Prof. Dr. Naci Görür ''er geç deprem olacak'' dediği noktayı açıkladı
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone OlGeçen yıl Şubat ayında Kahramanmaraş ve Hatay merkezli meydana gelip 11 ilimizi yerle bir ederek 55 bine yakın canı yitirdiğimiz asrın felaketi için, depremden 1,5 yıl önce bölgeyi uyaran Prof. Dr. Naci Görür bu sefer de "bu bölge er geç depremle sınanacak" diyerek deprem tehlikesiyle yaşayan ilimizi işaret etti.
İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Manisa’nın aktif fay hatları üzerinde kurulduğunu belirterek, söz konusu canlı fayların 7 ve üzeri büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahip olduğunu söyledi. Görür, "Bu bölge er geç depremle sınanacaktır." dedi.
Manisa Genç İş İnsanları Derneği (MAGİAD) tarafından Manisa Kültür Merkezi Lale Salonu'nda düzenlenen "Manisa Depreme Hazır mı?" paneline katılan Görür, Manisa'daki fay hatlarının dağ kenarları, yamaçları ve ova içlerine doğru yayılım gösterdiğine dikkati çekerek, kentin horst ve graben arazi özelliklerine sahip olduğunu ifade etti.
Manisa'nın "graben" olarak tanımlanan çöküntü alanı üzerine kurulduğuna işaret eden Görür, "Manisa, aktif fay hatları üzerinde kurulmuş. Bu canlı faylar, 7 ve üzeri büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahip. Tektonik yapının içinde yaşıyorsunuz ve bu tektonik yapıda depremler mutlaka olur. Bugün olmazsa yarın olur, yarın olmazsa öbür gün olur. Dolaysıyla kalkıp bizim burada deprem olacak mı? Ne zaman olacak? Nasıl olacak? Bunları konuşmanın hiç anlamı yok. Bu bölge er geç depremle sınanacaktır." dedi.
"MANİSA DİRENÇLİ KENT OLURSA BÜYÜK BİR DEPREMDEN MİNİMUM ETKİLENİR"
Görür, tarihten ders alarak depremlerin ciddiye alınması gerektiğine işaret ederek, "Manisa'nın mülk sahipleri, yaşayan insanları, buranın sahipleri sizsiniz. Kendi iradenizi kullanın mülkünüze sahip çıkın. Siyasetle asla uğraşmayın. Ama kim gelirse gelsin, Manisa'mızı dirençli bir kent haline getirin. Manisa depreme dirençli hale getirilebilir mi? Elbette getirilebilir. Manisa depreme dirençli kent hale gelirse büyük bir depremden minimum etkilenir." diye konuştu.
Depremin engellenemeyeceğini ancak etkilerinin azaltılabileceğini vurgulayan Görür, "Deprem dünyanın nabız atışlarıdır. Deprem olmazsa dünya ölür. Deprem dünyanın yaşadığını gösterir. Ama biz depremin kucağına oturur, gerekli önlemleri almazsak öldürür bizi. İş bu kadar açık. Dirençli bir Manisa için, dirençli kentler için bölgeyi çok iyi bilmeliyiz. Topografyasını bilmeliyiz, jeoloji ve zeminini bilmeliyiz." ifadelerini kullandı.
'ÖNCE MİKRO BÖLGELEME ÇALIŞMALARI YAPILMALI'
Prof. Dr. Görür, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bilinçsiz yaparsanız, gelen deprem dalgaları ilk anda yaptığınız üstyapıyı büyük ölçüde tahrip edecektir. O zaman sizin o 'kentsel dönüşüm' diye yaptığınız binalar başınıza dert olur. Onları bir daha yıkmak zorunda kalırsınız. Bugün Güneydoğu'da örnekleri var. Diyelim ki altyapı tamamen tahrip olmuş, yol, havaalanı, kanalizasyon, içme suyu şebekesi, doğal gaz şebekesi yok. Böyle bir kentte evin sağlam olsa ne olur? Altyapıyı yapmak için yapı stokunu bir daha yıkacaksın. Onun için vitrine oynamamak lazım. Kentte depreme hazırlık yapacaksan önce mikro bölgeleme çalışmaları yapacaksın. O bölgenin jeolojisini, jeofiziğini, sismolojisini, topoğrafyasını yapacaksın. Deprem dalgaları nasıl geliyor? Zeminle nasıl etkileşiyor? Sıvılaşma, heyelan nerede olur? Depremin hızı nerede, nasıl olur? Deprem dalgaları nerede en yıkıcı olur, nerede olmaz? Bunları bilmeden kenti nasıl büyüteceksin? Bütün yerel yönetimlerde bu yanlışlıklar sürüyor."
'DEPREMİN ÖLDÜRDÜĞÜNDEN DAHA FAZLA İNSANI UZUN ZAMANDA ÖLDÜRÜRSÜN'
6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin ardından yıkılan evlerin molozlarının yanlış şekilde gömülmesinin ileride farklı sorunlara neden olacağını söyleyen Prof. Dr. Görür, "Güneydoğu'da evler yıkıldı. Bütün molozları götürdüler, gömdüler. Bu durumun çok büyük zararı var. O gömdükleri inşaat molozunda demir, kağıt, asbest, kimyasal madde, organik madde, karton, çelik, beton var. Var da var. Gömülen molozların içerisinde yağmurun yağmasıyla kimyasal reaksiyonlar olur. Bütün parlayıcı, patlayıcı, toksin, zehirli maddeler oluşur ve toprağı kirletir. O toprak yer altı suyunu kirletir. Oradan akarsular, göller, denizler kirlenir. O bölgede yetişen domates sofrana gelir, zehir yersin. Bu tür deprem bölgelerinde kanser hortlar. Deprem molozlarının nereye, nasıl, hangi yöntemlerle bertaraf edilmesi gerektiği uluslararası yöntemlerle yapılmalıdır. Canının istediği yere, dere yatağına yığarsan depremin öldürdüğünden daha fazla insanı uzun zamanda öldürürsün" açıklamalarında bulundu.
'İZMİR, TUNCELİ, BİNGÖL VE ERZİNCAN ENDİŞELENDİRİYOR'
Prof. Dr. Görür, Türkiye'de son günlerde endişe duyduklarına dikkati çekerek, "Depremin ne zaman geleceğini bilmiyoruz ama her geldiğinde binlerce insanı gömemeyiz. Emin olun depremin çok büyük hasar verdiği toplumlara iyi gözle bakılmıyor. 'Bu kadar insanını feda edemezsin, bir yanlışlık var' diyorlar. Ya bilimi ciddiye almıyorsun yahut da inşaatı yanlış yapıyorsun. Her durumda toplumun aleyhine işleyen bir yapı var, o yönüyle hoş görmüyor. Bu da bize yakışmıyor. Bugünlerde daha çok Tunceli, Bingöl Karlıova, Erzincan yörelerimiz biraz endişelendiriyor. İzmir'de de bir endişemiz var. Çünkü İzmir'de 15 tane fay var. İzmir yarımadasını kesen fayların özelliklerini bilmiyoruz. O faylar ne zaman deprem üretiyor, nedir? Bilmediğimiz için sorun olarak düşünüyoruz" diye konuştu.
AA/DHA
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Ol