Çocuklar "Engelleri" Atlarla Aşıyor

Çocuklar "Engelleri" Atlarla Aşıyor
Güncelleme:

Başkent Binicilik Kulübünde uygulanan atla tedavi seansları, SP, MS, otizm gibi hastalıkları ve bedensel engeli bulunan çocukların tedavisinde kullanılıyor - Binicilik eğitmeni Boybek Uygur:"Hipoterapide, atın vücut ısısından ve hareketlerinden faydalan

ANKARA (AA) - İLKNUR ÇETİNBAŞ - Başkent Binicilik Kulübünde antrenman, beslenme ve bakımları özel programlar dahilinde yapılarak engel atlama yarışlarına hazırlanan atlar, engelli çocukların beceri kazanmalarında yardımcı olarak kullanılıyor. Çocuklar, kulüpte sosyal proje kapsamında atlara bindiriliyor.

Kulüpte uygulanan hipoterapi (atla tedavi) seanslarıyla serebral palsi (SP), multipl skleroz (MS), otizm gibi hastalıkları ve bedensel engeli bulunan çocuklarda, el, bacak ve kol kaslarının kontrolünde ilerleme sağlanması amaçlanıyor.

İrem Koç Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinin öğrencilerine verilen hipoterapi seanslarında, çocukların, vücut kontrollerini geliştirmelerine yönelik uygulamalar yapılıyor.

Binicilik eğitmeni Şahnur Boybek Uygur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hipoterapiyi uzun yıllardır kullandıklarını belirterek, "Fizyoterapiye destek yan tedavi olarak kullanılan hipoterapi, at yardımıyla yapılıyor. Asıl amaç engelli bireyin, nörolojik ve duyusal fonksiyonlarını harekete geçirmek. Hipoterapi, tedavinin bir parçası olmakla birlikte tek başına uygulandığında faydalı ancak yeterli değil" dedi.

Hastaların, fizyoterapist ve doktor yönlendirmesiyle kulüplerine geldiğini kaydeden Uygur, "Engelli bireyi en iyi fizyoterapisti tanır. Biz de onların yardımıyla çocuklarımızın hangi rahatsızlıkları varsa, uyarılması, üzerinde durulması gereken yerler nerelerse ona göre bir program uyguluyoruz. Her engelli bireye aynı tedaviyi uygulayamıyoruz" diye konuştu.

Atın hem vücut ısısından hem de hareketlerinden faydalandıklarını anlatan Uygur, "Atın hareketleri ritmik, değişken ve tekrarlı olmak üzere 3 boyutludur. At üzerindeki engelli bireyin yaptığı hareketin etkisi, atın dakikada yaptığı 100 titreşimle birleşince artıyor. Bu da tedaviye büyük yarar sağlıyor. Atın titreşimleri sayesinde bireyin kasları, otururken bile çalışıyor" ifadelerini kullandı.


- "Tecrübeli ve eğitimli atları kullanıyoruz"



Atların duygusal varlıklar olduğunu ve engelli çocukların dilinden çok iyi anladıklarını vurgulayan Uygur, şöyle devam etti:

"At, normal bir bireyin yapmasına izin vermediği davranışı engelli birey yaptığında hiçbir tepki vermiyor. Sizin kalp atışınız, vücut sıcaklığınız, heyecanınız, korkunuz, tüm duygularınız ata geçiyor. At, engelli bireyde, üzerindekinin savunmasız olduğunu hissettiği anda kontrolü ele alıyor ve sakinleşiyor. Çocuğun korkularını yenmesine yardımcı oluyor. Bu anlamda tedavide her atı kullanmıyoruz. Tecrübeli ve eğitimli atları kullanıyoruz."

Sırt kontrolünü sağlayamayan bireyleri, at üzerine yatırarak tedavi ettiklerini belirten Uygur, "Kol, bacak güçsüzlükleri olanlarda o bölgelere yükleniyoruz. Örneğin SP hastası bir öğrencim, sırtını hiç kontrol edemiyordu ama artık atın üzerinde, benim istediğim süre boyunca sırtını kontrol edebiliyor, geriye yatmıyor" şeklinde konuştu.


- "SP'de yürüme, bacak kontrolü sağlanabiliyor"


Hastaların zamanla atın üstünde eskisi kadar kasılmadığını, vücudun daha rahat olduğunu dile getiren Uygur, şunları söyledi:

"Bu tür gelişmeler bizi çok mutlu ediyor. Kas, sinir rahatsızlıkları olanlarda kas kontrolleri rahatlıyor. SP'de yürüme, bacak kontrolü sağlanabiliyor. Binicilikte iç bacaklar kullanıldığı için kaslarda çok olumlu sonuçlar alıyoruz. Eskiden 5 adım atabilen bir çocuğumuz, artık 20 adımı, hem de daha kontrollü bir şekilde atabiliyor. Birey elleriyle atın sıcaklığını hissettiği anda, otomatik olarak parmaklar gerilmeye başlıyor, el kasları rahatlıyor. Eğer kişi bizi algılayabilecek konumdaysa denge hareketleri de yapıyoruz. "

3,5 yaşından 38 yaşına kadar bir çok hastası bulunduğunu belirten Şahnur Boybek Uygur, "Bugüne kadar olumlu sonuçlar aldık ancak kemik rahatsızlığı bulunan, herhangi bir yanlış dokunuşta kemiği kırılabilecek olanları alamıyoruz. Şah damarıyla, beyine giden uyaranlarla ilgili rahatsızlıkları olanlarda heyecan kötü sonuçlar doğurabiliyor. Bu tür hastalarla da çalışamıyoruz. Hastalığı ağır olan bireylerin kaslarını açmamız, rahatlatmamız uzun sürüyor. Seansları sık yaptığımızda geri tepebiliyor. Normalde on beşer dakika ya da yarım saatlik, haftada 1 ya da 2 seans yeterli oluyor" değerlendirmesinde bulundu.

Uygur, sadece bedensel ve zihinsel engelliler değil, psikolojik travmaları, davranış bozuklukları olanların da psikolog önerisiyle geldiğini, hiperaktivitesi, konuşma bozukluğu olan çocuklarda da çok olumlu gelişmeler yaşandığını sözlerine ekledi.


- Fizyoterapist Güzel: "Adım genişliklerinde artma olduğunu tespit ettik"


İrem Koç Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi fizyoterapistlerinden Hüseyin Güzel ise 2-3 yıldır bu eğitime önem vermeye başladıklarını belirterek, şimdilik yan tedavi olarak uygulanan hipoterapinin, yavaş yavaş kendine temel tedavi olarak yer bulacağına inandıklarını söyledi.

Farklı bir ortamda farklı bir canlıyla iletişimin, çocukların kişisel yeteneklerini geliştirmesine, algı bütünlüğünü sağlamasına yararlı olduğunu kaydeden Güzel, şunları kaydetti:

"At üzerindeki titreşimler dolaşımı artırıyor, gevşeme sağlıyor ve dolaşım problemlerine çok iyi geliyor. Diskinetik dediğimiz aşırı derecede savrulması olan çocuklarımızda, istemsiz hareketleri olduğu için kontrollü bir şekilde çalışıyoruz. Epilepsi nöbeti olanlara, hastalığı tetikleme adına temkinli yaklaşıyoruz. İstemsiz kas kasılmasından ötürü adım atamayan ya da iki ayağını aynı anda atma isteği hisseden çocuklarda, ilk seanstan itibaren adım genişliklerinde artma olduğunu tespit ettik. Normal yürüyüşe doğru giden çocuklarımız bile var. Öte yandan atı sevme gibi iletişim becerilerine yönelerek, istemli bir şekilde eli açma, tutma ve kavrama çalışmış oluyoruz."

Tedavilerde at yerine başka canlıların da kullanıldığını vurgulayan Güzel, "Bu bir köpek de olabilir. Yurt dışında özellikle golden retriever cinsi köpeklerin kullanıldığını biliyoruz" dedi.

Hipoterapide farkındalık yaratmak için çalıştıklarını belirten Hüseyin Güzel, "Nasıl bir fizyoterapi devlet tarafından destekleniyorsa, yan tedaviler de devlet eliyle desteklenmeli" diyerek sözlerini tamamladı.


- Perihan Kara: "Erkan'ın at üzerinde durabileceğini bile düşünmemiştim"


İrem Koç Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi öğrencilerinden 5 yaşındaki Hamza'nın annesi Semra İpek, Hamza'nın doğumda oksijensiz kaldığı için engelli olduğunu belirtti.

Hipoterapiye yeni başladıklarını ve bu kadar memnun kalacaklarını tahmin etmediklerini anlatan İpek, "Hamza ilk kez ata bindi. Bu kadar çok seveceğini tahmin etmemiştim. Normalde başına hakim olan bir çocuk değil ama at üstündeyken başını çok güzel tutuyordu. Çok mutlu oldum. Hipoterapiye devam edeceğiz" diye görüş belirtti.

Oğlu gibi çocukların hipoterapiye çok ihtiyacı olduğuna dikkati çeken İpek, "Hipoterapi, eğitimin yüzde 50'si diyebilirim. İstiyorum ki devlet tarafından karşılansın, tüm engelliler faydalansın. Bundan haberi olmayan ya da imkanı olmadığı için gelemeyen bir çok aile var. Fakat devlet bu imkanı sağlarsa, eminim ki daha çok çocuk yararlanacak" ifadesini kullandı.

Erkan'ın annesi Perihan Kara ise doğumda oksijensiz kalan oğlunun yüzde 92 engelli raporu bulunduğunu kaydederek, şöyle konuştu:

"İlk kez 2 yıl önce geldik. Çok heyecanlanmıştık. Erkan'ın at üzerinde durabileceğini bile düşünmemiştim. Daha sonraları büyük zevkle gelmeye başladı. İlk geldiğinde at üstünde dengesini sağlayamıyordu, sonra rahatladı. At üstündeyken ilk kez kalkıp, oturma hareketini yaptığı zaman ağlamak istemiştim, çok duygulandım. İçim dolu dolu oldu. Haftada 1 gün gelebilsek Erkan'ın denge sorunu kalmayacağına inanıyorum."


Etiketler Binicilik