Süleyman Soylu ile Mehmet Metiner'in canlı yayında olaylı FETÖ tartışması

Güncelleme:

CNN Türk canlı yayınına çıkan AK Partili Mert Metiner'in 'İsimler var bizde. Burada açıklamamıza gerek yok. Kritik yerlerde hâlâ isimler varsa, 'Nedamet gösterdiler, sahiplenmemiz, kazanmamız lazım' sözlerine, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu canlı yayına bağlanarak tepki gösterdi.

CNN Türk'te Semiha Şahin'in sunumuyla yayınlanan CNN Türk Masası programına Öztürk Yılmaz, Mehmet Metiner, Hakan Bayrakçı ve Metin Özkan konuk oldu.

Programda Mehmet Metiner'in 'FETÖ’cüler göreve getiriliyor' sözlerine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan tepki geldi. Canlı yayına telefonla bağlanan Bakan Soylu şu ifadeleri kullandı:

"Başında olduğum bakanlığı ilgilendiren birkaç değerlendirme yapıldı. Bu değerlendirmelere bir kaç cümle söylemezsem hem kendimize haksızlık hem bugün büyük mücadeleler veren bu kuruma ve hükümetimize bir haksızlık olarak nitelendiririm. Tabi FETÖ meselesi malesef ülkemizde geçen yaptığım bir değerlendirmede neredeyse bir binanın rutubeti gibi. Bir devleti hem sızmak, hem ortadan kaldırmak hem çürütmek için elinden geleni yapmıştır. Tabi devletimiz de buna karşı büyük bir mücadele ortaya koyuyor. Bugün bizim iki şehidimiz var. Birisi jandarma personelimiz birisi de emniyet personelimiz. Dün kendi ellerimizle 4 şehit toprağa verdik. Biz mücadele ediyoruz.

"BU LAFLAR BENİM AĞIRIMA GİDER"

Sayın Metiner değerlendirmesinde şunu ortaya koydu. Ben FETÖ mücadelesinin nasıl yürüdüğünü bilen insanlardan bir tanesiyim. Nedamet getirdiği için bizim göreve getirdiğimiz kimse yok. Ben hayatında düzgün yaşayan bir adamım. Böyle sağın solun lafları ile beraber iş yapacak da bir adam değilim. Bizim hükümetimiz var, bizim politikalarımız var. Ben hükümetimizin politikasını bir vesile ile yürütmeye çalışan bir adamım. Ama bu laflar benim ağrıma gider.

"HAYATIM RİSK İÇERİSİNDE"

Hayatı risk içerisinde olan bir adamım. Hayatım risk içerisinde. Ömrümde iki kaşıkla yemek yemedim hiç. Bu sözleri hak ediyor değiliz. Bir tek FETÖ'cüyü göreve getirmişsem, bir tek FETÖ'cü göreve gelmişse ve bu söylenmiyorsa bu ülkemize ihanettir. Ben getirmişsem ben ihanet ediyorum. Çok üzüldüğümü ifade etmek istiyorum. Yani bu görevler öyle kolay görevler değil. Kimse kusura bakmasın. Şehit cenazelerinde o annelerin, o çocukların yüzlerine biz nasıl bakarız ya? Bu kolay mı yani bu işler? Ama bu laflar benim ağırıma gidiyor. Kurumumun da ağırına gider. Hele en yakın arkadaşlarımızdan bu lafların gelmesini kabul edemem, haksızlık olarak nitelendiririm. 15 Temmuz olsaydı biz ne olacaktık? Bizim yanlış yapma hakkımız yok. Televizyon kanallarında bir de bizim arkadaşlarımızın 'Elimizde isimler var' demesini de kendimize bizatihi hakaret kabul ediyorum. Bana her zaman ulaşabilecek insanların basın üzerinden bizle konuşmasını da son derece doğru kabul etmiyorum."

"ORADAN SÖYLEMEYE DEVAM EDERSİNİZ"

Bu sözler sonrasında Mehmet Metiner'in söz almak istemesi üzerine Soylu, "Ben müsaade etmiyorum. Söyleyeceğinizi söylediniz zaten. Oradan söylemeye devam edersiniz. Aynı şekilde devam edin." ifadelerini kullandı.
Soylu'nun telefonu kapatmasının ardından Semiha Şahin'in söz verdiği Metiner ise "Sayın bakanımızla kamuoyu önünde tartışmak istemem" diye başladığı konuşmasına şöyle devam etti:

"En az onun kadar AK Partiliyim. O hükümetimizin bir bakanıdır, o hükümet benim de hükümetim. Bugüne kadar hiçbir zaman hükümetimizi yıpratacak bir davranış içinde olmadım, olmam.

Benim sözlerim üzerine bağlanmasını ben de teessüfle karşıladım. Ben sadece silahlı bürokraside iki bakanlığımızdaki yetkililerin de çok daha dikkatli olması gerektiğini söyledim.

"BİRBİRİMİZİ SAMİMİYET TESTİNDEN GEÇİRMEYE GEREK YOK"

Ben İçişleri Bakanlığı'nda FETÖ'cüler atandı diye bir ifade kullanmadım. Bunu diyebilecek kadar da kendi hükümetine hasmane davranan biri değilim. Birbirimizi samimiyet testinden geçirmeye gerek yok.

Sayın Soylu ne kadar risk içinde bir hayat sürüyorsa Mehmet Metiner de o kadar risk içinde bir hayat sürüyor.

Biz ölümüne mücadele veriyoruz ve Sayın Soylu ile biz aynı davanın iki birer ferdiyiz. Benim medya üzerinden konuşmamdan rahatsızlık duyuyorsa onun da telefonla bağlanıp medya üzerinden tartışmaması lazım, tut ki benimki bir yanlışlık olsun.
Bir dava arkadaşını bu şekilde itibarsızlaştırmaya kalkışmamasını dilerdim. Medya karşısında tartışmamak aslolan bir şeyse keşke sayın bakanımız bu şekilde bağlanmasaydı.

"HER HÜKÜMET YANLIŞ YAPABİLİR"

Hükümetimizi eleştiren bir sözüm yoktur. Her hükümet yanlış yapabilir. Ben sadece yakın tarihe kadar bir ordu komutanımızın yaverinin FETÖ'cü çıkmasına dikkat çektim.

Tayin ve atamalarda da kılı kırk yarmanın, nedamet duysalar bile bunu yapmaları gerektiğini söyledim. Yoksa ben İçişleri Bakanlığı'nda şu veya bu şekilde FETÖ'cüler tayin ediliyor diye bir cümle kuracak kadar da kendi partimi ve hükümetimi tartışma konusu edecek bir insan değilim.

"KENDİSİNE YAKIŞTIRAMADIM"

Sayın Soylu beni bilir, geçmişimi bilir, ben de onu bilirim, burada kamuoyu karşısında tartışmak siyasetimize zarardan ötürü bir şey getirmez. Eski bir dostu olarak kendisine yakıştıramadım doğrusu.

Sayın bakanımızın yayına bağlanarak şahsımla ilgili laf söylemesini doğru bulmuyorum. Bir yanlış varsa dikkat çekeriz. Bir dava arkadaşına saldırmasını asla doğru bulmadım. O ne kadar terörle mücadele ediyorsa ben bin kat daha fazla mücadele ediyorum. Hep birlikte mücadele ediyoruz.

"İNSAN DAVA ARKADAŞINI BÜHRAN YAPMAKLA SUÇLAR MI?"

Burada olayı şahsileştirmeye gerek yok. Ben bakanlığındaki herhangi bir yanlışa dikkat çekiyor olsam bile bakanın böyle bağlanmasına gerek yok. Bir de bühtan yapmakla suçluyor ya! İnsan dava arkadaşını bühtan yapmakla suçlar mı?

Sayın bakanımıza herhalde bakanlıkta kim bilgilendirmişse onu hesaba çeksin, sayın bakanımıza buradan sesleniyorum. Partimize gelmeden önce de kendisiyle dostluğu olan bir insan olarak sesleniyorum. Belli ki izlemedi ne dediğimi, birileri bilgilendirdi.

"ÇOK ÜZGÜNÜM ŞU AN"

Benim de kendisinde cep telefonum var, beni arayabilirdi. Bu şekilde ekrana bağlanıp iki dava arkadaşını, yiğitçe mücadele eden iki dava arkadaşını tartışma konusu yapması… Ben çok üzgünüm şu an.

Mesele parti meselesi değil, onur meselesidir. Ben Sayın Soylu için bir şey söylemedim. Söylendiği yerde de izin vermem. Çünkü ben partiliyim, partili. Bakanlığı için bir şey söylemedim ama bir yanlış varsa, tut ki bize iletilen yanlış bile olsa, buna dikkat çekmekten bu kadar rahatsızlık duymak ve bir dava arkadaşını telefonla arayıp konuşmak varken, medya üzerinde kendisi için hiçbir suçlamada bulunmadığı halde, insan merak eder, elindeki isimler nedir diye sorar.

"BİZ ONURUMUZU SOKAKTA BULMADIK"

Bu şekilde mi bağlanılır ya, ben çok üzgünüm ya, çok üzgünüm. Sevgili bakanım kim seni bilgilendirmişse, bizi karşı karşıya getirmeye çalışan, partimizin de içine fitne çalışan o bürokratlarına göz kulak ol.

Biz onurumuzu sokakta bulmadık ya! Şamar oğlanı mıyız ya? Telefonla bağlanacak bühtan ediliyor bilmem ne. Ben risk içinde yaşıyorum diyor, biz el bebek gül bebek mi büyüdük ya! Ömrümüz sokaklarda geçti ya! 60 yaşımızdayız ya! Kimsenin bu şekilde bizi azarlamasına izin veremeyiz ya!

Böyle bir dava anlayışı, hükümet anlayışı olamaz. Ben diyorum ki bende isimler var. Bendeki bilgiler yanlış da olabilir, suçlamıyorum. İnsan arar ya!"

Seçiniz...