Bakan Işık'tan bomba koalisyon itirafı !

Bakan Işık'tan bomba koalisyon itirafı !

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, AK Parti tabanının CHP ile koalisyon istemediğini söyledi.

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, partisinin il başkanlığı tarafından Yalova Halk Eğitim Merkezi Konferans Salonu'nda düzenlenen İl Danışma Meclisi toplantısına katıldı.

Bakan Işık, koalisyon görüşmelerine ilişkin olarak, "Şunu biliyoruz; Ak Parti tabanı CHP ile koalisyon istemiyor. CHP tabanı da Ak Parti ile bir koalisyon istemiyor, ama ülkenin şartları bir koalisyonun kurulması noktasında her iki partiyi de oturup konuşmaya ve meseleleri müzakere etmeye ve mümkün olursa her partinin kendi ilkelerini ve prensiplerini dikkate alarak koalisyonun kurulmasını zorunlu kılıyor" dedi.

Yalova’ya gelen Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, partisinin İl Danışma Meclisi toplantısına katıldı. İl protokolü tarafından salon girişinde karşılanan Bakan Işık, burada yaptığı konuşmada, "Bölgemizde son dönemde yaşanan olayların ülkemize sıçramaması için de hükümet olarak bugüne kadar olağanüstü gayret gösterdik" dedi.

ÇÖZÜM SÜRECİNİ BALTALAMANIN TEK SORUMLUSU PKK VE ONUN SİYASİ UZANTISI HDP'DİR

"Ak Parti'nin bir tek önceliği vardır” diyen Bakan Işık şöyle devam etti: "Çözüm sürecinin temel amacı problemlerimizi silahla vurarak, öldürerek değil, yaşatarak çözelim. Siyaset mi yapmak istiyorsun gel meydana. Ama şunu HDP ve onun uzantıları göremediler. Elde silah, ağızda demokrasi bir arada olmaz. Silahla demokrasi yan yana yürümez. Bunu biz yaparız dediler. Türkiye Cumhuriyeti devletinin büyüklüğünü ve sabrını bunlar zaaf olarak algıladılar. Ama nasıl bir cevap aldıklarını ve almaya devam ettiklerini sizler görüyorsunuz. Biz özellikle çözüm sürecinin Türkiye’deki kamu güvenliğini insanlarımızın mal ve can güvenliğini zehirlemesine asla müsaade etmeyeceğiz. Hiç kimse çözüm sürecini bahane ederek vatandaşın huzuruna vatandaşın canına malına el uzatamayacak. Bu noktada gösterdiğimiz sabır zaaf değildir. Tüm imkânların tüketilmesi sürecidir. Bugün geldiğimiz noktada dünyadan da Türkiye'nin terörle mücadelesine çok büyük destek geliyor. Artık dünyada 'Türkiye yanlış yapıyor' diyen yok. Bazı içerdeki ve dışarıdaki bazı kalemlerin özellikle kandil gönüllüsü yazar çizer ve yorumcuların yorumlarına çok itibar etmeyin. Onların tek derdi var Tayyip Erdoğan düşmanlığı. Onlar ne yaparız da hangi olayı Tayyip Erdoğan’a fatura ederiz onun derdindeler. Ama her insanın bir insaf sınırı olur değil mi? Türkiye'de siyasi hayatıma mal olsa bile ben bu kardeş kavgasını bitireceğim diyerek çözüm sürecini başlatan lider kim; Recep Tayyip Erdoğan. Bu noktada hiç kimsenin cesaret edemediği adımları atan kim; Recep Tayyip Erdoğan. Bugüne kadar Türkiye'de bir insanın insan olmasından dolayı kullanması gereken hakları kullanmasının önündeki engelleri kaldıran kim; Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti. Şimdi Cumhurbaşkanımız çözüm sürecini bitirmekle baltalamakla suçlanıyor. Değerli arkadaşlar çözüm sürecini baltalamanın tek sorumlusu PKK ve onun siyasi uzantısı HDP'dir. Efendim 'Suruç'taki 33 gencin öldürülmesinin sorumlusu Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurulan gladyodur' diyen birisi var demiş Eş genel başkan var. Zaten diğeri ne demişti; bizim arkamızda, PYD var şu var bu var. Yani PKK var. İki eş başkanın iki ifadesi bu. Şimdi bakın Selahattin Demirtaş'ın bu cümlesini kullandıktan sonra önünüzde iki alternatif vardır; bu kadar ağır bir iddiayı ortaya koyuyorsanız bunun delilerini en azından karinelerini ortaya koymak zorundasınız. Doğru mu? Bu kadar ağır bir iddiayı nasıl söylersiniz? Nasıl dillendirirsiniz? Ya bunu yapacaksınız ya da gideceksiniz ileri psikiyatri hastanesinde uzun süreli tedavi göreceksiniz. Bunun dışında bir yol var mı? Bunlar PKK gladyosunu bildikleri için maalesef herkesi kendileri gibi gördükleri için 'olsa olsa böyle bir şey vardır' diye düşünüyorlar. Halbuki bu işi kimin yaptığı belli. Özellikle Suriye'de PYD ile DAİŞ'in oturup anlaşma yaptıkları belli."

TERÖRÜN DE KAFASINI EZECEĞİZ

Türkiye’ye yönelik bir büyük operasyonun paydaşlarının kimler olduğunun belli olduğunu ifade eden Bakan Işık, "Biz bu noktada özellikle bugüne kadar demokrasinin dışına çıkmamak için çok büyük gayret gösterdik ve hamdolsun çıkmadık. Bundan sonra da demokrasinin dışına çıkmayacağız. Çözüm sürecini bitirmeyeceğiz. Çözüm sürecini tamamlayacağız. Ama kiminle tamamlayacağız; Kürt kardeşlerimizle tamamlayacağız. Teröre bulaşmamış insanlarımızla tamamlayacağız. Bu süreçte kardeşliğimizi güçlendireceğiz. Bu milletin iki unsurun arasındaki muhabbeti arttıracağız. Kardeşliğimize güçlendireceğiz, terörün de kafasını ezeceğiz. Bugüne kadar özellikle demokrasi içerisinde sabırla çözelim anlayışını şimdi terörle çok daha etkin kamu güvenliğini tehdit eden her unsurun bertaraf edilerek çözüm sürecinin tamamlanması için elimizden gelen tüm gayreti göstereceğiz. Özellikle PKK'nın şunu çok iyi bilmesi lazım. Türkiye, 12 sene önceki Türkiye değil. 20 sene önceki 30 sene önceki Türkiye değil. Türkiye artık halkıyla devletiyle yaşatmaya esas alan demokratik olgunluğa ulaşmış bir Türkiye. Ama bu asla ve asla bir zaaf değil. Ama aynı zamanda Türkiye terörle mücadele ederken silahını kullanmak için başka bir ülkeden icazet almak zorunda olan bir ülke değil. Şu anda kendi insansız hava araçlarımız PKK hedeflerini belirliyor ve kendi akıllı bombalarımız, mühimmatımız PKK hedeflerini bir bir imha ediyor. Biz seçimlerden önce bu coğrafyada Türkiye'nin çok güçlü bir silahlı kuvvetleri ve o silahlı kuvvetlerin çok güçlü bir savunma sanayine kavuştuğunu söylemiştik. İşte bugün hamdolsun uyguluyoruz. Biz barıştan yana olduk hiç savaştan yana olmadık. Ama istersen sulhu salah her daim hazrol cenge. Cenge de hazırız. Bu noktada da Allah'a şükürler olsun, milli imkânlarla son derece önemli başkasına bağımlı olmayan kendi silahlarımızı geliştirdik, geliştirmeye de devam edeceğiz. Bugün artık öyle silahlar ürettik ki PKK düşünsün. Türkiye Cumhuriyeti'ne kafa tutmanın bedelinin ne olduğunu bir kaç gündür çok iyi anladılar, bundan sonra da inanıyorum ki anlayacaklar. Anlayana kadar bu devam edecek. Biz çözüm süreci başarıya ulaşsın diye sabrettik ama asla teröre taviz vermedik. Geçen dönem çıkardığımız iç güvenlik yasasının ne kadar önemli olduğunu bugün herkes çok iyi görüyor. Eğer şehirde başında maske, elinde silah gezen varsa o gün büyük bir toplumsal olaya mahal vermemek için güvenlik güçlerimiz belki müdahale etmediler ama bilesiniz ki elinde silah, yüzünde maske gezenlerin hepsi içeriye alındı şuan hepsi adalete hesap veriyor. Bundan sonra da bu tip görüntülere müsamaha göstermeyeceğiz. Kamu güvenliğini vatandaşımızın can ve mal güvenliğini hedef alan hiçbir harekete müsaade etmeyeceğiz. Kimsenin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gücünü test etmenin mümkün olmadığını herkes görüyor. Biz ne öldüren tarafta olduk ne de bunu bir zaaf olarak taviz verme tarafta olduk. Biz olması gereken yerde durduk. Çözüm süreci başlangıç itibariyle de doğruydu, bugün geldiği nokta itibariyle de doğrudur. Bundan sonra da inşallah Türkiye Cumhuriyeti kendi toprakları içinde yaşayan 78 milyonun tamamını kardeş olarak gören anlayışta yoluna devam edecektir" dedi.

AK PARTİ TABANI CHP İLE KOALİSYON İSTEMİYOR

Bakan Işık koalisyona ilişkin olarak şunları söyledi: "CHP ‘Eğer anlaşabilirsek bir koalisyon kurabiliriz’ diyor. MHP baştan kapıyı tamamen kapattı. Şu anda da şartlar, falan filan demeye başladı. Biz şu anda samimi olarak bir koalisyon hükümeti kurulması için çalışıyoruz. Şunu biliyoruz; Ak Parti tabanı CHP ile koalisyon istemiyor. CHP tabanı da Ak Parti ile bir koalisyon istemiyor, ama ülkenin şartları bir koalisyonun kurulması noktasında her iki partiyi de oturup konuşmaya ve meseleleri müzakere etmeye ve mümkün olursa her partinin kendi ilkelerini ve prensiplerini dikkate alarak koalisyonun kurulmasını zorunlu kılıyor. Şimdi bu ince bir denge. Burada samimi olarak sonuna kadar gayret edeceğiz. Koalisyon hükümetinin kurulmasını vatandaşın bize verdiği mesaj olarak algılıyoruz. Bununla ilgili gerekleri yapıyoruz ama olmadı, ne yapacağız? Emaneti milletimize iade edeceğiz. O zaman diyeceğiz ki hodri meydan seçimlere gidelim. Milletimiz bu iktidar görevini hükümet olma görevini, milleti idare görevini kime verirse ona tekrar bırakırız. Bu noktada yoğun bir süreç bekliyor olabilir. Erken seçim durumunda, seçim tekrarlanması durumunda teşkilatlar olarak sizlere çok yoğun iş, görev düşecek" diye konuştu.