahan, Mahir Polat ve Mehmet Ali Çalışkan üzerilerine atılı silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan tutuklanmaları istemiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edilmiştir." denildi.  

Özel: "Ekrem Başkan Saraçhane'yi bize emanet etti"

CHP lideri Özel, özel izinle Çağlayan'da Ekrem İmamoğlu ile görüştükten sonra adliyeden ayrıldı. Adliye çıkışı basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Özel; "Ekrem Başkan Saraçhane'yi bize emanet etti" dedi.

Öte yandan CHP'li Murat Emir Çağlayan Adliyesi'ndeki ifade işlemi devam ederken çok konuşulacak bir açıklama yaptı. Murat Emir; "Avukatlara yapılan orantısız müdahaleyi kınıyoruz. Hukuk baskı altına anılıyor. Bu sorgular sonunda hukuka bağlı hakimlerin olduğunu umut etmek istiyoruz. Adil bir yargılama zor. Şartlar adım adım bir tutukluluğa gidildiğini gösteriyor. Dosya boş umarım böyle bir çılgınlık yapılmaz." ifadelerini kullandı.

İmamoğlu'nun "Kent Uzlaşısı" 'Yolsuzluk' soruşturmasında savcılık ifadesi ortaya çıktı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik soruşturmalar kapsamında gözaltına alınan ve bugün adliyeye sevk edilen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Bürosu’nda verdiği "Kent Uzlaşısı" soruşturması ifadesi ortaya çıktı.

İmamoğlu ifadesinde, ‘Kent uzlaşısı’ tanımına yönelik olarak, “Ben bahse konu kavramı hiç kullanmadım. Dolayısıyla bu konuda herhangi bir katkım da bulunmamaktadır. Ayrıca başka bir siyasi partiye benim fikri ve söylemsel bir katkım olması düşünülemez. Yukarıda kısmen değindiğim üzere, belediye meclis üyelerinin belirleme yetkisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin genel merkezine aittir. Benim bu konuda herhangi bir katkım bulunmamaktadır. Ayrıca duyduğum ve bildiğim kadarı ile DEM Parti haricinde başkaca siyasi partilerden de seçime kısa bir zaman kala istifa edip Cumhuriyet Halk Partisi listelerinden belediye meclis üyeliklerine giren bir kısım meclis üyesi adayı da olmuştur” dediği öğrenildi.

PKK/KCK terör örgütünün metropol illerde karar alıcı mekanizmalarda yer almasını ve bu şekilde etkinliğinin arttırılmasını sağlama amacıyla ‘Kent Uzlaşısı’ adı altında terör kaydı olan 18 kişinin Cumhuriyet Halk Partisi’ne üye olduğu ve karar alıcı mekanizmalarda yer almasının sağlandığına yönelik soruyu cevaplayan İmamoğlu, “İlçe Seçim Kurulu ve Yüksek Seçim Kurulu'na bildirilen listelerde bu isimler bulunmasına rağmen, İlçe Seçim Kurulu ve Yüksek Seçim Kurulu bu tespiti yapmayıp, daha sonra bu soruşturma süreçlerinin başlatılmasını, kasıtlı bir yargı üzerinden siyasi müdahale olduğunu tekrar hatırlatmak isterim. Beni ilgilendiren kısmı ise Cumhuriyet Halk Partisinin, İstanbul ve Türkiye'nin muhtelif şehirlerinde, Türkiye'nin hukuken yasal olan siyasi partilerinde geçmişte üye olmuş birçok ismi, ‘Türkiye İttifakı’ kavramı ile listelerinde göstermiş olduğu gerçeğidir. 39 ilçede yaklaşık bin 500 meclis üyesinin kim olduğu ya da kimlerle iltisaklı olduğu meselelerini bilmem mümkün değildir” dediği öğrenildi.

Eski HDP Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış ile ola bağlantısı sorulan İmamoğlu’nun, “Azad Barış isimli şahsı tanıyorum. Azad Barış'Ia tanıştığım yaklaşık 7 yıl içerisinde, sohbet ya da toplantıların hemen hemen tamamında DEM Partili bir kısım milletvekillerinin de olduğu buluşmalar yaptım. Azad bey bu toplantıların tümünde, tam eğitimini bilmemekle beraber sosyolog, siyaset bilimci ve toplumsal siyasi araştırmalar yapan bir kurumun üzerinden değerlendirmeler yapmak ve siyasi açılımlarını paylaşmak adına DEM partili milletvekilleri ile bir araya gelerek bizim de masamızda bulunan bazı arkadaşlarımızla birlikte siyasi değerIendirmelerini dinlediğimiz muhtelif toplantılar yaptığımız şahıstır. Azad bey ile tanıştığım 2019 yılında, eski HDP eş genel başkan yardımcısı idi. Bu toplantıların çerçevesi ağırlıklı olarak, tarihlerde de belirtildiği gibi yerel seçim süreçleri ile ilgilidir. Ayrıca farklı zaman dilimlerinde de farklı gündemlerle, başta genel seçim dönemi olmak üzere değerlendirmeler yapılmıştır. Karşılıklı fikir alışverişlerinde bulunulmuştur. Benzer siyasi periyodlarda başka siyasi partiler ve onlara hizmet eden düşünce kuruluşu, siyasi analiz kurumları ve uzmanlar ile çok farklı buluşmaları yapmış bir kişiyim. Azad Barış ile olan ilişkilim bu çerçevededir. Teknik ve siyasi analiz görüşmeleri ve ağırlıkla farklı seçmen gruplarının eğilimleri ile ilgili görüşmelerdir. HTS ve baz kayıtlarının birlikte alınması bu toplantılarla ilgili sayıyı temsil etmemektedir. Zira bahsi geçen bir kısım adreslerde aynı anda birçok siyasi toplantıları yapmış olduğumuz için ben başka katılımcılarla adresin başka bir bölümünde toplantı halinde olabilirim. Tam hatırlayamamakla birlikte 10'dan fazla kez Azad Barış ve diğer çoğunluğu Dem Parti milletvekili olan gruplar ile birçok toplantı yaptık. Bu toplantıların içeriği tamamen teknik sunumlar ve araştırmalar şeklinde, çoğunlukla ismi geçen Azad Barış tarafından sunumları yapılmıştır” şeklinde cevapladığı öğrenildi.

Sorulan sorular dışında ifadesine eklemek istedikleri sorulan İmamoğlu, “19 Mart 2025 sabah saat 06.00 itibari ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık konutu kapısına yüzlerce çok sevdiğim polisimizi yığarak, güneş doğmadan, yasaya uygun olmayan bir şekilde gözaltına alınma metodunu kınıyorum. İfade etmeliyim ki, işlemi yürüten polislerin nezaket dışında hiçbir kötü davranışı olmamıştır. Ancak bu talimatı veren kişi ve şürekası Türkiye'ye çok büyük bir bedel ödetmiştir. 4 gündür nezarette bulunan bir kişi olarak yürütülen soruşturmaların içinin boş, ahlak sınırlarını aşan uydurma sorularla dolu, en güçlü dayanağını gizli tanık ifadelerine bağlamış olması ve gözaltına 3-5 gün kala hatalı tespitler içeren MASAK raporlarıyla doldurulmuş, tarihe kara bir leke olarak geçecek süreç yaşatılmıştır. Bu süreç Türkiye'nin itibarını zedelemiştir. Hukuk ve adalet duygularını vatandaş nezdinde yerle bir etmiştir. Türkiye'nin ekonomisini alt üst etmiştir. Gençlerin umudunu perişan etmiştir. Elbette bu süreci yöneten insanlar ve yöneticisinin hem yüce yaradan huzurunda hem de bu dünyada hukuk önünde hesap vereceği günler yakındır. Aynı kişi ve şürekası yine bir başka Ramazan ayında, 6 Mayıs 2019'da gözünü kırpmadan, kul hakkı yiyerek milletin iradesini gasp etmiştir. 2025 yılına geldiğimizde aradan 6 yıl geçmesine rağmen yediği demokrasi tokadının şiddetini anlayamamış, hala bel altı oyunlarla mert olmayan anlayışı ile milletin iradesini gasp etmeye ve kul hakkı yemeye devam etmektedir. Milletimiz bunu görmektedir. Milletimizin vicdanı ve adaleti bu haksızlığa karşı gereken cevabı mutlaka sandıkta verecektir” dedi.

İmamoğlu’nun, “Gözaltına alınmadan oluşturulan, uydurma 6 dava ve 30 yıla yakın hapis cezası istemi ile İstanbul Üniversitesi tarafından iptal edilen 31 yıllık diploma ve sadece gözaltından bir gün önce açılan kreşleri kapatmaya yönelik şahsıma tebliğ edilen soruşturma bu kişilerin kötü emellerinin ispatıdır. Ben ülkemiz için büyük tehdit haline gelen sürecin milletimiz tarafından anlaşılması için elimden geleni yapacağım. Dünden bugüne, milyon kat milletimizin gücünü arkamda daha fazla hissediyorum. Cesaretimin tarifini dahi yapamam. Koltuğunu korumak için her şeyi yapmayı kendine hak gören ve milletimize ait olan her şeyin, diplomanın, mülkiyetin, şirketlerin, yeşil alanların, okulların, boğaz kıyılarının kendisine ait olduğunu düşünen bu zihniyetten ülkemizin bir an önce kurtulması şarttır. Aksi takdirde insanlarımızın geleceği tehdit altındadır” dediği öğrenildi.

İmamoğlu'nun 'Yolsuzluk' soruşturmasına ilişkin savcılık ifadesi

İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik soruşturmalar kapsamında gözaltına alınan ve bugün adliyeye sevk edilen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 'yolsuzluk' soruşturmasına ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Bürosu'nda verdiği savcılık ifadesi ortaya çıktı.

 İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 'yolsuzluk' soruşturmasına ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Bürosu'nda verdiği savcılık ifadesinde  “Ben fotoğraflar ile ilgili cevap vermek istemiyorum. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyım ve Türkiye'de en fazla gündemde olan kişilerdenim. Hayatım halkın arasında geçiyor ve insanlarla ilgili en fazla güvendiğim şey bir kere gördüğüm insanları tanımak, hatırlamak üzerinedir. Ancak listeli bir şekilde fotoğraf tablosunun önüme konularak büyük bir bölümünün benimle çalışan, özel yaşamında benimle ilişkili ve siyasi olarak yol arkadaşı olduğum belli insanların bana sorulmasını şahsıma uygun bir soru yöntemi olarak görmüyorum. Zaten fotoğraflarda olan kişilerle ilişkilerim bellidir ve tespitlidir. Diğerleriyle ilgili tanımadığım insanları gözümle hatırladığım kadarıyla ifade ederek tanımaya çalışacak çaba içerisinde olacak bir kişi değilim" dedi.

İmamoğlu, “Bir kamu yöneticisi olarak, kamu ahlakına sahip olduğunu iddia eden bir kişi olarak en önemli hususun şeffaflık ve hesap verebilirlik olduğunu çok iyi bilirim. Hayatım ile ilgili hiçbir hususun gizliliği olmamıştır. Hele hele kamu yöneticisi olduktan sonra gizlilik olamayacağını da bilen birisiyim. Ticaretim ile ilgili, ailem ile ilgili tüm hususlar kamuoyunun önünde şeffaf bir biçimde sürmektedir. Üç nesildir ticaretin içinde olan bir insan ve dünyanın en büyük şehirlerinden birinin belediye başkanı olarak kamuda hesap sormanın ve hesap vermenin çoklu yöntemleri varken, 4 gün önce yüzlerce polisin sabah 06.00'da evden bir insanın alınması ve oluşan gündem ile Türkiye'ye büyük bedeller ödetilmesi, ilave olarak da insanların mutsuz ve huzursuz hale getirilmesi ve son olarak mübarek Ramazan ayında kul hakkı yenmesi benim ve milletimin çok ağrına gitmiştir. Üzülerek bir şehrin yollarının kapandığı, giriş, çıkışın denetlenir hale geldiği, koca ilçelerin tümüyle barikatlarla çevrildiği bir ortamın, benimle ilgili soruşturma süreçlerinin ve gözaltına alma eyleminin ne kadar yanlış olduğunun göstergesidir. Doğru yöntemi tercih etmeyip namusuma, haysiyetime leke getirecek uygulamaları yapanların, raporları düzenleyenlerin, Allah'ın verdiği ömür kadar mücadeleme hukuki zeminde sonuna kadar arayacağıma yemin ettim" dedi.