Davutoğlu gözyaşlarını tutamadı
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone OlAK Parti'nin 14. kuruluş yıldönümünde konuşan Başbakan Davutoğlu hem ağladı, hem de salondakileri ağlattı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu AK Parti'nin 14. kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen toplantıda konuştu. Davutoğlu, konuşmasında IŞİD tarafından şehit edilen uzman çavuş Yalçın Nane hakkında konuşurken gözyaşlarını tutamadı. Davutoğlu'nun sözleri salonda bulunan AK Partilileri de ağlattı.
İşte Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları:
Bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor ve hepinizi Fatiha okumaya davet ediyorum. Vakti gelmiş bir fikrin temel esası, dayanağı mekanın ruhuna zamanın ruhuna ve milletin ruhuna hitap etme kabiliyetidir. Ak Parti hareketi mekanın ruhundan hareket etmiş, vakti gelmiş bir siyasetin 14 Ağustos 2001’de hareket geçmiş halidir.
14 yıl önce bugün… Bu yol zor bir yoldu. Ak Parti yeni fikirler getirmesi bakımından yeni bir partiydi ama hareket ettiğini nokta temel değerler bakımından çok köklü bir hareketti. 14 yıldır AK Parti kadroları milletin ruhundan kopmadı kopmayacak.
Her an imtihan edildiğimizi biliriz, biz kendimizi hep eleştiririz, niyazda bekleriz. Bu muhasebeyi bir kez daha sizlerle yapmak istiyorum. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan kurucu ilkelerimizi zikretmişti; Bugün sonra Türk siyasetinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak demiş Sayın Erdoğan.
Hiçbir şey eskisi gibi olmadı ve olmayacak bundan sonra. Bir fikre ihtiyaç vardı ve bunun ortak akıl şeklinde tarih sahnesinde ortaya çıkmasına ihtiyaç vardı ve çıktı.
Seçimden sonra milleti anlama yolunda hiçbir tereddüt etmedik. Millete dönüp herhangi bir şekilde empozede bulunmadık veya sitemde bulunmadık. Siyaset milletin arkasından gidecek denmişti. Balkon konuşmasında söylemiştim; milletin isteği başımızın üzerindedir başka irade tanımadık tanımıyoruz.
Millet ne dedi? 3 temel ödev verdi bize millet. Bu ağır sorumluluğun gereğini yapmaya gayret ettik. Seçim sonrasında milletin verdiği mesaj şuydu; Ben AK Parti’nin yaptıklarında memnunum, en büyük parti olarak tekrar görevlendiriyorum Millet şunu da dedi; Tek başına değil ama sana hükümet sorumluluğu veriyorum.
“KRİZ ÇIKACAK UMUDUYLA YAŞAYANLAR DUMURA UĞRADI”
Seçimden sonra kriz çıkacak umuduyla yaşayanlar dumura uğradılar. Önce sistemi işlettirdik. Seçim zaferi sarhoşluğu içerisinde olanların blok iddiaları meclis başkanı seçimiyle sona erdirildi.
Hak ettiği TBMM Başkanlığını bir kez daha aldı AK Parti. Yan yollara sapacağımızı düşünenler oldu.
Türkiye’yi terör sarmalına sokmak için hareket geçtiler.
Seçim meydanlarında özgürlüklerinden bahsedenler PKK’nın arkasında durdular. Düğmeye basılmışçasına ek zamanlı olarak hareket geçtiler. Suruç saldırısı, Diyarbakır’daki şehidimiz, silahlı gösteriler, polislerimizin şehit edilmesi…
Başka birileri iktidar olsaydı risk almayalım diyebilirlerdi, ilkemiz açıktır. Biz gerekirse bedel ödeyeceğiz ama milletimize bedel ödetmeyeceğiz. Gerek hükümet çalışmaları gerekse meydan okumalara rağmen AK Parti ayaktaysa milletimiz merak etmesin.
“SON 30 YILIN ET ETKİN OPERASYONLARI YAPILDI”
Madem ki eş zamanlı bir tehdit vardı hak ettikleri cevabı verdik. 24 Temmuz güvenlik zirvesini müteakip uçaklarımız mevzilere etkin bir müdahalede bulundu. Yine THK Kuzey Irak’ta PKK mevzilerine karşı aynı etkinlikte harekete geçti, bütün sığınakları yerle bir edildi.
Son 30 yılın et etkin operasyonları yapıldı emin olun. İlk güvenlik toplantısında söylenen haritada gösterilen bütün hedefler hak ettiği muameleyi gördü ve saldırı yapılamayacak hale getirildi.
Bizi hiçbir dış güç hiçbir darbe hiç bir vesayet yıkamaz. Halk bizi diğer partilerle anlaşın koalisyon deneyin dedi. Halkımıza sitem etmedik.
Eğer erken seçim deme hakkı veya imkanı herhangi bir partide olmuş olsaydı bunu en çok AK Parti hak ederdi. Gidip hatanı düzelt diye halka adres göstermedik. Seçimden bu yana erken seçimi özellikle telaffuz etmedik.
Biliyoruz ki halkımız tekrar huzuruna çıktığımızda hakkımızı verir. Kılıçdaroğlu ile görüştük ve koalisyon kurma zemini olup olmadığını görüştük. Bahçeli ile görüştük, kendilerine ana muhalefet fikri beyan etmişti. Dün karar almadım, o gün dedim ki CHP ile görüşmelerimizden sonra MHP ile görüşmelere devam edebiliriz demiştim.
HDP ile koalisyon kurma imkanı olmadığı belliydi çünkü onlar “asla” demişlerdi. Biz mütevaziyiz ama kibirlilere karşı had bildirmeyi de en büyük sadaka kabul ederiz.
Çok ciddi bir ödev sarf ettik. Bizim zihniyetimizde millet amirdir, bize gereğini yapmak düşer.
Bu çalışmalar bir koalisyon çalışmaları değildi. Mutabık kaldığımız çalışmalardı.
"MAHREM OLARAK BELİRLEDİĞİMİZ KONULARDA AÇIKLAMA YAPMAYACAĞIZ"
Kılıçdaroğlu ile görüşme gerçekleştirdik. 12 yıllık iktidar döneminden sonra bunu sürdürecek ama karşı partinin de ilkelerini dikkat almak temel bir farklılığı ortaya koydu.
Bu farklılıklar masaya oturmadan önce de vardı. Bunların hepsi şeffaf seyretti. Mahrem olarak belirlediğimiz hususlarda hiçbirimiz açıklama yapmayacağız, saygı çerçevesinde ilerleyeceğiz .
“BİR NÜSHA BENDE BİR NÜSHA SAYIN KILIÇDAROĞLU’NDAN VARDIR”
Baştan şu sonuç çıkacak diye bir önyargı olmadı. Görüşmelerle ilgili bir nüsha bende bir nüsha Sayın Kılıçdaroğlu’ndan vardır.
İlan ettiğim yol haritası içerisinde Bahçeli’den randevu istedim. Bu karar yeni değildir, bu yeni bir talepmiş gibi gündeme getirerek sayın cumhurbaşkanımızla aramızda farklılık gösterilmesini talihsiz bir yorum görüyorum.
Cumhurbaşkanlığı makamı tartışmaları dayanağı haline getirilemez, izin de vermeyiz.
Hep istediler ki ayrışmalar olsun ama daha çok beklerler.
“CHP İLE GÖRÜŞ AYRILIĞIMIZ MHP’DEN DAHA FAZLA OLABİLİR AMA…”
Biz egomuzu gömerek bu yola çıktık. Gelin bu nezaket üslubunu yaygınlaştıralım. MHP’den ilk günden itibaren kimin ne yapması gereken açıklamalarını milletimiz kabul etmez. Herkese ödev biçilmez. Adama sorarlar sen ne yapacaksın, ne yapmayı düşünüyorsun.
CHP ile görüş ayrılığımız MHP’den daha fazla olabilir ama gidip oturup konuştuk ama Kılıçdaroğlu ile gerekirse siyasi kanallarımız açık olsun dedik. Sürekli bize ödev biçerek siyaset sahnesinden çekilemez. Kimseden ders almayız. Davutoğlu öyle yapsın böyle yapsın sonra gelsin.
Kusura bakma…
2 ayı geçkin sürede kimseyi reddettiğimi gören oldu mu, nezaketsizlik yaptığımı gören oldu mu?
Çok sabırla üzerimize gelen bütün eleştiriler, hiç beklemediğimiz yerden gelen eleştirilere bile sakinlikle yaklaştık ve bugünlere geldik.
Bahçeli’den randevu istedim, birlikte bu ağır sorumluluk altındaki Türkiye’yi nasıl seçime yöneltebileceğimizi konuşalım. Evet ben dün erken seçimden bahsettim.
Neden? Bahçeli’nin yaptıkları bütün açıklamaları önümde olmadan konuşmam.
Sayın Bahçeli erken seçim için 15 Kasım’ı uygun gördü. Sayın Bahçeli’ye 14 Temmuz’da erken seçim diye gitmedim, bütün seçenekler için gittim.
Hükümet kurma kapısını kapattığı için erken seçim dedim, erken seçim aşıdır dedim kimse yanlış anlamasın bu tabiri bilerek kullandım.
“SEÇİM HİÇBİR ŞARTTA ZEHİR DEĞİLDİR”
Aşı gerektiğinde yapılır, gereksiz yapılırsa zararlı olur. 8 Haziran’da deseydim yanlış olurdu. Bu söz üzerine tekrar seçimin yenilenmesi zehirdir açıklaması geldi açıklamam üzerine.
Seçim hiçbir şartta zehir değildir, seçim ve milli irade devadır deva…
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Ol