Tarhan Erdem: ''Seçime itiraz edilmeli''

Tarhan Erdem: ''Seçime itiraz edilmeli''
Güncelleme:

KONDA araştırma şirketinin patronu Tarhan Erdem: "Muhalefet YSK’ya ‘olağanüstü itiraz’da bulunmalı"

1 Kasım seçimleri öncesinde yaptığı tahminler 1 Kasım seçim sonuçlarına göre tutmayan KONDA araştırma şirketinin sahibi Tarhan Erdem seçimde hukukun göz ardı edildiğini, eşitli ve serbestlik içinde yapılmadığını belirterek, muhalefetin YSK’ya ‘olağanüstü itiraz’da bulunmasını istedi.

Erdem, 1963′de İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminde CHP olarak kendilerinin bu yöntemi kullandığını söyledi. Tarhan Erdem 2 Kasım'da "Ak Parti’nin bu düzeyde oy alacağını; halkın iktidarı Ak Parti’ye vereceğini de inanmıyordum" sözleriyle anket sonuçlarındaki yanılgısını itiraf etmişti. “Yanlış yaptık” diyen Tarhan Erdem, seçim sonuçlarını da halkın koalisyondan korkmasına bağlamıştı.

Tarhan Erdem, “Önümüzdeki süreçte kutuplaşma daha da artar. Nefret dili daha da artar. Ama belki AK Parti kendine gelir de; Erdoğan yasal sınırlar içine çekilir. Çünkü her şey Davutoğlu ile Erdoğan’ın ilişkisinin nasıl olacağına bağlı” ifadelerini kullanmıştı.

Tarhan Erdem: ''Seçime itiraz edilmeli'' - Resim : 1Erdem bugün ise YSK’nın 1 Kasım 2015 seçimlerinin kesin sonucu açıklamasından sonra muhalefetin de bu yolu kullanabileceğini belirterek şu uyarılarda bulundu:

“Seçimler eşitlik, adalet ve serbestlik içinde yapılmamıştır; hukuk gözardı edilmiştir. Seçimler yapıldı, AKP’nin yüzde 50’ye yakın oyla 317 milletvekili kazandığı açıklandı. YSK kesin sonucu bu hafta yayımlayacak. Nerede hangi partinin oy kazandığı, nerede niçin kaybettiği irdeleniyor; ancak oy vermeyi etkileyen genel durum ve davranışlara çok az değiniliyor. 1950 yılından beri, seçimin temel ilkesi, ‘serbest, eşit, tek dereceli genel oy esaslarına göre yapılması’dır. Seçmen oyunu kendisi kullanır, oy gizli verilir, oyların sayımı, dökümü ve tutanaklara bağlanması açık olarak yapılır.

İki seçimde de, ilk kez genel oyla seçilen Cumhurbaşkanı; kimin, hangi yetki ve kaynakla düzenlediği bilinmeyen gösterişli mitinglerde; dış ülkeden gelen misafirlerle birlikte girdikleri basın toplantılarında; ‘Cumhurbaşkanlığı külliyesinde’ organize buluşmalarda, değişik kurumların düzenlediği toplantılarda; uygun düşüp düşmediğine bakmadan, AKP’ye oy verilmesini, özellikle HDP’ye oy verilmemesini istedi! Bütün konuşmalarında, bağımsız ve tarafsız Cumhurbaşkanının bir partinin yanında diğer partilerin karşısında yer aldığı açıkça anlaşıldı.

AKP’nin lehine sonuç almak için, hangi kanallarla hangi ilişkiler içine girildiği belirsizdir. İktidar partisinin propaganda toplantılarında, bir yanıyla yasalara aykırı unsurlar bulunmaktaydı. İki kampanya boyunca; gazete, internet ve televizyon kanallarının yayını adeta bir partiye aşırı oranda öncelik ve yer verilmesi sağlandı! Yazarlar korkutuldu!

2015 yılında yapılan iki seçimin de, ‘eşit’ ve ‘serbestçe’ yapıldığı iddia edilemez. Böyle bir durumu yasalarımız öngörmüş ve iktidarın bu tip davranışlarını önlemek için ayrı bir itiraz yöntemi tanımlamıştır. ‘Olağanüstü itiraz’ denilen bu yöntem, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 130’uncu maddesinde tanımlanmıştır. Bu madde, ‘Seçimin sonucunu etkileyen olaylar ve haller’ varsa, olayın üstünden çok vakit geçmiş, bunlardan birine karşı itiraz üzerine karar verilmiş ve belli koşullarda yetkili kurullara başvurulmuş olmasına bakılmaksızın, YSK’ya itiraz edilmesini düzenlemektedir.

2015 seçimlerinde, halkın ortaya koyduğu milli irade midir? Bütün partiler eşit kaynak ve imkana mı sahipti? Durumun vahametini halka gösterecek olan muhalefet partilerinden bir ses çıkmadı. 2015 seçimlerinde, ‘seçimin neticesine müessir olaylar ve haller’ sayılamayacak kadar çoktur. Seçimlerin başlangıcından sonuna kadar bütün olayların belgelenmesi, belgelerin nerede bulunduğu tespit edilip, YSK’na itiraz edilebilmelidir.”