Çanakkale'nin en derin trajedisi
Çanakkale'nin en derin trajedisi
Yüz yıldır oradalar... Gitgide eriyor, parçalanıyor, tarihten siliniyorlar. Dünya tarihinin kaderinin değiştiği boğaza girdiler ve bir daha çıkamadılar. Çanakkale’de savaşanların dünyanın dört yanından gelen torunlarının katılacağı 100’üncü yıl anması öncesinde, Türkiye’nin en önemli sualtı fotoğrafçılarından Tahsin Ceylan, unutulmaya yüz tutmuş tarihin en derin noktasına daldı.
Bir devrin battığı yere daldıkGelibolu Yarımadası’nda denizin ayrı bir ruhu var. Görkemden uzak, mütevazı bir yaşam süren batıkları görüntülerken, savaşın acımasızlığı koca bir tokat gibi insanın yüzüne vuruyor. Maliyetleri bile hesaplanmadan nice insanın emeğinden oluşturulan görkemli savaş zırhlılarının, sessiz birer tanığa dönüşerek bizlere bir şeyler fısıldadıklarını duyar gibi oluyorum.
Batıklar, suda kalmış hikâyelerdir. Her daldığınızda buruk bir hüzün tadarsınız. Hele bir de tarihini biliyorsanız kulaklarınıza her taraftan bir ses gelir; zamanın tanığı olduğunuzu hissedersiniz. Bu, çok az kimseye kısmet olan bir ayrıcalıktır.
Şanslıyım ki ben bu ayrıcalığa uzun süre önce kavuştum. Dijital teknolojinin fotoğrafçılığa henüz bulaşmadığı günlerdi... Ben de slayt çekerek batıkları görüntülemeye başlamıştım. Bu sessiz tanıkların hikâyelerini araştırmak hep heyecan verici oldu. Ama heveslenecek olanları şimdiden uyarmalı: Çanakkale dalış açısından muazzam zorlu. Çok tecrübeli olmak gerekiyor. Beri yandan keşfetme duygusu da insan ruhunu besliyor. Beni Çanakkale’ye işte bu duygu çekti.