FETÖ'nün kanlı darbe planı Cumhurbaşkanlığı'na önceden ihbar edilmiş!
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Ol15 Temmuz gazisi eski Emniyet Müdürü Fatih Eryılmaz'dan FETÖ'nün 15 Temmuz hain darbe girişimi ile ilgili bugüne kadar gündeme gelmeyen pek çok açıklamaya imzasını attı.
15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara Emniyet Müdürlüğü binasının örgüt tarafından ele geçirilmesini önleyenler arasında önemli rol oynayan ve burada tanktan açılan ateş sonucu gazi olan eski Emniyet Müdürü Fatih Eryılmaz, görevden alınan FETÖ’cülerin yerine yine aynı düşünceden insanların getirildiğini söyledi. FETÖ’yü “kertenkeleye” benzeten Fatih Eryılmaz, “FETÖ kuyruğunu bırakıp kendisi yok olan bir kertenkele gibi davranıyor. Devlet, kuyruğu ile uğraşırken gövdesi yaşamaya devam ediyor. Bu nedenle verilen mücadeleyi yeterli bulmuyorum” dedi.
Cumhuriyet’ten Leyla Kılıç’ın haberine göre, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara Emniyet Müdürlüğü önünde tanktan açılan ateş sonucu Gazi olan eski Emniyet Müdürü Fatih Eryılmaz, görevden alınan FETÖ’cülerin yerine yine aynı düşünceden insanların getirildiğini söyledi. FETÖ’yü kertenkeleye benzeten Fatih Eryılmaz, “FETÖ kuyruğunu bırakıp kendisi yok olan bir kertenkele gibi davranıyor. Devlet kuyruğu ile uğraşırken gövdesi yaşamaya devam ediyor. Bu nedenle verilen mücadeleyi yeterli bulmuyorum”dedi. FETÖ ile mücadelede yine cemaat ve tarikatların kullanıldığını kaydeden Eryılmaz, FETÖ’nün yaptığı ‘renklendirme çalışmasının’ üzerine de gidilmediğini belirterek, “FETÖ ile mücadeleyi cemaatlerden tavsiye edilen isimlere emanet ettiler. Onlar sadece cemaat olarak hareket etmez. Dindar yapılardan tutun da laik görünen çevrelere dahi renklendirmesini yapmıştır”diye konuştu. Fatih Eryılmaz, sorularımıza şu yanıtları verdi:
Polis okulundan itibaren FETÖ ile her alanda mücadele ettiğiniz görülüyor. Bu süreçte sizi en çok yaralayan olay neydi?
Beni bu süreçte en çok yaralayan olay, bilinen FETÖ’cülerin görevden alınıp yerlerine getirilenlerin birçoğunun yine FETÖ’cü olması. Bu halen devam ediyor. Konuya ilişkin bilgisizlikleri çok yaralayıcı. İktidar, içinde bulundukları durumun vahametinin farkında değildi, hala değil. En büyük hata olayı asayiş sorunu olarak ele almaları. Çöplük patlamadan üstünün kapatılacağı düşünülüyordu. Ancak öyle olmadı. Tarihin çarkları buna müsaade etmedi. Mevcut kamu kurumları içerisinde 17-25 Aralık’tan sonra çok absürt ve komik olaylar yaşandı. Çünkü bu kadar büyük bir kalabalığı meslekten uzaklaştırmayı iktidar göze alamadı. Veya durumun üzerini kapatırım diye düşündü. 15 Temmuz’da bunun böyle üstünün kapatılamayacağı görüldü. Türkiye’deki kurumlar arasında FETÖ ile en düzgün mücadele yapılan kurum Emniyet Teşkilatıdır. Bütün eksikliklere rağmen. Her şeye rağmen yine de FETÖ ile en düzgün mücadele yapılan kurum Emniyet Teşkilatıdır.
Emniyet içerisindeki FETÖ yapılanmasını ilk tespit eden kişilerdensiniz. Siyasi iktidarın FETÖ’yü terör örgütü olarak kabul etmeye başladığı andan sonra emniyet içinde neler yaşandı?
İktidarın FETÖ ile yollarını ayırma kararı 17-25 Aralık öncesinde oldu. Ama aralarında aşırı bir ilişki vardı. İktidar ve iktidarın getirdiği bürokrasinin her zerresi FETÖ’ydü. Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) Başkanı’nın ifadeye çağrılmasından sonra bir dinleme krizi yaşanmıştı. O zamanın Başbakanı şimdi Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın aracının, evinin dinlendiğine yönelik bilgiler vardı. FETÖ’ye karşı atılan adımlara, ilk olarak Cumhurbaşkanın koruma ekibinin değiştirilmesiyle başlandı. Koruma ekiplerini görevden aldılar ama yerlerine getirilecek isimler için akıl aldıkları kişiler sağlam değildi. Her yönetim kendi sırlarını kendi içinde tutmak ister. İstihbarat Dairesi’nde istihbarat alt yapısına bakan mühendisler vardı. Sayısı 12’ye yakın çalışanın 7’sinin 17-25 Aralık’tan sonra işe alındığı öğrenildi. Bu süre zarfında elektronik sistemlere bakan mühendislerin hepsi FETÖ’cü.
"MÜHENDİSLERİ DİNLEYİP BİLGİLERİNİ KİMLERE VERİYORSUNUZ?"
15 Temmuz’dan sonra görevden alındılar. 17-25 Aralık’tan sonra müfettişler İstihbarat Dairesinde yaptıkları incelemede benim FETÖ tarafından yıllardır dinlendiğimi tespit edildi. Şikayetçi olmam için beni emniyete çağırdılar. İfademi vermek için gittiğimde yine FETÖ tarafından dinlenen Aselsan mühendisleri vardı. Bu mühendisler milli projeler hazırlıyor. Siz bunları dinleyip nereye bilgi veriyorsunuz? Aselsan Mühendislerinin şüpheli intiharını gördük, içlerinden birçoğu da yurt dışına gitti. Yani şu örnekle Türkiye’nin 30-40 yıllık birikimini yok ettiklerini görebiliyoruz. Bu yaralar sarıldı mı? Şimdi biz tekrar toparlamak için uğraşacağız.
‘FETÖ, İKTİDARDAN DAHA ÖNGÖRÜLÜ HAREKET EDİYOR'
FETÖ mücadelesinde yapılan görevlendirmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
17-25 Aralık ile 15 Temmuz arasında gelişen süreçte kurumlar içinde yapılan tayin ve atamaları FETÖ’den uzak olmayan cemaatler yaptı diyebiliriz. İktidarın FETÖ ile mücadele için görev verdiği birçok kripto unsur, yaptıkları tayinlerle gerçekten FETÖ’ye karşı mücadele edenleri uzaklaştırdı. 17-25 Aralık sonrası ilk dizaynı FETÖ ile zihniyet olarak pek de farkı olmayan başka cemaatler, özellikle Said Nursi kaynaklı olduklarını söyleyenler yaptı. Bugünkü hataların birçoğu da ilk başta yapılan yanlışlardan kaynaklanıyor. FETÖ aldığı darbe ile sendelemişken çözümlenecekken doğru kişiler doğru makamlarda değildi. Yani ilk düğme yanlış iliklenmişti.
FETÖ'NÜN RENKLENDİRME ÇALIŞMASI
Örnek vermek gerekirse, 17-25 Aralık operasyonunu gerçekleştiren İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün’ün görevden alınıp yerine Ömer Köse’nin getirilmesi. Çünkü Köse, Atayün’den daha azıllı FETÖ’cüdür. Yine İzmir Emniyet Müdürü Ali Bilkay’ın yerine atanan Saim Uslu’da ileri derece de FETÖ’cüydü. Sanırım FETÖ’ye benzeyen diğer cemaatler, iktidara isim tavsiye etti. İktidar da FETÖ ile mücadeleyi tavsiye edilen bu isimlere emanet etti. Bahsettiğimiz cemaatlerin de FETÖ ile bağı güçlü ve buna ‘FETÖ’nün renklendirme çalışması’ denilebilir. Çünkü onlar sadece cemaat olarak hareket etmez. Bu dindar yapılardan tutun da laik görünen çevrelere dahi renklendirmesini yapmıştır yıllar önce. FETÖ örgütü öngörülerini iktidardan maalesef ki daha iyi değerlendirip buna tedbir geliştirebilen bir örgüttür.
"BU KONU ARAŞTIRILMADI"
Renklendirme çalışmasını biraz açabilir miyiz?
FETÖ’nün Gürcistan imamlarından biri vardı: Hayati Küçük. 17-25 Aralık’tan sonra bu şahıs bir televizyon programında aslında kilit cümleyi söyledi ve Kürt kökenlileri Türkiye’ye çağırdı. “Siz artık cemaattesiniz ama değilsiniz” diyerek başka yerlerde görevlendirildiler. Yani bu kişi 2004-2005 yıllarında yurt dışında Kürtçe bilenleri topladı. O yıllar FETÖ’nün renklendirme çalışmasını hem dini hem laik çevrelerde yaptığı yıllar. Bunu siyasi ve bürokratik yetkililere de söyledim. Cemaat bu kişileri ne yaptı? Nerede görevlendirildi? Bu araştırıldı mı? Hala bu konuda bir çalışma yapılmadı. Bu olayın Türkiye’de çok iyi irdelenmesi gerekirken hiç incelenmedi.
"AYNI YATAĞA GİRMİŞLER"
FETÖ’ye dair devlete, talep doğrultusunda ya da kendi isteğinizle herhangi bir bilgilendirmeniz oldu mu?
15 Temmuz’da vurulduktan sonra 45 gün hastanede kaldım. Hastaneden çıktığımda da daha yaralarım açıktı. O sırada bilgi almak için hastanedeyken gelip giden siyasiler oldu. Onlarla elimizden ne geliyorsa bütün bilgileri paylaştık. Çünkü bu devlet meselesi. Sonrasında da emekli oldum. Hastaneden çıktıktan sonra Emniyet Genel Müdürlüğüne gittim. Orada üst düzey bir bürokrat beni gördü. Benimle görüşmek istedi. Sağlığımı sordu. Sonra ne yapmak istediğimi sordu, ben de emekli olmayı düşündüğümü söyledim. O da ‘iyi edersin’ dedi bana.
"BU ODAYA GELECEKLER KAFANIZA SİLAH DAYAYACAKLAR, SİZİ BURADAN SÜRÜKLEYEREK ÇIKARACAKLAR"
Ben de bu konuda bizden faydalanmak ister diye düşündüm. Neden emekli olmamı tavsiye etsin ki! Sonra ‘Bak ben senin dosyanı okudum. Televizyonda yaptığın konuşmalarını takip ettim. (Emniyet Müdürlüğü binasını işaret ederek) Buradakilerin birçoğu FETÖ ile aynı yatağa girmişler. Senin gibiler gelince bunların sesi kesiliyor o yüzden sizi aralarında istemezler emekli ol sen’ dedi. 17-25 Aralık operasyonunun ardından bir arkadaşımla beraber Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinden randevu alarak görüşmeye gittik. İsmini söylemek istemediğim kişi ile 4 buçuk saat konuştuk. Orada olaya bir asayiş sorunu gibi baktıklarını gördüm. O zaman kendilerine ‘Bu odaya gelecekler kafanıza silah dayayacaklar, sizi buradan sürükleyerek çıkaracaklar’ dedim. 15 Temmuz’da da aynen böyle oldu. Bu konuyu ciddiye almadılar. En büyük hataları bu oldu. Öte yandan, Cumhurbaşkanı danışmanlarından gelenler oldu. Ne yapılmasına dair bilgilendirme yaptım. Hatta yazılı bir rapor da sundum. Daha sonra o raporda yer alan bilgiler de kullanıldı. 15 Temmuz sonrasında hastanede yatarken gelip giden siyasiler oldu. Onlarla da elimizdeki bilgileri paylaştık. Bu devlet meselesi.
"HEDEFLERİ ANTİ AMERİKANCILARDI"
FETÖ’nün istedikleri içinde ‘yargı’ ilk sırada mıydı?
Yargı özellikle Ergenekon, Balyoz süreci başlamadan önce 2005’le beraber tek tipleştirildi. Önce polis, asker, istihbarat birimleri arkasından da yargıya girdiler. FETÖ’nün bir sistemi var. FETÖ orta ikinci sınıfta evlerine aldığı çocukların en zekilerini askeri lisede, polis kolejlerinde yetiştirir. Buraya sokamadığı çocukları ise lisede takip eder ve beyin yıkama sürecini sürdürür. Yönlendirdikleri bölümler hukuk ya da siyasal bilimler fakültesi olur. Bu ülkede, Türk ulus devletini korumaya çalışanlar bir çuvala dolduruldu. Ergenekon, Balyoz gibi kumpaslarla ülke sarsıldı. Bunun başında millette Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı bir algı yaratıldı. ‘Dinsiz TSK’ gibi. Alt yapı çalışmalarına koyuldular.
"DÜNYA KAMUOYUNA ULUSALCI, KEMALİST, IRKÇI BİR ÖRGÜT VAR GİBİ GÖSTERMEYE ÇALIŞTILAR"
15 Temmuz’da da İstihbarat Daire Başkanlığını ele geçirmeye çalışan FETÖ davalarının firari sanığı Recep Güven, 2001 yılında eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’un masasına Ergenekon şemasını koydu. 2005 yılında sözde Avrupa Birliği sivilleşme adı altında Türk Ceza Kanunu değiştirildi. Peki operasyon ne zaman başladı? 2006’da Danıştay saldırısı, 2007’de Malatya’da 3 Hristiyan’ın öldürülmesi… Bu saldırılarla sanki Türkiye’de ulusalcı, milliyetçi, Kemalist bir gizli yapı vardı da ortaya çıkarılan bu yapı Hristiyanları öldürüyor algısı yaratıldı. Bu yapı da Hristiyanları öldürüyor algısı yaratıldı. Hrant Dink’in öldürülmesi bu sebeptendir. Dünya kamuoyuna ulusalcı, milliyetçi, Kemalist, ırkçı bir örgüt var gibi göstermeye çalıştılar. FETÖ’nün kumpas davalarında hedef aldığı kişilere bakarsanız asker, sivil fark etmez Anti Amerikancı olmaları en önemli etkendir. Bir diğer önemli etken de tabii bu kumpasa maruz kalanların makamlarıydı. O makamları boşaltarak kendileri sızdılar. İktidarı paylaşamamaktan doğan kavgada da tabii ki FETÖ en güçlü olduğu yerden vuracaktı. En güçlü olduğu yer de özel görevli mahkemelerin tamamı onlara verilmişti. Özel görevli mahkemeler hiçbir sorguya, devlet denetimine, hukuki işlemlere tabi değillerdi.
"ZENGİN FETÖ'CÜYE BİR ŞEY OLMUYOR DA DİĞERLERİ YARGILANIYORSA BİR SORUN VARDIR"
Gelinen noktayı nasıl yorumluyorsunuz?
FETÖ kuyruğunu bırakıp kendisi yok olan bir kertenkele gibi davranıyor. Devlet kuyruğu ile uğraşırken gövdesi yaşamaya devam ediyor. Bu nedenle verilen mücadeleyi yeterli bulmuyorum. Ama senin FETÖ’cün benim FETÖ’cüm, senin teröristin benim teröristim meselesine girilirse, ki girildi. Böyle yaparsanız mücadelenin halkta karşılığını bulamazsınız. Adı FETÖ’cülerle çıkmayı bırakın, Fetullah Gülen kadar bu cemaate hizmet edenleri siyasi sebeplerle vekil, bakan, belediye başkanı, belediye başkan adayı yapmayacaksınız. Önce özeleştiri yapacaksınız. Zengin FETÖ’cüye bir şey olmuyor da sadece diğerleri yargılanıyorsa burada bir sorun vardır. Birde halkta adalet duygusu zedelenen kitle yaratıldı. Türkiye dışından FETÖ bir diaspora oluşturuyor ve bu Ermeni diasporasından daha tehlikeli. Bugün FETÖ ile mücadele edilmiyor diyenlerin bir kısmının amacı devletten uzaklaştırılan isimlerin bir şekilde hukukunu korumak.
Peki alınması gereken önlemler neler?
Yargı içinde benim hesaplamalarıma göre halen en az bin 200 ile bin 500 arası FETÖ’cü olması lazım. 2014 tarihinde yapılan HSYK seçimlerinden de çıkarılan bir sayı vardı. Yargı içindeki FETÖ üyelerinin dışında kalan sosyal demokratlar, ülkücüler, muhafazakârlar, Atatürkçüler, milliyetçiler, dindarlar hepsi bir araya gelerek Yargıda Birlik Platformu’nu kurmuştu. O zaman FETÖ üyesi hâkim, savcı, Yargıtay ve Danıştay üyeleri ile kıyasıya bir yarış olmuştu. 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ertesi günü ihraç edilen iki binden fazla yargı mensubunun tespitinde de bu seçim sırasında yapılanlar etkili olmuştu.
"BYLOCK KULLANMASINA RAĞMEN İŞLEM YAPILMAYAN ÜST DÜZEY BÜROKRATLAR OLDUĞUNU BİLİYORUZ"
Bunun yanı sıra ByLock çok önemli bir konu. ByLock kullanımı konusunda şüpheye düşürüldüğümüz de bir gerçek. Bazı üst düzey bürokratların ByLock kullanmasına rağmen bir işleme tabii tutulmadığını biliyoruz. FETÖ ile iktidar 15 yıllık bir ilişkiye sahip. Bu süreçte ortaklıklar olmuş, kız alınıp verilmiş, torun doğmuş, beraber ticaret yapılmış… Burada şahsi kefaretler oluyor. Ama hukuk şahsi kefaretlere bakmaz, bakmamalı. Kriptolar hala görevlerini sürdürüyor. Bir de Diyanet ve YÖK FETÖ ile mücadelede topa girmedi ama bunlar sayesinde makam sahibi olanlar yerlerinde. Mücadele baştan revize edilmeli ve baştan yapılan hatalar düzeltilmeli. Bugün pişmanlıklarını dile getirenler var ama hesaplaşmadan helalleşmek yok.
Cumhuriyet
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Ol