''Kaynak var, imkan var. Yeter ki Saray bulmak istesin!..

''Kaynak var, imkan var. Yeter ki Saray bulmak istesin!..
Güncelleme:

Bağımsız Milletvekilleri Prof. Dr. Ümit Özdağ, İsmail Koncuk ve İsmail Ok yaptıkları basın açıklamasında 2021 yılı asgari ücret için "Kayıt dışı istihdam edilen Suriyelilerden vergi almayan, Suriyeli sığınmacılara 80 milyar dolar harcayan, vergi borçlarını affeden Türkiye'de kaynak var imkan var. Yeter ki Saray bulmak istesin" ifadelerini kullandı.

Bağımsız Milletvekilleri Prof. Dr. Ümit Özdağ, İsmail Koncuk ve İsmail Ok yaptıkları basın açıklamasında dikkat çeken ifadeler kullandı.

İşte Özdağ'ın basın açıklaması:

2020 yılında dünyada korona salgını sebebiyle tarihin en ağır küresel krizlerinden birisi meydana gelmiştir. Ne yazık ki Türkiye korona salgınının yarattığı ağır krize ağır bir dörtlü krizden geçerken yakalanmıştır.

Bu dörtlü kriz sırası ile Saray Rejimi ile  zirvesine çıkan devlet krizi, ayrıştırıcı ve düşmanlaştırıcı  dilin neticesinde ortaya çıkan milli birlik krizi, ekonomik kriz ve dünyanın en fazla sığınmacısının toplandığı ülke olmamıza neden olan Suriyeliler krizidir.

Korona salgını ülkemizde yaşanan bu dört krizin daha da derinlemesine ve ağırlaşmasına neden olmuştur.

 Korona salgınının çok ağır bir krize dönüşmesinin en büyük nedeni istatistikleri doğru açıklamayan ve insanlarımızın rehavete kapılmasına sebep olan Sağlık Bakanlığı’dır. Saray rejiminin Korona salgını döneminde kriz yönetimi çökmüştür. Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı arasında koordinasyon ve uyumun olmadığı salgın sürecinde görülmüştür.

Korona salgını sınırımıza gelene kadar uçuş yasağı ilan etmeyen, maske, temizlik ürünü ve medikal ürünler konusunda gerekli hazırlığı yapmayan Saray rejimi, bedava maske dağıtma sürecini de eline yüzüne bulaştırmıştır.

Bütün bunlara rağmen Sağlık Bakanı iliştirilmiş muhalefet  tarafından ne yazık ki çok başarılı ilan edilmiştir. Sağlık önlemlerinden çok, halkla ilişkilere odaklanan Sağlık Bakanı ise süreci Twitter üzerinden yürütmeye çalışmıştır. Kötü yönetilen süreci gizlenen istatistiklerle başarı hikayesine çevirmeye çalışan Saray rejimi, bir de bu süreçte 156 ülkeye yardım yapmıştır.

Suriyeli sığınmacılar için  para ve kaynak bulunmaktadır. Yabancı ülkeler için insani yardım, sağlık yardımı ve hatta ekonomik yardım kaynakları bulunmuştur. Arnavutluk’ta ve Suriye’de, kirada oturan Türk vatandaşlarının ödediği vergilerle Arnavutlar ve Suriyeliler için evler inşa etmek için para bulunmaktadır.

Ülkemizin kanını emen, geleceğini sömüren adeta kapitülasyon anlaşması imzalanan yandaş şirketler için yaşanan salgına ve salgın ile ağırlaşan ekonomik krize rağmen para bulunmaktadır.

Ancak sıra fakir Türk halkına geldiği zaman gereken kaynak nedense bulunamamaktadır.

 Valiliklerce dağıtılan sosyal yardım paraları salgından doğrudan etkilenen kişi ve meslek gruplarına yönelik dağıtılmamış, o hususta da bir koordinasyonsuzluk göze çarpmıştır.

Dükkanlarının kirasını, işçilerinin maaşını ödeyen esnaf, hak ettiği yardımı alamamıştır.  Kredi erteleme talebinde bulunan vatandaşlarımız fahiş faizler ödemek zorunda kalmıştır. Yüzbinlerce vatandaşımız da işini kaybetmiştir.

 Geçtiğimiz günlerde salgın ile ilgili gerçek rakamlarını açıklayan başarılı olduğu iddia edilen Sağlık Bakanının açıkladığı rakamlara göre Türkiye, dünyada korona salgınının yaygınlığı konusunda dünyada yedinci, aktif vakalar sıralamasında ise dünyada altıncı sıradadır. 

Bizim önümüzde ABD, Hindistan, Brezilya, Rusya, Fransa ve İngiltere yer almaktadır. ABD'nin 4, Hindistan'ın 17 ve Brezilya'nın 3, Rusya’nın nüfusu da Türkiye'nin 2 katıdır. Bütün bu rakamlar düşünüldüğünde Türkiye’nin salgından  en çok etkilenen ülkelerden biri olduğu görülmektedir.

Korona  salgınının ilk ortaya çıktığı ve nüfusu ülkemizin 17 katı olan Çin'de bile tahribat bizimki kadar büyük olmamıştır.

Tahribatın en çok olduğu ülkelerden birisi olan ABD'de başkanlık seçimini kazanmasına 1 sene evvel kesin gözüyle bakılan Trump, ABD seçimlerinde hezimet yaşamıştır.

 Ülkemizde sağlık çalışanlarının özverisine ve Türkiye'nin geçmişinden gelen sağlık politikasının oturmuş olmasına rağmen, salgın süreci çok kötü yönetilmiştir. Süreci bu kadar kötü yöneten ilgililerden herhangi biri istifa etmemiştir.

Özverili çalışmalar gösteren; ailesinden, evlatlarından uzak kalan, tedavi ederken hastalanan ve hatta hayatını kaybeden sağlık çalışanlarına Türk milleti müteşekkirdir. Cephede ön safta savaşan askerler gibi Türk halkının sağlığını korumak için savaştılar ve savaşmaya devam etmektedirler.

 Korona salgını dünyanın birçok ülkesinde ekonomileri krize sürüklemiştir. Türkiye’de ise ekonomik kriz korona salgının çok öncesinde başlamıştır. Son altı yılda Türk ekonomisi dünyada en fazla küçülen ülke olmuştur. Dünyanın 16. büyük ekonomisi olan Türk ekonomisi, 21. Sıraya gerilemiştir. 6 yıl içinde kişi başına düşen milli gelir, 12.500 Dolardan 7.700 Dolara gerilemiştir.  

Salgının kötü yönetimi ekonomik krizi daha da derinleştirmiştir. İşsizlik artmış, hane halkı borcu artmış, döviz artmış, enflasyon artmıştır.

Bir şey ise yeterince artmamıştır. O da hepimizin bildiği gibi asgari ücrettir!

Asgari ücret, 2020’de 2324 TL idi ve bu miktar ile açlık sınırının altında kalınıyordu. Yapılan zam sonrasında 2021’de asgari ücret ancak net 2825 TL olmuştur. Bu zammın yeterli olmadığı açıktır. Diyanet İşleri Başkanlığı, 2020 ramazanında fitreyi günlük 27 TL olarak açıklamıştır. Bu 4 kişilik bir aile için aylık 3240 TL anlamına gelir. Üstelik  bu rakam ile 4 kişilik bir ailenin sadece karnı doyacaktır.  

Suriyelilere para bulan, 5’li yandaşlara para bulan, 156 ülke için para bulan Saray rejimi dar gelirli vatandaşlarımızı ve yoksul halk kitlelerini görmezden gelmektedir.

2015 yılı itibariyle enflasyon oranlarını asgari ücretin üzerine eklediğimiz vakit aslında vatandaşlarımıza vermemiz gereken asgari ücret 3.300 TL olmalıydı.

Fakat asgari ücret 2021  zammında sonra bile sadece net 2825 TL.

Asgari ücretle çalışan insanlarımızdan vergi alınmamalıdır. Çünkü asgari ücret 16 milyon işçinin ve onların ailelerinin yaşama koşullarını ilgilendiren en önemli husustur.

Kayıt dışı istihdam edilen Suriyelilerden vergi almayan,

Suriyeli sığınmacılara 80 milyar dolar harcayan,

Beceriksiz yönetimlerin borçlandırdığı büyük kulüplerin vergi borcunu  silen,

Dünyada devletten en fazla ihale alan 10 şirketten 5'inin -ki bu şirketler ülkemizde faaliyet göstermektedir- vergi borçlarını affeden Türkiye,

Sadece cumhurbaşkanının 400 milyon dolar değerindeki uçağı ile 3 milyon 200 bin vatandaşımızın hakka uygun bir şekilde 1 aylık asgari ücret zammını karşılayabilecektir.

Kaynak var, imkan var. Yeter ki Saray bulmak istesin!..

Çin'de Ulusal Halk Kongresi Daimi Komitesi, Çin ile Türkiye arasında 2017'de imzalanan fakat TBMM'nin henüz onaylamadığı "Suçluların İadesi Anlaşması"nı oylayarak kabul ettiğini duyurmuştur.

Bu haber, Çin zulmünden kaçarak ülkemize sığınan Uygur Türklerini endişeye sevk etmiştir. 5.3 Milyon Suriyeli sığınmacıya kucak açan, on binlerce Suriyeli’ye vatandaşlık veren Türkiye için, kendisine sığınan soydaşlarını korumak ve kollamak bir onur meselesidir.

Uygur Türklerine ihanete rıza gösteren kim olursa olsun, topyekün Türk milletine ihanet etmiş demektir.

Bizler, bağımsız milletvekilleri olarak antlaşmanın meclise gelmesi durumunda antlaşmanın onaylanmaması adına elimizden geleni yapacağımızı ve olası bir oylamada Hayır oyu vereceğimizi beyan ederiz!

Kamuoyuna saygıyla duyurulur!

Seçiniz...