Rahip Santoro'yu hatırladınız mı ?

Rahip Santoro'yu hatırladınız mı ?
Güncelleme:

İtalyan Katolik Kilisesi Rahibi Andrea Santoro’yu Trabzon'da 5 Şubat 2005 tarihinde silahla vurarak öldürmekten 12 yıl hapis yatan Oğuzhan Akdin cezaevinden çıktıktan sonra ilk kez konuştu.

İtalyan Katolik Kilisesi Rahibi Andrea Santoro’yu Trabzon'da 5 Şubat 2005 tarihinde silahla vurarak öldürmekten 12 yıl hapis yatan Oğuzhan Akdin cezaevinden çıktıktan sonra ilk kez konuştu. Akdin, "Rahip bana 'Hak din Hristiyanlıktır, bir gün bütün Türkler de Hristiyan olacaktır' dediği için öldürdüm" diye konuştu. Oğuzhan Akdin, “Devletimi böyle bir olay karşısında zor durumda bırakmak beni pişman etmiştir. Bu pişmanlığımı da açıkça ifade ettiğimi belirtiyorum” dedi.

fo-062.jpg

İşte Karadeniz gazetesinden Kemal Bektaş’a konuşan Oğuzhan Akdin’in röportajı:

- 16 yaşında Trabzon Santa Maria Katolik Kilisesi Rahibi Andrea Santoro’yu silahla vurarak ölümüne sebep oldun. Neden bunu yaptın? Olay günü kiliseye gitmeye nasıl karar verdin?

Uzun zamandır dinimizle ilgili konuları inceliyordum. Milliyetçi akımlara karşı bir hayranlığım vardı. Misyonerlik faaliyetleri ile ilgili bir araştırma yapıyordum ve ‘Misyonerlerin İtirafı’ diye bir bildirge okumuştum. O bildirgede Anadolu topraklarının yeniden Hristiyanlık olacağı, Türklerin Orta Asya’ya sürüleceği belirtiliyordu. Bu konu ile ilgili gittiğim internet kafede sürekli araştırma halindeydim. Sonra Trabzon’da bir kilise bulunduğunu, isminin Santa Maria Katolik Kilisesi olduğunu, yerinin ise Ganita Mahallesi’nde bulunduğunu öğrendim. Konu ile ilgili kiliseye giderek ne yaptıklarını görmek istedim.

- Peki, kiliseye giderken aklında Santoro’yu öldürmek var mıydı?

Kesinlikle yoktu. Çünkü kiliseye gittiğimde orada görevli olan Rahip Andrea Santoro ile karşılaştım. Zaten silah üzerimdeydi. Kendisiyle konuşmak istedim. Amacım sadece ‘misyonerlik faaliyetleri yapıyor musunuz’ diye sormaktı. ‘Bazı gençlerin Hristiyan yapıldığını bana açıklayabilir misin’ dedim. O da bana Hristiyanlığın hak dini olduğunu, gerçek dinin kendi dinleri olduğunu, bir gün mutlaka bütün Türkleri Hristiyan yapacaklarını söyledi. Bu sırada üzerimde bulunan silahı çıkararak ‘Sizin dininiz değil bizim dinimiz (İslamiyet) gerçek hak dinidir’ dedim ve tekbir getirerek ateş ettim. Rahip Santoro’ya iki mermi isabet etmişti. Çıkarken de havaya bir el ateş ettim ve olay yerinden ayrıldım. Olay sadece bundan ibarettir.

- O dönem lisede okuyordun ve yaşın daha 16 idi. Silahı nerden ve nasıl bulmuştun? Ayrıca bu konu hakkında sürekli senin arkanda bir örgüt olduğu söyleniyordu, bu iddialara neler söyleyeceksin?

Silahı bana kimse vermedi. Çünkü ben silahı evden almıştım. Evet, yaşım çok küçüktü, silaha karşı bir hevesim vardı ve o gün silahı yanıma almıştım. Arkamda örgüt olduğu çok söylendi ancak böyle bir şey kesinlikle yok. Bu konu hakkında da başka senaryolar uydurmaya gerek yok. Az önce bahsettiğim gibi merakımla gittim, aldığım cevap karşısında ateş ettim. Sonucunda olanlar oldu...

- Kiliseden çıktıktan sonra ne yaptın? Çünkü polis ekipleri seni iki gün sonra bulmuştu...

Kilisenin yakınında bulunan rahmetli babamın evine geçtim. Aklımda kesinlikle kaçmak yoktu. Zaten kaçmadım, evde duruyordum. Aileme de bu olaydan hiç bahsetmemiştim. İki gün sonra polisler eve geldiklerinde ailem çok şaşırmıştı. Daha sonra beni Trabzon Emniyet Müdürlüğüne getirdiler. 5 günlük ifadelerin ardından Trabzon Adliyesine çıkarıldım. Mahkemede verdiğim ifadem de aynen bu şekildeydi.

- Peki, sen Santoro’nun misyonerlik yaptığını nereden öğrenmiştin?

Çevremdeki bazı arkadaşlarım söylüyorlardı. Zaten yargılanma sürecimde Rahip Santoro’nun günlüğünde o dönemin Katolik liderine (Papa Benedictus) misyonerlik faaliyetleri yaptığını belirttiği açıkça ortaya çıkmıştı. Haftada 100 dolar aldığım tamamen yalan. Yaşanan bu olayın ardından birçok kesim senin Papaz Santoro’dan haftalık 100 dolar aldığını söylüyordu. Bu iddialarla ilgili neler söylemek istersin? Bu iddiaları duyduğumda gerçekten çok şaşırmıştım. Çünkü ben Türk milliyetçisi olarak para karşılığında kesinlikle dinimi değişecek kadar alçak değilim. Bu söylemler beni ve çevremdeki insanları karalamak için yapılan alçakça bir iftiradır.

- Senin için ileri miyop olduğun söyleniyordu, bu doğru mu?

‘Gözleri tam görmüyor, bu cinayeti nasıl işledi’ denmesi tamamen yalandır. Çünkü ben yaptığım olayı inkâr etmemiştim. Bu konuda neler yaşandıysa hepsini mahkemede anlatmıştım. Raporda miyop olduğuma dair bir ifadem de asla yer almamıştır.

- Cezaevindeyken seninle ilgili bir kitap yayımlanmıştı. Bu kitap seninle görüşülerek mi yazıldı? Çünkü daha sonra ailen bu kitaba itiraz etmişti?

O zamanlar benim gerçekleştirdiğim olaydan nemalanmak isteyen çoktu. Bu kitap olayı da bunlardan sadece birisiydi.

- Bize cezaevi günlerinden biraz bahseder misin? 10 yıl 8 ay nasıl geçti?

İlk girdiğimde biraz zor gelmişti ama daha sonra alışmak zorunda kalıyorsun zaten. Bol bol kitap okuyorsun. Bir şekilde günleri geçiriyorsun zaten.

- Ne tür kitaplar okudun?

Türk İslam tarihleri başta olmak üzere birçok kitap okudum. Fazla bir kitap ayrımı yapmadım. Ama günlük gazeteleri mutlaka takip ediyordum. Elimden geldiğince haberleri izliyordum. Çünkü ülkemde neler olduğunu o dört duvarlar arasında daha çok merak ediyor insan.

- Peki Oğuzhan, gerçekleştirdiğin olayla ilgili mahkemede hiçbir zaman pişman olmadığını belirttin. Bu konu hakkında neler söyleyeceksin?

O zaman yaşım çok küçüktü, belli şeyleri düşünememiştim. Çünkü daha sonra devletimi böyle bir olay karşısında zor durumda bırakmak beni pişman etmiştir. Bu pişmanlığımı da açıkça ifade ettiğimi belirtiyorum.

- Bundan sonraki yaşantında neler yapmayı düşünüyorsun?

Hayatımın en güzel günleri cezaevlerinde geçti. Bundan sonra vatanıma ve milletime kesinlikle hayırlı bir birey olmak için elimden geleni yapacağım. Bir iş kurarak yaşamımı idame ettireceğim.