Bakan Kurtulmuş'tan ''Brad Pitt'' açıklaması !
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone OlKültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Troya tanıtım filmi için çarpıcı açıklamalarda bulundu.
"Troya ile ilgili uluslararası tanıtım yaparken Brad Pitt'le de bir organizasyon yapılacak mı?" sorusuna Kültür ve Turizm BakanıNuman Kurtulmuş, "O çalışma var, ben kesinleşmediği için söylemedim. Öyle bir tanıtım yüzünün yer aldığı bir program düşünülüyor. İnşallah anlaşılabilir." karşılığını verdi.
Antalya Belek Turizm Merkezi'nde ulusal medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Bakan Kurtulmuş, sıcak gündemin yanı sıra turizm kültürel alanda yürüttükleri faaliyetleri ilişkin bir sunum yaparak soruları cevapladı.
Kültür ve Turizm Bakanı olarak yaklaşık 6 aydır görev yaptığını anımsatan Kurtulmuş, bu süreçte bakanlığı, bakanlığın da kendisini tanıdığını, Türkiye'nin kültür ve sanat camiasını ve politikalarını yakından görme imkanı olduğunu belirtti.
"Öncelikle şunu söylemek isterim, esas meselemiz bizim herhalde milli kültürel bağımsızlık meselesidir. Bu, bugünün meselesi de değil." diyen Kurtulmuş, yaklaşık 2 asırdır, Osmanlı'nın Batı'yla karşılaşması sonrasında, özellikle teknoloji ve ekonomi alanındaki yenilgiyi hissetmesiyle birlikte, bugün tashih etmek durumunda oldukları bir kültürel anlayışın bulunduğunu bildirdi.
Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"O da şudur; biz batıya karşı meydan okumamızı, onların kültürel üst yapısını alır, taklit eder, onlar gibi olursak, kendi köklerimizi, milli değerlerimizi, varlığımızı, birikimimizi bir şekilde kenara koyarsak adam oluruz zanneden, telakki eden bir anlayış tanzimatla meşrutiyetle birlikte gelen ve maalesef cumhuriyetin elitleri tarafından da bir şekilde benimsenen, bugün bile belli oranda etkileri olan bir anlayış. Bu tashih edilmesi gereken bir husus. Çünkü biliyoruz ki bizim yakın siyasi tarihimiz de şunu gösteriyor, milli kültürel bağımsızlığa sahip olmayan milletlerin bir şekilde ekonomik ve teknolojik alanda da bağımsız olabilmeleri mümkün değil. Onun için bu alana yoğunlaşmamız gerekiyor. Bu şu demek değil, dünyadan kopuk, tamamıyla Türkiye'nin içerisine kapanmış bir kültür anlayışı değil. Tam tersine dünyadaki gelişmeleri bilen, ama bu topraklarda, Anadolu topraklarında ne varsa bunun hepsini Türkiye'nin birikimi olarak kabul eden ve bu birikim üzerinden dünyaya kültürde, sanatta yeni şeyler söyleyebilme iddiasında olan bir kültürel telakkiyi, anlayışı ortaya koymak durumundayız. Bu topraklarda bu anlamda bize muazzam bir zenginlik sağladığını görüyoruz, ben de işin içine girdikçe daha çok görüyorum."
Kurtulmuş, Troya'dan Osmanlı'ya kadar 24 büyük medeniyetin Anadolu topraklarından geçtiğini, bunların her birinin geriye bıraktığı büyük bir miras bulunduğunu, bunların hepsinin kabul edilmesi gerektiğine değindi. Kurtulmuş, "Bu topraklarda Troya'nın birikimi de bizim birikimimiz, Karyalıların birikimi de bizim birikimimiz, Osmanlı'nın, Selçuklu'nun birikimi de bizim birikimimiz. Bu topraklarda Aşık Nesimi ile Yunus Emre'yi ayırmadan, her ikisini birden bizim birikimimiz olarak kabul etmek durumundayız. Necip Fazıl'la Mehmet Akif'i, Nazım Hikmet'i birbirinden ayırmadan, onlar kendi dönemlerinin içerisindeki farklılıklara rağmen bunların hepsini kabul etmek durumundayız." ifadesini kullandı.
TURİZMDE PAZAR VE ÜRÜN ÇEŞİTLİLİĞİ
Bakan Kurtulmuş, turizm sektöründe pazar ve ürün çeşitlendirmesinin önemine dikkati çekti.
Kurtulmuş, "Çin, Hindistan, Güney Kore, Japonya, Endonezya ve Malezya gibi Asya ülkelerini yeni pazarlar olarak görüyoruz. Yaklaşık bu 6 ülkenin nüfusu dünya nüfusunun yarısı ve her birisinde çok kuvvetli bir orta sınıf var. Ayrıca Türkiye gibi bir ülkede sadece deniz turizmine bağlı kalınmamalı, kış turizmi, doğa turizmi, yayla turizmi, kongre, gastronomi gibi turizm alanlarında çalışmalarımız da sürüyor." dedi.
Son 6 ayda çok sayıda uluslararası organizasyona ve fuara katıldıklarını belirten Kurtulmuş, uluslararası organizasyonlarda görünmenin çok faydası olduğunu dile getirdi. Bakan Kurtulmuş, 2018 yılı içerisinde Troya yılının kutlanacağını, bazı uluslararası örgütlerin yıllık toplantılarının Türkiye'de yapılacağını vurguladı.
Turizmde 2014 yılının zirve yılı olduğunu, 2015 ve 2016 yıllarında ise turizmin "dibe" vurduğunu aktaran Kurtulmuş, Rusya ile yaşanan uçak krizi, terör, FETÖ'nün saldırısı, Avrupa'daki seçimler ve Türkiye'ye karşı ortaya çıkan tavır gibi bazı olumsuzlukların yaşandığını, bunların da sektörü etkilediğini anımsattı.
Bakan Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"2017'nin sonunda ikisi de hakikaten turizm sektöründe önemli isimler, birisi Talep Rifai, 2017 sonunda Dünya Turizm Örgütü Genel Sekreterliğini bırakan, Türkiye dostu, Ürdün kökenli önemli bir isim. Anne tarafından da Türk olan birisi, Osmanlı soyundan gelen birisi. O çok güzel bir şey söyledi, 'İnanılmaz bir geri dönüşle Türkiye gerçekten 2017'yi çok başarılı bir şekilde kapatmıştır diye. Yine Yunanistan'ın Turizm Bakanı da o da turizm dünyasının tanıdığı birisi, Türkiye'nin turizm savaşına geri dönmesinin Türkiye için önemli olduğunu ifade etti."
2018 HEDEFİ 36 MİLYON YABANCI TURİST
Kurtulmuş, 2017'nin 32,4 milyon turist sayısı ve yaklaşık 26 milyar dolar turizm geliriyle tamamlandığını anımsattı. Kurtulmuş, turizm gelirinde yüzde 17, turist sayısında da yüzde 28 artış olduğunu, Rusya'dan yaklaşık 5 milyon, Almanya'dan da 3,5 milyon ziyaretçinin geldiğini söyledi. 2018'de tur operatörlerinden gelen erken rezervasyon konusunda ciddi bir kıpırdanma olduğunu belirten Kurtulmuş, ülkelere göre erken rezervasyon rakamlarının geçen yıla oranla yüzde 20 ile yüzde 60 arasında artış gösterdiğini bildirdi.
Kültür ve Turizm Bakanı Kurtulmuş, "Kruvaziyer turizm de biliyorsunuz son 2 yılda durdu. ABD ile vize krizinin aşılmasıyla burada da ciddi bir ivmenin olacağını düşünüyoruz. 2018 yılı için 36 milyon turist ve 34 milyar dolarlık bir turizm geliri elde etmemiz hiç de zor değildir. Eğer gelişmeler böyle devam ederse, bu projeksiyonlar 2018 yılına gerçekten yansırsa bu şekilde olacaktır diye düşünüyoruz. Ayrıca, seyahat acentelerine verdiğimiz destekleri devam ettiriyoruz, yani en son 9 bin dolara kadar bu destekleri çıkartıyoruz." diye konuştu.
KAÇIRILAN TARİHİ ESERLERİN TÜRKİYE'YE GETİRİLMESİ
Çok ciddi mesafe almaya başladıkları alanlardan birinin de kaçırılan tarihi eserlerin Türkiye'ye geri getirilmesi olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, 14 Eylül 2017 tarihinde Herakles Lahdi'nin Antalya'ya getirilmesinin çok ses getirdiğini ifade etti.
Kurtulmuş, "Şu anda ocak sonuna kadar getirmeyi planlıyoruz, ama şubata da kalabilir; Karya dönemine ilişkin altın tacın Edinburgh'tan (İskoçya) Türkiye'ye getirilmesi düşünülüyor, planlanıyor. Tabii bu arada önemli bir şey de Şeyh Hamdullah Efendi'nin oğlunun 16'ncı Yüzyıla ait el yazması Kur'an-ı Kerim'i İngiltere'de pazartesi günü müzayedeye çıkacakken, biz cuma günü müzayedeyi durdurduk, şimdi onun da geri dönüş işlemlerinin yapılması için çalışmalar devam ediyor." açıklamasında bulundu.
PRESTİJ PROJELERİ
Bakanlığın kültür alanındaki prestij projeleri konusunda bilgi veren Kurtulmuş, İstanbul'daki AKM'yi 2019 yılına yetiştirmeyi planladıklarını, Rami Kışlası'nın bir kitap vadisi haline getirilecek ve yaklaşık 7 milyon kitabın orada sergileneceğini bildirdi.
Kuleli Askeri Lisesi'nin müzeye dönüştürülmesiyle ilgili ortak bir çalışmanın yürütüldüğüne işaret eden Kurtulmuş, "Burayı da bir prestij müzesi haline getireceğiz. Yani diyelim birkaç saat İstanbul'da vakti olan birisinin Anadolu topraklarındaki bütün kültürel birikimi, zenginliği görmek için gidip ziyaret edeceği bir müze haline getireceğiz." dedi.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) binasını da 2019 yılına yetiştirmeyi planladıklarını belirten Bakan Kurtulmuş, şu görüşlere yer verdi:
"Fuat Sezgin'in Ursula Sezgin Kütüphanesi bu yıl içerisinde açacağız. Oradaki sıkıntımız, Almanlarla yaşanan gerginlikti. 35 bin nadide eser ve el yazması eser var, bunun yaklaşık 16 binini getirdik, sonra durdu. Araya Almanya'daki seçimler gelince Almanlar bırakmamaya başladılar. Şimdi biliyorsunuz tekrar Almanlarla bir iyileşme sürecine girdik. Perşembe günü burada Almanya'nın çok önemli 15 büyük kuruluşun gazetecileriyle bir araya geldik. Oradan da aldığım hava, Almanlarda da ciddi bir şekilde Türkiye'yle ilişkilerin yumuşatılması, rahatlatılması konusunda bir irade var. Ümit ediyorum ki bu Fuat Sezgin Kütüphanesine de yansıyacaktır ve kısa süre içerisinde oradaki 35 bin kitabı Türkiye'ye getirmek mümkün olacak."
SİNEMA SEKTÖRÜ
Sinema sektörüne de değinen Kurtulmuş, bu sektöre verilen desteklerin 2002 ile 2015 arasında 35 kat arttığını, 2002 yılında 30-34 civarında bulunan yerli film üretiminin geçen yıl 151'ye çıktığını, Buğday, Ayla ve Sarı Sıcak filmlerinin de uluslararası prestijli alanlara çıktıklarını belirtti.
Kurtulmuş, "Geçen yıl 151 yerli film vizyona girmiş. Yerli film izleyici sayısında Avrupa birincisiyiz, bu önemli bir şey. Hep sanki şöyle bir telakki var, Türkiye'de fazla yerli film üretilmiyor, yabancı filmler izleniyor gibi, öyle olmadığını görüyoruz. Opera ve balede de önemli sayıya ulaşılmış." dedi.
"Sinemaya Gitmeyen Çocuk Kalmasın" kampanyasının 2018 yılında da devam edeceğini de vurgulayan Kurtulmuş, Türkiye'de 2017 yılında yaklaşık 65 bin kitap basıldığını, kitap basımı ve çeşitliliği bakımından Türkiye'nin dünyada ilk 10'a girdiğini aktardı.
Önemsedikleri bir başka hususun da kütüphane hizmetlerinin uzatılması olduğunu dile getiren Kurtulmuş, Beyazıt Kütüphanesi gibi 7 gün 24 saat açık kütüphaneler olmasını istedi.
Bakan Kurtulmuş, kültür ve sanatın genç nesiller içerisinde bir uyanışa vesile olmasının temin ederek, şunları kaydetti:
"Türkiye'de niçin kültür-sanat alanında bence üretken olmadığımızın, yeterince üretken olamadığımızın temel noktalarından birisi; bizim tam da hiç taklit edilmeyecek alan olan kültür-sanat, edebiyat vesaire alanlarında taklit ederek modernleşmeye başlamamızdır. Daha doğrusu modernleşmeyi tamamen şekli, dışa ait bir mesele olarak görmemizdir. Şehbenderzade'nin söylediği çok güzel bir söz var, büyük bir eleştiri, diyor ki; 'İçimizde bir Fransız gibi şarap içebilen, bir İngiliz gibi vals edebilenimiz, bir İtalyan gibi sanat eserlerini izleyebilenimiz vardır, ama bir uçak mühendisimiz, köprü yapacak bir mühendisimiz ya da fabrika kuracak bir mühendisimiz yoktur.' diyor. Temel mesele budur. Böyle olduğu için uzun yıllar son derece yanlış uygulamalar oldu, bunu söylediğimizde bazıları kızıyorlar, ama bu sadece geçmiş eleştirisi anlamında değil zihinsel kodlarımızı düzeltelim ve bunu yerlileştirelim diye söylediğimiz bir şey. Biliyorsunuz Türkiye'de yaklaşık 2,5 yıl Türk sanat musikisinin TRT'nin radyosundan yayınlanması yasaklandı 1936-1938 arasında. Yine zannediyorum 1976 ya da 1977'dir, konservatuvarda Türk sanat musikisi bölümü yoktu, açılamazdı. Bizim neslimiz bilir, biz müzik derslerinde Türk sanat musikisi, hele hele Türk halk musikisi gibi bir şeyi hiç duymadık. Çünkü müzik derslerinde bunların müfredatta bir şekilde ifade edilmesi belki kanunla falan yasaklanmamıştı, ama uygulamayla yasaklanmış olan bir durumdu. Gerçekten bu şeyleri yaşadık. Bize ait olanlardan kurtuldukça adam olacağımızı zannettik. Bu anlamda da dünyanın en sancılı, en sıkıntılı modernleşmesini, Türk modernleşmesini yaşadık. Halbuki 2 asır evvel modernleşmeyi doğru bir şekilde başlatabilmiş olsaydık, doğru başlayan bazı çabaları sürdürülebilmiş olsaydık, bugün ekonomide de kültürde de sanatta da her alanda çok daha ileriye gitmemiz mümkün olurdu diye düşünüyorum."
BRAD PİTT İLE BİR ORGANİZASYON...
Troya'yı sadece Türkiye'de değil, dünyada tanıtmak perspektifiyle çalışmalar yapılacağına değinen Kurtulmuş, bu çerçevede Devlet Opera ve Balesinin Troya ile ilgili oyunlar sergileyeceğini, 23'e yakın uluslararası festivalde Troya'nın tanıtılacağını, ayrıca yarışmalar, konserler, tiyatro gösterileri, filmler, kısa film ve belgesel yarışmaları ile ciddi bir farkındalık oluşturulacağını söyledi.
"Troya ile ilgili uluslararası tanıtım yaparken Brad Pitt'le de bir organizasyon yapılacak mı?" sorusuna Kurtulmuş, "O çalışma var, ben kesinleşmediği için söylemedim. Öyle bir tanıtım yüzünün yer aldığı bir program düşünülüyor. İnşallah anlaşılabilir." karşılığını verdi.
ARKEOLOJİK KAZILARA ÖZEL SEKTÖR DESTEĞİ
Kurtulmuş, özel sektörün arkeolojik kazılara desteği ve Göbeklitepe'deki son durumun ne olduğu yönündeki soru üzerine de Kültür ve Turizm Bakanlığının prestijli ama yoksul bir bakanlık olduğunu belirtti.
Kısıtlı imkanlar içinde çalıştıklarını ve en çok para harcanacak alanlardan birinin arkeolojik kazılar olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Bizim en büyük problemlerimizden birisi şu, gittiğimizde, gördüğümüzde içimiz sızlıyor, böyle göz göre göre çalınmış geçtiğimiz on yıllar boyunca. Bunlar maalesef çoğu etrafında basit tel örgüler bile ayrılmadan, köyün içerisinde ya da mezranın ortasında kalmış yerler, gelen götürmüş, giden götürmüş. Bunu da çok açık, yani hiç lafımı gizlemeden söylemek istiyorum. Ben bu anlamda tarihi eser kaçakçılığının bazı ülkelerin kendi kültürel siyasetlerinin bir parçası olarak kullanıldığına inanıyorum. Eğer bu kaçakçılara göz yummasalardı, yani göz yummaktan kastım nedir? Bugün batının en büyük müzelerinde bakıyorsunuz Anadolu'dan kaçırılmış olan fevkalade büyük önemli eserler var. Eğer göz yummasalardı, herhalde bu tarihi eser kaçakçıları da bir pazar bulamayacaklardı. Şimdi korkarım ki Suriye'den, Irak'tan kaçırılan çok sayıda eser birkaç sene sonra yine batının önemli müzelerinde sergilenmeye başlanacak."
Bakan Kurtulmuş, dolayısıyla en ufak bir kaçağa göz yumulmayacak bir model kurmak zorunda olduklarını ifade etti.
Kültür sanatta şu anda muazzam bir teşvik olduğuna işaret eden Kurtulmuş, şu görüşlere yer verdi:
"Yani herhangi bir kültür projesine sponsor olan kuruluşumuz, harcadığı paranın tamamını gider olarak yazabilir. Bizim özel sektörümüzün de bu anlamda kültür sanat faaliyetlerine destek olmak, öncü olmak gibi yeni yeni başlayan bir ilgisi var. Bu ilgiyi artırmak bakımından belki bazı yerler burayı alın, yapın, ortaya çıkarın, işletin şeklinde bir model. İyi bir model kurarak, devletin Müzeler Genel Müdürlüğümüzün, üniversitelerimizin ilgili bölümlerinin kontrolünün yüzde 100 sağlandığı bir ortamda bu şekilde özel sektörün kullanımına açılabilir, bizim diyelim 30 senede yaptığımızı özel sektör üç yılda, dört yılda, beş yılda yapabilir. Böyle bir model üzerinde şu anda düşünce olarak, fikir olarak bunu geliştirmeye çalışıyoruz."
Kurtulmuş, Göbeklitepe'de çalışmaların devam ettiğini, nisan ayında ziyarete açılmasının planlandığını belirtti.
TOPKAPI SARAYI PROJESİ
Bakanlığın en önemli faaliyetlerinden birinin Topkapı Sarayı olduğunu, şu anda 27 ayrı restorasyon çalışması bulunduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Topkapı Sarayı'nda restorasyon çalışmaları son derece titizlikle devam ediyor ve inşallah kısa süre içerisinde bitirildiğinde muazzam bir alan ortaya çıkacak. Yine Topkapı'yla ilgili ciddi bir projemiz de, eğer yapabilirsek, yani bugün başlasak belki 10 sene sürecek olan bir şeydir; Sur-i Sultani etrafındaki bütün alanları almak, hatta Fransız Hapishanesi'nden Yeşilay'ın bulunduğu Sepetçiler Kasrı'na kadar olan alanın tamamının trafiksizleştirilerek Topkapı Sarayının orası mücavir alandır, Topkapı Sarayı alanı haline getirerek orayı bir tamamıyla Osmanlı kültür sanat alanı haline dönüştürmek." dedi.
Bu konuda İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile de çalışmalar yapılacağını belirten Kurtulmuş, bunu büyük bir proje olarak ortaya koymayı düşündüklerini vurguladı.
Bakan Kurtulmuş, Eyüp'ün de önemli bir proje olarak canlandırılması, bütün semtin bir tarihi alan haline dönüştürülmesiyle ilgili de çalışmalar bulunduğuna değindi.
Önümüzdeki günlerde Urfa ve Mardin çalıştayları yapılacağını aktaran Kurtulmuş, üniversiteden ticaret ve sanayi odalarını şehrin tüm dinamiklerinin sahipleneceği, Hazreti İbrahim, Hazreti Eyüp Aleyhisselam üzerinde uluslararası etkinlik programları hazırlanabileceğini bildirdi.
AYASOFYA VE İSTANBUL ÇALIŞTAYI
Bir gazetecinin "Gündeminizde veya hükümetin gündeminde Ayasofya'nın cami olarak açılması konusu var mı?" sorusu üzerine Kurtulmuş, Ayasofya meselesinin bir siyaset meselesi, dengesi olduğunu ifade etti.
Ayasofya'nın o bilinen muhteşem şaheserden ibaret olmadığına vurgu yapan Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ayasofya'nın etrafındaki maalesef bir külliye Ayasofya ve bu külliye bugün fonksiyonlarını göremiyor. Mesela imarethane var, Ayasofya'da imarethane var, muvakkithane var. Malum Müslümanlık'ta namazdır, oruçtur, cumadır, hepsi vakitle ilgili. Ayları ve günleri, günün vakitlerini nasıl tespit edeceğiz, bunun tespit edildiği yer muvakkithane. Mesela muvakkithanenin tekrar eski özelliğine kavuşturulması. Şu anda imarethanenin gerçekten fakir-fukaraya İstanbul ahalisine günde diyelim 5 bin-10 bin kişiye yemek verebilecek bir imarethane haline dönüştürülmesi. Bununla ilgili Ayasofya Vakfı var, bu vakıf canlandırılabilir."
Müze haliyle dahi Ayasofya'nın içerisinde İslami kimliğin ortaya konulabileceği çalışmalar yapılabileceğini belirten Kurtulmuş, "Dolayısıyla Ayasofya da bizim kültürel olarak şu haliyle dahi sahip çıkamadığımız, yeterince değerlendiremediğimiz önemli abidevi bir eserdir. Çok şükür orada da restorasyon ağır, ama iyi gidiyor. İçindeki restorasyon çok uzun yıllardır devam ediyor." ifadesini kullandı.
İSTANBUL'A TARİHİ ALAN YÖNETİMİ
Bakan Kurtulmuş, önümüzdeki birkaç ay içerisinde büyük bir İstanbul Çalıştayı yapılacağına dikkati çekerek, İstanbul'daki bütün belediyeler, Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Üniversitesi ve İstanbul'un tarihi dokusuyla ilgili olan bütün kurumlarla da önce bir hazırlık sürecine gireceklerini bildirdi.
Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"İstanbul'un yeniden ihyası, çok doğrudur, yani İstanbul hakikaten, ben de hala Fatih'te oturan birisi olarak, İstanbullu olmaya direnen birisi olarak söylüyorum, durum çok iç açıcı değil, yani İstanbul'un yeniden diriltilmesi gerekiyor. Sadece oradaki tarihi eserleri restore etmek, çevreyi ışıklandırmak vesaire bunlarla da olacak şey değil. Bununla ilgili inşallah büyük bir İstanbul Çalıştayı yapacağız. Orada ilgili herkesin, mimarların özellikle, şehir planlayıcılarının, sanat ve estetik alanıyla ilgili insanların, İstanbul'un kadim kültürünü bilen insanları bir araya getireceğiz ve ümit ediyorum ki oradan en azından bize ışık tutacak bir eylem planı ortaya çıkacak. Ama bütün bu söylediklerinizin yapılabilmesi ise muazzam bir ekonomik gücü gerektiriyor."
Bakan Kurtulmuş, İstanbul'un, özellikle tarihi yarımadanın yasalarla donatılmış, kuvvetli yetkiye sahip olan bir tarihi alan başkanlığı şeklinde yönetilmesinin daha doğru olduğu kanaatinde olduğunu da vurguladı.
TELİF YASASI BAŞBAKANLIKTA
Korsan meselesiyle ilgili olarak hazırlanan Telif Yasası'nın hazırlanarak Başbakanlık'a gönderildiğini belirten Kurtulmuş, "Telif Yasası çıktığı zaman, korsana bir şekilde ihtiyaç duymayacak ya da korsanın gücünü kıracak bir durum ortaya çıkacak ve önemli mesafe alacağız bu korsanla mücadele konusunda. Ümit ediyorum kısa süre içerisinde de Bakanlar Kurulundan Meclis'e gönderileceğini tahmin ediyorum." dedi.
Kurtulmuş, Sinema Kanunu ve Teşkilat Kanunun da başbakanlıktan Meclise gönderilmesini ümit ettiklerini ifade etti.
İSTİKLAL MADALYALARININ SATILMASI
İstiklal madalyalarının satılmasının rahatsızlık verici bir durum olduğunu belirten Kurtulmuş, İstiklal madalyalarının maddi değerinden çok daha fazla manevi değeri bulunduğunu, internet üzerinden veya başka yollardan bunların pazara düşmesinin kabul edilebilecek bir durum olmadığını aktardı.
Kurtulmuş, "Biz hemen bu konuyla ilgili Bakanlık olarak çalışma yaparız, ne tür bir düzenleme gerekiyorsa onu yaparız. Bu sadece onu satan kişilerin değil aynı zamanda millet olarak hepimizin de karşılaştığı zor bir durumdur, kötü bir durumdur." dedi.
YABANCI TURİSTİN HARCAMALARI
Kişi başı yabancı turist harcamasının 642 dolara düştüğünü, bu rakamın bin dolara çıkarılması için çalışma yapmak gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, gastronomi, sağlık, spor turizmi gibi insanların daha çok harcama yapabileceği alanlara ağırlık verilmesini istedi.
Kiralık evler konusuyla ilgili sorular üzerine de değerlendirmede bulunan Kurtulmuş, İçişleri Bakanlığının da üzerinde çalıştığı, çok hassas bir konu olduğunu söyledi.
Bakan Kurtulmuş, güvenlik nedeniyle bu evlerin kontrolünün yapılması gerektiğini ve "yok, hayır, olmaz" demektense bunların bir statüye kavuşturulması, dışarıdan gelecek insanların da bu imkanlar istifade etmesi gerektiğini kaydetti.
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Ol