Erdoğan: ''Bu işin affı maffı olmaz''

Erdoğan: ''Bu işin affı maffı olmaz''
Güncelleme:

Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Erdoğan, katıldığı canlı yayında 11 ilimizi yerle bir edip, 55 binden fazla canı yitirdiğimiz asrın felaketi sonrasında kamuoyundaki "imar affı" eleştirileri için "bu işin affı maffı olmaz, affedilemez suçlar arasına alacağız" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kanal D- CNN Türk ortak yayınında konuştu. Erdoğan, deprem, yaklaşan seçimler ve gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu. 

İlk soruyu Hande Fırat sordu. Fırat, afetlerle mücadele konusunda İstanbul’un da içinde bulunduğu kentlerle ilgili nasıl bir yol haritası olduğunu ve imar affını sordu. 

Son 21 yılda 8 ‘imar affı’ düzenlemesi yürürlüğe girerken Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Öncelikle günümüzün en önemli başlığı… Asrın felaketini yaşadığımız 6 Şubat bizim için bir milat. Bunu da ifade ettik daha önce. Çok kararlı adımlar atmamız kesinlikle şart. Biz iktidara gelmeden önce eğitim ve sağlığı arka arkaya koyduk. Sağlıkta en önemli ülkelerle yarışır durumdayız. Şehir hastanelerimizle örnek bir ülke haline geldi. 

Öncelikle deprem bölgesindeki vatandaşlarımızı sağlam konutlara yerleştirmemiz gerekiyor. Dikey mimariye hep karşı çıktım. Yatay mimariyi savundum. Artık vatandaşlarımız da bizim bu tezimizi savunur duruma geldi. Yapımına başladığımız konut sayısı 100 bine ulaştı. 350 bin konutu 1 yıl içinde tamamlayacağız.

Bütün afetlerle mücadelede kendimizi ispat etmiş bir iktidarız. Deprem bölgesinde de evi yıkılan vatandaşlarım bize inansınlar. Her birini en kısa zamanda sağlam konutlara yerleştireceğiz.

Türkiye “ulusal risk kalkanı” modelini yeni yol haritamız olarak kabul etmiş durumdayız. Üniversitelerle bir araya geldik, ilk toplantımızı İstanbul’da yaptık. Bunu devam ettireceğiz.  

Tabii kolay değil, deprem, sel, yangın, kuraklık… Hepsine hazırlıklı olmak zorundayız. 
Zemin artı 3 bilemedin 4… bunlar en ideal yapı çeşitleri. 
Buralarda tabii hafif malzemelerle yapılan yapılar bizi güvenli hale getirecektir. 
Bilhassa 99 öncesi binaların risk analizini yapmaya başladık.  Yeni yerleşim alanları tespit edilecek, denetimler sıklaştırılacak. 
Tabii ki İstanbul burada ayrı bir önem taşıyor. İstanbul’un 39 ilçesinde risk haritası çıkardık. 
Gördük ki İstanbul’da 220 bin bina, yaklaşık 1.5 milyon bağımsız yapı risk altında.

"BU İŞİN AFFI MAFFI OLMAZ"

Kanal İstanbul'la birlikte oralarda rezerv şehirler ortaya çıkacak. Orada yoğun inşaatlar başlayacak. Aynı şekilde İmar affı diyorsunuz. Bu konuyla ilgili parlamentoyla ilgili, Anayasa'nın aklımda kaldığı kadarıyla 50. maddesi olsa gerek, bunların içerisinde katalog suçlar var. O da yerini alacak. Biz onunla daha da köşeye sıkıştıracağız. Bu için affı maffı olmaz. Benim belediye başkanlığımda İstanbul'a girişte vize demiştik. Dediler ki, 'siz şehirden şehire gidişi vizeye mi bağlayacaksınız'. Bunlar dünyayı tanımıyorlar. Londra'da merkeze giremezsiniz. Belli ücrete, vizeye tabi. İstanbul o zaman benim belediye başkanlığımda 8 milyondu. Şimdi yaklaşık 16 milyon oldu. O gün bunu söyleyenler şehircilik, göç nedir haberleri yoktu. O gün bizim iddialarımız şimdi haklılığı getirdi. O zamanki dediklerimize saygı duyulmuş olsaydı, o günkü planlamalarımız çok daha güçlü olacaktı. O planlamalar neticesinde İstanbul'a gelenler önce iş buldu mu, belli imkana sahip misin, akraban vesairen var mı? Bu şekilde sorarak gelecekti. Vizeye tabi oldukları için herkes gelemeyecekti.

"İSTANBUL'A VİZE ÖNERMİŞTİM"

Belediye başkanlığım döneminde İstanbul’a vize önermiştim. Çok tartışıldı. Bunlar dünyayı tanımıyorlar. Londra’da uygulanıyor. Londra merkeze giremezsiniz, belli ücrete tabii. İstanbul ben belediye başkanıyken 8 milyondu. Şimdi 16 milyon oldu. O gün beni eleştirenler şehircilik nedir, haberleri yoktu. Eğer o zaman dediğimize saygı duyulsaydı, çok daha güçlü planlama yapacaktık. Ve o planlama çerçevesinde İstanbul’a gelenler iş buldun mu, akraban var mı, diye sorularak alınacaktı. Vize olacağı için herkes giremeyecekti. Dolayısıyla İstanbul’un nüfusu bu rakamlara ulaştı ve kaçak yapılaşma kenti tehdit ediyor. 
Bunları yaparken dikey mimariyle vurgun yapıyorlar, zemin etüdü yapmıyorlar. 
İstanbul’a yeni bir nüfus gelmeyecek. Rezerv şehir şudur; mevcudu bir yerden bir yere nakletmek… İstanbul bilirsin, Avcılar aslında sağlam bir zemin değildir; yani Avcılar’dan al Beylikdüzü vs. sıkıntılı bölgeler.
Siz orada zemin etüdü yapar, sağlam zeminde kentsel dönüşüm yaparsınız. Orada nüfus seyreltilecek.

LİSTELERDE DEĞİŞİKLİK SİNYALİ

AK Parti’yi biz kurduğumuzdan bu yana hep yenilikten yana olduk. Şunu açık söyleyeyim biz sıradan bir parti değiliz. Kongrelerimizde hep hücre yenilenmesi yaptık. Bunu da meclise taşımak istedik. En az 3 dönem görev yapan arkadaşlarımızdan böyle bir değişiklik yapalım dedik. Ara vermişse ayrı… Ki en yakın mesai arkadaşlarımla da bu adımı attık. Sağ olsun hiçbiri bizi niye kenara attın demedi. Ki hepsinin yeni bir görevi var, var olan görevleri var. Biz bir davaysak, bugün burada yarın başka yerde bunu devam ettireceğiz. 
Bütün bunları yaparken her seçim bölgesine, her adaya ilişkin kapsamlı çalışmalarımız oldu. Bütün demografik yapıyı masaya yatırmak suretiyle çalışmamızı yaptık. Bütün bunlara rağmen bazı hatalarımız bazı illerimizde olmadı değil. Cumaya kadar süremiz var.

KABİNE ÜYE SAYISI ARTACAK MI?

Biz CHP zihniyetinin yaptığı uygulamayı asla yapamayız. Şu an diyor ya hani hepsine, bir tane sana bir tane sana derken her birine ne yaptı? Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı sözü verdi. Biz devlet nasıl yönetilir, bunu bilen bir hareketiz. Demek ki bir cumhurbaşkanı yardımcısıyla bu iş yönetiliyor. Daha önceye gidelim, başbakanlığım döneminde 36 bakanla devraldık. Biz onu ne yaptık, 15’e kadar düşürdük. Cumhurbaşkanlığı dönemimde de 18 bakanla işleri tıkır tıkır yönetiyoruz. Şu kurumu bakanlık mı yapsak diye teklifler geliyor. Mesele işin yürütülmesi değil mi? Koltuk ver ki sana sadık olsun… Mesele o… Daha da ileri gidiyorlar, Cumhurbaşkanı’m size bağlasak… Zaten hepsi bana bağlı. 
Bu ülkeye bir kez daha o koalisyon dönemlerini, kirli bakanlık pazarlıklarını, Güneş Motel sendromunu yaşatmak istemiyoruz. Bunlar ne yaptılar? Parti merkezlerini, Ahlatı vs. oralarda bu pazarlıkları yapıyorlar. Eğer biz bugün deprem felaketinin altından rahatlıkla kalkabiliyorsak, finans yönetimindeki başarımız sayesinde kalkabiliyoruz.

"IMF'YE UÇKURU KAPTIRIRSANIZ YANDI GÜLÜM KETEN HELVA"

Bu ülkeye o karanlık koalisyon dönemlerini, kirli bakanlık modellerini, Güneş Motel sendromlarını yaşatmak istemiyoruz. Bunlar Güneş Motel yerine Ahlatlıbel'de yeni yerler ihdas ettiler. Oralarda pazarlık yaptılar. İsraf diyorlar, asla! Bizim kitabımızda israf yok. Tam anlamıyla finansın en ideal şekilde yönetilmesinin örneklerini biz verdik. Eğer bunun başarılı şeklinde örneklerini veremeseydik, deprem felaketinin altından kalkamazdık. Finans yönetimini başarıyla yürüttüğümüz için kalkıyoruz. Birilerinin öyle veya böyle konuşması değil. Atılan adımlara bakalım. Göreve geldiğimizde 23,5 milyar dolar IMF'ye borcumuz vardı. IMF temsilcileriyle otellerde konuşan CHP'nin yöneticileriydi. Biz 23,5 milyar dolar devraldığımız IMF'Yİ 2013 yılında sıfırladık ve IMF'yi gönderdik. Şu anda o masanın etrafında olanlardan bir tanesi de, mâlum her yıl Davos'ta bir araya gelir. O zaman benim yanımda Davos'a gelmişti. IMF'nin başındaki zatla görüşme yaptık, 'memurlarınız siyaseten akıl vermeye değil, gelir bütçe tahlillerini yapar alacağı parayı, taksidini alır gider, ama bize yön veremez, Türkiye'yi yöneten benim siz değilsiniz' dedim. 2013 bunlarla işi bitirdik. Ondan sonra CHP meydanlarda IMF ile ilişkiler tekrar kurulmalı diye propaganda yaptı. Biz kurduk mu, kurmadık. Çünkü IMF'ye uçkuru kaptırırsanız yandı gülüm keten helva.

"KAMU DİSİPLİNİNDEN TAVİZ VERMEDİK"

Şu anda Merkez Bankamız hamdolsun muhtaç değil, finansı yönetebilir durumda. Bundan sonraki süreçte çok daha güçlü şekilde yolumuza devam edeceğiz. İsrafın değil verim ekonomisinin hayatta olduğu kabinenin, yönetimin icraatıdır. Bizim tezimiz de verim ekonomisi. Her bakan şu anda çok çok verimli çalışmaların içerisinde. Ticaret Bakanlığı'nda ihracatı aldığımızda, ihracatta hamdolsun patlamamız var. Şu anda 240 milyar doların üzerine çıktık. Daha da tırmanıyor. Bütün bu zor şartlara rağmen. Kamu mali disiplininden taviz vermedik. Türkiye bu şekilde büyüdü, zenginleşti. Bizim tezimiz yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme. Şu depremde arkadaşlarımızı gönderdiğim bölgelerde bütün bakan arkadaşlarım yoğun çalışma içerisinde oldular. Evlerini falan unuttuklar. Şimdi de kendilerine ikinci bir talimat. Her bir arkadaşıma seçim bölgelerinde görevler verdim. Onlar da inanıyorum ki o bölgeleri hallaç pamuğu gibi atıp, oralardan gümbür gümbür gelecekler.

"CUMHUR İTTİFAKI BUNLARA AHLAK DERSİ VERECEKTİR"

Düşünün, bir ana muhalefet partisi, yavrucuklarla bir araya geliyor. Oturup pazarlık yapıyor. Sen ne kadar istersin 5 tane, sen 10, sen daha fazla. Bunların hepsine yer bulacaksın, kolay değil, yer beğendireceksin. Şimdi bu çalışmalarla seçime gidiliyor. 14 Mayıs'ta bütün tabloyu göreceğiz. Bu bir defa siyasi ahlakın iflasıdır. Bırakın herkes rüştünü ispat etsin. Bu tür yolla siyasi mücadele verilemez. Şu andaki durumlarda kavgalar, gürültüler herşey ortaya çıkıyor. Temenni ederiz ki, inşallah 14 Mayıs'ta da herkes buradan öyle veya böyle nasibini alacaktır. Cumhur İttifakı bunlara en güzel siyasi ahlak dersini verecektir.

"KENDİ LOGOLARIYLA GİRMELERİ KENDİ TAKDİRLERİDİR"

Onun takdirini biz yaparsak bu defa biz Cumhur İttifakı içinde yer alan arkadaşlarımıza, liderlere müdahil olmuş oluruz. Arkadaşlarımızın kendi takdiridir. Kendi logosuyla girmek, Cumhur İttifakı içerisinde bizim logomuzun altında girmek kendi takdirleridir. Cumhur İttifakı'nın ortakları herkes takdirini kullanmıştır. Bu bakımdan diğerleriyle yani Millet İttifakı ile benzer yanımız hemen hemen hiç yok. Mâlum HÜDA PAR bizim logomuzla giriyor. Mesajlar bakımından diğer partilerle de bu ittifakımızı koruyacağız.

"MEYDANLARIN DİLİ BİZE 'YÜRÜYÜN' DİYOR"

Seçimi yaparsın, hakikaten kabinede öyle ya da böyle birilerine diğerlerinden yer vermek, bu alibilir. Ama bir şeye dikkat etmek lazım. Parlamentoya girebilmişse, parlamentodan seçeceğiniz bir kişi milletvekili olamıyor. Bakanlıktan öte, Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı diyorlar, bu daha da öte. Şimdi bunlar parlamentoya da giremeyecekler. Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı veriyor ya. Partilerin genel başkanları parlamentoya girme şansları olmuyor. Şu anda bizim bütün yaptığımız ki bu dönemlerde anketlere şu deprem sebebiyle güven de olmaz ama bizim bütün anketlerimizin dışında, yaptığımız açılış törenleri vesaire. Meydanların dilini herhalde mevcutların içinde herhalde bu fakir anlar. Açılışlar bizim doğal mitinglerimizdir. Meydanların dili bize yürüyün diyor, yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan diyor.

"SEÇİMLERDEN SONRA MÜLAKATI KALDIRACAĞIZ"

Seçim bitecek, inşallah bunun adımlarını atmış olacağız. Biz gençlerin çağının adeta misaferiyiz. Aile koruma kalkanı programımız aileyi güçlendirmeye yönelik, yenilikçi mekanizmalarımızdan sadece biri. Bu programın ilk aşamalarını zaten başlattık. Şimdi daha kuşatıcı şekilde programı genişletiyoruz. Ev hanımlarının emekliliğine destek vermek olacak programın en yeniliklerinden biri. Her aileden en az 1 kişiye iş imkanı sunacağız. En az 3 çocuk diyorum. Onların eğitimden istihdam, evliliğinden çocuk bakıma kadar her alanda ailelere maddi katkı vereceğiz. Ev hanımlarına yönelik aynı şekilde planlarımız var. Bunlarda da ev hanımlarının sigortalılığı konusunda atacağımız adımlar olacak. Ev hanımlarının emeklilik primlerinin bir kısmını devlet olarak biz ödeyeceğiz.

"LGBT GİBİ SAPKIN AKIMLARIN MİLLETİMİZE DAYATILMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ"

Aile bizim kutsalımız. Bu kurumun korunması önceliğimiz. Anayasal değişiklik yapacak kadar konuya sahip çıkıyoruz. Aile yapımızı, kadınları, çocukları korumak için her türlü mücadeleyi sonuna kadar vereceğiz. Kazanımlardan geri gitmek mümkün değil. Bizim mücadelemiz kazanımlardan geri düşürecek sapkın akımlardır. Yani LGBT gibi sapkın akımların ülkemizde varlık göstermesine, milletimize dayatılmasına izin vermeyeceğiz. Tacizci, tecavüzcü CHP teşkilatından olunca bunların ağzını bile bıçak açmıyor. Partisindeki taciz, tecavüzleri örtmek için gösterdikleri çabanın onda birini kadın haklarında göstermeyenler bize söz söyleyemez.

"CHP MAĞDURLARININ DA KİMSESİ BİZ OLACAĞIZ"

Bu ülkede çözülmedik hiçbir sorun bırakmadık, bırakmayız. Adaletsiz şekilde belediyeden atılmış olan vatandaşlarımızı tabii ki göreve getirmeyi ancak biz başarırız. Onlara yapılan zulüme dtuyarsız kalmadık, bundan sonra da kalmayacağız. Bağkur sorununu, taşeron sorununu da biz çözdük. Bnular geldiler bütün bunları zor duruma soktular. 'Kimse işten atılmayacak' dedi. Ne oldu? O kadar insanlar işten atıldı. Haftalarca belediyelerin önünde gösteriler yaptılar. Bunlar tekrar işe alındı mı? Bay Bay Kemal bunları görmedi mi? İşten atılan vatandaşlarım, bunların çoluğu çocuğu haftalarca, aylarca aç susuz kaldılar. Bunların bir kısmını biz tabii devlette işe aldık. Ama bunlar yeniden belediyelerde işe almadılar. İnşallah iktidarımızda bu işin çözümünü biz getireceğiz. 2023 yerel seçimde de inşallah bu ülkede bütün mağdurlar gibi CHP mağdurlarının da kimsesi biz olacağzı.
#recep tayyip erdoğan