''Seçilmiş Cumhurbaşkanı görevini niye bıraksın ?''

''Seçilmiş Cumhurbaşkanı görevini niye bıraksın ?''
Güncelleme:

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Şentop, anayasa teklifi ile ilgili tartışmaları değerlendirdi.

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, "Anayasa değişiklik teklifi ile Cumhurbaşkanının Meclisi feshedebileceği" tartışmalarına ilişkin, "Cumhurbaşkanı Meclisi seçime götürebilir ancak bunun karşılığında kendi seçimini de yenilemesi, yani görevden çekilmesi gerekir. Beş yıl için seçilmiş bir Cumhurbaşkanı görevini niye bıraksın, görev süresini niye kısaltsın?" değerlendirmesinde bulundu.

Şentop, "Birinci tur görüşmeleri tamamlanan anayasa değişiklik teklifi"ne ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

Muhalefetin, "Yasama yetkisinin, kararname çıkarma yetkisi verilerek Cumhurbaşkanına devredildiği" konusunda itirazlarda bulunduğunu belirten Şentop, "Muhalefetin bu düşüncesi yanlış." ifadesini kullandı.

Şentop, anayasa değişiklik teklifi metninde, Cumhurbaşkanının kararname yetkisinin, tamamen yürütme alanı ile ilgili olduğunu vurgulayarak, "Cumhurbaşkanının kararname çıkarma yetkisi ve sınırlarını" şu şekilde açıkladı:

"Bugün de yürütmenin düzenleme yetkileri var. Birincil düzenleme kanundur tabii ki ama kanun dışında kalan, yönetmelik ve tüzük gibi düzenleme yetkileri de var. Meclis'ten yetki alarak Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisi var ama adı üstünde bunlar kanun hükmündedir, kanuna eşdeğerdir. Mevcut Anayasaya göre, OHAL dönemlerinde Cumhurbaşkanı başkanlığındaki Bakanlar Kurulu, Meclis'ten yetki de almadan KHK'lar çıkartabiliyor. Yani mevcut anayasa, kanunları yürürlükten kaldırma, kanunlarda değişiklik yapma yetkisi veriyor. Biz teklifle, bu yetkilerin hepsini kaldırıyoruz. Sadece Cumhurbaşkanına kararname çıkarma yetkisi veriyoruz. Bu kararname yetkisi de sadece yürütmeyi ilgilendiren hususlarla sınırlı. Anayasa'daki temel haklarla, siyasi haklar ve kişi hakları ile ilgili bir düzenleme yapma imkanı yok.

Ayrıca anayasada, kanunla düzenleneceği belirtilen hususlar var, böyle yaklaşık 70 civarında konu var. Bu konularla ilgili olarak da sadece kanunla düzenleme yapılacağı için, kararname ile düzenleme yapmak mümkün değil. Bir konuda kanunla önce düzenleme yapılmışsa, o konuda kararname çıkartılamayacak. Çünkü, kararnamenin kanunu değiştirme gücü yok. Veya bir konuda kararname ile düzenleme yapılmışsa, o konuda daha sonra kanun çıkarsa kararname hükümsüz hale geliyor. Diyelim Cumhurbaşkanı bir kararname ile düzenleme yaptı ama Meclis bunu beğenmiyor. Meclis bunun üzerine o konuyla ilgili bir kanun çıkartır, Cumhurbaşkanının kararnamesini geçersiz hale getirebilir."

Şentop, yeni düzenlemeye göre, bir kanunla Kanun Hükmünde Kararname (KHK) arasında çelişki ortaya çıkması halinde kararnamenin uygulanmayacağını, kanunun uygulanacağını bildirdi.

"Cumhurbaşkanlığı kararnameleri Anayasa Mahkemesi denetimine tabi"

Cumhurbaşkanı kararnamelerinin iptalinin de söz konusu olabileceğini vurgulayan Şentop, bu kararnamelerin Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi olduğunu kaydetti.

Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanına tanınan kararname çıkarma yetkisinin, yasama yetkisinin devri anlamına gelmediğini belirtti.

ABD'de başkanlık kararnamesi, Fransa'da Cumhurbaşkanlığı kararnamesi olduğunu anımsatan Şentop, "Bu yetki, bütün ülkelerde olduğu gibi bizde de yürütmeye verilen bir yetkidir." diye konuştu.

"Yasamanın ya da yargının yetkilerini alıp yürütmeye vermiş değiliz"

Anayasa Komisyonu Başkanı Şentop, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tek adam olacağı" eleştirilerine şu cevabı verdi:

"Yürütme, yasama ve yargı olmak üzere üç temel erk var. Cumhurbaşkanına verilen yetkilerin hepsi, bugün Anayasa'da yürütmeye verilen yetkilerdir. Yani yasamanın ya da yargının yetkilerini alıp da yürütmeye vermiş değiliz, yürütmenin yetkilerini yürütmeye veriyoruz. Zaten doğru ve önemli olan da bu. Burada karıştırılan husus şu: Yürütme, daha önce Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanınından oluşuyordu, şimdi ise yürütme Cumhurbaşkanının uhdesinde. Bu, sistemin tabiatı gereği böyle. Yürütmenin yetkileri gene yürütmede, yasamanın yetkileri gene yasamada, yargının yetkileri de gene yargıda.

Bu tek adam meselesi de çok komik bir şey. Önerdiğimiz sistem bütün dünyada böyle. Obama kabilesi ile falan yönetmedi ABD'yi, tek kişi yönetti. Bugün ülkeyi kaç kişi yönetiyor? İki kişi, çift başlılık dediğimiz o, Cumhurbaşkanı ve Başbakan. Kabine var ama sonuçta kabine Başbakan ve Cumhurbaşkanının onayı ile kurulmuş. Yürütme açısından, iki kişi yönetiminden tek kişi yönetimine geçiliyorsa buna mı itiraz var? Sonuçta millet doğrudan seçecek, yürütme yetkisini verecek."

"Gidersin ve gelemeyebilirsin"

Mustafa Şentop, teklifte, Cumhurbaşkanının tek taraflı olarak Meclis'i seçime götürme yetkisinin olmadığını kaydetti.

Cumhurbaşkanının Meclis'i seçime götürebileceğini ancak bunun karşılığında kendi seçimlerini de yenilemesi, yani görevden çekilmesi gerektiğini ifade eden Şentop, "Cumhurbaşkanı Meclis'i seçime götürmek istiyorsa, bunun bedeli Cumhurbaşkanının görevden çekilmesidir. Beş yıl için seçilmiş bir Cumhurbaşkanı görevini niye bıraksın, görev süresini niye kısaltsın? Sonuçta seçim yapılacak, gidersin ve gelemeyebilirsin, seçimde kazanmanın garantisi yok." diye konuştu.

Anayasa Komisyonu Başkanı Şentop, Cumhurbaşkanın ülkeyi seçime götürmesi durumunda, milletin, "Ben sana ve Meclise 5 yıl verdim, neden ülkeyi seçime götürüyorsun?" diyerek, sandıkta bunun hesabını sorabileceğini vurguladı.

"Cumhurbaşkanı her konuda suçlanabilecek"

"Meclisin Cumhurbaşkanını Yüce Divana sevk yetkisi" ile ilgili olarak Şentop, bugünkü sistemde, Cumhurbaşkanının sadece vatana ihanet suçuyla yargılanabildiğini, diğer suçlar bakımından sorumsuzluğu olduğunu anımsattı.

Mustafa Şentop, "Biz Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığı birleştirdiğimiz için, Başbakanın sorumluluğuyla ilgili madde ile Cumhurbaşkanının sorumluluğuyla ilgili maddeyi birleştirmiş olduk. Böylece bütün suçlar bakımından Cumhurbaşkanına suçlanma imkanı getirdik, her konuda suçlanabileceğini getirdik." diye konuştu.

Cumhurbaşkanının Yüce Divan'a sevkini kolaylaştırdıklarını anlatan Şentop, şu görüşlerini paylaştı:

"Mecliste Yüce Divana sevki için gerekli oranı 4'te 3'ten, 3'te 2'ye indirdik. ABD'de 3'te 2'dir bu oran. Cumhurbaşkanı daha önce 3'te 1 oranı ile suçlanabilirken, şimdi 3'te 1,5 oranı ile suçlanabilecek, yani salt çoğunluk oranı ile. Cumhurbaşkanının her suçla suçlanabileceğini kabul ettikten sonra, suçlamayı yapacak milletvekili sayısını da çok düşük bir düzeye indirdiğinizde, o zaman Cumhurbaşkanının çalışma alanını bütünüyle sınırlamış olursunuz. O zaman muhalefet Mecliste her gün Cumhurbaşkanı hakkında suçlamada bulunur. Her gün bir suçlama ile karşıya kalan Cumhurbaşkanının iş yapabilmesi, çalışabilmesi mümkün değil. Biz, suçlamayı, siyasi enstrüman olarak kullanmaktan çıkartmak istedik. Çünkü, sevki kolaylaştırdık. 3'te 2'yi bulma ihtimali bulunmayan Meclisteki muhalefet, suçlamayı yapacak, çamur at izi kalsın. Nasıl olsa Meclisten geçmeyecek ama 'biz her gün bir tane suçlama yapalım' diye, bunu suistimal edebilecekler. Bu suistimale de izin vermemek lazım. Dengeli bir düzenleme yaptık. Sadece ciddi addedilecek suçlamalar için bir engel yok, o suçlamalar yeterli desteği alır zaten."

AA