Savcı ve hakimlerin yüzüne söyledi: "Yaşasın cehennem"

Savcı ve hakimlerin yüzüne söyledi: "Yaşasın cehennem"
Güncelleme:

"Kozmik oda" savcı ve hakimlerin davasında mağdur edilen Astsubay Muzaffer Ata, savcı ve hakimlerin karşısında "Zalimler için yaşasın cehennem" dedi.

"Kozmik oda" savcı ve hakimleri yargılanıyor. Duruşmaya kozmik odada o dönem görev yapan ve mağdur edilen Astsubay Muzaffer Ata'nın "Olayların ardından 8 yıldır psikolojik tedavi gördüm. Evimin karanlıkta aranması şokunu atlatamayan oğlunun da halen kırmızı reçeteli ilaç  kullanıyor.Devletten aldıkları gücü kötüye kullananlar hakkında  şikayetçiyim. Zalimler için yaşasın cehennem" sözleri damga vurdu.

İddianamede o dönemde Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayip  Erdoğan'ın ata bindiği sırada atın huysuzluk çıkartması üzerine dengesini  kaybederek düştüğü ana ilişkin fotoğrafların kozmik odadan çıktığı, o dönemin genelkurmay başkanı Özel, bu duruma çok kızdığı da yer aldı

Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yönelik suikast  iddialarıyla başlayan ve devlet sırrı niteliğindeki belgelerin bulunduğu  Genelkurmay Başkanlığı Seferberlik Bölge Başkanlığında günlerce süren aramalara  ilişkin soruşturmada görev yapan hakim ve savcıların yargılanmasına ilk derece  mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 16. Ceza Dairesinde başlandı.  Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda yapılan yargılamada heyete Yargıtay  16. Ceza Dairesi Başkanı Eyüp Yeşil başkanlık etti.  Duruşmaya, tutuklu sanıklar eski savcı Mustafa Bilgili, eski hakimler  Nihal Uslu ve Halil İbrahim Kütük Jandarma eşliğinde getirildi. Duruşmada,  Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca geçici olarak görevden uzaklaştırılan  tutuksuz sanık hakim Abdullah Bahçeci de hazır bulundu.

Sanıkların yakınlarının da katıldığı duruşmada, Seferberlik Tetkik  Komutanlığında o dönemde görev yapan subay ve astsubayların avukatı Süleyman  Ayhan, Seferberlik Bölge Başkanı emekli albay Yusuf Akal ve soruşturma döneminde  Seferberlik Astsubayı olan emekli asker Muzaffer Ata müşteki sıfatıyla yer aldı. Mahkeme Başkanı Yeşil, Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesi  Başkanlığınca, eski Ankara Cumhuriyet Savcıları Mustafa Bilgili, Şadan Sakınan  ile eski hakimler Nihal Uslu, Halil İbrahim Kütük, Dündar Örsdemir, emekli hakim  Selahattin Türkeli ile HASAN Şatır ve Abdullah Bahçeci hakkında hazırlanan son  soruşturma kararının iddianame yerine geçeceğini hatırlattı.

 Başkan Yeşil, 8 sanık arasında sayılan ve haklarında yakalama kararı  çıkarılan firari Dündar Örsdemir ve Şadan Sakınan'ın halen yakalanamadıklarını  belirtti. Başkan Yeşil, son soruşturma raporunda, haklarında "görevi kötüye  kullanma" suçundan dava açılması istenilen eski hakimler Hasan Şatır ile emekli  hakim Selahattin Türkeli hakkındaki isnatların, başka dairenin konusuna girmesi  nedeniyle bu iki kişi hakkındaki dosyanın ayrılmasına karar verdiklerini  bildirdi.

 SORUŞTURMA KARARI 

 Duruşmada daha sonra Savcı Kenan Zeybek tarafından, Ankara Batı 2.  Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığının sanıklar hakkında hazırladığı son soruşturma  kararı okundu.Buna göre, iddianame yerine geçen son soruşturma raporunda,  sanıkların, "kozmik oda" soruşturması sürecinde FETÖ/PDY içerisinde yer alarak  hareket etmek suretiyle devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelerin hukuka  aykırı yollarla ele geçirilip askeri ve siyasal casusluk amacıyla temin edilip  açıklanması eylemine müşterek fail olarak katıldıkları belirtildi. Sanıklardan  Bilgili, Uslu, Örsdemir, Sakınan, Kütük ve Bahçeci'nin, "silahlı terör örgütüne  üye olma", "gizli kalması gereken bilgileri açıklama", "görevi kötüye kullanma",  Hasan Şatır ile emekli hakim Selahattin Türkeli'nin ise "görevi kötüye kullanma"  suçundan cezalandırılması istendi. Sanıklardan Nihal Uslu, son soruşturma kararı kendisine tebliğ  edilmediğinden savunma için süre istedi. Sanık Halil İbrahim Kütük de avukatı  bulunmadığını, kendisine zorunlu müdafi atanmasının ardından savunma  yapabileceğini belirtti. Diğer sanıklar ve avukatları da savunma yapmak için süre  istedi.Duruşmada daha sonra müştekilere söz verildi.

MAĞDUR SUBAY ASTSUBAYLAR ŞİKAYETÇİ OLDU 

Dosyada müşteki sıfatıyla yer alan avukat Süleyman Ayhan, Seferberlik  Dairesi Başkanlığında o dönemde görev yapan subay ve astsubayların avukatlığını  yaptığını, bu askerlerle ilgili soruşturmanın takipsizlikle sonuçlandığını  söyledi. Bu dosyanın müştekisi olduğunu sonradan öğrendiğini belirten Ayhan, "Son  soruşturma kararını inceleyip müşteki sıfatım var mı yok mu bir bakayım, ondan  sonra beyan verebilirim." dedi. "Kozmik Oda" soruşturması sürecinde Genelkurmay Başkanlığı Seferberlik  Bölge Başkanı olan emekli albay Yusuf Akal da "Bölge Başkanlığındaki subay ve  astsubayların komutanı olarak çok mağduriyet yaşadık, şikayetçiyim." diye  konuştu. 

ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM

Soruşturma döneminde Seferberlik Astsubayı olarak görev yapan ve  olaylar sırasında gözaltına alınan Muzaffer Ata da sanıklardan şikayetçi olduğunu  belirtti. Ata, "uydurulan" soruşturma kapsamında, 25 Aralık 2009'da üniformasıyla  gözaltına alındığını, kendisi gözaltındayken, eşi ve iki oğlunun bulunduğu evinin  sabaha karşı arandığını anlattı. Olayların ardından 8 yıldır psikolojik tedavi gördüğünü, evinin  karanlıkta aranması şokunu atlatamayan oğlunun da halen kırmızı reçeteli ilaç  kullandığını söyleyen Muzaffer Ata, şunları söyledi:  "Terörle mücadelede, ülkemiz, milletimiz, bayrağımız ve onurum için  yıllarca çalıştım. Ama o dönemde en yakınlarımın gözünde dahi suçlu konumuna  düştüm. Tedavime GATA'da başladım. Bana 'uyum bozukluğu' teşhisi konması  nedeniyle, 'TSK'da görev yapamaz, silah kullanamaz' denilerek TSK ile ilişiğim  kesildi, malulen emekli edildim. 6 yıl boyunca fiziki ve teknik takibe maruz  kaldım, birçok baskı gördüm. İlişiğim kesildiği için şu an mesleğimle alakalı  başka bir iş de yapamıyorum. Devletten aldıkları gücü kötüye kullananlar hakkında  şikayetçiyim. Zalimler için yaşasın cehennem."

ERDOĞAN'IN ATTAN DÜŞME GÖRÜNTÜLERİ DE KOZMİK ODA'DAN ÇIKARILMIŞ...

 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan, Fetullahçı  Terör Örgütü'nün (FETÖ) askeri yargıdaki yapılanmasına ilişkin iddianamede,  devlet sırrı niteliğindeki belgelerin saklandığı "Kozmik Oda"dan, o dönem  Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın dengesini kaybederek attan  düştüğü anın fotoğrafların çıktığına yönelik ifadeler yer aldı.   İddianamede tanık olarak ifadesine yer verilen Milli Savunma Bakanlığı  (MSB) Hukuk Müşavirliği ve Davalar Daire Başkanı Hakim Albay Okşan Çidem, 2009'da  Genelkurmay Başkanlığı Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığında bulunan 11 ve 16  numaralı odalarda arama yapılmasına izin vermeyen Başkanlık personeliyle, 2011  yılında Genelkurmay Başkanlığı görevinde bulunan Orgeneral Necdet Özel  başkanlığında bir toplantı yapıldığını anlattı. Toplantıda, Seferberlik Tetkik Kurulu personelinin aramalar hakkında  bilgi verdiğini belirten Çidem, Özel'in, "Devlet sırrı olduğunu belirterek itiraz  ettiğiniz belgelerde neler vardı" diye sorduğunu, bunun üzerine Seferberlik  Tetkik Kurulu personelinin de 2010 yılı Ocak ayında devlet sırrı oldukları  gerekçesiyle savcılığa teslimine itiraz edilen 20 civarında belgenin birer  nüshasının yer aldığı klasörü Özel'e sunduğunu belirtti.

 Özel'in klasör içindeki evrakı incelemeye başladığını aktaran Çidem,  bu evraklardan bir tanesinin o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayip  Erdoğan'ın ata bindiği sırada atın huysuzluk çıkartması üzerine dengesini  kaybederek düştüğü ana ilişkin fotoğrafların yer aldığı sunum olduğuna işaret  etti. Çidem, dönemin Genelkurmay Başkanı Özel'in fotoğrafları görünce çok  kızdığını, "Bu ne, bu mu kozmik odadan çıktı, bunun kozmik odada ne işi var?"  karşılığını verdiğini bildirdi.

SİYASİ PARTİLERİN OY ORANLARI DA KOZMİK ODADAN ÇIKTI

Özel'in dosyayı incelemeye devam ederken geçmiş yıllarda yapılan bir  seçimde bazı bölgelerde siyasi partilere çıkan oy oranlarına ilişkin bilgileri  içeren belgeyi fark ettiğini anlatan Çidem, Özel'in "Bu ne, bunun ne işi var peki  kozmik odada?" diyerek Özel Kuvvetler personeline tekrar sorduğunu aktardı. Çidem, Özel Kuvvetler personelinin de "Tam olarak bilmiyoruz ama bölge  etütlerimiz için olabilir." şeklinde cevap verdiğini belirterek, görev alanları  kapsamında çalışma yaptıkları bölgenin demografik yapısıyla ilgili hususlar için  hazırlanmış olabileceğini ima ettiklerini vurguladı. Özel'in klasörü hızlıca çevirdiğini ancak ilgisiz evrakın kendisini  sinirlendirdiğini dile getiren Çidem, "Bana bunlara devlet sırrı diye itiraz  ettirip beni gülünç duruma mı düşüreceksiniz?" dediğini bildirdi. Özel'in "Peki ne var bu imajların içerisinde" diye sorduğunu ifade  eden Çidem, Seferberlik Tetkik Kurulu personelinin de "Tam olarak bilmiyoruz,  bölge etütlerimiz olabilir" yanıtını verdiğini anlattı.Çidem, Özel'in Özel Kuvvetler personeline "peki bu imajları yanlarında  bizden (askeri personeli kastederek) birkaç kişi varken inceleseler, suç unsuru  gördüklerini alsalar, askeri belgeleri sonrasında iade etseler bir sorun olur  mu?" şeklinde bir soru yönelttiğini, Özel Kuvvetler personelinin de bu şekilde  yapılacak bir incelemenin sorun yaratmayacağını ifade ettiğini aktardı. Bunun üzerine Özel'in, "Tamam mahkeme kararıyla istenen imajları  teslim edin, biri Özel Kuvvetlerden biri Genelkurmay Adli Müşavirliğinden iki  personelin ismini bildirin, onların huzurunda inceleyip kendilerini  ilgilendirenleri alsınlar kalanlarını iade etsinler." şeklinde emir verdiğini  belirten Çidem, bu şekilde toplantının sonlandığını kaydetti.

"ÖZEL KUVVETLER SORUN TEŞKİL ETMEZ"

 Toplantı sonucunda Özel'in daha önceden devlet sırrı olduğu  belirtilerek itiraz edilen bir kısım belgelerin içeriğini (Cumhurbaşkanı ile  ilgili fotoğraflı yansılar, seçim sonuçları gibi) dikkate alarak mahkemenin arama  kararına itiraz edilmesini uygun görmediğine dair bir tutanak düzenlediğini dile  getiren Çidem, bu şekilde hazırlanan tutanağın kendisi ve o dönem Genelkurmay  Adli Müşaviri olan Albay Muharrem Köse tarafından imzalandığını dile getirdi. Bu tutanağı Adli Müşavirlikte tutulan dosyaya eklediğini, sonrasında  toplantıda alınan karar doğrultusunda Özel Kuvvetlerle de yazışma yapıldığını  anlatan Çidem, Özel Kuvvetler tarafından, hem inceleme işlemlerinde görev yapması  uygun görülen bir binbaşının isminin bildirilmesini hem de askeri personel  huzurunda yapılacak incelemenin askeri bilgi/belge açısından sorun teşkil  etmeyeceğini yazılı olarak ifade ettiğini belirtti. Adli Müşavirliği temsilen kendi isminin uygun görüldüğünü, neticede  bahse konu imajların mahkeme kararı gereğince Cumhuriyet Savcılığının emanetinde  muhafaza edilmek üzere gönderildiğini aktaran Çidem, bu imajlar içerisinde  CMK’nın 125'inci maddesi uyarınca devletin güvenliğine ilişkin bilgi ve belgeler  bulunabileceğini, bu nedenle belirtilen madde kapsamında yapılacak incelemelerin  askeri personelin katılımıyla gerçekleştirilmesinin uygun olacağını belirten bir  yazı hazırlandığını bildirdi. Çidem, Muharrem Albay'ın bu yazıyı hem dönemin Genelkurmay ikinci  başkanına hem de dönemin Genelkurmay Başkanına onaylattığını da ifadesinde  kaydetti. Verilen aranın ardından Mahkeme Başkanı Eyüp Yeşil, ara kararları  açıkladı. Yeşil, ByLock kullanıcısı olan bazı sanıklarla ilgili Emniyet Genel  Müdürlüğünden doküman istenmesine, sanıklara savunmalarını hazırlamaları için  süre verilmesine karar verdiklerini bildirdi. Duruşma, 7 Haziran 2017'ye bırakıldı.

 KOZMİK ODA SORUŞTURMASI 

Eski Ankara Savcısı Mustafa Bilgili, kamuoyunda "Kozmik Oda" olarak  bilinen, Aralık 2009'da dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a "suikast  düzenleneceği" iddiası üzerine açılan soruşturmayı yürütmüştü. Savcılık, Genelkurmay Başkanlığı Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığına  ait "devlet sırrı" niteliğindeki belgelerin bulunduğu 11 ve 16 numaralı odalarda  (kozmik oda) arama yapmak istemiş, Genelkurmay Seferberlik Tetkik Dairesi  Başkanlığı görevlileri ise çift kilitli çelik kapılarla muhafaza edilen  odalardaki bilgi, belge ve arşiv kayıtlarının devlet sırrı niteliğinde, devletin  güvenliğiyle ilgili doğrudan bilgiler içerdiğini belirterek, Ceza Muhakemesi  Kanunu'nun ilgili maddesi gereği cumhuriyet savcılığına bu odalara giriş izni  verilemeyeceğini ifade etmişti.

 Bunun üzerine savcılığın talebiyle o dönem Ankara 11. Ağır Ceza  Mahkemesi üyesi olan ve FETÖ üyeliği suçlamasıyla halen aranan hakim Kadir Kayan,  bu odalarda 20 gün boyunca arama yapmış, CD, dosya ve hard disklerden oluşan  "gizli belgeler" dışarı çıkarılarak FETÖ ile bağlantılı oldukları tespit edilen  TÜBİTAK uzmanı bilirkişilere çözümletilmişti. Yıllarca Bilgili'de bulunan dosya, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığındaki  yeni iş dağılımının ardından Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma  Bürosuna verilmişti. Büroda görevli savcı, 38 şüpheli asker hakkındaki  soruşturmayı Mart 2015'te "takipsizlik" kararıyla sonuçlandırmıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, daha sonra "Kozmik Oda"  soruşturmasında, Türk Silahlı Kuvvetleri personeline "kumpas" kurulduğuna yönelik  deliller elde edilmesi üzerine aralarında eski polisler ve TÜBİTAK personelinin  de bulunduğu bazı zanlılar hakkında soruşturma açmıştı.Sanıklardan Bilgili ve Şadan Sakınan'ın terör örgütünün gizli  haberleşme programı ByLock kullanıcısı oldukları da ortaya çıkmıştı.

AA