MHP'li isimler hakkında suç duyurusu

MHP'li isimler hakkında suç duyurusu
Güncelleme:

HDP Hukuk Komisyonu, MHP lideri Bahçeli ve iki kişi hakkında suç duyurusunda bulundu.

HDP Hukuk Komisyonu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman ve Danışman Metin Özkan hakkında, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçlamasıyla Ankara Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundu.

Dilekçede Bahçeli'nin açıklamaları ve HDP seçmenlerine yönelik 'liste' iddiaları suç duyurusuna gerekçe gösterilerek "İzah edilen ve re'sen gözetilecek nedenlerle atılı suçlamalardan ötürü şüpheliler hakkında şikâyetimizi doğrultusunda dava açılarak cezalandırılmalarını, sayılan suçlar için soruşturmanın yapılarak şüphelilerden Devlet Bahçeli ile İsmet Büyükataman'ın dokunulmazlığının kaldırılması talepli fezleke hazırlanıp TBMM'ye bildirilmesini, müvekkil Halkların Demokratik Partisi adına vekâleten arz ve talep ederim" denildi.

HDP Hukuk Komisyonu'nun Ankara Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduğu dilekçe metni, şöyle:
"Müvekkil Halkların Demokratik Partisi (HDP); anayasa ve yasalara uygun usullerle Türkiye'nin tüm illerinde faaliyet yürüten, ülkenin temel sorunlarına önem ve yer verdiği kadar bölgesel ve uluslararası sorunlar bakımından da güçlü politikaları bulunan ve çalışma programı ve tüzüğünde de bu noktalara işaret eden kamuoyunun yakından takip ettiği bir Parti olup 07.06.2015 Genel seçimlerinde %13,12 oy alarak mecliste 80 seçilmiş milletvekili olan Türkiye'nin 3. Büyük partisidir. Halkların Demokratik Partisi sürekli artan saldırılara maruz kalmakta, bu saldırılara her gün bir yenisi eklenmektedir. Söz konusu saldırılar fiili olduğu kadar yazılı basında da HDP'ye yönelik yürütülen halkı kin ve düşmanlığa kışkırtıcı ve son derece tehlikeli bir biçimde gerçekleşmektedir. Basında da geniş yer bulduğu üzere, Milliyetçi Hareket Partisi Başkanı Devlet Bahçeli'nin 03.08.2015 tarihinde partisinin genişletilmiş il istişare toplantısında yapmış olduğu 'İzmir'de Marmaris'te yazlıklarında yatıp AKP'nin olmasın diye oyunu MHP'ye vermeyen, ama HDP'yi Meclis'e taşıyan zavallılar, Türkiye'nin kaymağını yiyenler, Boğaz'da, yalılarda viskisini yudumlayıp oyunu HDP'ye veren şerefsizler' söyleminde bulunmuştur. 04.08.2015 tarihinde ise MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman yapmış olduğu yazılı açıklama da 'Selo bilmelisin ki; 46 yıllık şerefli mazisiyle MHP şerefsize şerefsiz, namussuza namussuz der' Diyerek hakaret söylemini ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik tutumlarını devam ettirmiştir. Son olarak da Devlet Bahçeli'nin siyasi danışmanı Metin Özkan 03.08.2015 tarihinde Habertürk kanalında katılmış olduğu televizyon programında Bahçeli'nin 'boğazda viskisini yudumlayıp, oyunu HDP'ye veren şerefsizler' çıkışının 'doğru bir tabir olduğunu' söyleyerek, 'viski içip oyunu HDP'ye veren şerefsizlerin' bir de listesi olduğunu da açıklayan Metin Özkan programda; 'Kimlerdir? İsterseniz çantamda listesi var ama; 3 bin kişi açıp burada saymayayım zamanımız kalmayabilir.' Diyerek bu kapsamda müvekkil partiye oy veren seçmenlerin isimlerinin fişlendiğini beyan etmiştir. Tüm bu açıklamalar bir arada değerlendirildiğinde gerek müvekkil Halkların Demokratik Partisine gerek ise 07.06.2015 tarihinde yapılan genel seçimlerde müvekkil partiye oy veren yaklaşık 6 milyonluk seçmene açık ve net bir şekilde hakaret edildiği, seçmenlerin fişlenmek kaydı ile müvekkil Partinin ise açık ve net bir şekilde açıklanmak kaydı ile tehdit edilip hedef gösterildiği, halkın kin ve düşmanlığa kışkırtıldığı ve aşağılandığı aşikârdır. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı başta olmak üzere Parti Yöneticilerinin işledikleri bu suçlardan ötürü cezalandırılmaları gerekmektedir. Devlet Bahçeli'nin ve diğer şüphelilerin belirtilen bu beyanları düşünce ve ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilemez. Şüphelilerin siyasi kimliği, etki alanı, sosyal kişiliği dikkate alındığında halkı kin ve düşmanlığa sevk ettiği, şüphelilerin fiili ile halkın bir kesimini aşağılamak suçunu işlediği açıktır. Tüm bu nedenlerle şüphelilerin tavır ve tutumundaki ölçüsüzlüğün cezalandırılması aynı zamanda toplumda meydana gelebilecek kırılmanın önlenmesi adına da önem arz etmektedir. Aksi halde, ırkçı söylemlerin artması ve bunun yaratacağı tehlikenin vebali, önlemini almayan iradenin boynunda olacaktır"