Haluk Levent'ten Kızılay'ın çadır satışı için yeni açıklama

Haluk Levent'ten Kızılay'ın çadır satışı için yeni açıklama
Güncelleme:

AHBAP derneğinin kurucusu Haluk Levent, Kızılay'ın çadır satışıyla ilgili "Kızılay çadır satmamalıydı bence ama satıyorsa da alırım ne yapabilirim" dedi.

Cumhuriyet gazetesi yazarı Murat Ağırel, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Kızılay’ın, depremin üçüncü gününde AHBAP Derneği’ne 46 milyon lira karşılığında çadır sattığını ortaya çıkarmıştı.

Kızılay'ın 6 Şubat'ta Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve 11 ilde yıkım yaratan depremlerin ardından AHBAP'a çadır satmasıyla ilgili Haluk Levent, Halk TV'de İsmail Küçükkaya'nın sorularını yanıtladı.

Levent'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Kızılay çadırları sadece Ahbap'a satılmadı. Murat Ağırel'in gazetede yazdığı gibi. İki üç kuruma satıldı. Bu konuda biz doğru yaptığımızı düşünüyoruz. Burada insanlar ölüyordu, donuyordu, eksi 10 derecede insanlar ağlıyordu. Zaten kepçe yok. Çok eksik var. Evet devlet görevlileri gelmiş ama yetişemiyorlar. İnsanlara en başta ne lazım? Çadır lazım. Ben çadır bulun diyorum, hiç kimse bulamıyor. Bazıları çadırları stoklamış. Şu anda bölgeye yavaş yavaş gelen çadırlar bugün geldi daha. Ama Kızılay çadırları hemen vardı. Yani ertesi gün halka ulaştırabilecektik. Benim o anda Kızılay'danmış, şundanmış, bundanmış deme lüksüm yoktu. Ben Kızılay'la işbirliği yapıp çadır almadım. 

Trendyol'da dahi görülmüş. İnanamadık önce ama onu sorgulamak için zaman yoktu. Ben de hemen diyerek eğer bunlar kışlık çadırlarsa üçe beşe bakmayın hemen alın dedim.

Ben şu anda depremlerden sonra kışlık izolasyonlu çadırların fiyatı 20 bin liradır. Biz de 19 bin 250 liraya aldık ama yine de 25 bin lira da olsa alırdım çünkü burada insanlar ölüyordu, donuyordu. Ben pazarlık yapmayadabilirdim. İnsanlar donuyor, ağlıyor, ölüyorken ben bekleyin kurumlar arası bir görüşme yapacağım diyebilir miyim? Kızılay çadır satmamalıydı bence ama satıyorsa da alırım ne yapabilirim?

İzmir depreminde Tunç Soyer bir kampanya başlattı. AHBAP Derneği'ne gelen paralardan şartlı bağışlar vardı. İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne aktardı.

İçişleri Bakanlığı'nın projesine de şartlı bağışlar geldi. Yeni kurulan Deniz Feneri orada su kuyuları yapıyor. Biz şartlı bağışları alıp su kuyusu yaptırdık. Bunu da tweet yaptırdık. 15 şehidimiz adına yaptırdık.

Biz kamu yararına dernek statüsü almadık. Biz basit ve amatör bir dernek kalmak istedik. Son dönemde çok büyüdük. Ama biz kamu yararına statü istemedik.

En son 2 milyarı geçmişti. Gerçekten bu kadar da bilmiyorum. Özellikle cevap vermemek için öğrenmiyorum. Çünkü para işleri bizim işimiz değil. Ben sahadayım.

En büyük eksik şu günlerde gıda. Gıdaya çok önem veriyoruz. Beş ayrı firmadan teklifleri aldık. Dağıtmaya başladık. 3600 konteyner satın aldık, dağıtımlar başladı. En az 2 bin konteyner daha istedik.

Spekülasyon olsun diye iktidar yanlısı, iktidar karşıtı şunu diyebiliyorlar. 35 bine Bursa'da yapıyorlar. Ben bu insanları banyosuz konteynerlarda yatırmam. İnsanlar rahatlıkla evinde, küçük bir konteynerda küçücük bir rahatlama yapsın diye bağış yaptılar. Ben ucuz konteynerlerı alamam. Fahiş fiyatlı konteynerleri de alamam.

Kızılay çadırlarının fahiş fiyat olmadığını ortaya çıkardık. Fahiş fiyat olsa alır mıydın, alırdım orada.

Bütün bu paralar ekranlarda, her yerde olacak. Hiçbir kurumun şeffaf olmadığı kadar. Üç yıl önce İzmir Belediyesi'ne de, Afrika'da su kuyuları için 200 bin TL ki şehitlerimiz adına yapıldığı için bütün dernekler karar aldı. 200 bin TL Deniz Feneri'ne. Ki dediğim gibi eskiden midemizi bulandıran Deniz Feneri değil. Geldiler, yeni yönetimle orada kuyular açtılar. 200 bin TL benim param da değil vatandaşın parası Diyorlar ki şehitler için harcayın bu parayı. Şimdi biz bunları dernek olarak kasamızda tutamıyoruz. Bunu harcamak zorundasınız.

İsmail Saymaz'ın Halktv'deki yazısının tamamı için...