Polis şiddetinde 7 yıl sonra gelen tazminat kararı

Polis şiddetinde 7 yıl sonra gelen tazminat kararı
Güncelleme:

İzmir'de 2015 yılında katıldığı "Laik, bilimsel, ana dilinde eğitim" eyleminde polisin şiddet uyguladığı bir kişiye Anayasa Mahkemesi 90 bin TL'lik tazminat ödenmesine hükmetti.

Alevi örgütleri ve Eğitim Sen 2015 yılında “laik, bilimsel ve ana dilinde eğitim” konusunda ülke genelinde basın toplantısı ve protesto gösterileri düzenledi.

Nuray Zencir de İzmir’de yapılacak eyleme katılmak üzere Basmane Meydanı’na gitti. Henüz açıklama yapılmadan polis toplanan gruba basınçlı su ve biber gazi ile müdahale etti. Nuray Zencir burada ıslandı ve İzmir Fuarı’na doğru kaçtı. Bu arada bazı insanların polisler tarafından darbedilerek gözaltına alınmasını alkışlayarak protesto etmeye başladı.

 "HER TARAFIM ÇOK AĞRIYOR"

Tam bu sırada polislerin arasından çıkan bir amir kendisini gözaltına almaya çalıştı. Diğer polisler de bunun üzerine gelerek kendisine vurmaya başladı. Tanık ifadelerine göre bir polis kaskıyla vuruyordu. Bir süre polisten şiddet gören Nuray Zencir gözaltına alınmadan serbest bırakıldı.

Zencir o anları Devlet Hastanesi’ndeki doktora şu ifadelerle anlattı: “Hatırladığım kadarıyla eylem alanında bir polis memuru kafama gözüme vurdu. Başım döndü yere düştüm. 7-8 polis memuru beni alıp götürmek için aralarında sırtımı yumrukladılar, copladılar, her tarafım çok ağrıyor.”

Devlet Hastanesi’nde düzenlenen raporda, sırt bölgesinde 10-15 santimetre lezyon ve sol elmacık kemiği üzerinde 7 santimetre morarma tespit edildi. Hayati tehlikesi olmadığı, bulguların basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği kaydedildi.

"KESİNLİKLE ŞAHISLARA VURULMADI"

Emniyet Amiri Ş.K. ifadesinde, “Memurlarla, şahıslar arasında bir itişme oldu. Kesinlikle şahıslara vurulmadı. Belki de müşteki şahsı vermek istemeyen şahıslar bile yapmış olabilir” dedi.

 Başsavcılık polisler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. İtirazı değerlendiren mahkeme de “Başsavcılık kararı uygundur” dedi.

Nuray Zencir, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.

Yüksek Mahkeme şu tespit ve değerlendirmelerde bulundu:

Devlet her türlü fiziksel ve ruhsal saldırı olayının sorumlularının belirlenmesini, gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmî bir soruşturma yürütmek durumundadır.

 Yetkililer, olay ve olguları ciddiyetle öğrenmeye çalışmalı; soruşturmayı sonlandırmak ya da kararlarını temellendirmek için çabuk ve temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır.

Başvurucunun bizzat şiddete başvurduğuna ya da kolluk güçlerine direndiğine dair tutanak veya görüntü bulunmamaktadır. Ayrıca başvurucu hakkında bu toplantı nedeniyle alınmış bir cezai önlem veya soruşturma yapıldığı bilgisi de mevcut değildir. Dolayısıyla güç kullanımının gerekliliği ve orantılığı kolluk birimlerince ortaya konulamamıştır.

Somut olay bir bütün olarak değerlendirildiğinde eylemin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele şeklinde nitelendirilmesi mümkün görülmüştür.

Anayasa Mahkemesi hükmü şöyle kurdu:

“Açıklanan gerekçelerle;

İnsan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutu itibarıyla İHLAL EDİLDİĞİNE OYBİRLİĞİYLE,

Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia hakkında İNCELEME YAPILMASININ GEREKLİ OLMADIĞINA Engin YILDIRIM’ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

Kararın bir örneğinin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,

Başvurucuya net 90.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine
karar verildi.