Hastanede tecavüz skandalı

Hastanede tecavüz skandalı
Güncelleme:

Diyarbakır'da bir sağlık ocağında yardım isteyen kadının çığlığına polis yetişti.

Diyarbakır’da 2012 yılında bir sağlık ocağı içerisinde 25 yaşındaki R.M. adlı kadına tecavüz etmek üzereyken polis tarafından yakalandığı iddia edilen tutuksuz sanık M.E.Ç.’nin beraatine karar verildi. Mahkemenin gerekçeli kararında ceza yargılamasında kuşkudan sanığın yararlanacağı kaydedildi.

KAPILARI KİLİTLEYİP TECAVÜZE KALKIŞTI

İddianameye göre olay 2012 yılında Diyarbakır Toplu Konut Sağlık Ocağı içerisinde meydana geldi. Vatandaşların bir kadının yardım istediği yönündeki ihbarı üzerine olay yerine polis ekibi gönderildi. Polis, kapısı kilitli olan sağlık ocağının camından içeri baktığında bir kadının çığlık atarak oda içinde koştuğunu ve şüphelinin pantolonunu çekerek kovaladığını gördü. Bunun üzerine içeri giren polisler, 25 yaşındaki mağdur R.M.’yi koruma altına alarak M.E.Ç.’yi yakaladı. Olay yerinde ilk ifadesi alınan mağdur, şüphelinin kapıları kilitleyerek kendisine tecavüze kalkıştığını söylerken, M.E.Ç. ise para karşılığı ilişkiye girmek için anlaştıklarını öne sürdü. İddianamede, şüpheli M.E.Ç.’nin ’Nitelikli cinsel saldırı’ ve ’Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçlarından 27.5 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.

’30 TL’YE ANLAŞTIK, EVLİ ÇIKTI"

2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan tutuksuz sanık M.E.Ç. suçlamayı reddettiğini belirterek, "R.M. ile birlikte olmak için 30 liraya anlaştık. Sağlık ocağına gidip soyunduğumuzde evli olduğunu öğrendim. Evli ve çocuklu olduğu halde neden bu tür işleri yaptığını sorduğumda gücüne gitti ve bana bir tokat attı. Ben de kendisine tokat attım. Sonra elbisesini alarak kaçtı. Ben peşinden koşmadım. Yuvarlanma sesleri gelince peşinden gittim. Gittiğimde yerde yatıyordu. Merdivenlerden düşmüş ve pantolonunu giymek üzereydi. Elbiselerini giydikten sonra kucağıma alarak yukarı çıkardım. Bu sırada polisler geldi" dedi.

SURATINI KESERİM

Yargılama sırasında ifadesi alınan mağdur R.M. ise sanığı akrabası Ö.K. aracılığı ile tanıdığını belirterek, "Sağlık ocağında kanepenin üstünde oturduk. Sanık bana ’Çok güzelsin benimle olur musun?’ deyince kendisini tersledim. Ben su içmek için kalkınca arkamdan gelerek saçımdan tuttu. Beni yatırmak isteyince kendisini ittim. Boğazıma kesici alet dayadı ve ’Sesini çıkarırsan suratını keserim’ dedi. Daha sonra yüzümün sol tarafını kesti. Beni havaya kaldırıp yere attı. Kendime geldiğimde polisin geldiğini gördüm. Bu sırada pantolonumun  ters çevrilmiş olduğunu ve iç çamaşırımın olmadığını gördüm. Sağlık ocağında 2 saat baygın kalmışım" dedi.

BERAAT ETTİ  

Yargılama sırasında Dicle Üniversitesi’ne sevk edilen mağdur R.M. için alınan raporda beden ve ruh sağlığının bozulmadığı belirtildi. Davayı karara bağlayan mahkeme, sanığın ’Nitelikli cinsel saldırı’ ve ’Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından beraatine karar verdi. Mağdur R.M.’nin basit tıbbı müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığının tespit edildiğini belirten mahkeme, sanık hakkında yaralama eyleminden dolayı suç duyurusunda bulunulmasına da karar verdi.

GÖNÜL RIZASI İLE İÇERİ GİRDİLER

Gerekçeli kararını açıklayan mahkeme, sanık ile mağdurun gönül rızasıyla sağlık ocağına girdiklerini ve burada yaklaşık 3 saat birlikte vakit geçirdiklerini kaydetti. Tarafların tespit edilemeyen bir nedenle tartıştıklarını vurgulayan mahkeme, polisin olay yerine gitmesi ile sanık ve yüzünden yaralı mağdurun birlikte sağlık ocağının kapısını açtığını belirtti. Mağdurun polise ve mahkemeye verdiği ifadeler arasında çelişki tespit edildiği belirtilen kararda, "Mağdur sanığın kendisini önce yaralayarak bayılttığı, daha sonra cinsel saldırıda bulunduğunu söylemiştir. Ancak cinsel saldırı muayene raporunda yapılan muayenede kanama veya zorlama görülmediği tespit edilmiştir. Kriminal raporda da mağdurun vajinal sürüntü örneğinde ve iç çamaşırında meni bulunmamıştır. Mağdurun çelişkili ve somut olgulara dayanmayan beyanları dışında başka bir delil mevcut değildir. Ceza yargılamasında kuşkudan sanık yararlanır. Kuşku sanık lehine hüküm vermeyi gerektirir. Aydınlatılmamış iddialar sanık aleyhine yorumlanarak hüküm kurulamaz. Ceza mahkumiyeti bir ihtimale değil kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat teorik olsa bile hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. O halde ceza yargılamasında mahkumiyet büyük veya küçük bir ihtimalle değil kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır."