Tuğrul Türkeş'in kendisiyle çelişen o sözleri...

Tuğrul Türkeş'in kendisiyle çelişen o sözleri...

Alparslan Türkeş'in oğlu Tuğrul Türkeş'in kendisiyle ters düşen o açıklamaları...

Siyasetin en klişe sözlerinden biri ‘Dün dündür, bugün bugündür’ olarak bilinir. Bu söz merhum Süleyman Demirel’e atfedilir ama siyasetin evrimi içinde onlarca yerli yabancı siyasetçinin ağzından benzer sözler çıktığı bilinir. Bu sözü en anlamlı kılan şey de siyasetçilerin, siyasi yaşamları boyunca attıkları her farklı adımda kendileriyle 180 derece ters düşen açıklamalar olur.

Hürriyet'in haberine göre 2002’den beri AK Parti’nin rakibiyken bu partiye ve liderlerine ağır eleştiriler yönelten bazı siyasetçiler, bu duruma AK Parti saflarına katılınca düştüler. DYP lideri Süleyman Soylu, Has Parti lideri Numan Kurtulmuş ve şimdi de eski ATP lideri, MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş... Fotoğraflar, deşifre metinler, videolar, her şey artık bir tık uzakta..

İşte Google ya da Yandex arama motorlarına Türkeş ile Erdoğan ya da Davutoğlu sözcükleri yan yana yazıldığında çıkan bazı örnekler:

Lideri olduğu ATP’den 2010 yılında MHP’ye geçen Türkeş, MHP’nin 2012 yılındaki kongresinde en fazla delegenin oyunu alarak parti yönetimine seçilmişti. Haliyle de parti yönetiminde Genel Başkan Yardımcısı olarak etkili bir göreve gelmişti. Bu nedenle de sık sık AK Parti hükümetlerinin icraatlarını eleştiren açıklamalara imza atmıştı. Bu açıklamaların odağında da çoğu zaman Erdoğan yer almıştı.

BENİM TEK TALEBİM ONUN YARGILANMASI

CNN Türk TV’de Enver Aysever’in sorularını yanıtlarken şöyle demişti örneğin:

“Karşımda bir siyasi parti var. Bunun başı, genel başkanı, başbakan olan şahıs, benim partime suikast yapıldığında, yani bizim partiyle ilgili kaset olayları yapıldığında hönkürüyordu. (Sesini değiştirip Erdoğan’ı taklit ederek) Neyi özel, genellll, genelll... diye bağırıyordu. Şimdi aynı adam çıkıp diyor ki benim kriptolu telefonumu dinlediler. E baba, sen devletin sana güvenlik işleri için verdiği telefonu oğlunla para transferi için kullanma sen de... (Emin misiniz bundan) Tabii tabii... Montajı Devlet Bey ile ilgili komik bir şey yaptılar. Öyle yapınca iki cümle oldu. Herkes anladı montaj olduğunu. Ama Tayyip Erdoğan’ın kısık sesle konuşmasını bulacaksın ondan yapacaksın bir... İkincisi herkes Tayyip Bey’i dinine bağlı ve onu yoğun yaşayan biri olarak tanıyor. Üç aydır ben yapmadım onlar yaptı demek yerine niye çıkıp ‘Vallahi de billahi benim evimde böyle paralar yoktur, ben böyle bir haram işe bulaşmadım’ demiyor. Benim tek talebim O’nun yargılanmasıdır.”

SENİN O BACAĞINI KIRARLAR

Nisan 2013’te babası merhum Alparslan Türkeş’in ölüm yıldönümü töreninde yaptığı konuşmada, sözü MHP’yi eleştirmek için zaman zaman babasından alıntılar yapan Erdoğan’a getirip, “Sıkıştığında rahmetli Başbuğ’un lafına sözüne sığınan Sayın Başbakan, günü geldiğinde ‘Milliyetçiliği ayağımın altına alırım’ diyor. Senin o bacağını kırarlar” demişti. Türkeş, sosyal medya sitelerinin kapatılmasına da kayıtsız kalmamıştı ve Mart 2014’te Twitter kapatıldığında şu yorumu yapmıştı:

“Sayın Başbakan (Tayyip Erdoğan) ilk dönemini acemilik, ikincisi kalfalık, üçüncüsü ustalık diye ifade etmişti. Ustalık döneminde kandırıldığını, aldatıldığını kendisi söylüyor. Şimdi de ancak totaliter rejimlerde, tek adam yönetimlerinde yani demokrasiye yakışmayan ülkelerde, demokrasi içerisinde olmayan ülkelerde, 21. yüzyılda yapılan uygulamaların bir benzerini kendisi yaptı Twitter’ı kapattı. Sosyal medyayı engellemeye çalışıyor. Biz bundan sonraki dönemin Sayın Başbakan’ın emeklilik dönemi olduğunu düşünüyoruz.”

2014 Ağustos’unda Başbakan Tayyip Erdoğan, ‘Bana Gürcü, affedersin çok daha çirkin şeylerle Ermeni diyenler oldu’ ifadesini kullanınca en sürpriz tepki yine Türkeş’ten gelmişti. Türkeş, “Erdoğan’a 21. yüzyıldan haberlerimiz var; Ermeni olmak bir suç, bir kusur, çirkinlik, ayıp veya günah değildir. Ait olduğumuz etnik ve kültürel gruplar Yüce Rabbimizin takdirinin bir neticesidir ve bunların hâşâ ayıplanması veya küçümsenmesi günahların en büyüğüdür” demişti.

BİZANS BİLE AKP’DEN DAHA TÜRK’TÜR MİLLİDİR

Türkeş, TV programlarında AK Partililerin karşılarına çıkmamasını, AK Parti’yi gazetecilerin savunmasını sert eleştirdiği bir TV programında da “11 senedir herhangi bir AKP’li karşımıza çıkmıyor. AKP’nin genel siyaseti yapışmaz tava siyasetidir” demişti. Türkeş’in AK Parti ile ilgili ilginç yorumları bununla da sınırlı değildi. TBMM Genel Kurulu’na hitaben TBMM kürsüsünden konuşurken Patrik Bartholomeos’un bile hükümetten daha fazla milli duruş sergilediğini ima edip şöyle demişti örneğin: “Tenkidimin ağırlığını mazur görün ancak üzülerek ifade etmek zorundayım: Bizans dahi duruşuyla bugün birçok AKP’liden daha millîdir, daha Türk’tür.”

Türkeş, TBMM kürsüsünde yurtdışına asker gönderme tezkeresi ile ilgili konuşurken dış politikada yaşanan sorunları ve Türkmenlerin Suriye ve Irak’ta karşılaştığı tehlikelere dikkat çekip şu yorumu yapmıştı: “Peki, bizim hükûmetimiz ne yapıyor? Bu siyasi iktidar suskun, miskin, korkak. Neden? Çünkü diğer sahalarda olduğu gibi, burada da dumanlı münasebetler hâsıldır. Kuzey Irak’taki petrol yataklarının bolluğu ve bereketi herkesin malûmudur. Hükûmet, birtakım mihraklarla enerji ticareti noktasında anlaşmaya gitmek suretiyle peşmergenin tatbik ettiği etnik temizliğe kayıtsız kalmaktadır. Bu anlaşmaların çoğunda Türkiye’nin menfaatlerinden çok, hükûmete yakın duranların hususî menfaatleri ön planda tutulmaktadır; bunu da bu vesileyle bir not olarak düşelim.”

ASKER ÇEKTİNİZ DAVUTOĞLU’NA MİĞFER GEÇMEZ

Türkeş, TBMM Genel Kurulu’nda partisi adına Süleyman Şah Türbesi konusunda genel görüşme açılmasını isterken AK Partililerin sert müdahalelerine hedef olan bir konuşma yaptı. Bugünlerde kendisine övgüler dizen gazeteleri o gün “Yandaş basın” olarak nitelendiren

Türkeş, şöyle devam etmişti: “İmkân bulsalar 4. miğfer töreni yapacak. Sayın Davutoğlu’nun başına miğfer geçirmek istiyorsunuz. Asker çektiniz, toprak kaybettiniz bunu yapanın kafasına miğfer geçmez. Başka bir şey geçmesi lazım. HDP’li vekillerinin, oradaki Kürt unsurların onayı müsamahasıyla... Bu TSK açısından da zuldür. Büyük bir hezimettir. Bu Meclis’in kürsüsünden söylemeye açıkçası ben utanıyorum, siz oradan sadece askerleri çekmediniz, 14 Türkmen köyünü sahipsiz bıraktınız.”

2002’den beri AK Parti’nin rakibiyken bu partiye ve liderlerine ağır eleştiriler yönelten bazı siyasetçiler, bu duruma AK Parti saflarına katılınca düştüler. DYP lideri Süleyman Soylu, Has Parti lideri Numan Kurtulmuş ve şimdi de eski ATP lideri, MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş... Fotoğraflar, deşifre metinler, videolar, her şey artık bir tık uzakta..

İşte Google ya da Yandex arama motorlarına Türkeş ile Erdoğan ya da Davutoğlu sözcükleri yan yana yazıldığında çıkan bazı örnekler:

Lideri olduğu ATP’den 2010 yılında MHP’ye geçen Türkeş, MHP’nin 2012 yılındaki kongresinde en fazla delegenin oyunu alarak parti yönetimine seçilmişti. Haliyle de parti yönetiminde Genel Başkan Yardımcısı olarak etkili bir göreve gelmişti. Bu nedenle de sık sık AK Parti hükümetlerinin icraatlarını eleştiren açıklamalara imza atmıştı. Bu açıklamaların odağında da çoğu zaman Erdoğan yer almıştı.

AK PARTİLİ VEKİL: Latif ile ilk kez hemfikiriz

Seçimler, hem devlet, hem partiler, hem de adaylar için pahalı bir iş. YSK 81 ilde sandık görevlilerinden pusulalara, sandıklara ödenen ücretler nedeniyle ağır bir masraf altına girer. Devlet, partilere seçim yardımı yapar. Partiler, genel kampanyanın giderlerini karşılamakla yetinmez, il ve ilçelere gönderdiği kaynak ile adayların yükünü paylaşmaya çalışır. Adaylar, afiş bastırır, araç kiralar, o araçları seçimde kullanacak hale getirir, köy köy dolaşmak için bu araçların depolarını doldurur, ilçelerde seçim bürosu kiralar ve her an açık kalması için çaba gösterir, bu bürolara gelen insanların ihtiyaçlarını karşılar. Geçen hafta bir aday adayı, ortalama bir şehirde seçim kampanyasının ne kadara mal olacağını hesapladı. En az 250 bin TL. Bu rakam bazı bölgelerde 500 bin TL’ye kadar çıkabilir.

Türkiye son seçimini 7 Haziran 2015 günü yapmıştı. Milletvekili adayları, partiler ve devlet ciddi harcamalar yaptı. Aradan 5 ay geçtikten sonra 1 Kasım’da yeni bir seçim daha yapılacak ve büyük ihtimalle 7 Haziran’da o harcamaları yapan adaylar bir kez daha aynı masrafın altına girecekler. 1 Kasım seçimi, 7 Haziran seçiminden daha olumsuz bir tabloda gerçekleşiyor, çünkü bu kez partilere seçim yardımı yapılamayacak ve bütün masraflar partilerin ve adayların kasasından gidecek.

Hal böyleyken, Latif Demirci’nin aracını satan bir milletvekili adayını karikatürize etmesi, siyasette büyük yankı uyandırdı. 1 Kasım’da AK Parti’den 4. kez seçime girecek bürokrat kökenli vekil aradı ve “Latif ile ilk kez yüzde yüz hemfikiriz” dedi. Ardından da bütün adayların yakındığı seçim maliyetlerine dikkat çekti.
Hürriyet’in acar muhabiri Hacer Boyacıoğlu da benzer tepkileri Ankara Kulis notları için toparladı.

İşte bazı örnekler

- “Ben geçen sefer aileden aldığım destekle bu süreci yürüttüm. Şimdi ne yapacağım?”
- “Üç ay dişimizi sıktık, oradan buradan aldığımız destekle yürüttük. Ama şimdi ne illerde kaynak var ne de bizde...”
- “Keşke bir karar alınsa; afişler, bayraklar yasaklansa. Siyasi liderler propaganda ve seçim kampanyalarını medya üzerinden yapsa. Hem gürültü ve görüntü kirliliği olmaz, hem de herkes nefes almış olur.”
- “Daha 7 Haziran için çektiğimiz banka kredisini ödemedik.”
- “Yine eşe dosta borçlanacağız...”
- “1 Kasım’dan sonra da erken seçim kararı çıkarsa, vekil olacağız diye hepten batmış olacağız.”