Yenidoğan çetesi davasında bir itiraf daha

Yenidoğan çetesi davasında bir itiraf daha
Güncelleme:

Yenidoğan çetesi davası kapsamında 22'si tutuklu 47 sanığın yargılanmasına devam edildi. Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık hemşire S.Ş., örgüt lideri F.S.'nin epikrizleri değiştirmesini istediğini belirterek, ''Kabul etmedim, yönetime de söyledim.'' dedi.

Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle duruşma konferans salonunda görülüyor. F.S. ve İ.G.'in de aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanıklı davada tutuksuz sanıkların savunmaları başladı. Bazı tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları salonda hazır edilirken, bazı tutuksuz sanıklar da bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşma saat 10.40 sıralarında kimlik tespitinin ardından tutuksuz sanık E.K.’nin savunmasının alınmasıyla başladı; tutuksuz sanık S.Ö.'nün savunmasıyla sona erdi.

'İŞLETME VE ÖRGÜTÜ BİLMİYORUM'

Duruşma E.K.'nin savunmasının alınmasıyla başladı. K. savunmasında, "Öncelikle üzerime atılı suçları kabul etmediğimi beyan ederim. Örgüt nedir bilmiyorum; işbirliğim yok. 2019 yılında Çorlu Reyap Hastanesi’nde çalışmaya başladım ve 5 yıl boyunca yenidoğan hemşireliği yaptım. F. Bey’i 1,5 - 2 yıldır tanıyorum. İşe başladığımda doktor ve hemşirelerimiz farklıydı. İşletme adı altında geçen şeyi bilmiyorum, burada öğrendim. Çorlu çok küçük bir yer ve işletme gibi şey duyulmamıştı ben de burada öğrendim. Dosyadaki kimseyi tanımıyorum. Sadece F.S. ile B.K.’yi tanıyorum" dedi.

'DOKTOR GELMEYİNCE BİZ DE BEBEĞİ DEFİN İŞLEMLERİ İÇİN HAZIRLADIK'

K., "Halime bebek, anne karnında oksijensiz kalmış bir bebekti. Tekirdağ Şehir Hastanesi’nden kendi ambulanslarıyla sevk edildi. 55 gün boyunca tüm çabalarımızla ona baktık. Tüm yaşam hizmetlerini eksiksiz gerçekleştirdik. Tapelerde yalnızca bir görüşmem var; o da F.S. ile. Görüşmede yaptığım işlemleri anlatıyorum. Halime bebek zaten birkaç gündür eks durumundaydı. Öleceğini biliyorduk. Müdahale, bir kişiyle yapılmaz; birkaç kişinin koordinasyon içinde çalışması gerekir. Birileri müdahale ederken, birilerinin doktorla iletişim kurması gerekiyordu; ben o kısmı üstlenmiştim. Doktor olmadığı için müdahaleleri hemşire olarak yaptık. Müdahalede bir kişi değil 3-5 kişi ile müdahale ettik. Yoğunbakımda mavi kod verilmez, biz zaten mavi kod ekibiyiz, Mavi kod hava yolun açıklığının sağlanmasıdır bunu da doktorun yapması gerekir. Ex olduğunda doktoru arayıp bilgilendirme yaptık. Doktorun 'Geliyorum' cevabını duyduk. Esenyurt’tan geliyordu kaç kilometrelik mesafeydi bilmiyorum ama her zaman yarım saatte geliyordu ilk kez doktorsuz kaldık. Doktor gelmeyince biz de bebeği defin işlemleri için hazırladık. Ekip geldiğinde bebekte tüp veya damar yolu olmadığını görmemelerinin sebebi bebeği temizleyip defne hazır etmemizdi. Zaten bebeği incelemiş olsalardı bebeğin vücudunda izleri görmüş olurlardı. Ekibi yanıltan şey ex saatidir, saatin sonradan değiştirildiği konusunda bilgim yok ben vefat ettiğinde saati vermiştim. Saatin uzatıldığını burada öğrendim" dedi.

'ÖLMESİNİ BEKLEDİĞİMİZ BİR BEBEKTİ'

K., "H.B.G.’yi ismen tanıyorum, F.S.'nin şoförüydü. B.K. çalışma arkadaşım, H.Y.'yi yönetim başkanı olarak biliyorum. H.Y. Çorlu Reyap’ın başındaydı. Yenidoğan yoğun bakımda toplam 18 hemşire olduğunu biliyorum. F.S.'nın 'Ölen ne oldu E.' K., 'Adranelin verdik öldü bebek hocam' konuşmasına cevap veren sanık, bebek konusunda konuşmamızla ilgili bebek zaten sonradan kötüleşmedi. Bebek geldiği günden beri kötüydü. Halime o gün kötüleyip o gün ölmedi. Ölmesini beklediğimiz bir bebekti. Epikrizi kimin yazdığını bilmiyorum bizde hemşireler epikriz yazmaz hatta biz yoğun bir yoğunbakımız. Denetim ekibi geldiğinde normal bebeğimi besliyordum. F.S. ile, başhekimle konuştular bizimle göz teması bile kurulmadı; bana da herhangi bir soru yönetilmedi. Muhattaplarıyla konuşma oldu açıkçası ne soru sorduklarını da duymadım" şeklinde konuştu.

'BURADA DUYDUĞUM ŞEYLERLE İLGİLİ BİLGİM YOK'

K., "Medisense şirketi hakkında fikrim yok. F.S., B. Hanıma belli bir miktar atıyor ve B. kıdemli hemşirelere bin lira kadar para veriyor. Üniteye biberon, tarak gibi eşyaları kendi cebimizden alıyorduk. F.S. sonra bunların paralarını bize veriyordu. Ücretleri bire bir bana göndermedi. Sorumlulara gönderiyor sorumlular kıdeme göre veriyordu. Bu birkaç kez tekrarlanan birşey biz de anlayamamıştık. Bize de bir şey söylenmiyordu. Kendi şahsi özel ihtiyaçlarını, bebeklere aldığımız şeyleri doktor bey geri ödemesini yapıyordu. H.B. ile ortak paydam yok, beraber çalıştığımız bir durum yok. Beni tanımadığını söyledi. Ben sadece hemşirelik görevimi yaparım. Epikriz gibi durumları yapmaya da vaktim yok. Trakya bölgesinde, Çorlu bölgesinde de etkin yoğun bakım yoktur. Tıp fakültelerinden, şehir hastanelerinden yer olmadığında sevk olması yoğundur. Doğum oranı yüksek olan hastane, her zaman hazırızdır. Burada duyduğum şeylerle herhangibir bilgim yoktur. Currosorf ilaçlarla bilgim yok. Çok fazla hastamız olduğu için ilaçlarımız da ona göre geliyor. İhtiyacımız kadar kullandığımızda da elimizde kalacak bir ilaç olmuyor. Normal şartlarda canlandırma işlemi sırasında hemşireler dışında doktor olması gerekir ama genelde hemşireler de canlandırma işlemi yapıyor ve yetiyor" dedi.

'F.S.'DEN MENFAATİM OLMADI'

Tutuksuz sanık M.S.K. da savunma yaptı. Kaya savuınmasında, "Daha önce savunmamı yapmıştım. Ekstra birşey söylemeyeceğim. Çam Sakura Hastanesinde asistan olarak çalışıyordum. Mecburi hizmet için Ağrı İlçe Devlet hastanesine gittim. Çam Sakura Hastanesinde 3.5 yıl çalıştım. Bu süre zarfında İlker beyi tanıdım. Toplantılarda, popüler olması sebebiyle F.S.'yı tanıyorum. Başka kimseye tanımıyorum. Silivri Kolon Hastanesinde başka doktorun kaşesiyle imza atmadım zaten Çam Sakura Hastanesinde asistanlık eğitimi alıyordum bir yere gitmem imkansızdı. F.S. ile B.M. aradında 'S. ile 112 çözelim' konuşmasını hatırlamıyorum. F.S. ile '2 hafta sana yer buldum' konuşmasını hatırlamıyorum F.S. ile konuşmam olmuştur ama eylem olarak gerçekleştirmedim. İşletmeden kasıt şudur, ben asistanlık eğitim bittiği için bir yerde çalışmam gerekiyordu güzel bir hastane olursa şartları iyi olursa çalışabilirim onu söylemiştim ama bir yerde çalışmadım. Silivri’de ablam, kız arkadaşım var sık sık oraya giderdim. Silivri Kolan hastanesinin nerede olduğunu bilmem ve bir muayene yapmadım. F.S.' dan hiçbir menfaatim olmadı. Herhangi bir para almadım" dedi.

'HASTANENİN PERSONELİ OLARAK ÇALIŞTIM'

Tutuksuz sanık S.Ş. ise "Savunmamı soru cevap şeklinde yapmak isterim. Özel Avcılar Hospital'de yoğunbakım hemşiresi olarak çalışıyorum. 2016 yılında Özel Güngören Hastanesinde çalıştım. 2022 yılı Nisan ayında Avcılar Hospital yenidoğan yoğun bakım sorumlu hemşiresi olarak işe girdim. C.H.K., F.S., H.B.G., G.M.Ö.'yü ismen tanıyorum S.A.'yı tanıyorum. C.S.Y.'yi fiziki olarak görmedim ismen tanıyorum. İşletmeye bağlı çalışmadım hastanenin personeli olarak çalıyorum. Ekstra olarak Medisense A.Ş. sağlık adı altında para geliyordu. Ek mesai olarak geliyordu. Aldığım paralar emeğimin Karşılığıdır. 5 bin tl gibi bir para hesabıma gelmiyor. Bu rakamlar 3 bin-2 bin olarak değişiyor bu paralar kaldığım mesai karşılığıdır'' dedi.

'SÖYLENEN TÜM TALİMATLARI YERİNE GETİRDİM'

Ş., "İ.G. ile 'Y.'yi arayabilir misin' konuşmasını hatırlıyorum. Sohbet esasında arkadaşımla görüştüm. Çok gazla hasta geldiğini söylemiştim. Kendi aralarında G. ile konuşmuşlar. Sonra beni arayarak bu konu hakkında bilgi almak istedi. Sonra arkadaşımı arayarak bilgi almak da istedi ben arkadaşımı aramadım. En son çocuk doktoru F.Y.'ydi Danışman doktor İ.G.'ydi. Danışman konusunda her yenidoğan ünitesinde özellikle 3.basamak ise danışman bulunmalı. Hastanın tedavi süreci, doktor bilgisi her konuda yardım alınırdı. Her gün fiziki olarak hastaneye gelirdi. Kenan bebek 08.13’te doğdu. Bebek için öncesinden yer ayarlandı. Ben bebek hemşiresi doktor olmak üzere hazır olduk. Bebek kötü doğdu. 15 dakika müdahale edildi. Müdahaleler kadın doğumcunun gözüönünde oldu. Yattığı süre zarfında kötüydü. Müdahale etmeye başladık. Bana söylenen tüm talimatları yerine getirdim. İ.G.'yi arama saatim belli. Müdahale ettiğimizi ve sonunda olduğumu biliyordu. Müdahaleyi bırakmayın bebeğe 20 dakika daha müdahale edin ve ekstra şekilde kaydedin diyor bunlar tapelere doğru şekilde yansıtılmamış. Aileye müdahale edildiğine dair bilgi verildiğini biliyorum. Bebeğin doğumundan ölümüne kadar sorumlu doktor Zeki Ödünçtü danışman doktor da İ.G.'di" dedi.

'GÖREVİM BASAMAK YAZMAK DEĞİL'

Ş., "Basamak nasıl gösterilir bilmiyorum. Doktorlar kendi sistemlerinden belirler. Biz de ona göre hemşire gözlem notuna yazarız. Benim görevim budur basamak göstermek değildir. H.D.T. ile 'Uzun yatan birisi vardı onlar da gerçekten entübe oldu, adam nasıl takıldı niye taburcu etmiyorsun' bu benim suçlandığım yer alan konuşma, benim konuşmam değildir. Denetim sırasında 'Bu hasta niye burada yatıyor dediler ben de taburcusunu planladık ailenin özel bir durumundan dolayı bekliyoruz' dedim. Denetim ekipleri aileyi aradı aile beni onayladı bu kadar. Ben F.S. ile konuşmayı sürekli sorguladım meslektaşlarıma da sordum insanlara devamlı soru yönetiyorum. Mahkeme başkanının İlker 'Tamam olsun, boş ver eks olacak' demiş ne diyeceksin?' sorusuna cevap veren sanık Ş., 'Efendim, izin verirseniz toplum vicdanını rahatlatmak adına bir açıklama yapmak isterim. Bu bebek, Kerem bebek.Biz hazır bir ekip olarak, bizzat bebeğin doğumuna katıldık. Yaklaşık 15 dakika kadar doğumhanede bebeğe müdahale ettiğimizi hatırlıyorum. Ardından, uygun koşullarda yenidoğan ünitesine sevkini gerçekleştirdik" dedi.

'İ.G. BENİ UYARDI'

Mahkeme başkanının M.G. ile F.S. arasında geçen bir görüşmede adınız ilaç düşmek konusunda geçmiş sorusuna cevap veren sanık Ş., "Burada birçok meslektaşım ifade verdi, ancak hiçbiri bu durumu açıklayamadı. 'Düşüyorum' kelimesi, doktorun 'Reçete ediyorum' demesi anlamına gelir. Ben CUROSURF kullanmıyorum. Bu konuyla ilgili H.B.G. ile görüşmelerim oldu. H.B., beni bu konuda manipüle etmeye çalışıyordu. Hastane olarak CUROSURF’a geçmemiz konusunda ısrar ediyordu. Bu kadar ısrar edince şüphelendim ve durumu İ.G.’ye ilettim. İ.G. de bana, 'Ben de şüpheleniyorum' dedi. Ayrıca, sağda solda satış yaptıkları söylentilerini duyduğunu da belirtti. Daha sonra İ.G. beni bu konuda uyardı" şeklinde konuştu.

'KAMERA VARDI AMA KAYIT YOKTU'

Sanık S.Ş. savunmasının devamında, "Yoğunbakımda kamera vardı ama kayıt yoktu. Neden kayıt yaptığını bilmiyorum. Yoğunbakım içinde kamera vardı ama alan içinde kamera yoktu. Savcının, 'F.S. epikrizleri değiştirmemi istedi ben kabul etmedim dedin ama tepelerde 'Günlük epikrizleri sisteme atarız ama onaylamayız ay sonunda değiştiririz diyorsun' sorusuna cevap veren sanık, "Epikrizi doktor yazar, ben epikriz kesinlikle yazmadım. Hemşire gözlem notumu paylaştım. Konuşma, benim sorular yönettiğim soruların devamındadır. Sürçi lisan etmişimdir asla epikriz değiştirmedim bilgim ve haberim yok. F.S. benden epikrizleri değiştirmem konusunda neden böyle söyledi bir bilgim yok bana söyledi ben de reddettim zaten. Reddetme sebebim usulsüzlüktür" dedi.

'GERÇEKLEŞEN ÖLÜMLE İLGİLİ BİR KUSURUM BULUNMAMAKTADIR'

Avcılar Hospital Başhekimi tutuksuz sanık Prof. Dr. F.R.Y. ise savunmasında, "Işıklar Askeri Lisesi ve Gülhane Askeri Tıp Fakültesi mezunuyum. Bir süre askeri hekimlik yaptıktan sonra istifa ederek serbest hekimlik yapmaya başladım. Diyarbakır Askeri Devlet Hastanesi’nde 5 yıl görev yaptım. Ardından Kocaeli Seka Devlet Hastanesi, İstanbul Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başhekimlik yaptım. Ayrıca İstanbul İl Sağlık Müdür Yardımcılığı ve Kamu Hastaneleri Kurumu Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundum. İddianamede yazan, Kerem adlı bebeğin ölümüyle ilgili açıklamayı okumak istiyorum. Gerçekleşen ölümle ilgili herhangi bir kusurum bulunmamaktadır. Başhekim olarak herkesin tek tek ne yaptığını kontrol etme imkanım olmadığını belirtmek isterim. Savcılık makamı, sözkonusu eylemlerden haberim varmış gibi bir kanaate varmış" dedi.

'TAPE KAYITLARIYLA DEĞERLENDİRME YERSİZ'

Sanık Y., "A.G. detaylı bir gebelik tarama raporu hazırlıyordu. İkiz bebeklere ilişkin rapor Çam Sakura Hastanesi'nde bulunmaktadır. Bu durum aileye bildirilmiştir. Hastanemizde bulunan N.G. tarafından bu bebeklerle ilgili sezeryan doğum planlandı ve A.G. bu doğumda yer almıştır. Her durum hakkında babaya bilgilendirme yapılmıştır. Bebekler alanında uzmanlar tarafından takip edilmiştir. Başhekim olmam, hastanede olan her alana müdahale edeceğim anlamına gelmez. Bebeklerin belgelerle sorunları ortaya konmuştur. Raporun tape kayıtlarıyla değerlendirilmesi yersizdir. Tekrar vurgulamak isterim ki Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan raporda kusurlu olduğuma dair durum tespit edilmemiştir. Hastanemizdeki ölüm oranları çok yüksek değildi. Hastanenin yoğun bakım işletmesini onlara bıraktık diye hiçbirşeyden haberdar değiliz anlamına gelmiyordu" dedi.

'YENİDOĞAN YOĞUN BAKIMDA KAR YÜZDE 4 VEYA 5’i GEÇMEZ'

Sanık Y., "İddia edilen eylemlerin tarafımızca gerçekleştirilmesi sözkonusu değildir. Devleti zarara uğratma gibi bir durum yoktur. Bununla ilgili de delil bulunmuyor. Hastanemizde hastaların tedavi süreçleri titizlikle inceleniyor. Hastanemizin her hastayı birebir takip edip, her raporu inceleyerek, hergün onlarca işlemin aynı anda yapılması nedeniyle her hasta hakkında bire bir bilgi sahibi olmamın imkanı yoktur. İşletme hastanelerde çok yaygındır. Hatta 20 yıldır özel hastanelerde uygulanmaktadır. Yenidoğan yoğun bakım ünitesinden kazanılan kazanç hastanenin toplam cirosunun yüzde 4 ve ya 5 gibi küçük bir payını oluşturmaktadır. Hastanenin bütününü riske atılması akıl ve mantıkla uyuşmamaktadır. Şahsım ve bağlı olduğum hastanenin devleti dolandırmak gibi bir amacı olamaz. Hakkımda iddianamede tek tape vardır. O da doktor İ.G. ile konuşmamdır. Bu konuşmada da suç unsuru yoktur. İddia edilen eylemlerin gerçekleşmesi mümkün değildir. Hile sözkonusu değildir. Başhekim olarak görev yaptığım hastanede yalnızca yenidoğan değil birçok bölüm bulunmaktadır. Başhekim olarak tedavi gören her hastaya ne ilaç kullanıldığı nasıl epikriz yazıldığını takip etmeme imkan yok" şeklinde konuştu.

'SON 5 YILDA ÖLÜM ORANI OLDUKÇA DÜŞÜKTÜR'

Sanık Y., "Epikrizler günlük ve doktorlar tarafından yazılır. Bu talimatı da sürekli veririm. Tüm epikrizleri de takip etmem mümkün değildir. Danışmanlık sözleşmesini F.S. ile kendim imzaladım. Anlaşma sadece yenidoğan hizmetlerinin daha verimli ve daha kaliteli olması için yapılan anlaşmaydı. Personel sadece bizim personelimizdi. Aradığımız personel olduğunda görüş soruyorduk. Maaşların tamamını biz ödüyorduk. Hemşirelere ayrıca verilen paralar anlaşmaya dahil değildi, bu konuda da bilgim yoktu. Mahkeme Başkanı'nın 'F.S. ile yaptığınız anlaşma karşılığında ne kadar ödeme yapıyordunuz?' sorusuna cevap olarak Y., "Sabit bir rakam yoktu. Cirodan yüzde 35 veriyorduk. Hastanemizde son 5 yılda yüzde 2.2’dir. Son 5 yıl içinde ölüm oranı oldukça düşüktür" dedi.

'ÜZERİME ATILI SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM'

Tutuksuz sanık C.A., "10 sene Yaşam Hastanesinde çalıştım. 5 sene Alibeyköy Hastanesinde, 1 sene Beylikdüzü Cerrahi Tıp Merkezinde çalıştım. Gelişim Hastanesinde bir sene çalıştım 8.5 yıldır Bağcılar Medilife hastanesinde çalışıyorum. Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum, ne bir örgüt üyesiyim ne de SGK’yı dolandırdım. Hakkımda hiçbir tape kaydı yok, banka hesaplarımda hiçbir oynama yok. Ben bebek yoğun bakım çalışanı değilim. Hastanede yenidoğan olduğu zaman yenidoğanları görüyorum. Yenidoğan ihtiyacı olanları için yenidoğan doktorunu çağırıyorum, doktor karar verirse bebekler yoğun bakıma alınıyor. Hastanede poliklinik yapıyorum. F.S.’yı tanımıyorum. F.S.’nın ne ismini duydum ne de bebek yoğunbakımı aldığını biliyorum. S.Y. vardı başhekim başında. F.S. ile ben bir imza atmadım. Kurum içinden sadece D.E. ile S.Y.'yi tanıyorum. M.K.’yi de tanıyorum. Bağcılar Medilife Hastane müdürüydü ama sonra Şafak Hastanesine geçtiler" dedi.

'DIŞARIDAN DOKTORLAR GELİYORDU'

İddianamede Öykü, Havvanur ve Ayaz bebeklerin ölümünden sorumlu tutulan sanık A., "Ben yenidoğan yoğun bakıma bakmadığım için hiçbir zaman çağrılmadım, bebeklerle ilgim yok. F.S. ve İ.G. ile hiç muhattap olmadım. Ben başhekimim, ben yönetim kurulunun aldığı kararları imzalarım. Hastaneyle ilgili olaylara yönetim kurulu ve hastane müdürü karar verirdi. Bana sadece örnek olarak 'Şu doktoru aldık' dediklerinde ben dosya imzalardım. A.K., hastaneye 2023 sonrası geldi. Havvanur  bebekle ilgili benim bir ilgim ve bilgim yok. Öykü bebek ile ilgili de bahsettiğim gibi yenidoğan yoğun bakımla hiç ilgim yok orayı kendi doktorları ilgilenirdi. Yönetim kurulu bizzat ilgilenirdi. Yönetim kurulunda A.O., A. Bey vardı. İdaride hiç bir tasarruf yetkim yoktur. Ç.D.'yi ismen duydum, belki görmüşümdür ama konuşmadım. İ.G.’yi de hiç tanımıyorum. Yenidoğan yoğun bakıma yönetim karışırdı ben karışmazdım. '3. basamak yenidoğan yoğun bakımı eksiklik çekmektedir' konuşmasıyal ilgili bilgim yok. Denetim geldiğinde yönetimle A.K. ile muhakkak görüşmüşlerdir. Hastanede, Çocuk polikliniği yapıyordum, hastanenin alacağı herhangi bir karara karışmıyordum zaten karıştırmıyorlardı. Yönetimin aldığı kararlara başhekim karar verirdi. Başhekimlik yaptığım sırada çocuk doktorluğu da yapmaya devam ettim. Nöbet listesi için dışarıdan doktorlar geliyordu. En son 2-3 sene önce nöbet tuttum. Nöbet listelerine adımı koyuyorlardı ama ben yapmıyordum" dedi.

'O BEBEK NASILSA O ŞEKİLDE YAZLIYORDU'

Tutuksuz sanık T.Ö.B. ise savunmasında," Üzerime atılan suçlamaları kabul etmiyorum. Anlatılan bir örgüt varsa bilgim yok ve üye değilim. Uzun süre hemşirelik olarak tecrübem olmadı. Nişantaşı Üniversitesi paramedik mezunuyum. Bağcılar Medilife hastanesine başvuru yaptım ve hastaneye hemşire olarak girdim ve 8 ay çalıştım. Nisan'ın son haftalarına doğru hastane kapanmak üzereydi ve doğru düzgün çalışma sistemi yoktu. Bu olaylardan dolayı işten çıkarıldım. Ç.D.’nin isteği üzerine gece vardiyasında çalışmaya başladım. Bir tane tape kaydım var Ç.D. ile. Değirmenci bebek Reyap hastanesine ait bir bebekti ona bakmakla mükelleftim, antibiyotik tedavilerine bakıyordum. Çarşaf dosyaları oluyordu ve o an bebek nasılsa o şekil yazılıyordu. Bebek entübe ise entübe olarak gösterirlerdi. Bunları da yapan bizzat yenidoğan doktoru." dedi. 'Bebeği entübe gösterelim' diyor 'Tamam, tamam, tamamdır' şeklinde konuşuyorsun denilmesi üzerine ise tutuksuz sanık B., "Bebeği entübe göstermedim. Sorumlu hemşirem olduğu için Ç.D.'yi tanıyorum. D.E.'yi tanıyorum. İ.G.’yi tanıyorum bebekler hakkında bilgisi olan sorular sorduğumuz olarak biliyorum. İşletmeye bağlı olduğu konusunda bilgim yok. F.S.'yı ismen biliyorum. Bir kere falan görmüşümdür" dedi.

'ÇARŞAF DOSYALARINDA OYNAMALAR YAPILIYORDU'

Sanık B., "Herhangi bir para alışveriş yok maaşımı hastaneden alıyorum. Bir sene boyunca çalıştım. Son 4 aydır benden önce 3 tane shift vardı. Çalışmak istemediğini söyleyen olursa yerlerine gece nöbetine kalıyordum. Paraları Ç.D. kendisi veriyordu. Hiçbir şekilde dosya değişikliği yapmamışımdır. Ortalama yenidoğan yoğunbakımımız yoğun oluyordu, ağır bebeklerimiz vardı. Hemşire olarak 12 saatlik yapmam gereken şeyleri yapıyorduk. Bebeklerle ilgili gece Ç.D.'nin insiyatifinde kalmış bir durumdu ben genelde sorumlu hemşiremi arıyordum. Ona ulaşamadığım zaman İ.G.’yi arıyordum. Ben gece nöbetlerimde çalıştığım sürede başka çocuk doktoru geldiğini görmedim. Baskı, mobbing oluyordu. Savcılıkta verdiğim ifade doğrudur. Ç.D., 'Bebeğe ilaç düşümü yapacağım entübe gösterin' diyerek kendisi dile getiriyordu. İlaç düşümü yapınca ne olduğunu bilmiyorum. Çarşaf dosyalarında oynamalar yapılıyordu. Hemşire gözlem notlarımızı kendimiz yazıyoruz. Hiçbir dosyalarda imzam yoktur" şeklinde konuştu.

'MEDİSENSE ŞİRKETİNDEN ŞAHSİ PARA İSTEMEDİM'

Tutuksuz Sanık S.Ö. ise savunmasında, "Ben tıbbi sekreterdim. Ben yeni gelen hastaların yatışlarını, taburculuk bilgilerini yapıyordum. Hastaların dosyalarını birleştirip arşive veriyordum. Beylikdüzü Medilife’ta çalıştım. Ağustos 2024’te ayrıldım. Şu an başka bir yerde çalışıyorum. İ.G.’yi tanıyorum. Bebekle ilgili bir süreçte ben devreye giremiyordum. Bir sorun çıktığında F.S. ya da İ.G.’yi arıyordum. Ben olduğum süre boyunca Z.Ö. bey gündüz hep oradaydı. Sonra R. Bey geldi. Ben denetim gününden 3 gün önce izinliydim. Benim yerime kimse yoktu. Ekipriz boştu. 3 günlük Ekipriz neden boş diyorlardı. Benim 'Sakladık' demekten kastım. 'Bebekleri emzirme odasında teslim ettiğimizi söylemek istiyorum' demek istedim. Saklamak doğru bir kelime değil. Biz taburculukları hızlandırmaya çalışıyorduk. Denetim ekibi çok hasta olduğunu gördü zaten. 'Şu şu bebekler taburcu ama yatışı devam ediyor taburcu edelim lütfen' dedim. Denetim ekibinin yanında yaptım bu konuşmayı. Medisense Şirketinden şahsi bir para istemedim. S.N.A. ile arkadaş olduğum için bana para atmıştı. Ben o hesaptan geldiğini bilmiyordum. Tape kayıtlarında yer alan 'Bizi kızlar patlatmış aslında' cümlesinin sorulması üzerine sanık Ö. 'Bir iletişim hatası' dedi. Benim ekipriz yazacak tıbbi bilgim, yetkim ve imzam yok. S.N.A.’la bir dönem aynı hastanede çalıştık. Aldığım paraların hepsini verdim mi bilmiyorum ama ona bire bir elden de para verdim" dedi.

DHA