Mhp Tbmm Grup Toplantısı

Mhp Tbmm Grup Toplantısı

Grupbaşkanvekili Vural: (2)"Türkiye diplomatik, silahlı, siyasi amansız bir saldırıyla karşı karşıyadır. Dünün müstemleke aydınları, bugünün küresel güçlerinin kiralık kalemleri, PKK muhipleri dün olduğu gibi bugün de devrededir"-"Yabancı bir devlet adamı

TBMM (AA) - MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, "Türkiye diplomatik, silahlı, siyasi amansız bir saldırıyla karşı karşıyadır. Dünün müstemleke aydınları, bugünün küresel güçlerin kiralık kalemleri, PKK muhipleri dün olduğu gibi bugün de devrededir" dedi.

Vural, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, PKK terör örgütünü eleştirdi.

Akademisyenlerin yayınladığı bildiriyi anımsatan Vural, bin 128 "sözde akademisyene" karşılık 2 bin 577 akademisyen ve bin 178 STK temsilcisinin imzaladığı "Vatansever Türk Aydınları" bildirisinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından da imzalanmasını istedi.

Vural, "Şimdi MHP grubundan Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakana sesleniyorum; sözde akademisyenlerin ihanet bildirisine koyduğunuz tepki kadar vatansever akademisyenlere de desteğinizi ifade etmenizi bekliyoruz. Aziz milletimize bağlı aydınlara da sahip çıkınız. Bin 128 sözde aydının özde ihanet bildirisine karşılık 2 bin 577 vatansever Türk aydının bildirisine sahip çıkıyor musunuz? Destekliyor musunuz? Bu vatansever aydınların yanında yer alacak mısınız? Bizler bu bildirinin altına imzamızı ve irademizi ortaya koyuyoruz. Ya siz? Siz ne yapacaksınız?" diye konuştu.

İçeride ve dışarıda milli menfaatleri haleldar edecek girişimlerin giderek arttığına dikkati çeken Vural, şöyle devam etti:

"Türkiye diplomatik, silahlı, siyasi amansız bir saldırıyla karşı karşıyadır. Dünün müstemleke aydınları, bugünün küresel güçlerinin kiralık kalemleri, PKK muhipleri dün olduğu gibi bugün de devrededir. Dün büyük güçlerin büyük düşlerini bugün onların taşeronları hayata geçirmek için saldırıya geçmiş durumdalar.

Ancak buradan vatandaşlarıma sesleniyorum; emin olun ki milletimizi şu günlerde naçar bırakan ve bu şekilde giderse vatanı, milleti, devleti büyük felaketlere sürükleyecek olan bu amansız saldırılara karşı koyacak en büyük güç, milli şahsiyet, milli irade, milli mefkure, milli ruh yani Milliyetçi Harekettir.
Bizler bugüne kadar başka başkentlerden, yabancı devlet adamlarından değil, milli mücadelenin yürütüldüğü, Cumhuriyetin inkişaf ettiği, milletin kalbi olan başkent Ankara’dan, yalnızca Türkiye Büyük Millet Meclisinden direktif aldık, yine aynı şekilde yolumuza devam ediyoruz."

-Biden'in Türkiye ziyareti

Konuşmasında ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'in Türkiye'ye yaptığı ziyarete de değinen Oktay Vural, "Ne esef vericidir ki siyasi ömürlerini hep bu milletin değerleriyle bu milletin egemenliğiyle kavgalı geçiren siyasi partilerin temsilcileri, yine Türkiye’nin meselelerini yabancı devlet adamlarıyla kurulan sözde çözüm süreci masalarında aramak için, bize yabancı çözümleri dayatanların yuvarlak masasına dahil olmak için koşa koşa gitmişlerdir" ifadesini kullandı.

Biden'in MHP'den de randevu istediğini, ancak bunu reddettiklerini anımsatan Vural, "Türkiye’nin meselelerinin yabancı bir devlet adamının etrafında, yapısı ve zihniyeti belli temsilcilerle konuşulmasını doğru bulmadığımızı söyledik. Böyle bir yuvarlak masanın MHP’nin temsil ettiği siyasi düşüncesine, duruşuna uygun olmadığını da yine dile getirdik" dedi.

Vural, şu ifadeleri kullandı:

"Eğer Biden ile birebir bir görüşmede bulunmuş olsaydık kendisine şu can alıcı soruları soracağımız ifade etmiştim;
terörle mücadelede Türkiye’nin yanında yer aldığını söyleyen bir ülkenin PKK’nın uzantısı PYD’ye silah yardımı yapması müttefiklik anlayışına uymakta mıdır? Irak ve Suriye’de Türkmen varlığını, siyasi ve hayati varlığını göz önüne almayan politikalar neden ABD tarafından desteklenmektedir?

Türkiye’nin Başika'da bulunmasına tepki gösteren, bizim orada bulunmamızı sorgulayan Biden’e yine şunu sorardım: Türkiye’nin birkaç yüz kilometre ötesinde bulunan Başika’da ne işi var diyenler, onbinlerce kilometre ötedeki Irak’ta ne işi olduğunu açıklamak zorundadır?

Biden’e son sözüm de şu olurdu: Türkiye’nin Kürt vatandaşlarıyla sorunu yoktur. Türkiye bölücü terör örgütü PKK’yla mücadele etmektedir. Türkiye’de Kürdistan diye bir yer yoktur, olmayacaktır da."

Biden'in, 18 Mayıs 2015’te Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ABD’ye gittiğinde "Müsterih ol Kürdistanın kurulmasını ikimiz de göreceğiz" dediğini anlatan Vural, "Böyle bir görüşmeden Türkiye’nin hayrına ne çıkabilir, size sormak istiyorum" dedi.

Vural, Biden'in Çözüm Süreci'nin buzdolabından çıkarılmak istediğini savunarak, "Başkan Yardımcısı Biden bu görüşmelerde PKK ile Çözüm Süreci'nin devam etmesinden yana olanlar arasında yeniden çöpçatanlığa soyunmuş, Çözüm Süreci'nin yeniden başlaması gerektiğini söylemiştir. PKK’nın arabuluculuk talebi üzerine bu vekillerle sözde çözüm masası kurulmuş, Erdoğan’ın buzdolabından indirmek istediği Çözüm Süreci Biden’in arabuluculuğunda derin dondurucundan çıkarılmıştır" diye konuştu.

Biden'in Türk devletini katil olarak niteleyen sözde akademisyenlerin söylemini tekrar ederek Kürtlerin demokratik taleplerinin karşılanması gerektiğini, "Etnik meselelerde silahlı çözüm olmaz. İrlanda gerçeği dikkate alınmalı" diyerek Çözüm Süreci'ne yeniden dönülmesini dayattığına işaret eden Vural, şöyle konuştu:

"Yabancı bir devlet adamı geliyor, sizin rejiminizin ne olması gerektiğini, terör örgütü dediğiniz yapıların terör örgütü olmadığını söylüyor ve ne oradaki vekiller ne de AKP hükümetinden tek bir itiraz gelmiyor. Yabancı bir devlet adamı geliyor, PKK taleplerini Kürtlerin demokratik talepleri gibi söylüyor, bizimkilerden kimse 'bu bölücülüktür' diyemiyor. Yabancı bir devlet adamı geliyor, PKK sözcüsü akademisyenleri özgür düşüncenin insanları olarak tebrik ediyor, bizim mangalda kül bırakmayan hükümetimizden, Cumhurbaşkanından cılız bir çıkışın dışında laf işitilmiyor.

Bu milletin egemenliğini kullanan AKP hükümetinden tek bir yetkili çıkıp 'Bu ülkede Kürt sorunu yoktur, PKK sorunu vardır. Bu ülkenin Kürdistan diye bir meselesi yoktur' diyecek yürekliliği gösteremiyor. Yabancı bir devlet adamı geliyor, 'PKK’yla PYD’yi ayırmak gerekir PYD desteklenmelidir' diyor, hükümetten yürekli bir ses çıkıp 'PYD de PKK da bizim için terör örgütüdür, sen ne biçim müttefiksin' uyarısını yapamıyor."

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, "Müsterih olun; Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu topraklarda hiçbir gücün ameliyat girişimine müsaade etmeyeceğiz. Bu topraklarda Kürdistan diye bir ucubenin kurulmasına MHP olarak izin vermeyeceğiz" ifadesini kullandı.

-Eksen kayması

MHP Grup Başkanvekili Vural, Türkiye'nin dış politikasının milli menfaat ekseninden kaydığını savundu.

Dış politikanın sıfırlandığını, Türkiye’nin caydırıcılığının dikkate alınmaz olduğunu vurgulayan Vural, şöyle konuştu:

"Giderek yalnızlaşan Türkiye’nin milli meselelerde tavizler verebileceği bir dönemdeyiz. AB ile yapılan geri kabul anlaşması, Kıbrıs müzakereleri, Irak ve Suriye’deki siyasi yapılanma, Ermeni soykırımı iddiaları, Rusya ile soğuk savaşta dengeyi oluşturamayan yaklaşımlar verilecek tavizlerin habercisidir.

Irak ve Suriye’nin bölünme senaryoları devreye sokulmuştur. Kırmızı çizgimiz olan Irak’ın toprak bütünlüğü bozulmakta, Irak’ta bağımsız Kürt devleti için referandum hazırlıkları yapılmakta, Kerkük’ün Kuzey Irak’a bağlanma süreci devam etmektedir. PKK terör örgütü için Kuzey Irak bir güvenli bölgedir.

Suriye’de meydana gelen gelişmeler maalesef Türkiye’nin milli menfaatlerini ve güvenliğini haleldar etmeye devam etmektedir. Suriye’de rejimin değişmesi için başlatılan süreç, sonuçta bir etnik ve mezhebe dayalı iç savaşa, vekaleten bir savaşa dönmüştür. Suriye politikasının doğurduğu insani dramın en büyük yükünü Türkiye üstlenmektedir. Terör örgütleri Suriye’de hakimiyet alanı oluşturmakta, terörü ülkemize ihraç etmektedirler. Maalesef Ortadoğu’da etnik dengeyi gözeten Türk dış politikası yok olmuştur.

Milli güvenliğimiz açısından tehlike çanları çalmakta, sınırlarımızı yakıp kavuran yangın ülkemize sıçramak için fırsat kollamaktadır."

Türkmenlerin durumuna işaret eden Vural, "Ayn el Arap için sesi yükselen ne sözde aydınlar, ne sözde basın ne de insan hakları havarilerinden tek ses çıkmamıştır. Nerede bu insan hakları bezirganları. Bir stratejik ortağımız ABD, PYD ile; diğer stratejik ortağımız Rusya hem PYD hem de rejimle beraberdir" dedi.

Vural, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, sizler PYD’nin oluşturduğu Kürt bölgesine 'karşı değiliz' demediniz mi? 29 Ekim’de PYD’ye destek için peşmergelere vatan toprağını sizler açmadınız mı?

Süleyman Şah Türbesini 'IŞİD tehlikesi var' diye taşıyıp PYD’nin egemenlik alanına getirmediniz mi? Bu nakil işlemini yaparken PYD ile irtibat kurduğunu Sayın Başbakan söylemedi mi? HDP milletvekili bu konuda PYD ile hükümetin talebi üzerine görüştüğünü söylemedi mi? Arabuluculuk yaptığını ifade etmedi mi?"

-"Masada Türkmen temsilci yok"

Oktay Vural, aldıkları habere göre Cenevre'deki Suriye görüşmelerinde Türkmenlerden temsilci olmadığını belirterek, "Şu rezalete bakın. Türkiye Cumhuriyeti devletinin terör örgütü olarak gördüğü PYD, Cenevre'de bulunmakta ama bu masada Türkmenler yer almamakta. Bu sonuç, Türk dış politikasını yürütenlerin etkisiz eleman olduğunu ortaya koymuştur" ifadesini kullandı.

-Başkanlık Sistemi

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, başkanlık sistemi tartışmalarına da değinerek, "Başkanlık sistemi; bürokratik oligarşik bir yapılanma ile özerlik sevdasının üst yapısıdır" değerlendirmesinde bulundu.

Vural, şunları söyledi:

"Sayın Cumhurbaşkanı başkanlık sistemi hakkında sürekli konuşmakta ve yeni bir algı operasyonu oluşturulmaya çalışılmaktadır. Cumhurbaşkanının başdanışmanı parlamenter sistemi bir bataklık olarak nitelendirmekte, Sayın Cumhurbaşkanı da başkanlık sistemine karşı çıkanların millet iradesine karşı çıktıklarını ifade etmektedir. Maalesef Türkiye başkanlık sitemi ve parlamenter sistem ekseninde yeni bir siyasi kutuplaşmaya sürüklenmek istenmektedir.

Parlamenter sistemi bataklık olarak nitelendiren zat TBMM’ne ve millet iradesine adeta hakaret etmekte ve hakir görmektedir. Gazi Meclisimiz milletimizin iradesinin tecelli ettiği yegane yerdir. Bu Gazi Meclis Kurtuluş Savaşını yönetmiş ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuştur. Bu mücadeleyi sürdürenler dahi Mecliste milletin vekillerine hesap verirken, şimdi başkanlık adı altında olanların milletimize hesap verme sorumluluğundan kaçmak istemesi ibretliktir.

Ülkemizi bataklığa sokacak otoriter, tek adamcı, oligarşik yapılara karşı milletimizin yegane kalesi TBMM'dir. Ne hazindir ki bataklık dedikleri bu sistem içinde AKP’nin eski Başbakanı Cumhurbaşkanı olmuştur ve AKP 14 yıldır ülkemizi yönetmektedir. Parlamenter sisteme bataklık diyenler ülkemizi antidemokratik bir bataklığa sürüklemek isteyenlerdir.

Sayın Cumhurbaşkanın, başkanlık sistemine karşı çıkanların milletten çekinenler olduğunu söylemesi de bir garabettir. TBMM milleti temsil etmiyor mu? Sizi başbakan yapan, Cumhurbaşkanı yapan milli irade değil midir? Başkanlık sistemi olmadan milli irade olamaz mı?

Başkanlık sistemi ile yürütme 4 yıl boyunca millete, TBMM’ye, milli iradeye hesap vermekten kaçırılmaktadır. TBMM’den neden korkulmaktadır? Devletimizi yönetenler milli iradenin tamamını temsil eden TBMM’ye yani millet iradesine hesap vermelidir. Milletin vekili milli iradenin temsilcisidir. Başkanlık sisteminde atama ile gelen bürokratlar milli iradenin üstünde olamaz. Başkanlık sisteminde yürütme çıkar gruplarının etki alanına girer. Başkanlık sistemi bürokratik oligarşik bir yapılanma ile özerlik sevdasının üst yapısıdır."

Oktay Vural, anayasa çalışmaları ile ilgili olarak da "Türkiye Cumhuriyetini kuran iradenin, Türk milletinin temel değerleri ekseninde yükselen, başkanlık sistemi ve parlamenter sistem çekişmesi yerine, ülkemizde büyük tecrübe kazandığımız parlamenter sistemi güçlendiren, daha etkin ve hızlı çalışmasını, denge ve denetim mekanizmalarını ve daha kaliteli bir sistem bütünlüğünü sağlayan bir anayasada uzlaşalım. Bu çerçevede muhtemelen bu hafta çalışmalarına başlayabilecek Anayasa Uzlaşma Komisyonuna başarılar diliyorum" dedi.

(Bitti)