Erdoğan Bayraktar: ''Benim dosyamda ne varsa A’dan Z’ye kadar doğrudur''

Erdoğan Bayraktar: ''Benim dosyamda ne varsa A’dan Z’ye kadar doğrudur''
Güncelleme:

17/25 Aralık yolsuzluk soruşturması sonrasında bakanlıktan istifa eden Erdoğan Bayraktar, soruşturma dosyasında yer alan telefon görüşmelerinin, görüntülerin ve teknik takiplerinin hepsinin kendisine ait olduğunu kabul etti.

Bayraktar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın (dönemin başbakanı) kendisini hırsız çuvalının içine koyarak bakanlıktan attığını söyledi. AKP’li eski bakan, 17/25 Aralık soruşturmasındaki telefon ses kayıtlarının kendisine ait olduğunu da kabul etti.

Diken'den Altan Sancar’a konuşan Bayraktar, “Benim dosyamda ne varsa, hepsi doğrudur. Benim dosyamda ne varsa, hem tapeler doğrudur hem teknik takip doğrudur hem de benim telefon konuşmalarım A’dan Z’ye kadar doğrudur. Onlarınkiler yanlış olabilir, benimkiler doğrudur.” dedi.

Bayraktar, kendi dosyasının diğer üç bakandan ayrı olduğunu belirterek, “Bende bir para yakalanmadı.” ifadelerini kullandı.

Bayraktar’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

- Önceki gün bir tweet attınız ve dediniz ki “Tavassutla iş yapmanın birçok mahsurları var… Açıkgözler, tatlı su kurnazları, tüfekçiler ,çöp çatanlar ve çalışmadan edinenler bitiriyor bizi…” Bu tweet AKP’ye dair bir eleştiri olarak algılandı. Böyle bir mesaj amacınız var mıydı?

Ben şu an aktif siyaset yapmıyorum, partiye gidip gelmiyorum ve organik bir ilişkim bulunmuyor. Fakat ben, Ak Parti’nin içindeyim, üyesiyim. Ben bu partinin ilçe teşkilatlarında bulundum, vekillik de yaptım. Partiyi ahara karşı, yani kamuoyunun önünde eleştirmem.

Şu var… Yağcılar… Hatta yağcılık devri de bitti, yağcılık geçmiyor. Şebeklik devri başladı. Onlar makama ve mevkiye geliyorlar. Benim yaşım geçti zaten, bu saatten sonra görev istemem ve bana görev verilmesi de yanlış olur. Ancak, bir toplumun kalkınması ve gelişmesi için, hep liyakat, ehliyet ve emniyet diyoruz.

Şu anda bakıyoruz, berberden kasap, kasaptan terzi, terziden kuyumcu, tüccardan ormancı var. Böyle bir durumla karşı karşıyayız ve bu durum herkesi üzüyor. Bunun siyaset ve hükümetle alakası yok, devlet bizim devletimiz. Devlet de fiziksel bir nesne değildir, ilahi bir mevhumdur. Devlete herkesin sahip çıkması lazım. Şu andaki durumun iyi olmadığı açık. Bunu sen de görüyorsun ben de görüyorum.

“REİS, BENİ HIRSIZ ÇUVALININ İÇİNE KOYDU VE ATTI”

- Burada kastınız ne? Bir isim mi yoksa bir grup mu?

Bu durumun düzelmesini istiyorum. Bütün dünyada da var, ama bizim memlekette daha fazla, ‘Ben nasıl, ne olurum?’ düşüncesi var. Onlar da bir şekilde bir şey oluyorlar. Hedef koyuyorlar, ‘Ben genel müdür, bakan ya da şu olmak istiyorum’ diyorlar ve oluyorlar.

Ancak, “Ben memlekete nasıl başarılı olabilirim” diye düşünenler kulis tarafını beceremiyorlar. Örneğin, ben 1973’ten beri inşaat işindeyim. Devlet işi de yaptım biraz, ama ağırlıklı olarak yap sat işindeyim. Ben inşaatı iyi yaparım, arazi uzmanıyım, ama satmayı beceremem. Arsa ya da daire satamam. Ama şimdi millet gözüne kestiriyor, uyduruktan kendini yetiştirmemiş biri gidiyor ve bir makamı işgal ediyor. Devleti tıkıyor. Yazıktır!

Devletin düzelmesi için hakikaten, Allah’tan korkan, vatanını ve milletini seven, üretim yapan, katma değeri yüksek mal üreten insanların bir yerlere gelmesi lazım. Benim şimdi tuzum kuru. Özel sektördeyim. Beni şimdi attılar. ‘Reis’, sayın cumhurbaşkanım beni hırsız çuvalının içine koydu ve attı.

BANA HIRSIZ, YOLSUZ VE RÜŞVETÇİ DENMEDİ

Aslında ben Zarrab’ı tanımam (17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının kilit ismi Reza Zarrab’ı kastediyor). Benim dosyamda hırsızlık yok, görevi kötüye kullanma var. FETÖ bana, hırsız, yolsuz ya da rüşvetçi diyememiş.

Kahpe ‘FETÖ’nün savcısı bile benim soruşturma dosyama rüşvet ve yolsuzluk kelimelerini koyamadığı halde beni rüşvet ve yolsuzluk çuvalının içine koydular.

Beni de aynı çuvala koyunca liderim, dört tane bakan ile beni de hırsız diye tasvir ediyorsun. Yüzde 60, yüzde 40 ya da 50 öyle tasvir ediyor. Hâlbuki yakından tanıyanlar beni ayırabiliyor. Ben kendimi ayırmak istedim orada, ama gücüm yetmedi. Benim gücüm yetmez, döverler beni öldürürler beni bilmem ne yaparlar. O kadar gücüm yok benim.

“BEN DE PARA YAKALANMADI”

Ayrılmak için bir mücadele verdim, Zarrab’ı tanımam etmem. Bende bir para yakalanmadı, öyle bir şey yok. Benim dosyamda ne varsa, hepsi doğrudur. Benim dosyamda ne varsa, hem tapeler doğrudur, hem teknik takip doğrudur hem de benim telefon konuşmalarım A’dan Z’ye kadar doğrudur. Onlarınkiler yanlış olabilir, benimkiler doğru.

"BANA BÜYÜK KÖTÜLÜK YAPTI"

Kırgınlığım da var, hepsi de var. Ama Türkiye’de şu anda A, B, C, D diye liderler var. Çoğunu da tanıyorum, yakından çalıştım. Bunların içinde yine en delikanlısı Recep Tayyip Erdoğan’dır. En sağlam adam budur. Bana kötülük yaptı, büyük kötülük yaptı. Bana yaptığı kötülüğü kabul etmiyorum.

"DOSYAMDA NE VARSA KABUL EDİYORUM"

Dosyam var, dosyada ne varsa kabul ediyorum, benim suçum. Telefondaki konuşmalar ban aittir, tapeler bana aittir, renkli çekilen kameralar, teknik takiptekilerin hepsi bana aittir.

Benim çocuklarımdan tutuklanan olmadı. Benim dosyamdan kimse tutuklanmadı. Dosyamda Cemil Çiçek (eski başbakan yardımcısı), yalvardı onlara. Çiçek de beni sevmez, Erdoğan’ın adamı olduğum için. Çiçek, “Erdoğan dosyasını buna sokmayın, bu ayıptır. Onların dosyası başka, bunun dosyası başka” dedi. Ama beni de o dosyanın içine soktular. Ama ben kimseye bir şey demiyorum. Kimde hakkım varsa, helal olsun. "

Altan Sancar'ın yazısının tamamı için...