FETÖ'nün ''bakımlı kız'' tezgahı

FETÖ'nün ''bakımlı kız'' tezgahı
Güncelleme:

FETÖ, bakımlı kızları esnafa para toplamak için gönderiyormuş.

Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde öğrenim görürken 2,5 yıl Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) evlerinde kalan Adıyamanlı Derya Turgut, bu süreçte FETÖ'cü akademisyenlerin derslerini geçmede yardımcı olduğunu ancak örgütle ilişkisini kesince gördüğü baskı yüzünden okulu bırakmak zorunda kaldığını belirtti.

Turgut, AA muhabirine yaptığı açıklamada, maddi durumlarının iyi  olmadığını, üniversiteyi okumak için 2012 yılında Şanlıurfa'ya gittiğinde ailesi  güvenilir bulduğu için 2,5 yıl FETÖ'nün evinde kaldığını kaydetti.
 
FETÖ'cü ablaların, maddi durumu iyi olmadığı için kendisine destek  vereceğini söylediğini aktaran Turgut, evde kalırken kendilerinden Zaman Gazetesi  ve Sızıntı dergilerine abone yapılmasının istendiğini anlattı.
 
Ailelerin ve akrabaların da abone olması için dayatmalarda  bulunulduğunu ifade eden Turgut, abone yapanların el üstünde tutulduğunu, onlara  ödül olarak tabletler verildiğini kaydetti.
 
Haftada bir gün bölge toplantıları yapıldığını belirten Turgut, şöyle  konuştu:
 
"Bölgenin başkan ablaları olurdu. O evlerde toplanılır, tüm öğrenciler  gelirdi. Daha çok FETÖ kitapları okunurdu. Onun üzerinden mesajlar verilirdi.  'Güneşin doğup battığı her yere biz askerlerimizi yetiştireceğiz. Bütün dünyanın  hakimiİslam'ı yayacağız. Tek doğru biziz. Diğer cemaat gruplarının hepsi yok  olacak. Biz İslam'ın gerçek neferleriyiz. Dünyada en hakim biz olmak zorundayız'  gibi konuşmalar oluyordu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan o zamanlar  Başbakandı. 'Recep Tayyip Erdoğan'ın bir güç zehirlenmesi yaşadığını, şu anda  yaşadığı o gücün verdiği sarhoşlukla yanlış şeyler yaptığını, çok yakında zaten  başına bir musibet geleceğini' söylüyorlardı."
 
"Bakımlı kızları para toplamak için gönderiyorlardı"
 
Bayramlarda FETÖ'cü ablaların esnaftan para toplanması için kendisine  zarflar dağıttıklarını anlatan Turgut, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Ablalar, bakımlı ve dış görünüşü iyi olan kızları para toplamak için  esnafa gönderiyorlardı. İlk başta tabi yapmak istemedik. Ama ablalar bana 'Sana  iftara atarız. Dediğimizi yapmak zorundasınız. Okul hayatın biter. Ailen bize bir  şekilde inanır. Bir şekilde aileni inandırırız. Dini bir yapılanmayız, dini bir  cemaatiz. Yapmak zorundasın' gibi yaklaşımlarda bulundular. 17 Aralık sürecinde  sosyal medya üzerinden özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında tweet atmamızı,  dershanelerin kapatılmasının Cumhurbaşkanı Erdoğan'a kötü şekilde döneceğini,  öğrencilerin mağdur olacağını söylüyorlardı. Adıma, istemediğim halde hesaplar  açılıp, tweetler atılıyordu. Bu konu hakkında bana baskı yapıldı. O gün gizli bir  toplantı yapıldı. Acele şekilde öğrenciler gece uykularından uyandırılıp zorla  'Tweet atacaksınız. Sosyal medyayı karıştıracaksınız' denildi."
 
Evlerde kalanların üniversitede de farklı muamelelere tabi tutulduğunu  aktaran Turgut, "Okuldaki akademisyenler cemaat evinde kaldığım için olumlu  bakıyorlardı. FETÖ kitaplarını okuduğumuz taktirde derslerimize çalışmazsak da  olur deniliyordu. Akademisyenler bize tolerans tanıyorlardı. Dersleri geçmemizde  yardımcı oluyorlardı." dedi.
 
"Beni ailemle tehdit ettiler"
 
Turgut, FETÖ'cülerin isteklerine daha fazla dayanamadığı için  evlerinden ayrılmayı düşündüğünü, yurtlara başvurduğunu, ancak kontenjanlar dolu  olduğu için bir süre çıkamadığını belirtti.
 
Bir akademisyene konuyu ilettiğinde kaldığı evde ablaların o akşam  kendisiyle konuştuğunu dile getiren Turgut, "Beni odaya kapatıp etrafımı sarıp  konuşmaya başladılar. Sonra telefonumu alıp 'Sen kötü şeyler yapıyorsun. Kötü  yola düşersin. Buradan çıkmana hiçbir şekilde müsaade etmeyeceğiz' dediler. Beni  ailemle tehdit ettiler. Hatta hattımı kırdılar. Tahammül edilemeyecek bir  durumdu. Çıkmam gerektiğine inanıyordum. Zaten o dönem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip  Erdoğan,  öğrencilere o evlerden çıkın diye çağrı yapıyordu. Ben de o zaman  tesadüfen Şanlıurfa Belediye Başkan adayıyla tanıştım. O da bana sağ olsun yardım  etti. Ben devlet yurduna girdim." diye konuştu.
 
Evden ayrıldıktan sonra okuldaki FETÖ'cü akademisyenlerin kendisini  sürekli odasına çağırıp "Evlerden neden çıktın? Çıkmaman gerekiyordu"  gibi  ifadeler kullandığını anlatan Turgut, "Bana 'Çalıştığın burada fayda etmeyecek, O  evlerde kalsan zihnin açık olur. Artık hiçbir şekilde başarılı olamazsın. Belki  kötü şeyler yaşarsın' gibi şeyler söylediler. Bunu söyleyen dekan yardımcısıydı.  Beni odasına birçok kez çağırıp bunları söyledi. Ben de çok ciddiye almadım.  Çalışırsam yaparım diye düşündük." dedi.
 
FETÖ'cülerin evlerinde kalanlara soruların verildiğini belirten  Turgut, şunları kaydetti:
 
"Soruların cemaat evinde kalan ablaların elinde olduğunu, hiç  çalışmadığı halde 90 aldığını, benim ise hiçbir şekilde geçemediğimi görünce  şikayet için akademisyenin yanına gittim. 'Sınav kağıdımı görmek istiyorum'  dediğimde 'Göremezsin' dediler. Sonra bir hoca bana, 'Bu okuldan mezun  olamayacaksın' gibi şeyler söyledi. Çalıştığım halde karşılığını alamayıp bütün  derslerden kalınca daha fazla okula devam edemedim. Psikolojik olarak çöküntü  içerisine girdim. Çalışıyordum ama sınavları geçemiyordum. Bir sürü alttan dersim  birikmişti. Başarılıyken bir anda düşüş yaşadım. Sonunda okulu bırakmak zorunda  kaldım. Şu anda okuyamıyorum. 1,5 yıldır evde oturuyorum."
 
"Artık ailem FETÖ'yü iblis olarak görüyor"
 
Turgut, 17/25 Aralık sürecinden sonra FETÖ'cülerin gerçek yüzünü  gördüklerini, ailesinin de buna ikna olduğunu belirterek, 15 Temmuz darbe  girişiminden sonra ailesinin bunu daha da iyi anladığını ifade etti.
 
Kendisinin ve ailesinin bu süreçte FETÖ'cülerin ne kadar tehlikeli  olduğunu ve ileri gidebileceğini gördüklerini anlatan Turgut, "Biz 15 Temmuz  darbe girişiminin akşamından itibaren hepimiz meydanda nöbet tuttuk. Bütün ailem  FETÖ'yü iblis gibi görüyor. Onu bir hain olarak görüyoruz." dedi.
 

AA