Özel: ''Ülkenin yarısı erken seçim istiyor''

Özel: ''Ülkenin yarısı erken seçim istiyor''
Güncelleme:

CHP lideri Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Muhalefet ile ittifak olmaz" sözlerine "AK Parti ile yürüyecek yolumuz olamaz" deyip, Türkiye'de erken seçim talebinin arttığını belirterek "halkın yarısı erken seçim istiyor" ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Meclis'te basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. Özel, erken seçim tartışmalarına ilişkin, "Erken seçim meselesinde CHP olarak istikrarlı bir şekilde aynı değerlendirmeyi yapıyoruz. Biz, 31 Mart seçimlerinde seçmenden oy isterken, bunun bir genel seçim olmadığını, yerel seçim olduğunu söyleyerek tüm siyasi partilerin seçmenlerinden oy istedik. Seçim gecesi de 'Biz aldığımız desteğin de kredinin de farkındayız. Bu sonuçları sadece partimize mal ederek bir erken seçim çağrısı yapmayacağım' demiştim. 'Erken seçim isterse ancak halk ister' demiştim. Tabii bunu çok olumlu yorumlayanlar olduğu gibi zaman zaman, 'Birinci parti niçin erken seçim istemiyor' diye eleştiriler de oldu. O günden bugüne, 4 aydır yayımlanan bütün anketlerde, yine dün yayınlanan, hepinizin takip ettiği ve her tarafta gündem olan anketlerde de 4'üncü ay üst üstte, 'Bu pazar erken seçim olsa, bu pazar milletvekili seçimi olsa hangi partiye oy verirsiniz' denildiğinde CHP, her ay farkı 1 puan da açarak, 1'inci parti durumunu muhafaza ediyor. Bu bizim açımızdan çok önemli" ifadelerini kullandı.

'VATANDAŞ ERKEN SEÇİM İSTER VE SİZİ GÖNDERİR'

Özel, vatandaşların erken seçim talebinin her ay arttığını kaydederek, "Şu an itibarıyla erken seçim isteyenlerle istemeyenler arasında belirgin bir farklılık yok; ama toplumun yarıya yakınının erken seçim talebi var. Erken seçim talebi yükseldikçe biz bu talebi seslendirmeye devam ederiz. Erken seçim yapılabilmesi için 360 milletvekilinin oyuna ihtiyaç var. Bugün için böyle bir milletvekili sayısı bizde ve muhalefette yok. İktidar istemeden, erken seçim teknik olarak mümkün değil. Ancak siyasi olarak da erken seçime direnebilmenin belli şartları var. Ekonomi bu kadar kötüye gidiyorken; siz asgari ücrete zam yapmazsanız, 10 bin liralık emekli maaşı dünyanın hiçbir yerinde izah edilemez bir noktadayken, 270 euro gibi Avrupa Birliği'nin üyesi birçok ülkedeki emekli maaşlarının onda biri, sekizde biri noktasındayken, siz bu sese kulak tıkarsanız, üzüm üreticisinden çay üreticisine, fındık üreticisinden buğday üreticisine hepsini perişan ederseniz, esnaf bu kadar zor durumdayken duymaz, halen daha faizlerini arttırırsanız ve 'para yok' dediğiniz sırada da yandaş müteahhitlerinizin, hala vergi ödemedikleri ortaya çıkıyorsa, bıçak kemiğe dayanır vatandaş erken seçim ister ve sizi gönderir. Bence 5 yıl tamamlanmaz. 2 veya 2,5'uncu yılın tam ortasında bir erken seçim olur. Bugünden 1,5 yıl sonrası için bir erken seçimi olası görüyorum. İstiyor muyum? Vallahi gelecek hafta olsun istiyorum, gelecek ay olsun istiyorum, erken seçim. Parti birinci partiyken ve bu kadar zor durumdaki insanların umudu, Cumhuriyet Halk Partisi olmuşken ben neden erken seçim istemeyeyim. Ama 130 milletvekilimizle, AK Parti ve MHP oy vermediği takdirde erken seçim kararı alınamıyorsa bizim burada erken seçim dememizin ya da demememizin teknik bir karşılığı yok; ama siyaseten, hele hele böyle devam edeceklerse kesinlikle ve kesinlikle erken seçim kaçınılmaz olur" dedi.

'NORMALLEŞMEYE DEVAM'

Özel, siyasette yürüttükleri sürece verdikleri, 'Normalleşme' teriminin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da kullanılmaya başlandığını vurgulayarak, "Uzun süredir biz 'normalleşme' diyorduk, Sayın Erdoğan, 'yumuşama' diyordu. Dünden itibaren bu sürecin terminolojisinde bizim kullandığımız ifadeye döndü ve o da 'normalleşme' demeye başladı. Şunu görmüş olmalılar; bu süreçte muhalefetten kimse yumuşama beklemesin. Millet bu kadar zorluk içindeyken ne yumuşaması? Ama diyalog zemini görüşmek, konuşmak, el sıkışmak, biraz önce de pek çok AK Parti yöneticisiyle selamlaştık, el sıkıştık. Herkes işini yapıyor. Benim işim mağdurun, mazlumun, yoksulun, güvencesizin hakkını korumak. Ben Halk Partisi'nin genel başkanıyım. Onların, kimlerin hakkını koruduğunu görüyoruz, izlemeye devam edeceğiz. Normalleşme kelimesini kabullenmelerini önemli bir dönemeç olarak düşünüyorum. Çünkü bu kadar ağır şartlar, sert şartlar varken muhalefet mi yumuşayacak? Kendileri yumuşayacaksa, yumuşamasınlar, normalleşsinler. Normal demokrasilerde iktidarlar, Anayasa Mahkemesi kararlarına, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına, hukuka uyarlar, bir de iktidar ortakları, her gün birilerini tehdit etmezler, 'Anayasa Mahkemesini kapatacağız' demezler. Bir cinayetin ortaya çıkmasının üzerine sis perdesi örtmeye çalışmazlar. Biz en sert muhalefete devam ediyoruz; ama ortaya koyduğumuz normalleşme, müzakere, diyalog, selamlaşma, milletin oylarına saygıdan dolayı o oyu verdiği partilerin genel başkanlarına hürmetsizlik etmemek veya birbirimize hakaret eden bir düzlemde buluşmamak normalleşmenin ta kendisidir. Millet normalleşmeden memnundur. Ama kimse bu şartlarda muhalefetten yumuşama beklemesin. Terimler tam yerine oturmuştur. Yumuşama kelimesinin terk edilmesinden fevkalade memnunum. Normalleşmeye devam" ifadelerini kullandı.

'RESTİNE KARŞI GÖNLÜNÜ YAPMAK İSTEDİ'

Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasındaki görüşmenin normal olduğunu belirterek, "Normalleşme en çok MHP'yi ve içindeki o 2 kişiyle temsil edilen bir odağı rahatsız etti. Normalleşme hukuka uymaksa onların hukuktan büyük kaygıları var. O odaklar MHP'yi belli bir yere çektiler ve iktidar ortaklarına rest çektirdiler. Dediler ki, 'CHP'yle yürüyün.' Bizim bu 22 yılın sonunda AKP'yle yürüyecek bir yolumuz olamaz. Dün Sayın Cumhurbaşkanı da şunu söyledi zaten, 'Muhalefetle ittifak olmaz. Muhalefet ile diyalog olur. Belli konularda uzlaşma olur. Siyasetin normali budur' dedi. Ben de haftalardır bunu söylüyorum. Yani bir masa varsa etrafında oturunca, bu masa ya ittifak masası olacak ya da devrilecek savaş çıkacak. Siyaset böyle bir yer değil. Bazen rakibinizle oturur, müzakere edersiniz. Bazen ülkenin ortak menfaatleri için katkı sağlarsınız. Bunlar başka bir şeydir. İktidar, iktidarlığını yapacak. Ne isteniyor? Enflasyonu düşürecek. Hayat pahalılığını düşürecek. İşsizlere iş bulacak. Yoksulları bu cendereden kurtaracak. Yapabiliyor mu? Yapamıyor. Görünen o, yapamıyor. Muhalefet, muhalefetini yapacak. Ne yapacak? Bu toplum kesimlerinin sesi olacak. Onların dertlerini anlatacak. Maaşlarına zam isteyecek. Meclis'te mücadele olmadı, mitingler yapacak, yollara düşecek, sesini duyuracak. Muhalefet görevini yapıyor mu? Vatandaşa bakarsanız, anketlere bakarsanız muhalefet görevini yapıyor. Görevimizin en önemli süreçlerinden bir tanesi pazar günü Kocaeli'nde yapacağımız, büyük emek mitingidir. 'Biz geçinemiyoruz' diyen herkesin sesi olmaya devam edeceğiz. Bu şartlar altında normalleşmeden rahatsız olan bir parti ve onun restine karşılık onun gönlünü yapmak isteyen ittifak ortağı dün birbirlerine olumlu mesajlar verdiler. Zaten doğrusu budur. Milliyetçi Hareket Partisi, AK Parti'nin bu ülkeye yaşattığı her şeyin ortağıdır. AK Parti de bugünkü ekonomik krizin müsebbibidir. Çözemiyorlarsa vatandaş daha fazla sabretmez. Erken seçim gelir" diye konuştu.

'MHP'NİN DAYATTIĞI GERGİNLİĞİ TÜRKİYE HAK ETMİYOR'

Özel, iktidarın ülkeyi kamplaştırdığını ifade ederek, "5 Kasım gününden itibaren Erdoğan'a bir hakaretim yok, bir tane de hakaret duymadım. Bir dava açmadım, bana da bir dava açılmadı. Haftada 3'er hakaret davasının havada uçuştuğu bir ülkeden bu ülkenin vatandaşları memnun değil. Bu şartları dayatan MHP'nin çok arzuladığı o gerginlik siyasetini de bu ülke hak etmiyor. O oyunlara gelmeyiz. İstedikleri kadar gersinler, tehdit etsinler, sakinliğimizi koruruz, diyeceğimizi söyleriz. Durduğumuz yerden bir adım geri pozisyonumuzu bozmayız. CHP, özgüvenli siyasetine devam ediyor. Ben meselenin oturduğu zeminden son derece memnunum. Sayın Erdoğan'ın bazı kelimelerini 'Acaba bunu MHP'ye mi diyor' diye bir okuyun. Ben hep öyle yaparım" dedi.

DHA