İclal Aydının evi
İclal Aydın, Etiler’deki evinin kapılarını ilk kez Gala dergisi için açtı.
Çok özel pozlar eşliğinde, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Aydın’ın açıklamaları, medya dünyasındaki erkekleri kızdıracak cinsten...İclal Aydın’ın Boğaz manzaralı şık dairesinde, tütsü kokusu ve güzel bir melodi karşılıyor bizi. Çalan, Tom Barabas’ın “Inner Peace”i... İclal hazırlanırken, yardımcıları bizi içeri alıyor. Evin zevkle döşenmiş salonuna geçiyoruz.
Fotoğraf çekimi için hazırlıklar sürerken, evin içinde dolaşıyorum. Duvarlar Zerrin Tekindor, Hanefi Yeter, Uğural Gafuroğlu ve Fikret Otyam imzalı eserlerle süslü...Ben merakla evi incelerken, ıclal tüm enerjisi ve gülümseyen gözleriyle kapıdan içeri giriyor... Kısa bir sohbetin ve Londra, Berlin, Batum’dan aldığı çaylardan harmanladığı özel içeceğinin tadına baktıktan sonra fotoğraf çekimlerimizi gerçekleştiriyoruz. ıki saatlik yorgunluğun ardından da atıveriyoruz kendimizi koltuklara. İlk soru ondan geliyor, “Beni çok sıkıştırmayacaksın değil mi?” diyor merakla. Röportajımız da bu cümleyle başlıyor.
Dayanıklı mısın, yoksa kırılgan mı?- Dayanıklı biriyim ama kırılgan bir yapım olduğu sanılır. Duygulardan söz etmekten kaçınmadığım için sanırım. ıtiraf edeyim kırılgan görünmenin, başlangıçta korunaklı bir yanı da vardı. Zira yakaladığım yalanları, küçük oyunları, herkesten akıllı olduğunu düşünenlerin küçük tenezüllerini yüzlerine vurmaktan hoşlanmıyorum. Onlar adına utanıyorum. Bazen insanların benim karşımda kendilerini benden daha zeki ve daha önemli, hatta daha güçlü hissetmelerine (öyle olmadıkları halde) izin verdiğim de olur.
Bir anlamda oyun oynuyorsun...- E biraz öyle... Gizli bir eğlencesi de vardır bunun. Sahneyi şov meraklısına bırakmaktan hiç çekinmem. Çok izler, çok biriktiririm. Ağlamaktan, kahkaha atmaktan ve sofralarla haşır neşir olmaktan büyük haz alırım. Kendime ait çok küçük bir hayatım var. Neredeyse kimsenin giremediği, küçük bir düzen taşıyor. O düzen ve sessizliği korumak önemli benim için.