22 soruda Türkiye’de nükleer gerçeği
22 soruda Türkiye’de nükleer gerçeği
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza Alaboyun, Türkiye’de üçüncü nükleer tesis için İğneada’yı işaret edince nükleer meselemiz tekrar gündeme geldi. Peki Türkiye’nin gerçekten nükleer tesislere ihtiyacı var mı? Avrupa vazgeçerken biz niye santral yapmaya çalışıyoruz? Ve en önemlisi; ne kadar risk altındayız? Uzmanları cevapladı.1) Türkiye nükleer enerjiyi neden istiyor?Doç. Dr. Şule Ergün/ Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Öğretim ÜyesiTürkiye’nin büyüme hedefleri doğrultusunda enerji ihtiyacının artacağı aşikâr. Bu ihtiyacın karşılanmasında diğer tüm alternatiflerle beraber nükleer enerjinin de değerlendirilmesi ucuz, sürekli ve güvenli elektrik elde edilmesi amacıyla... Nükleer santrallar, güvenli işletildikleri sürece elektrik üretimi maliyetinin çok düşük olduğu sistemlerdir. Ayrıca sadece nükleer santral kurup ucuz elektrik satın almak mesele değil. Nükleer teknolojinin edinilmesi, ülkede teknolojik gelişmeleri de tetikleyecektir. Bu, nükleer teknoloji ve nükleer kültürü edinmiş her ülke için geçerli olmuştur.
2) Santrallar kurulursa Türkiye nükleer güç mü olacak?Prof. Dr. Ahmet Ercan / İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Türkiye santralları yapsa bile kesinlikle nükleer güç olmayacak. İran’da bu konuda danışmanlık yaptım. Onlar yaptıkları anlaşmalarla sadece santralları kurmuyor, bütün teknik bilgiyi de alıyor. Bütün anlaşmalarını böyle yaptılar. Bizim, ne Japonlarla ne de Ruslarla yaptığımız anlaşmalarda böyle bir şey var.3) İstanbul tehdit altında mı?Baran Bozoğlu/ Çevre Mühendisleri Odası Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Başkanıİğneada Trakya’da... Hâkim rüzgâr Balkanlar’dan Türkiye’ye doğru tam da buradan akıyor. Dolayısıyla olası bir kaza durumunda İstanbul dahil Türkiye’nin üçte birini barındıran Marmara Bölgesi’nin tamamı birinci derecede radyoaktif serpinti riski altında. Elbette ki bu, Anadolu’nun büyük bölümünün de aynı risk altında olması demek. Zaten bilimsel çalışmalar gösteriyor ki bir kaza anında ilk etapta 300 kilometre çapında bir alan direkt olarak etkileniyor.4) Türkiye nasıl bir teknoloji kullanacak?Filiz Yavuz / ‘Beni Akkuyular’da Yalnız Bıraktın’ kitabının yazarıTürkiye Atom Enerjisi Kurumu kriterlerine göre Türkiye’de denenmemiş bir teknoloji kurulamaz ama hem Mersin hem de Sinop’ta daha önce hiçbir yerde denenmemiş olan reaktörler kullanılacak. Anlaşmalarda Mersin için VVER-1200, Sinop için ise ATMEA1 reaktörlerinin adı geçiyor. Fransız AREVA firması tarafından geliştirilen ATMEA1 için Fransız Nükleer Güvenlik Ajansı, 2012’de reaktörün ana güvenlik özelliklerini onaylamasının hemen ardından bu onayın sadece pratik açıdan güvenilir olduğunu ve geniş kapsamlı teknik inceleme barındırmadığını açıkladı. Pek çok ülke bu teknolojiyi kabul etmek istemiyor.
5) Kaç nükleer tesise ihtiyacımız var?Doç. Dr. Şule ErgünElektrik üretiminde ihtiyaç duyulan teknolojileri belirlerken, maliyet, güvenilirlik, sürdürülebilirlik, bunun altında çevre etkileri, seçilen teknolojilerin ikincil getirileri, ekonomik ve sosyal etkiler, sosyal kabul başta olmak üzere pek çok kriterin değerlendirilmesi gerekir. Türkiye’de nükleer santralların payının belirlenmesi için bu değerlendirmelere bakılarak kararlar alınmıştır. Ancak şurası kesin ki tüm enerji üretim alternatiflerinin değerlendirilmesi gerekiyor.6) Kimler kazançlı çıkacak?Prof. Dr. Ahmet Ercan Akkuyu’da arsayı, parayı veren biz, santral yapımının tüm maliyetlerini üstlenen biz ve riski alan da biziz. Santralı yapan Ruslar, işletecek olan Ruslar ve oradan çıkacak enerjiyi bize alım garantisiyle satacak olan da Ruslar. Bunun aslında Rusya’nın herhangi bir nükleer santralından elektrik almaktan tek farkı bütün risk ve maliyeti bizim üstlenmiş olmamız.7) Nükleer santrallarla ilgili risk oranı ne?�1/100Prof. Dr. Ahmet ErcanFukuşima depreminden önce bu tesislerle ilgili risk 1000’de birdi. Fukuşima’dan sonra bu oran 100’de bire indi. Bir nükleer tesis ilk kez depremde zarar gördü. Bu da literatürde bu enerji modelini tehlikeli enerji kategorisine soktu.
8) Nükleer atıklar ne olacak?Özgür Gürbüz/WWF- TürkiyeNükleer santral inşaatları büyük sanayi tesislerinin inşaatına benzer. İnşaat sırasındaki etkiyi o sanayi tesislerinin çevreye verdiği etkiye bakarak kıyaslayabilirsiniz. İşletme aşamasındaki etki ise hiçbir sanayi tesisiyle kıyaslanamaz. Her yıl çıkan yüksek, orta ve düşük seviyedeki radyoaktif atıklar binlerce yıl kalır ve bunların bertarafı mümkün değildir. Aralarında 240 bin yıl radyoaktif kalan atıkların bulunduğu bu tonlarca tehlikeli maddenin nasıl saklanacağı, doğadan yalıtılacağı bilinmiyor. Bilim henüz böyle bir sınavdan geçmedi.9) Tesisler kesin yapılacak mı? Bu saatten sonra geri dönüş mümkün mü?Filiz YavuzGeri dönüş elbette mümkün. İğneada’ya nükleer santral zaten daha plan dahilinde, resmi bir durum yok. Sinop İnceburun için Japonlarla hükümetler arası anlaşma yapıldı ama henüz lisansı yok. Mersin için ise hükümetler arası anlaşmanın yapıldığı Rusya’yla Suriye üzerinden yaşanan kriz Akkuyu’ya uzanınca anladık ki; ortada nereye harcandığını bilmediğimiz 3 milyar dolar dışında henüz hiçbir şey yok. Böylesi bir durumda vazgeçmek çok kolay. Örneğin 2012’de halkın isteğiyle Bulgaristan, Belene Nükleer Santralı için ROSATOM’la yaptığı anlaşmayı iptal etmiş ve tazminat ödemişti.