O heykellere tepkiler devam ediyor
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone OlKamuoyu son dönemde bazı şehir ve kasabalarda yöreyi temsilen yaptırılmış heykellere tepkiler devam ediyor.
Sosyal medyada çeşitli şehirlerden çekilmiş birbirinden garip heykel fotoğrafları paylaşılıyor. Birçok eleştiri alan heykellerden, heykelleri yapanlarda rahatsız. Hürriyet gazetesinden Musa Kesler'in haberine göre heykel üretimi yapan Yakup Koçak da diğer meslektaşları gibi 'kim ne isterse onu yapıyoruz' dedi.
Bu sektörün en büyük firmalarından birinin sahibi olan Halil Kelikoğlu, yaklaşık 30 yıldır Ankara’da bu tür heykeller üretiyor. “Mimar, heykeltıraş değilim. Benim işim ticaret” diyen Kelikoğlu “Daha evvelden toptan inşaat malzemesi satıyordum. Bu işe tesadüfen girdik, şimdi de çıkamıyoruz” diye konuştu.
Ağırlıklı olarak fiberglas heykel ve maketler ürettiklerini söyleyen Keklikoğlu şöyle konuşuyor:
“Bugüne kadar yüzlerce heykel yapmışızdır. Nasreddin Hoca, Keloğlan gibi heykellere çok ilgi var. Belediyeler tercih ediyor bunları. Bir de tarihi kahramanları istiyorlar; Yeniçeriler, Dadaloğlu, Köroğlu gibi... Kafeler veya oteller ise mitolojik döneme dair heykeller alıyor. Nasreddin Hoca türü heykelleri de genelde belediyeler ve okullar alıyor. Biz talebe göre üretim yapıyoruz. Bazıları heykel tam detaylı değil de çizgi film karakteri gibi olsun istiyorlar. O zaman gerçeğe çok yakın olmuyor. Ama silikon kalıptan gerçeğe çok yakın ürünler yapabiliyoruz. Önemli olan taleptir.
"TEPKİ GÖREN ÜRÜNLER EN UCUZLARI"
Detaylı heykeller için silikon kalıp alınıyor, onun kalıp ve heykeltıraş maliyeti yüksek. Fiberglasın fiyatı daha uygun geliyor tabii. Mesela müşteri ‘Yeniçeri heykeli olsun ama fiyatı uygun olsun’ diyor. Ona göre kalıp hazırlıyoruz. Heykeltıraş ona göre çalışıyor. Talep ve bütçe meselesi. İstenen bütçeye uygun çalışıyoruz. 10 bin liralık da yeniçeri heykeli var, 30 bin liralık da. Sosyal medyada tepki gören ürünler en ucuz ürünler. O kalitede bir ürün istenmiş, üretici de onu üretip satmış.
Bizim hem kendi şirketimize bağlı hem de dışardan çalıştığımız lisanslı heykeltıraşlar var. Ticari bir firmayız ve her bütçeye hitap ediyoruz. Yüksek sanat değeri olan ürünler yapmak peşinde de değiliz. İnsanların hayal gücü çok geniş, aklınıza gelecek her şeyi istiyorlar. Bir diş hekimi geldi, üç metrelik azı dişi istiyor, içine de kaydırak koyacakmış, çocuklar kaysın diye. Bir sucuk üreticisi dalında sucuklar olan büyükçe bir ağaç istiyor. Varlıklı birinin de dedesinden hatıra kalan öküz arabası (kağnı) varmış. O arabaya bir çift öküz yaptırmak istiyor. ‘Parası önemli değil, sen yap’ diyor. Şimdi biz de bu konular üzerinde çalışıyoruz.”
ZANAATIMIZA LAF GELİYOR
Yakup Koçak da Dolapdere’deki mütevazı atölyesinde üretim yapıyor. Sosyal medyada dolaşan fotoğrafları o da görmüş. “Uyduruktan şeyler bunlar. Liyakatsiz ve ehil olmayan kimseler yapmış” diyerek tepki gösteriyor. “Bizim işimiz hem zanaat hem sanat” diye vurguladıktan sonra şöyle devam ediyor:
“Belediyeler de dikkat etmiyor. Bir sanat danışmanı olur, işi bilen biri olur. Bunlar yok... Bizim zanaatımıza da laf geliyor.”
ASIL KUSUR YAPTIRANDA
Necati İnci Türkiye’de bu alandaki en eski firmalardan birinin sahibi. 1942’de babası Mehmet İnci tarafından kurulan heykel firmasını şimdi üçüncü kuşak, oğlu Savaş İnci devam ettiriyor. 81 yaşındaki İnci, “7 yaşımdan beri bu işin içindeyim” diyerek anlatmaya başladı:
“Türkiye’de fiberglası bu alanda kullanan ilk firmayız. İTÜ’den hocalara da danıştık. Uygun ve düzgün kullanıldığında çok güzel eserler ortaya çıkar. Biz ilk olarak Atatürk heykeli yaptık bu malzemeden. Gayet de iyi oldu. Asıl bu tür renkli heykel ve maketlerin asıl kullanım yeri lunaparklar. Kasabalara sonradan yayıldı. Bu iş sanattan uzak kişilerin, kopyacıların eline düşünce bu hale geldi. Sosyal medyadaki heykelleri yapanlara kızmıyorum. O kadarı istenmiş onlar da yapmış. Ama onu bir bedel ödeyerek alan, şehrine halkına layık görenlere tepkim var.”
BU İŞLER BÖYLE OLMAZ
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin eski dekanlarından, Baksı Müzesi’nin kurucusu Prof. Dr. Hüsamettin Koçan da asıl sorumluluğun yetkili kurumlarda olduğunu belirterek “Sanatın kente katkısını önemsiyorsak yetkililerin sanat ve estetik konusunun bir uzmanlık alanı olduğunu kabul ederek ona göre hareket etmeleri şart... Çok ciddiye alınması gereken bir konu bu" dedi.
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Ol