2016 Yılı Bütçesi Tbmm Genel Kurulu'nda

2016 Yılı Bütçesi Tbmm Genel Kurulu'nda

Maliye Bakanı Ağbal: (2)"Vatandaştan aldığımız 1 kuruşun dahi hesabını vermeliyiz, şeffaf olmalıyız, hesap verebilir olmalıyız ve yetimin hakkını asla hayduda kaptırmamalıyız"- "2016 yılında Türkiye'nin hedef olarak belirlemiş olduğu yüzde 4,5 büyüme oran

TBMM (AA) - Maliye Bakanı Naci Ağbal, "Vatandaştan aldığımız 1 kuruşun dahi hesabını vermeliyiz, şeffaf olmalıyız, hesap verebilir olmalıyız ve yetimin hakkını asla hayduda kaptırmamalıyız" dedi.

Ağbal, TBMM Genel Kurulu'nda, Hazine Müsteşarlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) bütçeleri üzerine söz aldı.

Bakan Ağbal, AK Parti'nin hükümeti devraldığı 2002 yılında, 119 milyar liralık bütçenin 51 milyar lirasının faiz ödemelerine verildiğini anımsatarak, "Yani her yüz liralık kamu harcamasının 43 lirasını sadece faize harcıyorduk. Peki, 2002 yılında faize 51,7 milyar lira verirken, bu ülkenin yatırımlarına ne kadar harcıyorduk? Yatırıma sadece 7,9 milyar lira, bunu unutmayın" ifadesini kullandı.

Aynı yıl sağlık harcamalarına 13,5 milyar lira, eğitim giderlerine 11,9 milyar lira harcandığını hatırlatan Naci Ağbal, şunları kaydetti:

"Şimdi, sağlık, eğitim, yatırım; üst üste topluyorum. Kaç lira buluyorum, 33,33 milyar lira. Faize ne kadar gitmiş, 51,7 milyar lira. 51,7 mi büyük, 33,3 mü büyük? Dolayısıyla, AK Parti hükümetlerinin devraldığı bütçe bir faiz bütçesiydi, vatandaşa hizmet eden bir bütçe değildi. Peki bugüne gelelim, bir de bugünü, rakamları görelim. Bugün durum ne? Bütçemiz 119 milyar liradan 570 milyar liraya çıkmış, biz yaklaşık 5 kat kamu harcamalarını artırmışız. Peki 2016 yılında faiz ne kadar? 56 milyar lira. Enflasyonu düşün, yani 2002'deki 51,7 milyar lirayla 2016'daki 56 milyar lirayı yan yana koyun, aslında reel olarak faizi nereden nereye getirdiğimizi çok rahat görürsünüz. Zaten onun için her 100 liranın 43 lirasını biz faize harcıyorduk, şimdi sadece 9,8 lirasını faize veriyoruz."

"Yeter mi? Bu da fazla, bunun da daha aşağı gelmesi lazım" ifadesini kullanan Ağbal, faiz harcamalarının daha da aşağıya geldiğinin görüleceğini dile getirdi.

- "Faize verilen paranın 5 katını yatırıma, sağlığa, eğitime veriyoruz"

Yatırım bütçesinin 80 milyar lira olduğunu, sağlık harcamaları için de 2016'da 95 milyar lira harcanacağını aktaran Bakan Ağbal, "Eğitim giderleri 109 milyar lira. Şimdi toplayalım; sağlık, eğitim ve yatırım. Üçünü de beraber topladığım zaman 284 milyar lira yapıyor, yani 570 milyar liralık bütçenin 284 milyar lirasını sağlığa, eğitime ve yatırıma harcıyoruz. Peki, 570 milyar liraydı toplam bütçe, bu durumda bunun üçü 284 milyar lira. Faiz ne? 56 milyar lira. Yani faize verilen paranın 5 katını yatırıma, sağlığa, eğitime veriyoruz. Bu işte 'milletin bütçesi' diyeceğimiz bütçe, böyle bir bütçe olabilir" diye konuştu.

1984 yılından 2002'ye kadar Türkiye'ye gelen doğrudan yatırım tutarının 14,8 milyar dolar olduğunu hatırlatan Naci Ağbal, "Peki, 2003'ten 2015'e kadar Türkiye'ye gelen doğrudan yatırım tutarı ne kadar? 165 milyar dolar. 14,8 mi büyük, 165 mi büyük? Gönül ister ki keşke 90'lı yıllar da bu ülkenin kalkındığı yıllar olsaydı, bankalar o dönemde soyulmasaydı" değerlendirmesinde bulundu.

Ağbal, sözlerine şöyle devam etti:

"Ekonomi bilenler bilir, niye bu faiz bütçe içinde bu kadar yer tutuyor? Bunu belirleyen değişik faktörler var. Bunlardan bir tanesi, sizin borcunuzun miktarı. Eğer borcunuz miktar olarak yüksekse, tabii ki yüksek faiz ödersiniz, bu doğal değil mi? Zaman zaman bazı arkadaşlarımız burada gelip şu anda kamu borç stokunun tutarını söyleyip bu tutar üzerinden eleştiri getiriyorlar, ben de bir ekonomi bürokratı olarak hayretle karşılıyorum. Önemli olan şudur; bakın, bugün OECD ülkelerinde, Avrupa ülkelerinde hep karşılaştırırlar, bir ülkede, faize ödenen para ile o ülkenin gayrisafi yurt içi hasılasını karşılaştırırlar. Birkaç tane rakam vereceğim, Türkiye, 2002 yılında gayrisafi yurt içi hasılasının yaklaşık yüzde 15'ini faize veriyordu. Bakın, 100 liralık milli gelirin 15 lirası faize gidiyordu. Şimdi kaç lira oldu? Bu, yüzde 2,9'a düştü. Peki bu nasıl oldu? Şimdi ekonominin diliyle konuşalım, bu nasıl oldu? Borç tutarı nominal olarak artıyor, artmasına rağmen nasıl bu kadar aşağıya doğru gelir? Bir; milli gelir büyüdü. Daha büyük bir milli gelirle biz bu ülkeyi yönetiyoruz. İki; bir ülkede enflasyon yüzde 62'yse ve siz reel olarak yüzde 25 faiz ödüyorsanız, evet, sizin faiz faturanız yüksek olur. Doğru mu? Bu kadar basit. Hesap ortada."

Türkiye'nin, OECD tablosunda ilk defa normal bir yere geldiğini belirten Bakan Ağbal, "AK Parti hükümetleri döneminde kamu maliyesi alanında, kamu borç yönetimi alanında önemli reformlar yapıldı. Herkes bunu bugün kabul ediyor, içeride de dışarıda da Türkiye'de kamu hesaplarının ne kadar şeffaf olduğunu herkes takdir ediyor. Bugün Eurostat'a da veri gönderebiliyoruz, OECD'ye de veri gönderebiliyoruz. Eskiden Türkiye, OECD tablolarında birçok bölümde verisi gelmeyen bir yer olurdu" açıklamasında bulundu.

- "Vatandaştan aldığımız 1 kuruşun dahi hesabını vermeliyiz"

Naci Ağbal, konuşmasında, "Vatandaştan aldığımız 1 kuruşun dahi hesabını vermeliyiz, şeffaf olmalıyız, hesap verebilir olmalıyız ve yetimin hakkını asla hayduda kaptırmamalıyız. Burada hiçbir sorun yok" ifadesine yer verdi.

Hazine Müsteşarlığı tarafından verilen garantiler ve borç üstlenim taahhütlerinin muhasebe hesaplarına yansıtıldığını ve düzenli olarak da raporlandığını aktaran Ağbal, Maliye Bakanlığınca hazırlanan ve 2015 yılı Temmuz ayında Resmi Gazete'de yayımlanan "Kamu Özel İş Birliği Uygulamalarının Muhasebe İşlemleri Tebliği" çerçevesinde, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerince kamu-özel iş birliği modeli çerçevesinde yapılan yatırım ve hizmetlerin muhasebe işlemlerinin düzenlendiğini söyledi.

Bakan Ağbal, "Yani ben Müsteşarken bu çalışmalara başladık o zaman. İstedik ki bu kamu-özel iş birliği projeleri çerçevesinde yapılan bütün taahhütler ilk andan itibaren muhasebe kayıtlarına yansısın, çünkü sonuç itibarıyla bunlar ileride bütçeye yüklenim olarak gelecek. Onun için, burada da gerekli düzenlemeleri yapmak suretiyle şeffaflığı ve hesap verilebilirliği sağladık" ifadesini kullandı.

Naci Ağbal, 2015 yılının, küresel anlamda krizden sonraki en sıkıntılı yıl olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"2016 yılına ilişkin genel anlamda beklentiler olumlu olmakla birlikte, son dönemde ortaya çıkan birtakım küresel gelişmeler ve veriler 2016 yılına ilişkin de birtakım riskleri beraberinde getirmekte fakat Türkiyemizin, küresel anlamda gelişmekte olan ülkeler içerisinde olumlu yönde ayrışmasını sağlayan birtakım kazanımlarımız var, birtakım gelişmelerimiz var. Özellikle 1 Kasım seçimlerinde Türkiye'de güçlü bir siyasi iktidarın çıkmış olması, hükümetin çıkmış olması, bugün dışarıda, finans piyasalarında Türkiye'nin önemli bir artısı olarak görülüyor.

Öyle bir hükümet ki sadece siyasi istikrarı sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda güçlü bir reform programına da sahip. Biliyorsunuz, daha hükümeti kurar kurmaz hemen bir eylem planı açıkladık; üç aylık, altı aylık ve bir yıllık ve bu süreçte de yapacağımız her bir reformu takvime bağladık. Dedik ki 'şu vadede bunu yapacağız, bir yılda bunu yapacağız'. Şu anda bunları Meclisimize getiriyoruz, komisyonumuzdan geçiyor, Genel Kurulumuza geliyor. İnşallah, güvenceli esneklikle ilgili yasal düzenleme de yakında Genel Kurul'a gelecek."

- "Güçlü bir hükümet vardır, gündemine hakimdir"

Ağbal, "2016 yılında Türkiye'nin hedef olarak belirlemiş olduğu yüzde 4,5 büyüme oranını destekleyen siyasi sebepler bulunmaktadır. Güçlü bir hükümet vardır, gündemine hakimdir, piyasalar tarafından olumlu karşılanan bir ekonomik reform programına sahiptir ve bunları da söylediği takvimde gerek Meclis'ten gerek Bakanlar Kurulu'ndan birer birer çıkarabilmektedir. İnşallah, bunlar büyüme açısından Türkiye'yle ilgili olumlu gelişmelerdir" şeklinde konuştu.

Yatırımcılarla, sanayicilerle ve ihracatçılarla görüştüklerini belirten Bakan Ağbal, "Kısa ve orta vadede, özellikle siyasi istikrarın sağlanmış olmasından, hükümetin önemli bir reform programını peyderpey hayata geçirmesinden dolayı son derece memnunlar. Dolayısıyla, inşallah 2016 yılında özellikle özel sektör tarafından yapılacak sabit sermaye yatırımlarıyla da büyümeye güçlü bir destek verilecek" değerlendirmesinde bulundu.

2016 yılında Avrupa Birliği pazarında özellikle iç talebin artması bağlamında olumlu gelişmelerin yaşanacağını ifade eden Naci Ağbal, "Dolayısıyla, Avrupa Birliği pazarı Türkiye için önemli bir pazardır, 2016 yılına ilişkin büyüme hedeflerimiz konusunda net ihracata katkı yapacağını düşünüyoruz. Günbegün de Avrupa pazarında ihracatçılarımız daha fazla orada ürün satmak suretiyle ihracattan kaynaklanan büyümeyi de inşallah gerçekleştirecekler" görüşünü dile getirdi.

Büyümeye önemli katkı sağlayacak unsurlardan bir tanesinin de tasarrufların artırılması olduğunu vurgulayan Ağbal, "Bireysel emeklilik sistemiyle yaptığımız düzenlemeyi inşallah 2016 yılında yaygınlaştırmak suretiyle, otomatik katılım sistemini getirmek suretiyle de tasarruflar noktasında da önemli bir yeni düzenlemeyi Meclis'ten geçirmiş olacağız" açıklamasında bulundu.

İş gücü piyasasının etkinleştirilmesiyle ilgili önemli reformların gündemlerinde yer aldığını anlatan Bakan Ağbal, güvenceli esneklikle ilgili düzenlemenin komisyondan geçtiğini, yakında Genel Kurul'a geleceğini kaydetti.

"Bu ülkenin kalkınmasını, rekabetçi olmasını istiyorsak piyasalarımızı da mutlaka daha etkin, daha verimli bir yapıya kavuşturmak zorundayız" diyen Naci Ağbal, "Tabii ki birtakım riskler mevcut bu global ekonomide, global ekonomi kaynaklı birçok risklere sahip, fakat şunu kabul edelim ki gelişmekte olan ülkeler içerisinde Türkiye bugün her bakımdan önemli avantajlara sahiptir" dedi.

(Bitti)