Gürsel Tekin: ''Binali Yıldırım'ı İstanbul'dan Meclis'e geri gönderirim''
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Olİstanbul Büyükşehir Belediye Başkan aday adayı CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, İstanbul için projelerini ve çalışmalarını anlattı.
CHP'li Tekin; “Sayın Binali Yıldırım ile biz yarıştığımız takdirde, sokağı bilen bir insan olarak söylüyorum sonuçta Sayın Binali Yıldırım Meclis görevine geri dönecek, orada partisi için çalışmaya devam edecek. Biz de İstanbul’a hizmet edeceğiz. İstanbul’da yeni bir dönem başlayacak.” dedi.
PolitikYol'a konuşan Tekin söyleşisi şöyle:
Uzun süredir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı için çalışıyorsunuz. Çalışmalarınızdan biraz bahsedebilir misiniz?
Ben tam 4 yıldır kendimi İstanbul’a adadım. Doktora yapar gibi çalıştım. Şehircilik alanında dünyanın en iyi üniversitelerinde eğitim veren akademisyenlerle görüştüm. Bugün hala kamuda hizmet veren deneyimli tertemiz bürokratlarla İstanbul’un sorunlarını masaya yatırdım. Dünyadaki en iyi uygulamalar neyse hepsini inceledik. Viyana ise Viyana, Berlin ise Berlin, Londra ise Londra 21’nci yüzyılın şehircilik anlayışı İstanbul’a getirmek için çalıştık. Oturduk İstanbul’un röntgenini çektik. İddialı bir şekilde söylüyorum İstanbul’un sorunlarını bilen bir kişi varsa o benim. Bu sorunları çözmek için de rüya takımı denilebilecek bir ekip kurduk. Çok değerli akademisyenler, Türkiye’ye uzun yıllar hizmet etmiş dürüst bürokratlar, yenilikçi, dinamik gençlerden oluşan çalışma arkadaşlarımızla İstanbul’a çağ atlatmaya talibiz. Partimizin bizi aday olarak göstermesi halinde İstanbul’da yepyeni bir dönem başlatmak için sokağa çıkacağız ve inşallah İstanbul’u kazanacağız.
Sizce İstanbul’da bir değişim mümkün mü?
Bakın ben paraşütle inen bir siyasetçi değilim. Bütün basamaklara dokuna dokuna buraya geldim. Cumhuriyet Halk Partisi’ne girdiğim zaman küçük bir çocuktum. Hangi görev varsa hepsini yaptım. Belediye Meclis üyeliği, Belediye Grup Başkanlığı, İstanbul İl Başkanlığı hangi makam varsa hepsine emek vererek, mücadele ederek, halkın desteğiyle geldim. İstanbul’u sokak sokak bilirim. Hangi mahallede kim yaşıyor, derdi nedir ben yıllardır onlarla birlikteyim. İstanbul’un 934 mahallesinin 785’ini gezen bir insan olarak söylüyorum bu seçim başka hiçbir seçime benzemiyor. Ekonomik, sosyal, kültürel bir çok nedenle bu seçimde halk değişim istiyor. Biz büyük hatalar yaparak bu dalganın önüne set çekmezsek Türkiye’de yeni bir iklim oluşabilir. İstanbul özelinde çeyrek asırdır AKP zihniyeti tarafından yapılan uygulamalarla ortaya çıkan bir tablo var. İstanbullular artık yeni bir yönetim, yeni bir anlayış, yeni bir zihniyet istiyor. Sahada geniş bir koalisyon kurmuş durumdayız. Sokakta vatandaş ‘değişim şart’ diyor. Şimdi biz değişim şart diyenlere güven vermek, onların gönüllerini kazanmak zorundayız. İstanbul’un AKP’nin kalesi sayılabilecek büyük ilçelerinde anket yaptırdım. Araştırma sonuçları, sosyolojik analizler ve ekonomideki genel gidişat bizim seçimleri kazanabileceğimizi gösteriyor. Bunu açık bir şekilde söyleyebilirim. Gerek STK’ların, gerek iktidar partisinin, gerekse de bizim yaptığımız araştırmaların tamamı bu sonucu gösteriyor. Yapmamız gereken şey belli sosyolojiye uygun adaylar göstereceğiz, yeni projeler ve yepyeni bir umut vereceğiz. Biz kendimize engel olmadıkça İstanbul’u kazanmamıza hiçbir şey engel olamaz.
AKP ile MHP arasındaki yerel seçim ittifakı İstanbul’da dengeleri nasıl etkiler?
Siyasi tarihimiz tavanda yapılan ittifakların tabanda ne hale geldiğinin sayısız emsalleri ile doludur. Genel Başkanlar kendi aralarında anlaşabilirler ancak altta seçmen bu ittifakı içine sindiremediği anda sonuç çok farklı olur. AKP ile MHP arasındaki ittifak genel başkanlar arasındaki çıkar ortaklığına dayanan makyevalist bir ittifaktır. İdeolojik boyutu yoktur. Sayın Bahçeli’nin menfaatine olan, herkesin menfaatine olmayabilir. İstanbul’da MHP’ye oy veren seçmenlere soralım bir dönem daha İstanbul’un AKP tarafından yönetilmesini istiyorlar mı? AKPli belediyeden memnunlar mı? Çeyrek asırdır yapılanlardan hoşnutlar mı? Bunun cevabı hayır. İstanbul’daki MHP’liler ulaşımdan dertli, altyapıdan dertli, her tarafta yükselen Babil kulesi gibi beton hançerlerden dertli. Şehrin nasıl yağmalandığını, nasıl bir avuç adamın bu şehri adeta vahşi batı gibi kanun, hukuk dinlemeden yönettiğini görüyorlar. Bu şehirde tarihi Süleymaniye’nin bahçesine kaçak cafe dikildi. Kendi tarihine, bu şehre, bu ülkenin kültürüne zerre kadar saygı duyan bir insan bu cinayeti işleyemez. Eğer biz sesimizi çıkartmasak o kaçak cafe hala Koca Sinan’ın eserinin kalbine sıkılmış bir kurşun gibi duracaktı. MHPliler bu olanlara isyan ediyor. İşin temeli bu. Bütün İstanbullular daha iyi yönetilen bir İstanbul istiyor. Bütün İstanbullular huzur ve güven içerisinde bir İstanbul istiyor. Bu yüzden biz bugün daha önce AKP’ye, MHP’ye, HDP’ye oy vermiş tüm seçmen gruplarından oy alıyoruz. Yapmamız gereken aday belirlerken, bu seçmenlerin de oluşturduğu ittifakı temsil edecek bir kadroyla seçmenin karşısına çıkmak. Herkes kendi rengini görmeli, saygı, sevgi duyduğu, kapısını çalabildiği, dürüst insanlar İstanbul’un yönetiminde olmalı. Bunu da sağlayacağız. Biz kapalı kapılar ardında değil, gönüllerde kuracağız.
CHP ile İyi Parti ittifakı konuşuluyor. Sayın Genel Başkan bir süre önce Saadet Partisi ile de görüştü. İstanbul’da millet ittifakı başarılı olabilir mi?
Elbette partiler gelişen siyasi dinamiklere göre kendi pozisyonlarını alacaklardır. Sayın Genel Başkanların görüşmesi, istişare içerisinde olması demokrasi kültürü açısından da çok olumlu bir şeydir. Türkiye’de oluşan yapay ayrımları aşabilecek, temel mesele olan demokrasi ve özgürlük mücadelesine güç kazandıracak bir adımdır. Sayın Genel Başkanlar nihai kararı verdiklerinde de hepimiz o çerçevede hareket edeceğiz. İstanbul özelinde, İyi Partili seçmenlerle de Saadet Partili seçmenlerle de HDP’ye oy veren seçmenlerle de bizim yıllara dayanan bir hukukumuz vardır. Bu hukukun temeli de İstanbulluluk bilincidir. Bakın Esenyurt’ta 30 bin insan dolandırıldı. AKP’li Belediye Başkanı bu insanlara teminat verdi, söz verdi. Yanına da Fi-Yapı’yı aldı. Bu projeye girmelerini telkin etti. AKP’lisi, MHP’lisi, İyi Partilisi, Saadet Partilisi kim varsa bu insanların sözüne inandılar, başlarını sokacak bir yuva sahibi olma umuduyla birikimlerini verdiler. Ne oldu? Fi-Yapı’nın sahibi FETÖ’den yargılandı, yurt dışına kaçtı. Esenyurt Belediye Başkanı ortada yok. Bu insanlar yıllardır evsiz kaldı. Onların yanında biz vardık. Çünkü bu işin siyasi parti kimliği ile alakası yok. Hırsız gelip hangi partiye oy verdiğini sormuyor. Hangi partiye oy verirsen ver, herkesi mağdur ediyor. Kapalıçarşı’ya herhalde Kapalıçarşı’daki esnaf kadar çok gittim. Kapalıçarşı’nın 600 yıllık tarihinde böyle bir dönem yok. Kapalıçarşı Esnafları Derneği Başkanı en sonunda haykırdı. “Esnaf dükkanı kapatıp Karadağ’a kaçıyor” dedi. Bunun da AKP’si, MHP’si, HDP’si yok. Orada iş yapan esnaf hangi kime oy vermiş olursa olsun batıyor. Niye? Çünkü İstanbul’a turist gelmiyor. Bugün İstanbul’un Londra’nın yarısı kadar turizmden para kazanmıyor. Onların yanında biz vardık. Sesleri biz olduk. Başakşehir’de deprem ve göçmen konutlarına rant için el koymaya çalışıyorlar, Üsküdar’da Kirazlıtepe’de insanların gece vakti camiilerini yıktılar. Daha önce hangi partiye oy verirsek verelim, hepimizin derdi bir, hepimize dert veren de bir. Bugün İstanbul bir avuç adam tarafından yönetiliyor. Beton Lobisi İstanbul’u işgal etmiş durumda. İstanbul’un taşı, toprağı ve bütün doğal kaynakları bu adamlara akıyor. AKP’de bugün bu adamlara teslim olmuş durumda. Evet İstanbul ihanete uğradı. İstanbul’un baronları perde arkasında duruyor. Bunlar ayrıcalıklı imar planları ile İstanbul’un göğsüne beton hançerler vuruyorlar. İstanbul’un ormanlarını kesiyor, su kaynaklarını yok ediyor, derelerini kurutuyor, denizlerini zehirliyorlar. Eğer hepimiz ayağa kalkmazsak, elele vermezsek, İstanbul ekolojik bir felakete uğrayacak. Bir insan yolda yürürken kalp krizi geçirse yanındakinin elini tutar. Daha önce hangi partiye oy verdin, şucu musun bucu musun diye bakmaz. Bugün İstanbul kalp krizi geçiriyor. İstanbullular da birbirlerinin elini tutmak zorundalar. Seçim sonuçları ortada. Bizim kazanmak için yaklaşık 1,5 milyon oy daha kazanmamız gerekiyor. Benim bütün haykırışım, mücadelem, davam bu. Bunu şimdiden başardık. Gittiğim her yerde bu büyük enerjiyi, dinamizmi görüyorum. Şimdi o enerjiyi sahaya akıtmanın ve sandıkta sonuç almanın vakti geliyor.
Siz İstanbul’da neyi değiştireceksiniz?
Her şeyi değiştireceğim. A’dan Z’ye. Bugün İstanbul’da doğru olan, iyi olan hiçbir şey yok. 21’inci yüzyılda antik çağ firavunları gibi yönetilen bir şehirde doğru olan tek bir şey olamaz. Firavunların piramiti vardı bunların da 16:9 kuleleri var. O beton hançer bir yönetim zihniyetinin simgesidir. TOKİ uzmanları tarafından hazırlanan rapora göre sadece 76 projede bir avuç adam 240 milyar lira vurgun yapmış. Bu parayla Türkiye’ye 3 tane GAP projesi daha yapılır. Bunun ne kadar ciddi olduğunu buradan anlamak zorundayız. Adamlar Tunus ekonomisi boyutunda bir para çalmış. Böyle bir para nasıl çalınır? Doğru düzgün bir yönetimin, hukukun, idarenin olduğu yerde bu para çalınabilir mi? Hayır. O yüzden bugün İstanbul hakkında söylenecek ilk şey belli. İstanbul’un en büyük sorunu bir yönetimin olmaması. Biz İstanbul’a bir yönetim kazandıracağız. Adını kimsenin bilmediği bir belediye başkanı İstanbul’u yönetemez dedik. Bu şahsı tekrar aday gösteremediler. Şimdi diyoruz ki İstanbul’u beton lobisi değil halk yönetecek.
Bunun yolu da bellidir. 21’inci yüzyılda başarılı belediyeciliğin kıstasları belli. Katılımcılık, çoğulculuk, şeffaflık.
Ne demek? Katılımcı modelin temeli, halkın yönetime etkin bir şekilde katılarak çıkar gruplarının etki alanını kısıtlamasıdır. Yani halk oluşturulacak olan mekanizmalarla kendi fikir ve taleplerini iletecek. Baskı grupları da devre dışı kalacak. Bunun en büyük faydası inovasyonda gözükür. Halk kendi taleplerini ve beklentilerini anlatırken, Barcelona’da olduğu gibi fikir laboratuvarları gibi yapılar eliyle yaratıcı projeler de ödüllendirilir. Neticede şehir kazanır. Bunun örnekleri var. Yapacağız.
Çoğulculuk ne demek? Biz kimseyi ayırmayacağız demek. Bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesi yatırım planlarına göre CHP’li belediyelere AKP’li belediyelere göre ortalama 250 milyon lira az kaynak ayrılıyor. Niye? CHP’nin kazandığı belediyelerde AKPliler yok mu, MHPliler yok mu? Koca bir ilçeye AKP’li, CHP’li, MHP’li, HDP’li mermer gibi bakmak zihni gerilik vesikasıdır. Nüfusu 130 ülkeden büyük bir İstanbul’a da kimse böyle bakamaz. Herkesin sesini dinleyeceğiz, herkesin hakkını koruyacağız ve herkese eşit, nitelikli hizmet götüreceğiz. İstanbul’un kaynakları İstanbullular için harcanacak. Bir avuç adam değil, İstanbullular kazanacak. Bugün rant için yapılan ayrıcalıklı projelerle İstanbulluların evlerinin değeri de düşüyor. Yani adam oraya gökdelen dikiyor, buradaki vatandaşın evinin değeri o gökdelen yüzünden azalıyor. Böyle şey olur mu? Biz vatandaşa çalışacağız. Pozitif ayrımcılık yapacağımız kesim de bellidir. Sosyal ve ekonomik dezavantajlı grupların yanında olacağız. Yani kadınların, çocukların ve garibanların belediyesi olacağız. Bu kadar basit.
Gelelim şeffaflığa. İstanbul’un Sayıştay Raporu çıktı. 753 milyon lira yolsuzluk var. Allah’tan korkun. İSKİ’deki yolsuzluk saf kötülüktür. Clio araba almışlar. 100 kilometrede 4 litre benzin yakıyor. İSKİ’nin Clio’ları 63 litre yakmış. Jetler bu kadar benzin yakmıyor. Bugün Londra belediyesinin internet sayfasına bakın adam kalem kalem nereye ne kadar para vermiş açıklıyor. Halka hesap vermekten bir tek hırsızlar korkar. Biz tam tersine kamu kaynaklarının verimli kullanabilmesi için alabildiğine şeffaf olacağız. Neticede İstanbullular bu seçimde yalnız kendilerine çalışan bir belediye kazanacak. Herkes güven ve huzur içerisinde yaşayacak. O yüzden diyoruz ki “Biz kazanacağız İstanbul kazanacak.”
İstanbul’da HDP’nin de kritik bir oyu var. Siz HDP seçmeninden oy alabilecek misiniz?
Biz aynı mahallelerde büyüdük. Benim bütün siyasi hayatım bellidir. Benim kitabımda ayrımcılık filan yazmaz. Bu şehre gencecik bir çocukken geldim. İstanbul’un gariban mahallelerinde çalışarak hayata başladım. Öteki İstanbul’u çok iyi bilirim. HDP’nin en yüksek oy aldığı ilçelerde de araştırmalarımızı yaptık. Onların da ciddi bir teveccühü olduğunu görüyorum. Çünkü mesele artık parti meselesi değil. Herkes bunu görüyor. Kimse kendi şehrinde garip, kendi şehrinde itilmiş, kakılmış yaşamak istemiyor. Garibanlar bu seçimde ses çıkartacaklar. Onların sesi de biz olacağız.
AKP için Binali Yıldırım adı konuşuluyor. Siz ne düşünüyorsunuz? AKP’nin adayı Binali Yıldırım mı olacak?
Kimi aday göstereceğine AKP karar verecektir. Şunu söyleyebilirim Sayın Binali Yıldırım ile biz yarıştığımız takdirde, sokağı bilen bir insan olarak söylüyorum sonuçta Sayın Binali Yıldırım Meclis görevine geri dönecek, orada partisi için çalışmaya devam edecek. Biz de İstanbul’a hizmet edeceğiz. İstanbul’da yeni bir dönem başlayacak.
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Ol