İbo Show konukları belli oldu
9 yıl aradan sonra ekranlara dönen ve Star Tv'de program yapan İbrahim Tatlıses'in konukları belli oldu.
NİRAN ÜNSAL KİMDİR?
Gerçek adı Fatma Uludan Canevi olan Niran Ünsal, 13 Ağustos 1974 tarihinde İzmir Radyosu keman ve ses sanatçısı Nursal Ünsal Birtek ve kanun sanatçısı Ahmet Canevi'nin ikinci çocukları olarak İzmir'de doğdu. Haktan Ünsal ile Nida Ünsal adında kardeşleri vardır. Daha sonra anne ve babası ayrıldı. 19 Nisan 1991 tarihinde Anne Nursal Ünsal Birtek, 1984 yılında evlendiği 4. eşi Mehmet Birtek'in sürekli Alkol alıp Niran Ünsal'ı taciz etmesi ve "Seni ve çocukları öldüreceğim" tehditleri üzerine eşini korkutmaya karar veriyor. Birtek, bir Sabah çocuklarını parka gönderdikten sonra evindeki silahla kocasını korkutmak isterken silahın ateş almasıyla kocasını öldürüyor. Bu cinayetten sonra cezaevinde yatan Birtek'in çocuklarına anneanne Fatma Tekçiçek baktı. Annesi 3 yıla kadar hapis istemiyle yargılamış. Daha sonra olayın kaza olduğu kayıtlara geçirilerek 9 ay hapsine karar verilmiş. "Rakım Erkutlu Musiki Cemiyeti"nde Klasik Türk Müziği eğitimi, TRT İzmir Radyosu Gençlik Korosu'nda uzun yıllar boyunca çok sesli müzik eğitimi aldı. Müzik hayatına sekiz yaşında İzmir TRT Çocuk Korosu'nda başladı. Sonra İleri koro ve gençlik korosunda da yer aldı. Daha sonra Türk Sanat Müziği Korosu'nun sınavlarını kazandı. Dört ay kadar koroda görev aldı. Bir yandan da, "Fasl-ı Feza" isimli fasıl heyetinde, annesinin arkasında korist ve vokal olarak görev yaptı. Ancak müzikal tercihini pop müzikten yana kullandı. Bu yüzden radyodan ayrılıp orkestra eşliğinde sahne çalışmalarına başladı. Tenis Klüp, Atlı spor Kulübü, Anvelo, Karşıyaka Grand Müzikhol gibi İzmir'in en seçkin mekânlarında, orkestra eşliğinde pop müzik icracısı olarak sahne almasıyla İzmir ve çevresinde hatrı sayılır bir isim yapmaya başladı. Bu arada şarkıcı olmaya karar veren Niran Ünsal, İzmir'den İstanbul'a taşındı. Aynı yıllarda Kaan Canbağ ile bir evlilik gerçekleştirdi. Bu evlilikten Hande adında bir kızı oldu. 1993 yılında, "İzmir'in Altın 11'i" ödül töreninde "Yılın Umut Veren Kadın Sesi" ödülünü aldı. Bir dönem İzmir'de radyo programcılığı yaptı. 1994 yılında Kuşadası'nda yapılan "Pop Show 94" yarışmasına katıldı, "Serseri Mayın" isimli eserle 1. Oldu. Bu yarışmanın ardından beste denemelerine başladı. Bu yıllarda uyuşturucuya da başlamıştı. Birkaç defa gözaltına alındı. İlk albümünü 1996 yılının 13 Ağustos günü "Haktan" adı altında çıkardı. İlk albümünün ardından sahne çalışmalarına yoğunlaştı. Ünlü isimlere bestelerini verdi. "Tövbekar" aynı zamanda sözlerini yazdığı ilk şarkı oldu. Özcan Deniz, Rober Hatemo, Seda Sayan, Metin Şentürk gibi şarkıcılara bestelerini verdi. 1999 yılında çıkardığı "Şarkılara Tutundum" albümünde başta Attila Özdemiroğlu olmak üzere Aysel Gürel, Seda Akay, Günay Çoban ve Mete Çelik gibi ünlü söz yazarı ve bestecilerin eserleri yer alır. Albümün bir diğer özelliği de; Niran Ünsal'ın yorumcu ve besteci kimliğinin yanında bir de "söz yazarı" kimliğinin de varlığını kanıtlamış olmasıdır. Zira, albümde yer alan ve çok beğenilen "Tövbekar" isimli eserin bestesi ve sözleri Niran Ünsal'ın kendisine aittir. 2003 yılında Ahmet Kaya'nın anısına bir albüm yayınlanır. Sanatçının eşi Gülten Kaya tarafından hazırlanan "Dinle Sevgili Ülkem" isimli bu albümde, 18 sanatçı sesi ve yorumuyla yer alır. Niran Ünsal da bu albümde "Giderim" isimli eseri seslendirir. Albüm çıkar çıkmaz, Niran Ünsal'ın yorumladığı "Giderim" şarkısı o kadar büyük ses getirir ki bomba gibi patlar. Sanatçının çıktığı konserlerde de bu şarkı yoğun istek alır. Aradan geçen 1 yıl sonrasında Niran Ünsal "Göçebe" isimli solo albümünü çıkardı. "Göçebe" isimli albüm çok ses getirdi, şarkıların pek çoğu hit oldu. 2007 yılında Niran Ünsal, "NÜ Müzik Yapım" adını verdiği kendisine ait bir müzik yapım şirketi kurmuştur.ilk olarak da "İyi Niyetlerim" adlı albümünü çıkarmıştır. Bu albümünde tüm besteleri kendisi yapmış, müzik direktörlüğünü, süper vizörlüğünü üstlenmiştir. 2009 yılının Mayıs ayında yine kendi yapım şirketinden yayınladığı "Sesler ve İzler" piyasaya çıkardı. aynı yıl, "Küçük Kadınlar" dizisinin jenerik şarkısına sesi ve yorumuyla katıldı. Seslendirdiği şarkının adı "Ben Ne Zaman Büyüdüm Anne"dir. 2012 yılının ilk aylarında, kendi yapım şirketinden "İnce Ayar" adlı ilk maksi single albümünü çıkardı. Yorumcu kimliğinin yanında, bugüne kadar 100'den fazla besteye de imza atmıştır. Niran Ünsal'ın bestelerini seslendiren ve bestelerinden bazıları şunlardır: Özcan Deniz "Nasip Değilmiş", "Kayboldum", "Karşılıksız aşk", Rober Hatemo "Mahrum", "Gurur", "Ama Seni Sevdim", Sibel Can "Gümüş Kurşun", "Aşk Yolcu", Muazzez Ersoy "Düştüm Bir Ateşe", "Geldik Gidiyoruz", Funda Arar "Var mısın?" Demet Akalın "Sebebim", Zerrin Özer "Deli Yaz", Levent Yüksel "Fasl-ı Muhabbet", Hazal "Yalancı Sevda", "Aşka Dair", Nalan "Farzet", Metin Şentürk "El mi yaman, bey mi yaman?"… EVLİLİKLERİ : 1.evliliği : Kaan Canbağ ile 1990 yılında evlendi ve 6 ay sonra boşandı. Bu evlilikten Hande Ünsal (d.1991) adında bir kızı oldu. 2.evliliği : 1999 yılında tiyatrocu Peker Açıkalın ile evlenmedi ama birlikte yaşadılar. 2000 yılında Narin Şeker Açıkalın (d.2000) adında bir kızı oldu. 3.evliliği : 2004 yılında Tiyatro Sanatçısı Selçuk Soğukçay ile evlendi. 4.evliliği : 14 Ocak 2007 tarihinde Kuyumcu Oğuz Türküsev ile evlendi. 3 yıl sonra 8 Aralık 2009 tarihinde boşandı. 5.evliliği : 14 Şubat 2010'da imam nikahı ile ve Haziran 2011 tarihinde de belediye nikahıyla magazin muhabiri İbrahim Gugu ile evlendi, Eylül 2011 tarihinde de ayrıldılar. Kasım 2011 de tekrar bir araya geldiler. Liva (d. 4 Temmuz 2012) adında bir kız çocukları var. Mart 2014 de Riva adında bir erkek çocukları olacak. ALBÜMLERİ : 1996 – Haktan 1999 – Şarkılara Tutundum 2004 – Göçebe 2007 – İyi Niyetlerim 2009 – Sesler ve İzler 2010 – Bir Avaz Bir Saz 2012 – İnce Ayar
YAVUZ BİNGÖL KİMDİR?
7 Ekim 1964'te İstanbul'da doğdu. Babası edebiyat öğretmeni Yılmaz Bingöl, annesi Şahsenem Bacı olarak tanınan halk ozanı Şahsenem Akkaş'tır. Babasının işi nedeniyle ilköğrenimini Konya, İstanbul ve Ankara'da beş farklı okulda yaptı. Ortaokul öğrenicisi iken Ankara Devlet Konservatuvarı sınavlarını kazanarak korno-piyano bölümüne girdi. 1979 yılında eğitimini yarıda bırakıp İzmir'e taşındı. Müzik öğretmeni İsmail Ünlü ve annesinin çabaları sonucu 1983'te müziğe geri döndü. Annesiyle sokak düğünlerinde çaldı ve albümler çıkardı. 1984-1986 arasında zorunlu askerlik hizmetini yaptıktan sonra İzmir'e döndü ve aynı yıl evlendi. Bu evliliğinden "Türkü Sinem" adında bir kızı oldu. 1986 yılında müzisyen arkadaşı Nihat Aydın ile "Umuda Ezgi" grubunu kurarak protest müzik yaptı. Aktif olarak 7 yıl grubun solistliğini yaptı, onbeşe yakın beste yaptı. 1995'te gruptan ayrılıp Sen Türkülerini Söyle adlı ilk solo albümünü çıkardı; bunu sırasıyla Baharım Sensin (1997), Gülen Az (1998), Sitemdir (1999), Üşüdüm Biraz (2000), Belki Yine Gelirsin (2002), Unutulur Herşey (2004), Biz (2005), Yare (2007), Kül (2010), Ateş (2012) adlı albümleri izledi. Türkiye ve yabancı ülkelerde solo konserler veren sanatçı, Civan Gasparyan gibi tanınmış sanatçılarla birlikte de sahneye çıktı.[3] Piyanist Mehveş Emeç ile bazı senfonik çalışmalarda da yer aldı. Bingöl, Barış temalı konserler vererek aktivist kimliğini öne çıkardı. 2000 yılında Almanya'da UNESCO tarafından organize edilen bir konser veren sanatçıya "barış elçisi" unvanı verildi. 1998 yılında 'Cumhuriyet' filminde rol aldı. Üç Maymun filmi de dahil olmak üzere pek çok sinema filminde rol aldı. Üç Maymun''daki rolü ile 61. Cannes Film Festivali'nde en iyi erkek oyuncu ödülüne aday oldu. 72. Koğuş filminde başrol oyunculuğunun yanı sıra yapımcılığı üstlendi. Tükiye, Macaristan, Hollanda ve İrlanda ortak yapımı Istanbul My Dream (2011) filmindeki rolü ile ile uluslararası bir yapımda deneyim edindi. Bingöl, sinema oyunculuğunun yanı sıra çeşitli dizi filmlerde başrol oyuncusu olarak yer almıştır. Sadri Alışık Kültür Merkezi prodüksiyonu olan 72. Koğuş'ta ve Keşanlı Ali Destanı'nda başrol oynadı. Keşanlı Ali Destanı' ile Broadway'de sahneye çıkma fırsatı buldu. Kadın, çocuk hakları ve eğitim konularında çok sayıda sivil toplum kuruluşunun organizasyonlarına destek verdi. 2012 yılında "www.barisadavet.com " isimli siteden 'Barış' için imza toplamaya başladı. 2001 yılında Belediye Meclis kararıyla İzmir'de Alevi nüfusun yoğun olduğu Narlıdere'de bir sokağa adı verildi. 2014 yılında verdiği bir röportajda, Gezi olayları sırasında Berkin Elvan'ın öldürülmesi sonra gelişen olaylarla ilgili sözlerinin[8] toplumda büyük tepki toplaması üzerine belediye meclisi 4 Aralık 2014 tarihinde sokağın isminin "Berkin Elvan" olarak değiştirilmesine karar vermiştir. 4 Ağustos 2015 tarihinde Öykü Gürman ile evlenen Bingöl, 15 Nisan 2016'da boşandı. Albümleri • Gün Işımış (Grup Atmacalar) (1989) • Örgütlemişler Baharı (Grup Atmacalar) (1991) • Ateş Dağları Sarmış (1993) • Onların Türküsü (1994) • Sen Türkülerini Söyle (1995-Ada Müzik) • Baharım Sensin (1997-Ada Müzik) • Gülen Az (1998-Prestij Müzik) • Sitemdir (1999-Prestij Müzik) • Üşüdüm Biraz (2000-Sony Müzik) • Umuda Ezgi'ler (2000-Ada Müzik) (Nihat Aydın ile birlikte) • Belki Yine Gelirsin (2002-Sony Columbia Müzik) • Unutulur Her Şey (2004-Seyhan Müzik) • İz (2005-Seyhan Müzik) • Yare (2007-Seyhan Müzik) • Kül (2010-Seyhan Müzik) • Ateş (2012-Seyhan Müzik) • İhsan (2018-Poll Production)
GÜLAY KİMDİR?
24 Mayıs 1970 tarihinde İstanbul'da doğdu. Müzik hayatına, babası olan ünlü müzisyen ve besteci Eyüp Ercan Sezer'in bağlama ile çaldığı türkülere eşlik ederek 5 yaşında başladı ve babası tarafından eğitildi. Gülay aynı zamanda uzun yıllar diş teknisyenliği yaptı fakat müziğe olan tutkusundan dolayı teknisyenliği 2000 yılında tamamen bırakıp, 2001 yılında Kuzey Kıbrıs'ta Doğu Akdeniz Üniversitesi Müzik Bölümü'nde kompozisyon eğitimi almaya başladı. 2007 yılında okuduğu bölümden, birincilikle mezun oldu. Gülay'ın, Gülay Sezer adıyla 1988'de çıkardığı arabesk albümü "Her Akşam"ı, 1995 yılında BMG Müzik'ten çıkan "Cesaretin Var mı?" ve 1997'de yine BMG'den çıkan Bir Sevi Masalı adlı pop albümleri izledi. Daha sonra BMG Müzik'ten ayrılan Gülay, albüm çalışmalarına ara vererek 1999 yılında BRT Televizyonu için "Damlalar" isimli halk müziği programını hazırlayıp sundu. 2001 yılında Kalan Müzik'ten Damlalar, 2003 yılında Damlalar 2 adlı halk müziği albümlerini ve 2005 yılının başında da Adı Yok isimli pop albümünü çıkardı. 2006 yılında Seyhan Müzik imzasıyla Dalgalar isimli halk müziği albümünü, 2011 yılında ise yine bir pop albümü olan Aşkhane'yi çıkardı. Bunun dışında İstanbul Kanatlarımın Altında adlı filmin "Aşk" adlı şarkısının sözlerini yazdı ve seslendirdi. Ayrıca Yaşama Hakkı adlı filmin aynı adı taşıyan şarkısının sözlerini yazdı ve seslendirdi. Hamam isimli film için "İstanbul Uyurken" adlı besteyi ve tüm bunların yanında birçok televizyon dizisinin jeneriklerini seslendirdi. 2008 yılında Düğün Şarkıcısı adlı dizide rol aldı. Gülay, Konya Selçuk Üniversitesi'nden 3 yıl boyunca müzik dalında "Yılın İletişimcileri" ödülünü, 1996 yılında "İFA Müzik Ödülü"nü, 2000 yılında Motif Halk Bilim Ödülleri'nden "Müziğe Teşvik" ödülünü, yine 2000 yılında Türkiye Yazarlar Birliği'nden "Yılın Programcısı" ödülünü, 2001 yılında Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği'nden "En İyi Halk Müziği Programı" ödülünü, 2007'de "34. Altın Kelebek En İyi Türk Kadın Solisti Ödülü"nü aldı. 15 Şubat 2015 tarihinde, müzisyen Serkan Boran ile evlenen Gülay'ın 1992 doğumlu Nilban adında bir kızı vardır.
İSMAİL ALTUNSARAY KİMDİR?
İsmail Altunsaray, 19 Ağustos 1980, Kırşehir, Türkiye doğumlu, Bozlak geleneğinin yeni kuşak temsilcilerinden biri olan Türk saz ve ses sanatçısıdır. 19 Ağustos 1980 tarihinde Halil İbrahim ve Kevser Altunsaray'ın oğlu olarak Kırşehir'de doğan İsmail Altunsaray, 12 yaşında bağlama çalmaya başladı. 1997 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Temel Bilimler Bölümü'nü kazandıktan sonra öğrenimi boyunca kendi üniversitesi başta olmak üzere çeşitli üniversite ve toplulukların ulusal ve uluslararası etkinliklerinde yer aldı. 2002 yılında konservatuvar eğitimini tamamlayan Altunsaray, 2003 yılında TRT İstanbul Radyosu Türk Halk Müziği Birimi'ne akitli sanatçı olarak kabul edildi. Bu dönemde çeşitli televizyon ve radyo programlarında icracı ve solist sanatçı olarak yer aldı 2005 yılında Haliç Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Musikisi Ana Sanat Dalı Yüksek Lisans Programı'nda lisansüstü eğitimini başarıyla tamamladı. İTÜ Halk Bilimleri ve Sanatları Kulübü'nün 2006 yılından beri düzenlemekte olduğu; Neşet Ertaş, Musa Eroğlu, Erkan Oğur gibi ustaların da katılımıyla gerçekleşen "İTÜ Bağlama Günleri" etkinliğinde solo performanslar gösterdi. 2008 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi TİKA'nın desteğiyle düzenlenen 9. Uluslararası Sürmeli Festivali bünyesindeki "Nida Tüfekçi Altın Bağlama Kültür Sanat Ödülleri" adını taşıyan organizasyonda Türk Halk Müziği İcracılık Dalı'nda Teşvik Ödülü aldı. İsmail Altunsaray, 22 Nisan 2009 tarihinde Avrupa'nın en prestijli konser salonlarından Berliner Philharmoniker Chamber Music Hall'da, "Bozlak ve Flamenko" sentezinin başarıyla gerçekleştiği bir konsere imza attı. "Alla Turca: Orient and Occident Meet for a Cultural Dialogue of Instruments and Voices" başlıklı konserde, kendisine kopuz ve perdesiz gitarda Erkan Oğur ile İspanyolların dünyaca tanınmış Flamenko gitaristi Paco Pena ve geleneksel anlamda dünyaca tanınmış vokallerinden biri olan Miguel Ortega eşlik etti. 5 Şubat 2011 tarihinde Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda gerçekleşen, Bozlak'tan Flamenko'ya "İki Gözden Bir Damla" adlı konserde İsmail Altunsaray , Ulusal Cordoba Flamenko Ödülü almış İspanyol sanatçı "Ye Ye De Cadiz" ile beraber başarılı bir performans sergiledi. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Ses Eğitimi Bölümünde 2009-2011 yılları arasında "THM Repertuarı Öğretim Görevlisi" olarak görev yapan İsmail Altunsaray, Anadolu müzik kültürüne sahip çıkarak Türk Halk Müziği'nde ekol olmuş birçok ustanın haklarını titizlikle savunan "Kalan Müzik" şemsiyesi altında 21 Eylül 2011 tarihinde "İncidir"adlı albümünü çıkarmıştır. Anadolu Abdalları'nın-Ustaların diyarı Kırşehir'de doğup büyümüş olan İsmail Altunsaray, Abdal aşiretine mensup olmamasına rağmen Muharrem Ertaş, Neşet Ertaş, Hacı Taşan ve Çekiç Ali gibi efsanelerden feyz alarak sanatını, bağlama ve vokal icrasını ve tavrını geliştirmiş, konservatuarda aldığı nazari bilgiler ile harmanlayarak hem alaylı hem mektepli nadir sanatçılar arasına girmiştir. Bu özelliği ile Neşet Ertaş ekolünün yeni kuşak içindeki onlarca temsilcisinden bir adım öne çıkmıştır. Yurtiçinde olduğu kadar yurtdışında da vermiş olduğu sayısız konserler ve dünya çapındaki sanatçılarla beraber gerçekleştirdiği sahne performansları ile dikkatleri çeken İsmail Altunsaray 18.03.2013 tarihinde Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de düzenlenen Mugam Dünyası Festivalinde ülkemizi temsil etmiştir. Bir röportajında İsmail Altunsaray, "Orta Anadolu'nun tamamında, varlığını tüketime dair ürünler sunarak sürdüren, hiçbir edebi değere ve alt yapıya sahip olmayan, yakışıksız dost meclislerinden etrafımıza kontrolsüzce saçılan, ayrıca geniş kitleler tarafından kabul görmesi,ticari getirisi ve kamu denetiminin yoksunluğundan aldığı cesaretle kültürümüze yaptığı her türlü müdahaleyi kendine hak gören, müzikal olaraksa icra, entonasyon ve geleneksel form bilgisi vb. ögelerden olabildiğince uzak bir "müzik türü" empoze edilmek isteniyor, üstelik de kültürümüzün bir parçası denilerek.. Birçok değerli ustaya kucak açmış olan başkentimiz Ankara; büyükşehir olması, kozmopolitleşen yapısı, Orta Anadolu Geleneksel Kültürü'nün yeşerdiği ve saflığını koruyan birçok iline komşu olması ve aldığı sosyal-ekonomik tabanlı göçlerin sonrasında ne yazık ki bu dejenerasyon halkasının da başkenti olmuştur. Yüzyıllardır "Hakikât Elçileri" ustalarımız tarafından dilden dile aktarılmış ve gönülden gönüle köprüler kurmuş ve bugünlere taşınmış türkülerimize yapılan bu pervasız girişimleri Anadolu Halk Kültürü'ne yapılmış bir ihanet olarak görüyorum" diyerek bu noktada Muharrem Usta'nın, Hacı Taşan'ın,Çekiç Ali'nin taşıdığı geleneğin uğrayabileceği dejenerasyonun önüne geçilmesi adına kararlılığını ortaya koymuştur. Altunsaray, Çekiç Ali gibi seri, Hacı Taşan gibi lirik, Neşet usta gibi yaratıcı, Muharrem Ertaş gibi otantiktir. Kırşehir'in o yanık ve lirik ikliminden kopup gelirken, yöresel altyapısını akademik donanımıyla bütünleştiren, geleneğini koruyan, mükemmeliyetçi yaklaşımı ve yaptığı işe olan sonsuz saygısıyla yoluna devam eden İsmail Altunsaray kendi doğrularını söylemekten geri durmadan Anadolu Halk Kültürü'nün bıraktığı mirası gelecek nesillere aktarma çabası ve kararlılığındadır.