Unutulmayan 10 kadın temalı film
8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde, hayatınızın bir döneminde mutlaka izlemeniz gereken 10 kadın filmini derledik.
Evrensel anlamda sinemaya baktığımızda kameranın daha çok erkek taraflı olduğunu görüyoruz fakat kadının geri planda olmadığı, güçlü temsil edildiği filmler de yok değil. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde, hayatınızın bir döneminde mutlaka izlemeniz gereken 10 kadın filmini derledik.
1- DUYGULARIN RENGİ (THE HELP)Yönetmen: Tate Taylor-2011Eugenia Phelan, bir genç kadın olarak iyi eğitim aldığı okuldan mezun olmuştur ve diğer arkadaşları gibi evlenip, çocuk yapmak yerine kendine meslek edinmek ister. Bir yazar olmayı kafasına koyan genç kadın, ailesinin beklentilerini de boşa çıkartarak yerel bir gazetede küçük bir köşe sahibi olur. Ev işlerinde püf noktalarını yazdığı bu minik köşe için en yakın arkadaşının hizmetçisi Aibileen'dan yardım ister ve böylece kendisini sıra dışı bir projeye başlarken bulur. Bu gizli projede dokunaklı hikayeler yazmaya başlayınca ona bu ilhamı hizmetçi Aibileen ve aşçı Minny'nin anlattığı gerçek insan öykülerinden çok etkilenir...
2- FRIDAYönetmen:Julie Taymor-200219 yaşında geçirdiği otobüs kazası ile hayatı değişen Frida, vücudundaki kırık kemikler ve yabancı metallerle yaşamayı öğrenmeye istekli olacak kadar özgüven sahibi, gerçek hayallerle yaşayan genç bir kadındır.Kırılan bacağı yüzünden uzun süre yürüyemeyen Frida, ailesinin sıkışık maddi gelirine rağmen destek gördüğü babası sayesinde, göğüslerinden karnını kaplayan alçı tabakası da dahil; bulduğu her boşluğa resim yapmaktadır. Kızına her zaman destek veren babası Guillermo, alçılarında yer kalmayan Frida'ya gerçek resim malzemeleri alır ve Frida, hissettiklerini tablolara tanımlamaya başlar. Zamanla ayağa kalkabilen Frida, tablolarıyla birlikte soluğu okuldaki resim hocası Diego Rivera'nın yanında alır...
3- HANNAH ARENDTYönetmen: Margarethe von Trotta-2012Dâhi, düşünür, sert ve ateşli, "kötülüğün sıradanlığı"nı keşfiyle dünyayı sarsan bir kadının gerçek hikayesi... Hannah Arendt, Nazi Adolf Eichmann´ın Kudüs´teki mahkemesine katıldıktan sonra, Holokost´u daha önce kimsenin yapmadığı şekilde yazma cesaretini gösterir. Çalışması, anında bir skandala yol açar, ama rakipleri ve arkadaşları tarafından saldırıya uğrasa da Arendt yılmayacaktır...