Bu belirtilere dikkat! Kış hastalıklarla geldi: Uzmanlardan 48 saat uyarısı
Kış aylarının gelmesiyle grip aşısının koruyuculuğu tartışılmaya başlanırken, uzmanların grip virüsü için kritik 48 saatlik uyarısı belli oldu.
Aralık ayından itibaren kışın başlamasıyla gündeme giren grip hastalığı konusunu ele alan İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Neşe Kıskaç “Grip ölümcül sonuçlara neden olabilen bir hastalık olsa da gripten korunmak mümkün” dedi. Grip aşısının koruyuculuğu hakkındaki tartışmalara değinen Kıskaç, grip aşısının yüzde 60 oranında koruyuculuk sağladığını ifade ederken, hastalık tehdidine karşı yapılması gerekenlere dikkat çekti.
Kış aylarında en sık görülen solunum yolu hastalıklarından ikisi grip ve soğuk algınlığı. Her yıl milyonlarca kişiyi etkileyen gribin semptomları arasında yüksek ateş, kas ve eklem ağrıları, halsizlik, baş ağrısı, kuru öksürük ve boğaz ağrısı yer alıyor. Dr. Öğr. Üyesi Neşe Kıskaç, gribin özellikle yaşlılar, kronik hastalar ve bağışıklık sistemi zayıf kişiler için ciddi bir sağlık tehdidi oluşturduğuna dikkat çekerken, “Burun akıntısı, hapşırma, boğaz ağrısı ve hafif yorgunluk belirtileriyle kendini gösteren soğuk algınlığı genellikle birkaç gün içinde kendiliğinden iyileşir ve komplikasyon riski düşüktür” dedi.
Soğuk havanın gribe neden olacağı düşüncesinin gerçeği yansıtmadığını ifade eden Dr. Kıskaç, “Soğuk havalarda insanlar kapalı alanlarda daha fazla vakit geçirdiği için virüslerin yayılması kolaylaşıyor. Havalandırması yetersiz ortamlar, grip ve diğer solunum yolu enfeksiyonlarının bulaşma riskini artırıyor. Soğuk hava grip için doğrudan bir neden olmasa da, virüsün yayılmasına ve hastalığın görülme sıklığının artmasına katkıda bulunabilir” şeklinde konuştu.
Son derece bulaşıcı bir hastalık olan grip genellikle damlacık yoluyla yayılıyor. Kıskaç, “Hasta bir kişinin öksürmesi, hapşırması veya konuşması sırasında havaya yayılan virüs parçacıkları, diğer insanların solunum yollarına girerek enfeksiyona neden olur” diyerek, virüs bulaşmış yüzeylere dokunduktan sonra ellerin ağız, burun veya gözlere temas etmesiyle de bulaşma gerçekleşebileceğini belirtti ve sözlerine şu şekilde devam etti: