Ödül törenindeki hareketiyle olay olan Tamer Karadağlı sessizliğini bozdu
58. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde ''En İyi Kadın Oyuncu Ödülü''ne layık görülen Nihal Yalçın'ın konuşmasını kestiği gerekçesiyle eleştirilerin hedefi olan Tamer Karadağlı sessizliğini bozdu.
Ünlü oyuncu Tamer Karadağlı, Günaydın’dan Tuba Kalçık’a konuştu. Karadağlı; oyunculuk kariyeri, milliyetçiliği, kızının annesi Arzu Balkan'la olan ilişkisi, sevgilisi Iraz Yıldız'la aralarındaki yaş farkı, yeni projeleri ve hakkındaki eleştirilere yanıt verdi, samimi açıklamalar yaptı.
İngilizceyi farklı aksanlarda da konuşabiliyorsunuz. Bu bir sanatçı için büyük avantaj. Yurt dışında kalıp, kariyerinizi orada devam ettirmeyi düşündünüz mü? Yurt dışında filmler çektim ama yurt dışında kalıp orada kariyer yapmayı hiç düşünmedim açıkçası. Ben parayı da, şöhreti de, halkın sevgisini de bu ülkede kazandım. Ben bu toprakların çocuğuyum. Her ne kadar kovboy çizmesi giysem de, TIR sürüyor olsam da, ben Türk'üm ve Türk olmaktan da gurur duyuyorum. Bu ülkenin değerlerini, kültürünü aldım. Beni ben yapan her şeyi Türkiye'den aldım. Her ne kadar zaman zaman eleştirsek de benim bir tane vatanım var. Burada kazandığım parayı gidip yurt dışında mı harcayacağım? Olmaz böyle bir şey. Ünü de, sevgiyi de bu ülkede kazandım. Sivas'ta da, Erzurum'da da insanlar bana sevgi dolu gözlerle bakıyor. Bu mutluluğun parasal karşılığı yok. Bunu yurt dışında yaşayamam. Eğer oyunculuk açısından bir şeyler yapacaksam Türkiye'de yaparım. Ülkeme bu açıdan büyük bir sevgiyle bağlıyım.
TEKRAR TİYATRO YAPACAĞIM
Yeni bir projeniz var mı? Görüşmelerim devam ediyor. Volkan Severcan ile tiyatro yapıyorduk, pandemiden dolayı ara vermiştik. Tekrar tiyatro yapmak istiyorum, Volkan'la oluruz yine. O benim hem yakın arkadaşım hem de rahat çalıştığım biri. Geçtiğimiz yıllarda, en popüler olduğunuz dönemde zor bir süreç de yaşamıştınız. Popüler olmanın bedelini mi ödediniz? O kadar kesin çizgilerle düşünmek doğru değil. Dünyanın her yerinde bu iş böyle. 'Ben çok izlenen bir projede yer alayım, herkes beni takdir etsin ama kimse beni eleştirmesin, hakkımda kötü bir şey yazmasın' diyemeyiz. Seven kadar sevmeyenler de olacaktır ama o kadar çok kişi de bizim yerimizde olmak istiyor ki. Bu yüzden bulunduğum durumdan şikayet etmiyorum. Çok popüler bir projedeydim, herkesin gözü üzerimdeydi. Bu işin nimetleri kadar külfetleri de var. Eğer deriniz yeterince kalınsa yaralanmıyorsunuz ama ben yaralanmıştım. Çok üzüldüğüm zamanlar da oldu ama geride kaldı. Bir de şu var tabii, sanatçıları rol model olarak görmek doğru değil. Politikacılar, bilim insanları rol model olarak görülebilir ama sanatçılar özgür olmalı. Onlara rol modellik gibi bir sorumluluk yüklemeyi doğru bulmuyorum açıkçası. Şunu da belirtmek isterim; şöhretli olmak değil ama seviliyor olmak benim için çok önemli. Sokağa çıktığım zaman halkın beni sevdiğini görmek yetiyor bana. Bir gün bir iş yapayım ve çok beğenilsin isteği hepimizin içinde yatan bir aslandır. Ben bunu yaşadım. Şanslı bir insanım. Ama tabii 'Haluk' karakterinden önce de önemli projelerde yer almıştık. Bir anda bilinen bir oyuncu olmadım yani. Tabii şu da bir gerçek; 'Haluk' karakteri ile geniş bir kitleye ulaştım. 'Çocuklar Duymasın' dizisinin bu kadar sevileceğini hiç tahmin etmemiştim ama bu dizi kariyerimde önemli bir basamak oldu benim için. Kendimi de hiçbir zaman 'çok başarılıyım' diye görmedim. Başarılı projelerde yer aldım. Zaten çok başarılıyım diye düşünürsem kariyerimde ilerleyemem.
DAHA BÜYÜK ADIMLAR ATILMALI
Bir kız babasısınız. Son yıllardır kanayan yarası kadına şiddetle ilgili neler söylemek istersiniz? Kadına şiddette 'şiddetle' karşı çıkıyorum. Bu bizim kanayan yaramız. Ünlülerin çıkıp da 'kadına şiddete karşıyım' demesiyle de çözülmüyor bu sorun. Şiddetle mücadele etmek için çok daha büyük adımlar atılmalı. 'Kadınlar baş tacımız' diyoruz ama bunu hayatımıza yansıtmamız da önemli. Sadece söylemsel düzeyde kalmamalı.
SEVGİLİM 25 YAŞINDA OLABİLİR, BUNUN YANLIŞ BİR TARAFI YOK Kİ!
Ayakkabı takıntınızdan 30 yaş küçük genç sevgilinize kadar birçok konuda basına haber oluyorsunuz... İnsanların beni ciddiye aldığı kadar ben kendimi ciddiye almıyorum ki. Mesela çizmelerimin konu olması beni şaşırtıyor. Artık insanlar galiba beni eleştirmekten keyif alıyor diye düşünmeye başladım. Ama yeri gelmişken de şunu belirtmek isterim, benim haberlerde söylendiği gibi bir ayakkabı takıntım yok. Kızım olmadan önce misafirliğe gittiğim yerlerde ayakkabımı çıkarıp, çorapla gezmeyi sevmediğim için ayakkabımı çıkarmak istemezdim. Ama kızım olduktan sonra özellikle evdeki hijyen ortamını da düşünerek ayakkabılarımı çıkarıyorum. Misafirliğe gittiğim yerlerde de aynı hassasiyeti gösteriyorum. Diğer konuya gelince, bu benim hayatım. Bu yaşıma geldikten sonra kimseden ne izin alırım ne de kimseye hesap veririm. Sonuçta kanun dışı ya da çok kötü bir şey yapmıyorum. Ben nasıl ki insanların özel hayatıyla ilgili yorum yapmıyorsam, başkalarının da benim özel hayatımla ilgili yorum yapma hakkı yok. 25 yaşında biriyle beraber olmanın tartışılacak bir yanı yok. Sonuçta, 25 küçük bir yaş da değil, o yaşta insanlar büyük şirketlerde yöneticilik yapıyor. Bunun sorgulanacak bir şeyi yok, kimseyi de ilgilendirmez.