Ekrem İmamoğlu, amatör spor kulüpleri yöneticileriyle buluştu

''Sporun da sporcunun da çilesini bilirim'' diyen İmamoğlu, ''Sporun içine siyaseti zerre kadar katanları kapıdan içeri sokmayın arkadaşlar. Sporun içindeki siyaset bize yakışmaz. Siyasetin mecrası başka. Golü kim atacak arkadaşlar? Başbakan mı atacak? Ya da hakem düdüğünü belediye başkanı mı çalacak. Siyasi kavramlarla sizin kapınızı çalan hiçbir arkadaşım, benim arkadaşım değildir ama size hizmet için kapınızı çalan ve yardımcı olmak isteyen herkes benim yol arkadaşımdır'' dedi.

CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu, Sarıyer Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi'nde düzenlenen toplantıda, amatör spor kulüpleri yöneticileri ve sporcularıyla bir araya geldi. Toplantıda ilk konuşmayı yapan Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, İmamoğlu'nun seçimi kazanacağına olan inancının tam olduğunu belirtti. Genç'in ardından kürsüye çıkan İmamoğlu'na, sporcu kızlar eşlik etti. Sporla bağının çocukluk dönemlerine denk geldiğini kaydeden İmamoğlu, konuşmasına, o dönemde yaşadığı anılarına yer verdi: ''Yaz dönemiydi. Kale işini çözemiyoruz. Kalecilik de oradan başladı zaten. Söylemesi ayıp, o gün Kuran Kursu'ndan kaçtık, top oynamak için. Kale işini çözelim dedik. Bir ağacın dalını keseceğiz. Hızarı unutmuşuz. Ben dalın üzerine çıktım. Sözüm ona ellerimi bağlayacağım, ortada duracağım, ayaklarımı sarkıtacağım, arkadaşlarım da beni çekecekler, kopardığımız dalla kale direği yapacağız. Ağacın tepesine çıktım, sarktım, sallanıyorum böyle aşağı doğru. Arkadaşlara sesleniyorum 'Tutsanıza, tutsanıza…' diye. Bir baktım arkadan caminin hocası sesleniyor, ''Biraz daha sallan, tutacağım!' diyerek beni bekliyor.  Arkadaşlar onu görünce kaçmış.''

''GOLÜ BAŞBAKAN MI ATACAK!''

Spora süreç içinde devam ettiğini ancak hayallerine ulaşamadığını belirten İmamoğlu, ''Şenol Güneş'ten sonra kaleye ben geçecektim, Lemi (Lemi Çelik: Eski Trabzonsporlu futbolcu) ayağıma taş koydu, olmadı. Ama o kulübe yönetici oldum, hem de 31 yaşında. Benden büyük futbolcular vardı. O kadar istekli bir adamdım. Sonra 3 arkadaş basketbol takımını kurduk. Benden sonra, 35-40 milyon zarara uğratıp kapattılar ama…'' dedi. İmamoğlu, spor kulübü yöneticilerine şu uyarılarda bulundu: ''Sporun içine siyaseti zerre kadar katanları kapıdan içeri sokmayın arkadaşlar. Sporun içindeki siyaset bize yakışmaz. Siyasetin mecrası başka. Onu başka yerde yapın. Ama Türkiye'de tam tersi. Yakışıyor mu? Vallahi yakışmıyor. Golü kim atacak arkadaşlar? Başbakan mı atacak? Ya da hakem düdüğünü belediye başkanı mı çalacak. Yapmayın. Bugünün sorunu olmayabilir. Bu kardeşiniz size söz veriyor. Allah'ın izniyle İBB Başkanı olacağım, Bundan hiç kuşkum yok. Siyasi kavramlarla sizin kapınızı çalan hiçbir arkadaşım, benim arkadaşım değildir ama size hizmet için kapınızı çalan ve yardımcı olmak isteyen herkes benim yol arkadaşımdır. ''

''SADECE FUTBOLA HİZMET OLMAZ!''

Akıllı, bilinçli, tutarlı, tek branşa yığılmayan bir tesisleşme hamlesi gerçekleştireceklerini ifade eden İmamoğlu, ''Sadece futbola hizmet etmek, spora hizmet etmek anlamına gelmez. İstanbul'a, derhal çok fonksiyonelli, çok nitelikli, adam gibi 3 tane atletizm stadı yapmak zorundayız. O zaman Olimpiyat Stadı'na olimpiyat verirler. 30 yüzme havuzu, 30 kapalı spor salonu imalatını devre alacağımız hızlı bir yatırımımız olacak. İstanbul, spor kenti olacak. Toplumsal spor çok önemli. Yeşil alan üretmek bile spora önemli katkılar sunacaktır'' diye konuştu. Mevcut yönetimin yaptığı önemli tesislerin olduğunu vurgulayan İmamoğlu, ''Ama öncelikli işleri ıskalayarak, yaptığınız işler ve kulüplere verdiğiniz katkılar üzerinden, o kurumları zaptetmeyi, kendine felsefe edinmiş bir siyasi anlayışın tam da ters yerinde duran bir anlayışa sahibiz. Biz, kimseyi zaptetmek için hizmet etmeyeceğiz. Hizmet eşittir oy diye bir şey yok. Yaptığı hizmeti, topluma karşı tehdit olarak kullanan bir ahlak anlayışı yanımızdan bile geçemez'' dedi.

''SİYASETİN RUHU DEĞİŞECEK''

İmamoğlu, rakibi Binali Yıldırım'a ''takılmadan'' da durmadı: ''Henüz rakibim olmadı. Hala TBMM Başkanı Sayın Yıldırım. Genelde, 1 hafta 10 gün önce ne söylediysem, aynı kelimelerle o söylüyor. Telif hakkı isteyeceğim. Bugün söylediklerimden de birkaç şey söyleyebilir. Espri tabi. Telif hakkı istemeyeceğim. Yeter ki benim söylediklerimi söylesinler. Benim söyledik