CHP LİDERİ O SÖZLERİ BÖYLE SAVUNDU
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone OlCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik sözlerini tekrar etti.
CHP'nin 35. Olağan Kurultayı'ndaki sözleri nedeniyle hakkında "Cumhurbaşkanı'na hakaret" soruşturması başlatılan Kılıçdaroğlu, o ifadelerini tekrar ederek, "Mahkemeye Erdoğan'ın Meclis'te ettiği yeminin görüntülerini göndereceğim" dedi. Kılıçdaroğlu, soruşturma açan savcıya da "Saray'ın kapıkulluğunu yapan adama cumhuriyet savcısı denmez" sözleriyle yüklendi.
"BİZDE LİDER SULTASI YOK"
CHP lideri, kurultay ile ilgili olarak da, "Haftasonu güzel bir kongre yaptık. Bize yönelik pek çok eleştiriye saygımız var. Liste delindi, delinmedi... Hiçbirinden en ufak bir alınganlık duymuyoruz. Çünkü biz demokrasiyi savunuyoruz. Evine demokrasiyi getiremeyen ülkeye de getiremez. 462 arkadaşımız çalıştı, yarıştı. Sonuçta şu gerçeği herkes kabul etmeli, biz bu ülkeye birinci sınıf demokrasi sözünü verdiysek evimizde demokrasi olduğu için bu sözü veriyoruz. Bizde asmak kesmek yok. Bizde lider sultası yok" şeklinde konuştu.
"YENİ ANAYASA İÇİN AÇIK ÇEK VERİYORUZ"
Kılıçdaroğlu, yeni anayasa tartışmalarına ilişkin olarak da "Kurultayda söyledim, özgürlükçü demokrasiyi getireceğiz. Birinci sınıf demokrasiyi getireceğiz. Parlamenter sistem Osmanlı'dan bu yana var. İyi çalışıyor mu, hayır çalışmıyor. Ama neden iyi çalışmadığını açıkladım. Darbe yasaları nedeniyle iyi çalışmıyor. Darbe yasalarını değiştirelim. Aynı çağrıyı Davutoğlu'na tekrar yapıyorum. Parlamenter sistemin gerçek anlamda çalışmasını istiyorsanız darbe hukukundan Türkiye'yi arındıralım. Açık çek veriyoruz. Demokrasiyi savunuyorsan gel kardeşim, beraber yapalım" mesajını verdi.
CHP'nin 35. Olağan Kurultayı'ndaki sözleri nedeniyle hakkında "Cumhurbaşkanı'na hakaret" soruşturması başlatılan Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
Bölgeden fotoğraflara bakın Suriye'den, Beyrut'tan ne farkı var. Bunu sorgulamayacaksak neyi sorgulayacağız?
Terör örgütleri kendi bölgelerinde mahkemeler kurarken bunlar seyrediyordu. Şimdi kalkmışlar, aslan kesiliyorlar. Önce bunun hesabını vereceksiniz.
Türkiye'de kimsenin yüzü gülmüyor. Herkeste şu anda güvenlik kaygısı var. Çocuğu işsiz bunu düşünmüyor artık. Yazık günah değil mi?
Hrant Dink'in gerçek faillerinin ortaya çıkmasını istiyoruz. Bu güçler ortaya çıkarılmadıkça siz bu tip olayları engelleyemezsiniz. Faili meçhul kara bir lekedir. Sayın Nedim Şener, bu konuda kitap yazdı. Sen nasıl bu belgeleri yazarsın diye Silivri'ye gitti. 9 yıl geçmiş. AKP hükümetinde faili meçhullerin sayısı 208. Diyorlar ya 'Bizde faili meçhul yok'. En belirgini de Hablemitoğlu. Faili ortada yok. Tahir Elçi... Kızı ümidini kesmiş. Türkan Elçi, 'Nasıl vurulduğunu öğrenmek istiyoruz' diyor.
"LİSTE DELİNDİ, DELİNMEDİ... BİZDE DEMOKRASİ VAR"
Haftasonu güzel bir kongre yaptık. Bize yönelik pek çok eleştiriye saygımız var. Liste delindi, delinmedi... Hiçbirinden en ufak bir alınganlık duymuyoruz. Çünkü biz demokrasiyi savunuyoruz. Evine demokrasiyi getiremeyen ülkeye de getiremez. 462 arkadışımız çalıştı, yarıştı. Sonuçta şu gerçeği herkes kabul etmeli, biz bu ülkeye birinci sınıf demokrasi sözünü verdiysek evimizde demokrasi olduğu için bu sözü veriyoruz. Bizde asmak kesmek yok. Bizde lider sultası yok.
"YENİ ANAYASA İÇİN AÇIK ÇEK VERİYORUZ"
Kurultayda söyledim, özgürlükçü demokrasiyi getireceğiz. Birinci sınıf demokrasiyi getireceğiz. Parlamenter sistem Osmanlı'dan bu yana var. İyi çalışıyor mu, hayır çalışmıyor. Ama neden iyi çalışmadığını açıkladım. Darbe yasaları nedeniyle iyi çalışmıyor. darbe yasalarını değiştirelim. Aynı çağrıyı Davutoğlu'na tekrar yapıyorum. Parlamenter sistemin gerçek anlamda çalışmasını istiyorsanız darbe hukukundan Türkiye'yi arındıralım. Açık çek veriyoruz. Demokrasiyi savunuyorsan gel kardeşim, beraber yapalım.
"ERDOĞAN'A YÖNELİK SÖZLERİMİ TEKRAR EDİYORUM"
Benim Cumhurbaşkanı'na yönelik sözlerim oldu. Şimdi o sözleri tekrar edeceğim: 'Senin için şeref ve namus ne anlama geliyor? Oturacaksın bunun hesabını vereceksin. Ya adam gibi tarafsızlığını korursun, saygı görürsün. Tarafsızlığını korumazsan sana her gün namus ve şeref kavramını hatırlatacağım. Sen bu yemini neden ettin? Sende namus ve şeref ne anlama geliyor?' Bu kadar açık. Bunu açıkladım, koro halinde başladılar. yaygın bir saldırı başladı. Bu arada tabii cumhuriyet savcılığı da soruşturma açmış. Önce o savcıya seslenmek isterim. Saray'ın kapıkulluğunu yapan adama cumhuriyet savcısı denmez. Sanıyor ki, davayı açtılar diye duracağız. Sen kim, dava kim? 'Biz bu yola çıktıysak ölümüne demokasiyi savunacağız' dedik.
"ERDOĞAN'IN YEMİN EDERKENKİ GÖRÜNTÜLERİNİ GÖNDERECEĞİM"
Sanıyorlar ki kendilerinden korkacağız. Savcı da olsa, başbakan da olsa Allah'tan başka kimseden korkmayız. Aslında kendisine diktatör dediğim için değil, diktatör bozuntusu dediğim için bozuluyor. Diktatör de olamıyor. Daha önce diktatör de dedim. Ne zaman ki diktatör bozuntusu dedim o zaman bozuluyor. Mahkemeye Meclis'te ettiği yemini göndereceğim. Ölümüne kadar arkasında durduğumu iki kavram varsa namus ve şereftir. Hakime göndereceğim, o yemini ben yapmadım. O yaptı. Ben kendisine yeminine sadık kalması gerektiğini hatırlatıyorum.
Cumhurbaşkanlığı makamı, delidir ne yapsa yeridir makamı değildir. Bunun bir de başdanışmanı var. Şeref Malkoç. O da başka bir fırıldak, partiden partiye geziyor. Ahlakı savunmak, şerefi savunmak ne zamandan beri edepsizlik oldu. Ben namusu savunuyorum. Talimat veriyor, cumhuriyet savcısı derhal soruşturma açsın diyor. Ben de takipçisi olacağım. AİHM'e kadar gideceğim. Davutoğlu da 'Cumhurbaşkanı'na yaptığı ithamı aynen iade ederim' diyor. Namus ve şerefi kabul ediyorum. Namus ve şerefi ayaklar altına alanı ben affetmem.
Neredeyse hava durumunu da cumhurbaşkanı açıklayacak. Her sabah lütfen cumhurbaşkanına hava durumunu versinler. Konuşacaksa bari bu konuda da konuşsun. Cumhurbaşkanlarının bir toplumda saygınlığı olmazsa olmazdır. O saygı çerçevesinde dili ve üslubu olması lazım. Birisinin haddini bildirmesi lazımdı, ben de o görevi üstlendim.
ÖRTÜLÜ ÖDENEK HARCAMALARI
Diktatörlerin özellikleridir, hırsızdırlar. Bir diğer özelliği ise kamu kaynaklarını har vurup harman savururlar. Bizim ülkemize bakın Sayıştay raporları gelmedi. İlk 11 ayda 1 milyar 600 milyon liralık örtülü ödenek kullanmış. Sayın Ahmet Necdet Sezer'in 7 yılda 167,4 milyon lira. Sayın Abdullah Gül 722 milyon lira para harcadı. Erdoğan 1,5 yılda 2 milyar 800 milyon lira. Fakir fukaranın vergisine, gencecik çocuklarımıza sahip çıkıyorum, onların paralarını yiyorlar; asgari ücretliye, taşeron işçiye sahip çıkıyorum. Biz bunun için olayların üzerine gidiyoruz. Bu paraların nerelere harcandığını sorgulama hakkı vatandaşa aittir. Bu bütçe hakkıdır. "Ben parayı istediğim gibi harcarım" diyene diktatör denilir. Diktatörlerin üçüncü özelliği kanun, hukuk falan dinlemez. Onun için kuvvetler ayrılığı ilkesine aldanmazlar. Bir ülkenin mahkemesini, parlamentosunu ayakbağı olarak görene diktatör denir. Diktatörün olduğu yerde düşünce özgürlüğü yoktur. İşte aydınlar bir bildiri yayınladılar neler olduğunu görüyorsunuz. Diktatörlerin beşin özelliği ise kendilerine diktatör denmesini önemsemiyor. 1,5 yılda bin 300'den fazla vatandaşa dava açtı. Altıncı özelliği ise barış, istikrar, aş, iş, özgürlük olmaz; acı, gözyaşı, işsizlik, istikrarsızlık vardır. Yedinci özellikleri ise diktatörler yalan söylerler. Sekizinci özellik, diktatörlerin çevresi onu tanrı yerine koyarlar.
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Ol