Fethullah Gülen'den ağır kayyum tepkisi

Fethullah Gülen'den ağır kayyum tepkisi
Güncelleme:

Cemaate yakın şirketlere kayyum kararıyla ilgili Fethullah Gülen'den çok sert sözler..

Cemaat'e yakın şirketlere kayyum atanmasına ateş püsküren Gülen, kayyum kararına imza atanlar için "alçak, rezil, kişiliksiz, ahlaksız" anlamına gelen "deni" ifadesini kulladı.

Gülen son sohbetinde kayyum tartışmalarıyla ilgili ilk kez konuştu. Akın İpek'in şirketlerinin yönetimine el konulması kararına tepki gösteren Gülen, "Özür dilerim, nezaket sınırlarını aşıyorum; bu mülahazalarla hareket eden ve iffetli, ismetli, alnının teriyle kazanmış insanların mallarına çöreklenen kimselere dense dense “denî haydut” denir.

Gülen Cemaat'e yönelik operasyonları eleştirirken iktidarı Mısır'ın en zalim firavunu Amnofis'e benzetmeyi sürdürdü. İşte o açıklamalar:

FİRAVUN BENZETMESİ

*Dünyanın dört bir yanında “usûl-i hamse” bugün ayaklar altında. Dine, imana, insanlığa hizmet etmeye çalışıyorsunuz, her yana dini düşüncenizi götürmek için himmet yapıyorsunuz, onun üzerine geliyorlar. Rica ederim, böyle bir işin üzerine gelmenin, Amnofis’in Hazreti Musa’nın üzerine gitmesinden farkı var mı?!.

AMFONİS NEDİR ?

Amnofis 4. Amenhopet olarak bilinen bir firavundur. Babası 3. amenhopet’in genç çocuğudur. Tarihte yaptığı zulümlerle bilinir. Amnofis’in eşi nefertiti’dir. Fethullah Gülen’in sohbetinde örnek verdiği bu firavun çok gaddar, zalim olarak bilinir.

AKIN İPEK MELEK OĞLU BİR MELEKTİR

*Yakında, hiçbir sebep yokken, zerre kadar haksızlık, kanunsuzluk yapmamış olan Akın Bey’e gadrettiler. Akın İpek, Melek oğlu bir melektir. Şayet Türkiye’de, mizandan geçerken “Sen geçebilirsin, lüzum yok seni sigaya çekmeye!” denilebilecek, adeta kırmızı pasaportlu bin tane insan varsa, biri de odur. Fakat düşünün ki, bir şakî muamelesine, annesi de istintak edilip bir şakî muamelesine, kardeşi de bir şakî muamelesine tabi tutuluyor.

"DENİ HAYDUT"

*Yanlış tabirle “kayyum” diyorlar. Hâlbuki “Kayyûm”, Cenâb-ı Hakk’ın ismidir. Hukuk sisteminde, bir malın idaresi veya belli bir işin görülmesi için mahkemece tayin edilen insana “kayyım” denir. “Âyetü’l-Kürsî” içinde her zaman “Hayy” ve “Kayyûm” isimlerini zikrediyoruz. Kayyûm; Cenâb-ı Hakk’ın, kendi zâtıyla kâim bir müstağnî-i mutlak, bütün cihanlar ve içindekilerin varlık ve bekalarının da biricik dayanağı olduğunu ifade eden bir ism-i âzamdır. Zavallı, fanî, yarın nalları dikebilecek bir insana Cenâb-ı Hakk’ın mübarek bir ismini vererek “kayyum” diyorlar. Özür dilerim, nezaket sınırlarını aşıyorum; bu mülahazalarla hareket eden ve iffetli, ismetli, alnının teriyle kazanmış insanların mallarına çöreklenen kimselere dense dense “denî haydut” denir.

*İpek Ailesi’nin madenlerine, şirketlerine, gazetelerine ve televizyonlarına el koydular. Fakat kanunen hiçbir suçları yok. Araştıranlar da diyorlar ki, “Bunca zengin ve servet sahibi olanın bir kısım eksiği gediği olur. Burada kanuna aykırı hiçbir şey olmadığına göre, sende bir yanlışlık var!..” Nasıl bir mantıksa bu?!. Firavunlar böyle bir mantıkla hareket etmemişlerdir.

*Bu hadise, şu anda “paralel” paranoyasıyla tutuklanan, sorgulanan ve gadre uğrayan insanların durumuna da misal teşkil etmektedir. Mesele, Karakuşî kararlarından ibarettir.

"NE HALT KARIŞTIRIRSAN KARIŞTIR"

*İnsanlığın İftihar Tablosu, hayâ âbidesi (aleyhi ekmelüttehâyâ) Efendimiz, “Hayâsız olduktan sonra istediğini yap!” buyurur. Hayâ hissini yitirmişsen ne halt karıştırırsan karıştır. “Karıştır” demek değildir bu. Bu türlü emirler tevbîh (kınama, azarlama) içindir; yani, “Yuh sana, her şeyi yapabilirsin artık; çünkü sen o kadar karaktersiz birisin!”demektir.