İstanbul'da 439 yıllık camide tarihi ayıp
Fatih Çarşamba'da 1585 yılında inşa edilen tarihi camiye plastik pencere takılması tepki çekti.
Bilgi, "Oradaki o pencere alınlıklarının da aynı şekilde o tarihi dokuya uygun, amacına matuf bakılıp, eski görüntülerine bakılıp yeniden onarılması ve bu onarımda o tarihi dokunun estetik kaygıyla yeniden yerine yerleştirilmesi uygun düşüyor" şeklinde konuştu. Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü'nden edinilen bilgiye göre, camii 2016'da restorasyona girdi. PVC pencerelerin restorasyon bittikten sonra, cami derneği ya da cemaat tarafından takılmış olabileceği belirtildi.
Fatih'te III. Murat'ın Darüssade Ağası Mehmet Ağa tarafından 1585 yılında Mimar Davud Ağa'ya yaptırılan Mehmed Ağa Camii ve Külliyesi, restorasyon çalışmalarının ardından takılan PVC pencerelerle gündeme geldi. 439 yıllık cami, tarihi kayıtlara göre 1743, 1938 ve 1982 yıllarında kapsamlı tadilat gördü. 1980'li yılların sonunda da cemaat mahfilinin giriş kısımları camekanla kapatıldı. Son olarak, 2016 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından külliyede restorasyon çalışması yapıldı. Restorasyon çalışmalarının ardından caminin pencereleri PVC malzemeden üretilen pencerelerle değiştirildi. Kim tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmeyen bu değişiklik, caminin tarihi dokusunu ve görüntüsünü bozdu. Külliye içerisindeki türbenin pencereleri ahşap malzemeyle tarihi dokuya uygun hale getirilirken, tarihi yapıdaki PVC pencereler dikkat çekiyor. Fatih Belediyesi tarafından külliyenin dışındaki Mehmed Ağa Çeşmesi'nde bu yıl başlatılan restorasyon çalışmaları ise sürüyor.
"MEHMED AĞA CAMİİ YAKLAŞIK 440 YILLIK BİR YAD-I CEMİL"
Tarihi Mehmed Ağa Camii hakkında bilgiler veren Tarihçi yazar Zafer Bilgi, "İstanbul'un ilk şenlendirilen, abad edilen, ihya edilen noktalarından bir tanesinde, şehrin orta yerinde, yeditepe İstanbul'un 4. tepesidir. Fatih Sultan Mehmet'in yaptırdığı o Fatih Sahn-ı Seman Medresesi ve Fatih Sultan Mehmed Camii ve Külliyesi'nin etrafında bulunan bir cami. Mehmed Ağa Camii, Çarşamba tarafında yaklaşık 440 yıllık bir yad-ı cemil. Muhteşem, şehrin aslında tezyinat, bezeme parçalarından biri olarak yaşıyor.Bu camiler Cenab-ı Hakk'a adanan yapılar. Cenab-ı Hak güzeldir, güzel olanı sever misali, burası da estetik bir kaygıyla yapılıyor ve Allah'ın güzel olan tarafına sunulduğu için her yönünü kalem işleriyle veya ahşap süslemeler, çivi kullanmadan kündekari sistemiyle özellikle bazı noktalara vaiz kürsüleri veya pencerelerin altına vitray dediğimiz revzen dediğimiz muhteşem dokunuşlarla yapılıyor. Yani yığma küfeki taşı değil onun üzerine aslında her yönünü ilmek ilmek Hakk'ın rızasına adanmışlıkla işlemek sözkonusu" diye konuştu.
"ESTETİK ALGIYA KATLİAM YAPMAK GİBİ"
Tarihçi yazar Bilgi, "Bu camilerde bazen Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün de gözünden kaçarak, cemaatin de iyi niyetli dokunuşlarıyla yapılan böyle ilginç eklentiler oluyor. Bu eklentiler, tabi cemaat bunun farkına varmaz ama bir tarihi gözle bizim baktığımızda, incelediğimizde çok eğreti gelen eklemeler oluyor. Bir caminin, tarihi caminin pencere alınlıklarına, pencere nişlerine bir plastik PVC dediğimiz böyle ilginç camlar yapılması hakikaten estetik algıya böyle bir katliam yapmak gibi bir durum" şeklinde konuştu.