FETÖ'ye ilk bayrağı 18 yıl önce Haydar Baş açtı
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone OlBağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Haydar Baş, Türkiye'nin atlattığı darbe girişiminin arkasındaki örgüt olan FETÖ'ye bundan 18 yıl önce bayrak açmıştı.
Analiz Haber
Haydar Baş, Türk kamuoyunda çok fazla bilinmez. Bağımsız Türkiye Partisi'nin Genel Başkanı. Partisi islamcı bir çizgide ama, Atatürk, onlar için vazgeçilmez bir değer. Yani anadolu islamiyeti ile bağımsız Türkiye görüşünü, Atatürk'ün genel çizgisi doğrultusunda harmanlamış ilginç bir parti.
Ancak hiç bir zaman gereken desteği ne medyada, ne de sandıkta gördü. Buna rağmen parlemento dışı partiler arasında daima ilk 3 sıra içinde oldu.
Bir başka özelliği ise Fettullah hoca ile sürekli mücadele içinde olması.
Bundan tam 18 yıl önce, herkes Fettullah hocanın elini öpmek için kıuyruğa girerken, 7 Şubat 1998 tarihinde FETÖ tehlikesini ortaya koyan Haydar Baş’a hakkını teslim edelim.
1998 yılında Fetullah Gülen Fetö Papa’ya mektup yazıp 3 büyük din vurgusu yapıp, dinlerararası diyalog safsatasını ortaya atınca Türkiye’de bir tek Haydar Baş buna karşı çıkmış ve mücadele etmiştir.
O dönemde Fetullah Gülen’e (Fetö’ye) kimse söz söyletmez iken Haydar Baş Fetullah Gülen (Fetö) Türkiye ve İslam için tehlikelidir. Biran önce önlem alınması gereken bir kişidir.” demiştir.
O dönemde İstanbul üniversitesinde yapılan münazarada Haydar Baş’ın kadrosu ile Fetullan Gülen’in kardorosu karşı karşıya gelmiş, Haydar Baş’ın kadrosu karşısında Fetullahçılar hiçbir varlık gösterememişlerdi. O dönemde Dinlerraarası diyalog olmaz diyen Haydar Baş’ın kadrosu Dinlerarasıdiyaloğu savunan Fetullahın kadrosunu yerle bir etmişti.
Haydar Baş, 1998 yılından bu yana FETÖ tehdidini ortaya koymuş ve bununla tek başına mücadele etmiştir.
O dönemde Fethullah Gülen (FETÖ) Dinlerarası diyalog safsatasını ortaya atmış, “Üç Büyük Din” vurgusunu yaparak dinimize ilk kalkışmayı daha o zaman yapmıştır. Bu dönemde herkes duyarsız kalırken, hiç kimse bu konuyu umursamazken olayın vahametini daha o günlerde çözen Prof. Dr. Haydar Baş, “Yanlış Yoldasın” diye bir mektup kaleme alarak Fethullah Gülen’i (FETÖ) uyarmıştı. 7 Şubat 1998’de…
Tam bir gün sonra Gülen, Papa’nın yanında soluğu almıştı. Gülen, “Bazı dar kafalılar, küresel açılımımızı anlamadı” diyerek, Müslüman’ca bir uyarıya, vatikanca bir cevap vermişti.
Kısaca, bu FETÖ İslam dinini erozyona uğratmak adına ilk kalkışmayı dinimize, Allah’a ve Resulüne karşı yapmıştı.
"Inneddîne Indallâhil Islam", “Allah C.C katında tek din İslam'dır" ayetini hiçe sayarak İslam’a “paralel” bir din oluşturmuştu.
O dönemde Fetö’nün çirkin içyüzünü ortaya koyan Haydar Baş olmuştur. Sadece Fetullah cephesi değil, birçok siyaside Haydar Baş hayal dünyasında yaşıyor” diyerek umursamamışlardı. Ama ne oldu yine haklı çıktı.
“Üç Büyük Din” diyerek ilk kalkışmayı yaptıklarında, karşılarına sadece Prof. Dr. Haydar Baş çıktı. “Yanlış yoldasın” diye, bir mektupla nazikçe uyardı. 7 Şubat 1998’de… Tam bir gün sonra Gülen, Papa’nın yanında soluğu aldı. “Bazı dar kafalılar küresel açılımımızı anlamadı” diyerek, Müslüman’ca bir uyarıya, Vatikan’ca bir cevap verdi.
Baş Hoca, ülkenin dört bir yanına, kanaat önderlerine, parti Genel Başkanları’na dokümanlarla birlikte ekipler gönderdi. Ve özellikle de Türkiye’de önde gelen tüm dini gurupları uyarmıştı.
Ne yazık ki uyardığıyla kaldı Haydar Baş…
ABD’nin “Ilımlı İslam” dayatması Gülen vasıtasıyla, sinsice dalga dalga yayılıyordu.
İş Baş’a düşmüştü!
Gülen’in İslam’a indirdiği “darbeleri” bertaraf etmek için kadrosuyla, Türkiye’nin dört bir yanında paneller, konferanslar ve “dini bütünlük-milli bütünlük” programları icra ediliyordu.
Herkes “Hocaefendi”, “Gülen Hoca” veya “ Hizmet”, “Cemaat” derken, Haydar Baş tehlikeli diyordu.
Şimdi “FETÖ” diye kendini yırtanların önemli bir kısmı, onların gazetelerini okuyor, başının üstlerinde tutuyor, televizyonlarında “dizi” İslam’ın itikadını yerle bir eden uyduruk filmlerini izliyorlardı. “Türkçe Olimpiyatları” adı altında yürütülen “Türkçe” misyonerliklere “vatanseverlik” diyorlardı.
Kelime-i Tevhid’e yapılan Atlantik müdahalelerine “hizmet” diyorlardı.
Abant Toplantıları’nda “akıl vahiyden üstündür” diye el kaldıranlara alkış tutuyorlardı.
Müslüman kadının Hıristiyan ile evlendirilmesine “evet” diyen bu nursuzları, göklere çıkarıyorlardı. Diyanetten sorumlu Mehmet Aydın gibi olaya şaşı Bakan’ları, dinledikçe dinliyorlardı.
Yani bugün meclisimizi bombalatanlar o günler “diyalog” ile bu milletin imanlarını patlatıyorlardı.
Peygamber’e karşı “kalkışma” içindeydiler. “Peygambere iman şart değil” diyorlardı. "Allah'ı kabul iman, Peygamberi kabul kemal" diyerek zehirler kusuyorlardı.
Devlete bastırdıkları din dersi kitaplarına Vatikan öğretilerini bastılar.
Ve ne yazık ki, bugünlere geldik!
Bundan dolayı Fetö tehlikesini 1998 yılında sezen, ortaya koyduğu iradeyle tek başına mücadele eden Haydar Baş’a hakkını teslim etmek gerek.
Analiz Haber
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Ol