İstanbul Sözleşmesi eylemine katılan mülteciler için karar verildi

İstanbul Sözleşmesi eylemine katılan mülteciler için karar verildi
Güncelleme:

İranlı mülteciler İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine karşı yapılan eyleme katıldıkları gerekçe gösterilerek haklarında sınır dışı edilmesi talebi istendi.

20 Mart 2021’de İstanbul Sözleşmesi basın açıklamasına katılan Leili Faraji, Zeinab Sahafi, Esmaeil Fattahi ve eyleme katılmayan Mohammad Pourakbari Kermani 5 Nisan'da gözaltına alınmıştı.

Kamu düzenini bozma suçlamasıyla 6 Nisan'da sınır dışı kararı ile Aydın Geri Gönderme Merkezi’ne gönderilen İranlı mülteciler, Denizli İdare Mahkemesine dava açarak sınır dışı edilme kararına itiraz etmişti. 

Denizli İdare Mahkemesi ise eyleme katılan mültecilerin itirazlarını oy birliği ile reddettiğini açıkladı.

Euronews’e konuşan Esmaeil Fattahi katıldıkları eylemin sonuçlarının ağır olduğunu söyledi.

Esmaeil Fattahi, Türkiye’nin sınır dışı etme kararına yönelik tepkisini şöyle açıkladı:

‘’Endişeliyiz ve her an bir şey olacak diye bekliyoruz. Ben siyasi bir mülteciyim. Kendi ülkemde insan hakları konusunda yürüttüğüm faaliyetler nedeniyle defalarca gözaltına alındım ve işkencelere maruz kaldım. İran'daki baskı ve rejim karşıtı faaliyetlerim nedeniyle Türkiye’ye geldiğimde iltica başvurusunda bulundum. Dört yıl cezaevinde kalınca mecburen iltica etmekten başka şansım kalmadı. Şartlı mülteci statüsünü kazandım. Yani Uluslararası Koruma başvurularım kabul edildi. Hatta benim 2016 yılından beri korumam var. Türkiye’de de kendi düşüncelerime ve faaliyetlerime devam ettim. Mülteci, işçi ve kadın hakları konusunda da Türkiye’de de faaliyet yürüttüm. İstanbul Sözleşmesi’nden de çıkılınca diğer arkadaşlarımla eyleme katıldım. Bizi 5 Nisan’da gözaltına aldılar. Sonra sınır dışı kararı verildi. Geri gönderme merkezinde gönüllü geri gönderme belgelerini imzalatmak istediler. Orada da durum kötüydü. Psikolojik baskı vardı. Ama kamuoyu baskısı bizim serbest kalmamıza neden oldu. Şimdi her an sınır dışı edilebiliriz. Bu büyük bir endişe bizim için. Biz izinli bir eyleme katıldık. Kadın hakları sınırlara sığan bir sorun değil, aynı sorunlar İran’da da var. Biz anayasal hakkımızı kullandık. Ve görüyoruz ki Türkiye’de de kadın ve trans cinayetleri var. Homofobi var. Biz kendi düşündüklerimiz üzerinden bu eyleme katıldık. Ve anayasada bu bir suç değil. Temel hakkımızı kullandık. Biz o eylemde kendi ülkemizdeki kadın sorununa dair pankart da taşıdık. BM bu konuda sessiz. Mültecilerle ilgili kimse ses etmiyor. Türkiye’de Göç İdaresi yanlı kararlar veriyor ama kimsenin duyduğu yok.’’

Euronews