Hablemitoğlu suikastında yeni bilgiler ortaya çıktı
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone OlBundan tam 18 yıl önce 18 Aralık 2002'de evinin önünde öldürüldüğünden bu yana katilleri bulunamayan Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun katilleriyle ilgili soruşturmanın seyrini değiştirecek ayrıntılar ortaya çıktı.
Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002'de evinin önünde öldürüldü. Aradan yaklaşık 18 yıl geçmesine rağmen Hablemitoğlu'nun katilleri bulunamadı.
Ukrayna’da iadesi istenen Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli eski Yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır hakkında karar çıkmadı.
Adi suçlular iade edilirken, Bozkır'ın iadesi bir türlü gerçekleşmedi. Bozkır'ın sığınma başvurusu, ev hapsi derken ev hapsi de kaldırıldı.
Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk bugünkü “Genelkurmay’ın imza karşılığı verdiği liste” başlıklı yazısında Hablemitoğlu suikastına ilişkin dikkat çeken bilgilere yer verdi.
İşte o yazı…
Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli Yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır, “sauna çetesi”yle ilişkili olduğu, bazı siyasetçilerin ev adreslerini bulundurduğu gerekçesiyle tutuklandı. Yüzbaşı Bozkır, bir dönem PKK'nın ikinci adamı olan Şemdin Sakık'ı Kuzey Irak'ta yakalayıp Türkiye'ye getiren ekipte yer almıştı. 2005'te rütbe takan Bozkır'a, kısa sayılacak dönemde başarılarından dolayı 44 takdirname, 2 şerit rozet verilmişti. Ne kadar başarılı olursa olsun, yasadışı bağlantıları belgelenen kişinin Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) bir dakika bile bulundurulmaması gerekiyor. Nitekim, gereği yapıldı ve Bozkır TSK'dan atıldı.
Nuri Gökhan Bozkır'la ilgili adli soruşturma devam ederken, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı da idari yönden araştırma başlattı. Konunun önemi nedeniyle soruşturmayı bizzat Genelkurmay Askeri Başsavcısı Saim Öztürk yürütüyordu. İşte o soruşturma döneminde bugüne kadar hiç duymadığımız bilgilere ulaştım.
ÖZEL KUVVETLER'DE
Başsavcı Saim Öztürk, soruşturmayı yürütürken, Bozkır'la birlikte görev yapan bir astsubay ile posta erinin de ifadesini aldı. Orada ilginç bir bilgiye ulaştı. Bozkır'ın nöbetçi olduğu geceler Özel Kuvvetler Komutanlığı'na daha çok istihbaratçı emniyet mensupları geliyor, sohbetler ediliyor, yeniliyor, içiliyordu. Emniyet, Özel Kuvvetler'in içine giriyor, bilgi-belge topluyordu.
Başsavcı, çok özel bir bilgiye daha ulaştı. Emniyet İstihbarat Dairesi'nde telefon dinlemelerinin başındaki emniyet mensubunun da aynı işlerin yapıldığı Kaçakçılık ve Organize Suçlar Dairesi'nden bazı görevlilerin de Bozkır'ın yanına gelip-giden isimler arasında olduğu saptandı. Araştırma çok önemli noktalara doğru gidiyordu. Saim Öztürk, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a çıktı, “Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda paralel yapı oluşuyor. Fetullahçı olarak bilinen, telefon dinlemelerinde görevli emniyet mensupları Özel Kuvvetler Komutanlığı karargahında dolaşıyor. Bilgi topluyorlar. Paralel yapı ve örgütler içimize girmiş” dedi.
ELDEN TESLİM EDİLDİ
Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Genelkurmay Askeri Başsavcısı Saim Öztürk, daha yanından ayrılmadan dönemin Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner'e telefon etti, siyasi işlerden sorumlu bir genel müdür yardımcısının Genelkurmay'a gelip, Başsavcı ile görüşmesini rica etti.
Aynı gün, bir genel müdür yardımcısı Başsavcı'nın yanındaydı. Başsavcı, yaşanan süreci, Nuri Gökhan Bozkır'la Fetullahçı olarak bilinen emniyet mensupları arasındaki bağı anlattı, “Benim hafıza bilgisayarımdan bu konuyla ilgili bir kopya çıkarıp imza karşılığında size vereceğim” dedi. Az sonra, TSK içinde faaliyet gösteren Fetullahçı olarak bilinen emniyet mensuplarıyla ilgili bilgiler, belgeler imza karşılığı teslim edildi.
İlginçtir, Atabeyler Operasyonu döneminde de Fetullahçı emniyet mensupları devredeydi. Bu soruşturmayı yürüten Askeri Savcı Z.D.'ye kumpas kuruldu. Savcı Z.D kurulan kumpas sonucunda istifa etmek zorunda kaldı. İşte, Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi soruşturmalar böyle kumpaslarla, TSK'nın içine sızılarak, içerdekilerle iş birliği yapılarak planlandı, hazırlandı ve uygulamaya konuldu.
HABLEMİTOĞLU SUİKASTI
Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002'de evinin önünde öldürüldü. Aradan yaklaşık 18 yıl geçmesine rağmen Hablemitoğlu'nun katilleri bulunamadı. Hablemitoğlu öldürüldüğünde, dönemin Başbakanı Abdullah Gül, Şengül Hablemitoğlu'na, “Eşinizin katillerini bulmak devletin namus borcudur” demişti. İşte, o borç hâlâ ödenmedi.
Fetullahçı Törer Örgütü (FETÖ) Çatı Davası'nın iddianamesinin ekinde gazeteci Zihni Çakır'ın ifadesinde, Necip Hablemitoğlu'nu asker olan T.M.'nin öldürdüğü, tabancasını da Ankara-Gölbaşı'nda bulunan Mogan Gölü'ne attığı belirtiliyordu. Ancak, tüm girişimlere rağmen T.M.'nin ifadesinin alınması mümkün olmadı. Zihni Çakır, yine ifadeye çağrıldı, “Bu bilgiyi kimden öğrendiği” soruldu. Bunu, Nuri Gökhan Bozkır'ın kendisine anlattığını, o kişinin de halen Ukrayna'da olduğunu belirtti. Savcılık, geçmişe dönük HTS kayıtlarını yani Bozkır'ın o gün nerede olduğunu baz istasyonu sinyallerinden öğrenmeye çalıştı. İlginçtir, Bozkır saat 18.12'de telefonunun sim kartını çıkarmıştı.
ÇÖZÜLÜR MÜ?
Bu ifadeden sonra 18 yıldır karanlıkta olan bu suikastın aydınlatılması için 11 Temmuz 2019'dan itibaren bir ışık yandı. Soruşturmayı sabırla yürüten Cumhuriyet Savcısı Zafer Ergün, her gelişmeden bilgisi olmasına rağmen gizliliğe uyan Şengül Hablemitoğlu, Avukat Ersan Barkın, Bozkır'ın iadesine kilitlenmişti.
Bozkır'ın iadesi için en üst düzeyde girişimlerde bulunuldu. Adi suçlular iade edilirken, Bozkır'ın iadesi bir türlü gerçekleşmedi. Bozkır'ın sığınma başvurusu, ev hapsi derken ev hapsi de kaldırıldı.
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Ol