Mansur Yavaş'tan Muharrem İnce ile ilgili ilk yorum
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone OlABB Başkanı Mansur Yavaş, Muharrem İnce'nin adaylıktan çekilmesine ilişkin yorumda bulundu.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş Habertürk'te soruları yanıtladı. Yavaş, Cumhurbaşkanlığı seçimin ilk turda biteceğine inandığını söyledi. Öte yandan Muharrem İnce'nin adaylıktan çekilmesine ilişkin olarak "Seçimden sonra kime yarayacağını veya yaramayacağını göreceğiz. Sayın Kılıçdaroğlu bunu nefretle kınadı. 'Gelin bunlarla birlikte uğraşalım' dedi. Güzel bir çağrıydı. Bunun artık Türkiye'de bir sonu olması lazımdır. Devlet yapısını buna göre yeniden düzenlemek, cezai müeyyideleri de buna göre düzenlemek lazım. Ceza bir etkendir" dedi.
Yavaş'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
Çorum'da miting esnasında haberim oldu. Karşımda oturan gençler 'Muharrem İnce adaylıktan çekildi' diye yazdılar. Ben tabii konuya girmedim. Yorum yapmadım. Daha sonra televizyonda izledim. Tabii şu çok kötü. İki gün önce ortaya atılan kaset iddiaları var. Bunlar iğrenç iddialar. Ankara'da bir ilçe belediye başkanına bu şekilde kumpas kuruldu, adaylığı engellendi. Daha sonra FETÖ'cülerin MHP'deki yöneticilere yaptığı kumpaslar geldi. Türkiye'de mübalağa etmiyorum bir ayakkabı boyacısı, inşaatta çalışan işçi dahi birisiyle konuşurken 'abi beni dinliyorlar' gibi vehime kapılıyor. Artık gerçekten diğer siyasiler, basın, sosyal medyada yer alanlar böyle bir şey geldiği zaman yayınlamıyorlar, kulak asmıyorlar, alet olmuyorlar artık. Ankara'da MHP'li yöneticilerle ilk kaseti bir yerel televizyon yapmıştı. İktidara yakın bir kanal. Sahibi şu anda milletvekili adayı. Bunların sonlanması lazım. Bunun adı tuzaktır. Bunların çok ağır cezasının olması lazım. Eğer devletin içinde yapıyorsa çok çok daha ağır cezalar alması lazım. Menşei nedir bilmiyorum, bir sürü iddia var. İnşallah menşei ortaya çıkartılır.
"KİME YARAYACAĞINI SEÇİM SONRASI GÖRECEĞİZ"
Sosyal medyada bir linçe tabi tutuldu açıkçası. Aday olmak herkesin hakkıdır. Niye çıkıyorsun diye linç etmek yanlış. Bir 'çekil' başvurusu kamuoyunda oldu. Sonra teşkilatta ve milletvekilleri adayları istifa etti. Seçimden sonra kime yarayacağını veya yaramayacağını göreceğiz. Sayın Kılıçdaroğlu bunu nefretle kınadı. 'Gelin bunlarla birlikte uğraşalım' dedi. Güzel bir çağrıydı. Bunun artık Türkiye'de bir sonu olması lazımdır. Devlet yapısını buna göre yeniden düzenlemek, cezai müeyyideleri de buna göre düzenlemek lazım. Ceza bir etkendir. Bunu kamuoyunun lanetlemesi lazım. Seçim zamanı bu tür şeyler kamuoyunda çok fazla etki etmez. Sosyal medyanın gündemi bu. Vatandaşın gündemi olacağını düşünmüyorum. Seçim birinci turda bitecek, buna inanıyorum. İnce'nin istifasından bağımsız birinci turda biteceğine inanıyorum. Oy pusulasında kalacak. Bir kısmı yine oraya oy verecektir. Tahmin ediyorum önümüzdeki günlerde onu destekleyenlerin eğilimlerini göreceğiz.
"SİNAN BEY 'ÇEKİLMİYORUM' DEDİ, SEÇİME GİRECEK"
Keşke beraber başından girilseydi. Bir yol çizmiş insana da 'artık çekil' denmesine gerek yok. Zaten seçmen ona karar verecek. Sinan Oğan Bey 'çekilmiyorum' dedi. O da girecek seçime. Çok dikkatli dil kullanmaya çalışıyorum bu konularda. Siyaset çok kirlendi. Sürekli duyumlar oluyor. Gene provoke bir şeyler olabilir. İftira atarak, kirli siyaset yaparak seçimi kazanma yolunu benimsemişler. Bunu görenler acı acı gülüyordur. Erzurum'daki olay gibi aleyhte mi olur, lehte mi olur bunu göreceğiz. Millet İttifakı tarafından Cumhur İttifakı ile ilgili böyle bir broşür görüldü mü? Binali Yıldırım İstanbul seçiminde 'HDP'nin adayı yok, onların oylarını bekliyorum' diye beyanatı var. Hiçbir siyasetçi 'Ben oy istemiyorum' demez. Akla ziyan bir hadise. Seçime gidiyorsunuz, 65 milyon seçmen var, hepsinin oyunu isterseniz. Sadece oy istemek değil. Hakkari'de yaşayan seçmen de, Erzurum, Edirne, Ankara'da yaşayan seçmenin derdi ortak. İşsizlik, pahalılık, geçim sıkıntısı. Siz bunları çözmek için oy istersiniz. HDP 6 milyon civarında oy almış. Siz bunların hehpsine terörist gözüyle bakıyorsanız yandı bir ülke.
"KANDİL'İN AÇIKLAMALARI MİLLET İTTİFAKI'NI HEDEF ALIYOR"
Bu Kandil'den yapılan konuşmaları kabul etmek mümkün değil. Bunların hepsini doğru kabul edeceksek. Konuşmanın biri şu, 'Niye bizim üzerimizden siyaset yapıyorlar, bizi düşman gösteren AK Parti, bizimle en fazla temas kuran AK Parti, bana kaç defa bürokratlarını gönderdi' diyor. Şimdi İmralı'ya giden birileri çıktı. Bir siyasetçi herkesin desteğini ister. Benim fikrime göre HDP yöneticilerinin içerisinde Kandil'le bağlantılı olanlar var. Kandil'de yapılan açıklamaların millet ittifakına zararı var değil mi? O zaman düşünmek lazım, bu açıklamaları niye yapıyor? Sokaktaki çocuk bile aslında bu açıklamaların Millet İttifakı'nı hedef aldığını gösterir.
"İMRALI'DAN ÇIKARABİLECEK BİR GÜÇ YOKTUR"
Çözüm sürecinde ev hapisleri konuşuldu. AK Parti 3 kez Meclis'e pişmanlık yasası gönderdi. Bunların içerisinde birinci madde terör örgütü kurucularının da bir kez de olsa pişmanlık yasaından faydalanması. Hedef Öcalan'dı. Geri çekmek zorunda kaldılar. Eli kanlı teröristler cezasını çekmeden, İmralı'daki bebek katili cezasını çekmeden bu ülkede çıkaracak hiçbir güç yoktur.
"HDP'LİLERİN OYLARINI İSTEMİYORUZ DEDİKLERİNİ DUYDUNUZ MU?"
Yüzde 51 derken, sağ seçmen yüzde 60, sol seçmen yüzde 40 hesap ettiler. Nasıl olsa sol ile sağ bir araya gelmez diye düşünüldü. İşte geldi Millet İttifakı'nda. Dediler ki, koalisyonlar bitiyor. Koalisyonun babası var. HDP de kendi açısından birinden birini seçecek. Ben onların tam olarak yönlendirip, yönlendiremeyeceğini de bilmiyorum. HDP'nin içinde muhafazakâr seçmenler de var. Bugüne kadar iktidar mensuplarından 'Biz HDP'lilerin oylarını istemiyoruz' dediklerini duydunuz mu? Kaç tane HDP'li belediye başkanlarını kendilerine transfer ettiler. İktidarın ölçüsü kendilerine yakınlıkla ilgili hainlik yaftası vurulması. Kendileri görüşürse gayet normal, bir başkası görüşürse 'Niye partide değil de Meclis'te görüştünüz' demeler.
"TERÖRİSTLERİN ARKASINDA SIĞINARAK SİYASET YAPIYORLAR"
Benim için de aynı şey. Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde sayaçları PKK'lılar okuyacak dendi. Nerede şimdi PKK'lılar. Devletin milli güvenlik politikaları hiçbir zaman değişmez. Rusya orada teröristleri eğitirken, Amerika silahlı eğitim verirken hangi hükümet kayıtsız kalabilir. HÜDA PAR'ın bir videosu düştü, 'Bu sınırlar 1. Dünya Harbi sırasında başkaları tarafından çizilmiş suni sınırlardır. Irak, Suriye, Türkiye'deki Kürdistan mutlaka birleştirilecek' diyor. Bu şahıs sizin listenizde, biraz samimi olun. 85 terörist kaldı diyorsunuz, kalkıp da ülke bölünecek derseniz teröristlerin reklamını yapmış olursunuz. Teröristlerin arkasına saklanarak siyaset yapıyorlar. Gündem o değil, ekonomi.
"BERAAT ETMESİNE RAĞMEN KAYMAKAMLIĞA DÖNEMİYOR"
O kadar önde olan, cemaatin, örgütün baş sorumlusu olarak adlandırılan birisi şimdi kalkıyor insanları FETÖ'cülükle suçluyor. Böyle hukuk olamaz. Hukuk herkese eşit işleyecek. Bir tane kaymakam var. Çok iyi tanıyorum kendisini. Yaka paça araca atıldığını gördüm. Hapisten çıktı, beraat etti, beraati tescillendi. Ülkücü bir çocuktu. Kaymakamlığa başlatmıyorlar. Bu hak mıdır? Hiçbir irtibatı bulunmamış. O kişi istiyorsa kaymakam yapılmalıdır. Bu insan ne içer, ne yer kimse sormuyor mu? İstihbarat raporları önemlidir. Ama incelenmesi lazım. Çünkü hukuka olan güvenimiz sarsıldı. Benim rakibim herkesi FETÖ'cülükle suçladı. Kendi ilindekileri uçağa binip götüren kendisi. Böyle bir hukuk olamaz. Zaten bu konuların en fazla ortaya çıkma sebebi buradan. Yargılanıp da kesinleşmiş beraatini onayladı, niye başlatmıyorsunuz. Hem mağdur edilmiş hem de mağduriyeti devam ediyor. Sadakat devletle olur, başkasıyla olmaz.
"AMERİKAN BÜYÜKELÇİSİNİN YÜZÜNE SÖYLEDTİM"
Türkiye karşısı ayrı yapılanma yapacaksınız. İpleriniz başkasının elinde olacak. Hiçbir şekilde mücadeleden vazgeçilmez. Bir insan bir defa kendini niye saklar? Kod ismiyle niye atanır? Gizli kalmak istiyorlar. Bir yapı niye gizli kalmak ister? Niye içmediği halde içki içer? Bütün bağlantıların hepsi dışarıdan olduğu ortaya çıktı. Dışarıda halen korunuyorlar. Amerika koruyor. Amerikan Büyükelçisi görüşme istedi, Finlandiya Büyükelçisi de geldi. Dış İlişkiler Daire Başkanlığımız bunların raporunu tutar. Sayın büyükelçi beni ziyaret etmek istedi. Şimdi artık Dışişleri'nden izin alıyorlar. Ankara'da göreve başlayan büyükelçiler sayın Cumhurbaşkanına güven mektubu verirler. Daha sonra vali ve beledie başkanına 'ben geldim göreve başladım' denir. Amerikan büyükelçisi 'Türkiye'ye gelmiş ilk siyasetçi bürokratım' dedi. F-35'i niye vermediklerini sordum. 'Çok net söylüyorum, ben muhalefet belediye başkanıyım, bunları söylemek zorundayım. Binlerce silahı oraya niye getiriyorsunuz, hani orada terörü bitirmek üzere geldiydiniz, böyle dostluk mu olur? Kusura bakmayın ilişkiler böyle gidecekse ben hükümetin tarafını tutuyorum, bilginiz olsun' dedim. Tutanaklarda bunlar var. Finlandiya büyükelçisine de bunları söyledim.
"PEKİ SİZ AMERİKA'YA NİYE GİTTİNİZ?"
Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan dahi olmadan sadece genel başkan sıfatıyla Amerika'yla birçok görüşme yapmadı mı? Bunlar normal değil mi? Siz neyi yaptınız orada, o da onu yapıyor. Bu devletin başına geçecek Cumhurbaşkanı elbette sorumluluğunu bilir. ABD ile ilişkilerin düzeltilmesi lazım. Şu anda gerginlikten dolayı vermiyorlar. Bunun yanında silahlandırmaya devam ediyorlar. Bunların konuşması gerekmez mi? Bunları ancak yüzyüze söyleyebilirsiniz.
"İHALAR 86 MİLYONUN VERGİSİYLE YAPILDI"
Gelirken havalimanının yanında geçtim. 90'lı yıllarda İHA'ların yapımı başladı. Terörle mücadele için yapıldı. Geliştire geliştire şimdiki hale geldi. Anadolu gemisi de 72'de yapılan tersanede yapıldı. Bugüne kadar hiçbir hükümet elindeki silahları teşhir ederek siyasi propaganda yapmadı. Gerçekten güzel işler yapılmış, başımızın üstünde. Zaman zaman tivit de atarım, ülkenin kazanımıdır. 86 milyonun vergisiyle yapılmıştır. Ondan sonra gelen de onu geliştirecektir.
"BİR KOORDİNASYON TOPLANTISIYDI"
Seçim akşamını hep birlikte mi izleyeyim; yoksa sayın genel başkanlar kendi genel merkezlerinde mi izlerler diye düşündük. Ayrı ayrı izlemeyi tercih edeceklerini düşündüler. Arzu ederlerse buradan onlara veri de verilecek. Bir koordinasyon toplantısı olacak. Bu iki gün önce konuşulmuştu. Son durumu bilmiyorum. Biliyorsunuz AA'da benim seçimimde rakibim yüzde 50 alırken yüzde 5 alıyordu.
"ŞİMDİYE KADAR YETERİNCE KİRLİ SİYASET YAPILDI"
Bu saatten sonra ne çıkarılarsa çıkarılsın hiç kimseye 5 kuruşluk faydalı olmaz. Ne yapılırsa yapılsın seçmenin tavrı değişmeyecek. Şimdiye kadar yeterince kirli siyaset yapıldı. Gittiğim yerlerde 'iyi bir müslümanın ağzından bal damlar' diyorum. Topluma karşı hepimiz sorumluyuz. İster istemez siyaset sert dili aşağı yansıyor. Halbuki siz yarın aynı dairede yanyana oturacaksınız. Esnafsanız komşuluk yapacaksınız, apartmanda komşuluk yapacaksınız. Siyasetçiler işine dönecek, birbirinizle küskün kalacaksınız dedim. Siyasetin dili kötü olursa yarın siyasetçi zor durumda kalıyor. Sayın Bahçeli ile sayın Erdoğan'ın söylediklerine bakarsanız. Sayın Soylu'nun ikisine de söylediğine bakarsanız. Siyaseti yapamıyorsam yapamıyorum diyorum. Ama yalan söylemiyorum.
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Ol