"Medeniyetimizin Mimarı, Sinan'ı Anlamak" Programı

"Medeniyetimizin Mimarı, Sinan'ı Anlamak" Programı
Güncelleme:

Başbakan Davutoğlu: (1)-"Büyük ustayı hep hayırla yad ediyoruz. Çünkü o, Rabbimizin lutfettiği mekana saygılıydı. Çünkü o, kendisine intikal eden geleneğe saygılıydı. Çünkü o, o mekanı alıp, üzerinde nakşedilen tarihi silüeti tahayyül ederken hem o mekana

İSTANBUL (AA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, Mimar Sinan'ın hep hayırla yad edildiğini belirterek, "Çünkü o, Rabbimizin lutfettiği mekana saygılıydı. Çünkü o, kendisine intikal eden geleneğe saygılıydı. Çünkü o, o mekanı alıp, üzerinde nakşedilen tarihi silüeti tahayyül ederken hem o mekana hem o şehre saygılıydı." dedi.

Davutoğlu, Süleymaniye Camisi'nde düzenlenen "Medeniyetimizin Mimarı, Sinan'ı Anlamak" programında yaptığı konuşmada, son bir hafta içinde dört mekanda çok farklı hislerle bulunduğunu dile getirdi.

Geçen hafta Diyarbakır Sur'daki Ulu Cami'de bulunduğunu anımsatan Davutoğlu, "Yıkılmaya, tahrip edilmeye çalışılan o güzelim sahabiler şehri, Sur'un kalbinde Ulu Cami'de Cuma namazını idrak ettikten sonra, Sinan'ın devrinin büyük devlet adamı Sokullu Mehmet Paşa'nın oğlu Hasan Paşa'nın inşa ettiği Hasan Paşa Hanı'ndaydık. Orada, Sur'u nasıl ihya edeceğimizle ilgili kanaatlerimizi paylaşırken, şehir idrakinden, medeniyet idrakinden bahsetmiştim." ifadesini kullandı.

Dün, Sultanahmet Camisi'nde Cuma namazını kıldığını hatırlatan Davutoğlu, ardından insanoğlunun gördüğü en muhteşem, en deruni eserlerden biri olan Ayasofya'nın içinde, ruhu etkileyen kelam ile mekanın tekrar buluştuğu güzel bir toplantıya katıldıklarını aktardı.

Bugün de Mimar Sinan'ın ve Süleymaniye'nin huzurunda bulunduklarını dile getiren Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Aslında siyasetin, ilmin, tefekkürün, şiirin, sanatın hepsi bu mekanlarda gizli, anlayabilene, keşfedebilene, bu mekana kendi gönlünü, aşkını verebilene. Süleymaniye ile şahsi ilişkim de var. Çünkü senelerce Süleymaniye'nin civarında Bilim Sanat Vakfı'nda dersler verdim. Her seferinde sabah namazında bazen öğrencilerle Süleymaniye'de buluştuğumda, bu mekanın, o sabah güneşinin doğuşu esnasındaki halini, bize söylediklerini anlamaya çalışırdım. Sare Hanım da yıllarca Süleymaniye Kadın Doğum Hastanesi'nde çalıştı. Onun nöbetinden bir fırsat bulduğumda, gecenin nurani karanlığında Süleymaniye'nin nasıl bir maneviyat hissettirdiğini hep içinde yaşayarak gördük."


- "Mimar Sinan büyük bir zihin"

Davutoğlu, "Mimar Sinan büyük bir zihin, büyük bir deha, büyük bir sanatçı ama her şeyden önce bir gönül ehli. 'Sermi maran-ı cihan Sinan bin Abdülmennan. El fakir, el hakir' diye imza atan bir ahlak abidesi aynı zamanda." dedi.

Bir mimari eseri gelecek nesillere bırakan ve gelecek nesillerin o mimari eseri bir ulvi terennüm haliyle seyretmesini, onu temaşa etmesini sağlayan bazı temel unsurlar olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Birisi, mimari eserin çevreyle, doğayla, tabiatla olan ilişkisi. İstanbul'u diğer mekanlardan ayıran en önemli hususiyeti, dünyanın en güzel topoğrafyasına sahip olmasıdır. Bir vesileyle zikretmiştim; Medine ve Mekke vahyin ruhunu, Kudüs tarihin ruhunu, İstanbul ise doğanın ruhunu temsil eder. Anasır-ı erbaa en iyi şekilde İstanbul'da buluşur. Boğaziçi'ne baktığınızda suyun bir dans edercesine toprakla nasıl buluştuğunu hissedersiniz. Tarihi Yarımada'ya baktığınızda yedi tepede, toprakla havanın buluşmasına şahit olursunuz ve bir şafak ya da grup vaktinde, İstanbul'a baktığınızda ateşin, yani güneşin bu hava, su, toprak ile buluşmasına şahitlik edersiniz.

Mimar Sinan, bütün bu cemali, güzelliği, bütün yönleriyle görüp, eserleriyle bu tabiata öyle bir mühür vurdu ki hiçbir aykırılık, hiçbir çelişki böyle bir mührün izini bozamadı."


- Ebedi olarak kalmayı arzu ettiği 6 mekan

Gözlerini ayırmadan ebedi olarak kalmayı arzu ettiği mekanlar olduğunu ifade eden Davutoğlu, bu anlamda kendisi için önemli 6 mekanı şöyle anlattı:

"Birisi Zeytin Dağı'ndan baktığınızda Mescid-i Aksa. Bir gece vakti gitmiştim, sabah güneş doğana kadar gözümü ayıramadım. Çünkü oradaki tabiata öylesine nakşedilmişti ki Mescid-i Aksa, güzellikler güzelliği bir toprağın üstünde, güzeller güzeli bir mimari eser. Bir diğeri, Tac Mahal. Gideni büyüleyen, baktığınızda simetrinin, ahengin, insanın tasavvur edebileceği bütün güzellikleri bir mimari eserde buluşturan bir şaheser. Bir başkası El Hamra Sarayı. Gırnata'dan baktığınızda herhalde bu toprakla, bu mekanla, bu kadar iyi buluşmuş ikinci bir eser yapmak mümkün değil diye düşünürsünüz. Bir başkası Mostar Köprüsü. Bir inci gerdanlık gibi iki yakayı birbirine birleştirirken, onun bir insan zihninden değil de bir estetik ve ortak manevi halden üretildiğini görürsünüz. Ama en büyüleyicilerin iki tanesini sona sakladım. Biri Selimiye. Onun için ustalık eseridir. Selimiye'ye bakın eğer, gözünüzü ayırmadan bir müddet durduğunuzda bir daha gözünüzün oradan ayrılmasını istemezsiniz. O kadar güzel. Ne açıdan bakarsanız bakın güzel ve sonuncusu, Tarihi Yarımada'nın silüeti."


- "Mimar Sinan ile şehrimizin o zenginliğini keşfediyoruz"

İstanbul'un kalbinde büyüdüğünü ama hep Salacak'ta bir evinin olmasını istediğini belirten Davutoğlu, "Çünkü kalbinde büyüdüğünüzde o şehrin güzelliğini içeriden yaşıyorsunuz da bazen dışarıdan temaşa etmek istediğinizde, en güzel silüetlerden birini oradan görürsünüz. Tarihi Yarımada... Boğazdan şehre doğru gelirken eminim Mimar Sinan'ın da zihninde o vardı. Süleymaniye öyle bir durur ki bir dağ ama öyle işlenmiş bir dağ. Ondan sonra eser yapanlar, bu mekana eser ikram edenler hep Süleymaniye'yi ve tarihi silüetin içindeki ahengi göz önüne aldılar. Hiçbir zaman Tarihi Yarımada'ya ve Süleymaniye'ye şirk koşmaya, şerik koşmaya kalkışmadılar. Hep küçük, zarif mimariyle yapılmış eserlerle Süleymaniye ile bütünlük oluşturmaya çalıştılar." ifadesini kullandı.

İstanbullular'ın çok şanslı olduğunu dile getiren Başbakan Davutoğlu, "Böyle bir mekanda yaşamak başlı başına bir meziyet, Rabbimizin büyük bir ikramıdır. Onun için biz, her zamankinden daha çok bu ikrama layık olmaya çalışmak durumundayız. Mimar Sinan buna layık olduğu için bugün Mimar Sinan'ın eserleri hepimizi büyülüyor. Mimar Sinan bunu göz önüne aldığı için bugün biz Mimar Sinan ile düşünüyor, Mimar Sinan ile şehrimizin o zenginliğini keşfediyoruz." diye konuştu.

Konuşmasında, Mimar Sinan'ın eserlerinin doğa ile uyumuna vurgu yaptığını ifade eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mihrimah Sultan Camileri, Üsküdar, Edirnekapı... Birinde sabah güneşin doğuşu, akşam ayın doğuşu, diğerinde akşam güneşin batışı, sabah ayın batışı. Demek ki mekanın ruhunu hissetmişti büyük usta ve onun için de hep kendisi için yaptığı o duayı tekrar ederek, 'Umulur ki dünya durdukça bizden sonra gelenler, bu eserlere insaf ile bakıp bizi hayırla yad ederler'. Büyük ustayı hep hayırla yad ediyoruz. Çünkü o, Rabbimizin lutfettiği mekana saygılıydı. Çünkü o, kendisine intikal eden geleneğe saygılıydı. Çünkü o, o mekanı alıp, üzerinde nakşedilen tarihi silüeti tahayyül ederken hem o mekana hem o şehre saygılıydı."

(Sürecek)