AK Parti Sözcüsü Çelik'ten ''müsilaj'' açıklaması
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone OlAK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MYK Toplantısı sonrası düzenlenen basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Marmara Denizi'nde müsilajla mücadeleye ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un açıkladığı eylem planının her açıdan güçlü bir şekilde takip edileceğini ve gereklerinin yerine getirileceğini bildirdi.
Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı devam ederken parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.
Türkiye'nin terörle mücadelesinin tüm gücüyle devam ettiğini belirten Çelik, bu mücadelede şehit olanlara Allah'tan rahmet, şehit ailelerine başsağlığı, yaralılara da acil şifa diledi.
Diyarbakır annelerinin vicdan nöbetinin 645'inci gününe girdiğini anımsatan Çelik, "Dünya tarihindeki en büyük, kendi evladına kavuşmak için verilen en güçlü mücadelelerden bir tanesi. Onlara bir kere daha buradan AK Parti Genel Merkezinden sevgilerimizi, saygılarımızı iletiyoruz." diye konuştu.
"TEDİRGİN EDİCİ TABLO"
Marmara Denizi'nde ortaya çıkan müsilaj konusuyla ilgili yakın takiplerinin devam ettiğini belirten Çelik, "Çevre ve Şehircilik Bakanımız bir çalıştay düzenledi, partimizde de Çevre ve Şehircilikten sorumlu Genel Başkan Yardımcımız konuyu takip ediyor. Hepimiz bu konuyla yakından ilgiliyiz, son derece tedirgin edici bir tablo. Çevre ve Şehircilik Bakanımızın açıkladığı eylem planı her açıdan güçlü bir şekilde takip edilecek ve gerekleri güçlü bir şekilde yerine getirilecek." dedi.
Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 5 Haziran Dünya Çevre Günü vesilesiyle yaptığı açıklamada konuyu bizzat takip ettiğini ve talimatlarını verdiğini ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tabiat rakibimiz değil tabiat kader arkadaşımızdır, evimizdir, çevre kaderimizdir. Tabiatı rakip gibi gören bir anlayış asla söz konusu olamaz. Bu deniz salyası sorununun kendi kaderimiz olan tabiatı bütün bu tehlikelerden korumak ve kurtarmak için çok ciddi bir uyarı olarak ele alınması gerektiğini değerlendiriyoruz. Bakanımızın açıkladığı eylem planı tavizsiz bir biçimde uygulanacaktır. Bu vesileyle biyolojik arıtma tesislerini yapmanın ne kadar önemli olduğu, biyolojik arıtma tesisi yapmamakla övünmenin, bunlarla ilgili temel atmama töreni düzenlemenin de ne kadar yanlış bir iş olduğu bir kere daha ortaya çıktı."
Çevre ve Şehircilik Bakanlığından 300 kişilik bir ekibin 91 noktada Marmara Denizi'nin denetimlerini sürdürdüğünü belirten Çelik, şunları söyledi:
"Acil eylem planı hemen devreye girmiştir. Bu 3 yıllık plan çerçevesinde tamamlanacak bir eylem planıdır ama tabii ki bütün dış şartlar ne olursa olsun, iklim değişikliğinden başka unsurlara kadar insan eliyle kirlenmeye karşı en güçlü mücadeleyi vermemiz gerektiğini bir kere daha ifade ediyorum. Arkadaşlarımız Meclis'te de bu konunun takibini yapacaklar. Grup Başkanvekillerimizden bilgi aldık. Önergeler verilecek ve bu çerçevede bütün partilerin katılımıyla bunun takibi gerçekleştirilecek. Partimiz gerek Meclis'te gerek genel merkezde bu konunun yakın takipçisi olmaya devam edecek. Bu gündemimizde kalmaya devam edecek. Çevre Şehircilik Başkanlığımız Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızla yakın ilişki içerisinde atılan her adım, yapılan her iş yakın bir şekilde izleniyor. Bu eylem planının hayata geçmesi demek ortaya çıkan bu kötü manzaranın yok edilmesi için adımların atılmaya başlandığının göstergesi."
Çevre konusunun 5 Haziran Dünya Çevre Günü'nde yoğun bir biçimde işlendiğini anlatan Çelik, "Cumhurbaşkanımızın sadece o gün ortaya koyduğu çerçeve bundan sonrası kabinemiz için ve partimiz için bir talimattır, bir çerçevedir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aynı gün, Zonguldak, İstanbul, Aydın, Kars, Malatya, Muş, Trabzon, Mersin ve Adıyaman'da 10 millet bahçesinin açılışını yaptığını hatırlatan Çelik, "Vatandaşlarımıza nefes aldıracak, şehirlerimizi daha yeşil, daha yaşanabilir hale getirecek bu millet bahçeleri projelerini çok yakın bir şekilde takip ediyoruz." diye konuştu.
"ÇEVREYE DUYARLILIK EN ÖNEMLİ BAŞLIKLARIMIZDAN BİRİ"
Çelik, aynı gün Van, Niğde ve Batman'daki atık su arıtma ile Artvin Hopa'daki içme suyu arıtma tesislerinin açılışlarının gerçekleştirildiğini anımsatarak "Atık arıtma tesislerinin ve temiz suyu korumakla ilgili faaliyetlerin partimiz açısından, siyasetimiz açısından öncelikli gündem maddelerinden biri olduğunu belirtmek isterim. Çevre siyaseti, çevreye duyarlılıkla ilgili siyaset en önemli başlıklarımızdan birini oluşturuyor." ifadelerini kullandı.
Antalya'nın Alanya, Kocaeli'nin Körfez, İstanbul'un Tuzla, Ankara'nın Kızılcahamam ve Gaziantep'in Şehitkamil ilçelerinde atık getirme merkezlerinin de hayata geçtiğini dile getiren Çelik, "Şimdiye kadar 61 millet bahçesi tamamlanarak hizmete sunuldu. Böylece büyük bir nefes alma alanı, şehirlerimiz için çevre duyarlılığını gösteren yaşanabilir şehirlerin katsayısını artıran önemli bir altyapı ortaya çıkmış oldu. 46 ilimizde 10 milyon metrekarelik bir alana sahip 80 millet bahçesi de yapım aşamasındadır. Böylece bunların da eklenmesiyle daha büyük bir zemin elde edilmiş olacaktır." dedi.
Çelik, tüm bunların yapılabilmesi için birtakım yan faktörlerin, birtakım temel faktörlerle devreye girmesi gerektiğine dikkati çekerek şunları kaydetti:
"Bu alanda yaptığımız en önemli işlerden bir tanesi doğalgazın yaygınlaştırılmasıdır. Doğalgazın yaygınlaştırılmasının çevrenin korunmasına büyük bir etkisi vardır. Geniş kapsamlı ağaçlandırma faaliyetleri sürdürülüyor, emisyonla ilgili yapılan müdahaleler de nihayetinde bu mücadelenin önemli bir parçasını oluşturuyor. Bunlar gerek Çevre Şehircilik Başkanlığımızın partimize yaptığı sunumlar gerekse MYK'de MKYK'de MYK'ye ve MKYK'ye üye arkadaşlarımızın kendi bölgeleriyle ilgili getirdikleri duyarlılıklar bakımından güçlü bir şekilde takip ediliyor. Çevre siyasetinin en önemli siyasi kalemlerimizden, en baştaki siyasi kalemlerimizden biri olduğunu ifade etmek isterim."
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Ahmet Şık'ın ifadelerine ilişkin, "Böyle bir ikiyüzlülük, böylesine bir silahlı terör örgütü ağzıyla konuşmak hiçbir şekilde kabul edilebilir bir şey değil." dedi.
Fatih sondaj gemisinin Sakarya Gaz Sahası'ndaki Amasra-1 kuyusunda 135 milyar metreküplük yeni doğal gaz keşfinin, Türkiye'nin enerji tedarikinde bir oyun değiştirici, bir aktör olarak yükselişinin yeni bir işaretini ortaya koyduğunu vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:
"Maalesef siyasetçi sıfatı taşıyan, milletvekili sıfatı taşıyan birilerinin rahatsızlık beyan ettiğini görüyoruz. Türkiye'nin içinde siyaset yapıyorlar ama Türkiye'nin zenginleşmesi ile ilgili, Türkiye'nin varlıklarının artması ile ilgili bir tepki ortaya koyuyorlar, bir eleştiri konusu yapıyorlar bütün bunları. Allah herkese Türkiye'nin başarılarıyla sevinmeyi nasip etsin. Bunun artık bir düşünce meselesi, bir siyasi idrak meselesi, bir siyasi okuryazarlık meselesi olmanın ötesinde bir nasip meselesi olduğu da gözüküyor."
Güvenlik güçlerinin terör operasyonlarının güçlü şekilde devam ettiğini belirten Çelik, "Biz bütün bu mücadeleyi kendi milli güvenliğimiz için, egemen bir devlet olarak milletimizi vatandaşlarımızı korumak için, hukuk devletimizi ve demokrasimizi tehdit eden teröre karşı gerçekleştiriyoruz. Dünyanın en meşru mücadelesini veriyoruz. Terör örgütleri ulusal güvenliğimizi ve milli güvenliğimizi tehdit ettiği gibi demokrasimizi tehdit ediyor, hukuk devletimizi tehdit ediyor, devletimizin meşruiyetini ve milletimizin varoluşunu tehdit ediyor." diye konuştu.
"AVRUPA DEMOKRASİLERİ AKDENİZE GÖMÜLÜYOR"
Yunanistan'ın sığınmacılara uyguladığı şiddete yönelik, "En son Yunanistan'da göçmenleri caydırmak için yüksek teknolojili ses bombaları devreye alındı" diyen Çelik, bunların bir uçağın yakından uçması ile çıkan sesten daha büyük ses çıkardıklarını ve tıbbi raporlarla, bunlara temas eden kişilerin güçlü şekilde zarar göreceklerinin açıklandığını anlattı.
Çelik, "Ne için yapıyor bunu Yunanistan? Sınırlarına mülteci gelmesin diye. Bunu meşrulaştırmak için Avrupa'nın sınırlarını korumaktan bahsediyorlar. Bu ses bombaları insanların hem beden sağlığı üzerinde hem de ruh sağlığı üzerinde çok ciddi olumsuz sonuçlar bırakan bir çeşit silah. Sınırlarınıza ölümden kaçan insanlar yaklaşmasın diye bunu kullanıyorsunuz. Ondan sonra da bir Avrupa değerlerinden bahsedeceksiniz." diye konuştu.
Danimarka'nın sığınma talep edenleri sınır dışı etmesine ve Avrupa Birliğinden yapılan açıklamalara yönelik eleştirilerde bulunan Çelik, "Avrupa değerleri, Avrupa değerlerinden uygunluktan bahsederken bu şekilde bir yöntem kullanılması utanç vericidir. Cumhurbaşkanımız onlara Yunanistan Sahil Güvenliğinin göçmen botlarını batırmakla ilgili eylemleri konusunda bilgileri, belgeleri ve videoları verirken hala 'bizim haberimiz yok' diyorlar." ifadelerini kullandı.
Çelik, sığınmacılara yönelik şiddetin önlenmesine yönelik somut sonuçlar doğuracak eylemler beklediklerini belirterek, "Avrupa demokrasileri Akdeniz'e gömülüyor, Avrupa demokrasilerinin Akdeniz'de boğulmaktan kurtarılması lazım." dedi.
"KABUL EDİLEBİLİR ŞEY DEĞİL"
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Ahmet Şık'ın "katıldığı iki ayrı programdaki ifadeleri ve muhalefetin buna sessiz kalması"na ilişkin soru üzerine Çelik, şunları söyledi:
"Milletvekili sıfatı taşıyan birisinin 'devlet katildir' demesi, 'devlet seri cinayetler' işliyor demesi... Biz bu üslubu nereden biliyoruz, bunlar silahlı terör örgütlerinin üslubudur. Yani Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı kullanılan bu üslup silahlı terör örgütleri tarafından kullanılan bir üsluptur. Milletvekili sıfatını taşıyan birisinin bu üslubu kullanması, bu ülkenin meşruiyetine inanan herkesin lanetlemesi gereken bir şeydir. Eğer böyle düşünüyorsa Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurumlarından biri olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde ne işi var. Böyle bir ikiyüzlülük, böylesine bir silahlı terör örgütü ağzıyla konuşmak hiçbir şekilde kabul edilebilir bir şey değil."
Türkiye Cumhuriyeti'nin egemen ve meşru bir devlet olduğunu belirten ve Şık'ın yaptığının eleştiri değil, silahlı terör örgütlerinin üslubuyla konuşmak olduğunu söyleyen Çelik, şunları kaydetti:
"Türkiye Büyük Millet Meclisi sıfatı bunu kaldırmaz. Zaten hakkında soruşturma açılmış. Bir de şu var, eğer doğruysa, biraz evvel siz soru sorarken buna tepki verilmiyor muhalefetten dediniz. Ben buraya gelirken bilgi verildi ama teyit edemedim. Muhalefetten bazılarının da 'Arkadaşımızdır, dostumuzdur ve onurumuzdur' gibisinden bu açıklamaların üstüne sahiplenme açıklamaları var. Bu şekilde bir yaklaşım kendi partilerinin meşruiyetini tartışmaya açar, kendi parti siyasetlerinin meşruiyetini tartışmaya açar. Böylesine bir şey olabilir mi? Bugün bir silahlı terör örgütü üyesi konuşsa ne diyecek? Zaten bu şahsın söylediklerini söyleyecek. Bunun ne milletvekilliği ile ilgisi var ne muhalefet yapmakla ilgisi var ne gerçeklerle ilgisi var ne siyasetle ilgisi var. Bu başka bir misyon. Yargı soruşturmasını açmış, yargı kendi kararını verdikten sonra parti olarak bizim grubumuzun üstüne düşen bir vazife olursa biz de bunun gereğini yerine getiririz."
HDP AÇIKLAMASI
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, HDP'nin kapatılması istemiyle yeniden dava açılmasına ilişkin, "İddianame, Anayasa Mahkemesi tarafından HDP ile ilgili olan eksiklerin tamamlanması için iade edilmişti. Zannediyorum o eksiklerin tamamlanmasıyla tekrar başlayan bir süreç." dedi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HDP'nin kapatılması istemiyle yeniden dava açmasına ilişkin değerlendirmesi sorulan Çelik, "İddianame, Anayasa Mahkemesi tarafından HDP ile ilgili olan eksiklerin tamamlanması için iade edilmişti. Zannediyorum o eksiklerin tamamlanmasıyla tekrar başlayan bir süreç." değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti'nin Afyonkarahisar'da dün yapılan belde seçimini büyük bir farkla kazandığı hatırlatılarak, muhalefetin erken seçim çağrılarını nasıl değerlendirdiği sorulan Çelik, belde seçiminin büyük bir gündem olduğunu, AK Parti'nin kurulduğundan beri büyük seçim başarılarının bulunduğunu vurguladı.
Cumhur İttifakı'nın belde seçimine tek bir adayla girdiğini ifade eden Çelik, partilerinin pek çok seçim başarısının bulunduğunu, bu belde seçiminin ise bazı partiler tarafından gerek sosyal medyada, gerek diğer alanlarda niye bu kadar büyütüldüğünü de merakla izlediklerini söyledi.
Seçim için çalışan teşkilata, Cumhur İttifakı'nın bütün üyelerine müteşekkir olduklarını ifade eden Çelik, "Burada sorulması gereken soru şu, 'Biz bu beldede seçimi kazanacağız, oradan da iktidara yürüyeceğiz' propagandası yapanların aldığı oy ve çarpıcı yenilgi ortada. Asıl onlara sormak gerekir, 'Seçime girdiniz bir yerde aldığınız oy ortada, niye erken seçim istiyorsunuz' diye. Çünkü bunu gündeme getiren biz değiliz. Bu belde seçimi de partimizin bir disiplini var, bir teşkilat, bir seçim anlayışı var. Bu çerçevede hazırlıklar yapılarak Cumhur İttifakı'nın birliği, beraberliği çerçevesinde girilmiş bir seçim. Bizim dediğimiz gibi seçimler zamanında yapılacak. Dolayısıyla erken seçim için çok konuşulanların o soruları kendi kendilerine sormalarında fayda var." diye konuştu.
"HUKUKİ VE SİYASİ MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ"
Çelik, bir gazetecinin "CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, sosyal medya paylaşımında, Türkiye İsrail benzetmesi yaptı ve 'Türkiye, Filistin'deki çocukların öldürülmesine tepki gösteriyor ama Türkiye'de öldürülen çocuklara kimse sesini çıkarmıyor' dedi ve dünyaya çağrıda bulundu. Bu sözleri nasıl değerlendirmek lazım?" şeklindeki sorusu üzerine İsrail'in zulmünü bütün dünyanın kınadığını vurguladı.
Orada sistematik bir şekilde asker-polis eliyle çocukların öldürüldüğünün net bir tabloyla ortaya çıktığını vurgulayan Çelik, en son Haaretz gazetesinin öldürülen çocukların fotoğraflarını kullanarak attığı manşetin de İsrail iç siyasetinde bir çalkalanmaya yol açtığını anlattı.
Çelik, şöyle konuştu:
"Türkiye Cumhuriyeti devletini bu şekildeki bir uygulamayla mukayese etmek ya da benzeştirmek doğrusunu söylemek gerekirse olabilecek en gayriahlaki, en gayrimeşru yaklaşımlardan bir tanesidir. Bunları söyleyen şahısların parti yönetimlerinin ciddi şekilde bunu değerlendirmesi lazım.
Birtakım tartışmalar yapıldığı zaman, haklı ya da haksız olsun, çıkarlar bu arkadaşlar Cumhuriyet'i kuran parti olmaktan bahsederek, tartışmaya buradan girerler. Cumhuriyet'in bütün kurucu değerlerine hepimiz saygılıyız ama madem bu sıfatı kullanıyorsunuz bu sıfatı kullanan partinizde bir milletvekilinin, Türkiye Cumhuriyeti devletini bu şekildeki zalimane uygulamayla benzeştirmesi karşısında ne söylüyorsunuz ve ne yapacaksınız? Ya da bir milletvekiliniz çıkıp da Türkiye Cumhuriyeti'ne 'Seri katil' diyen, ahlaksızca bu şekilde konuşan birisine sahip çıktığı zaman ne yapacaksınız ne söyleyeceksiniz?"
Siyaseti, milletin verdiği meşruiyet içinde yaptıklarını dile getiren Çelik, "Hepimizin sicil amiri, hepimizin meşruiyetinin kaynağı milletimizdir. Milletin meşruiyet verdiği devlete, kurumlara bu şeklide saldıracaksınız, o kurumlarda da görev yapacaksınız. Hiçbir ülke, hiçbir millet, hiçbir devlet buna tahammül etmez. Buna tahammül edenin, bunu doğru kabul edenin gerçekten bu ülkenin meşruiyetiyle ilgili, siyasetin temel ahlak değerleriyle hatta daha da ötesi temel insani değerlerle ilgili büyük bir problemi vardır demektir." diye konuştu.
Çelik, "Şunu soralım. Gitsin o Filistinli çocukların annelerine, babalarına sorsun, onların yanında Türkiye ile ilgili böyle bir cümle kullanmaya kalksın. Tam tersi. Ne diyeceklerdir? Bu sözleri utanç verici sözler olarak reddedip 'Türkiye Cumhuriyeti mazlumların kimsesidir, kimsesizlerin kimsesidir' diyeceklerdir. Utanmadan böyle bir söz söylenebilir mi? Böylesine gayriahlaki bir yaklaşım olabilir mi? Bu meselenin milletin önünde konuşulması bile hicap duymamız gereken bir şey." dedi.
Defalarca uyarmalarına rağmen konuşmaların sürdüğünü dile getiren Çelik, "Çıktıklarında soruyorsunuz geçiştiriyorlar, arkadan bir daha aynı şey geliyor. Bu utanç verici bir şeydir, bunlar temel siyasetin devlet ve millet hayatının temel meşruiyet dinamiklerine saldırıdan ibarettir. Türkiye Cumhuriyeti devletine bu şekilde kim saldırıda bulunuyorsa bunu milletimize kabul ediyoruz ve en şiddetli biçimde lanet ediyoruz. Bunlarla ilgili her türlü hukuki ve siyasi mücadeleyi de en güçlü şekilde vereceğiz." ifadelerini kullandı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin meşru, saygın, mazlum coğrafyaların umudu olan bir devlet olduğuna işaret eden Çelik, "Konuşurken lafın nereye gittiğine biraz dikkat etsinler, kendi devletimizi çocuk katilleriyle benzetmeye çalışanların yaptığı şey eleştiri değildir." dedi.
Muhalefetin eleştirisinin demokrasinin gereği olduğunun altını çizen Çelik, şunları kaydetti:
"Eleştiri başka bir şey, sistematik düşmanlık hasmane yaklaşım başka bir şey. Açık ve net bir şekilde söylüyorum, terör örgütlerinden duymadığımız lafları bunlardan duyuyoruz. Böyle bir şey olabilir mi? Bunu git Filistinli çocuklara söyle bakalım. Cumhurbaşkanımızla ilgili yaptığınız konuşmayı, Türkiye Cumhuriyeti ile ilgili yaptığınız konuşmaları, gidin Filistinli annelere, çocuklara söyleyin bakalım size ne diyecekler? Niye o insanlar, dünyanın neresinde olursa olsun Myanmar'dan Filistin'e Balkanlar'dan Orta Asya'ya kadar nerede bir zulme uğrayan varsa zulme direnirken niye Türkiye Cumhuriyeti bayrağı taşıyor? Bunun bir anlamı var, bunun tarihsel bir derinliği var."
"HAYVAN HAKLARI YASASI SON KEZ GÖRÜŞÜLÜYOR"
Çelik, bir basın mensubunun Hayvan Hakları Yasası'nın ne zaman çıkacağı konusundaki sorusu üzerine, "Bu MYK'de son kez görüşüyoruz Hayvan Hakları Yasası'nı. Geçen sefer sunum yapıldıktan sonra arkadaşlarımızın çeşitli değerlendirmeleri oldu, sorular oldu, düzeltilmesi gereken yerler, kurulacak mekanizmalarla ilgili birtakım yaklaşımlar oldu. Bunun üzerine Cumhurbaşkanımız, o konuların tekrar çalışılıp getirilmesini söylemişti. Cumhurbaşkanımızın kesin talimatı; son kez bunu değerlendireceğiz, son noktayı bugün koyacağız ve bu dönem Meclis kapanmadan bu yasa hayata geçecek, Cumhurbaşkanımızın kesin talimatı budur." bilgisini paylaştı.
Yasanın hayvanlara yapılan zulmü, işkenceleri sona erdirmek, azaltmak açısından önemli bir işlevi olacağını düşündüklerini aktaran Çelik, şunları kaydetti:
"Ayrıca başka birtakım uygulamalar da var. Öteden beri biliyorsunuz, onlar bir can olarak değil bir mal olarak değerlendiriliyordu, bütün bunları düzeltecek, yani daha kendi değerlerimize, çağdaş değerlere daha uygun bir yaklaşım, vatandaşların ve bu konuda çalışan sivil toplum örgütlerinin taleplerine daha uygun bir yaklaşım bu yasa ile birlikte ortaya çıkacak. En önemlisi de bu canların korunması konusunda yüksek bir çerçeve gerçekleşmiş olacak. Cumhurbaşkanımızın talimatı bu dönem Meclis kapanmadan bu yasanın çıkması gerektiği yönündedir. Bugün MYK'de son kez tartışıldıktan, üzerinden geçildikten sonra bu yasanın çıkması için gereken adımlar atılacaktır."
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Ol