Uçurum kıyısında ibadet
Unesco Dünya Mirası Listesi'ndeki Ulu Camii ve Darüşşifa başta olmak üzere Selçuklu medeniyetinden örneklerin yer aldığı, açık hava müzesi durumundaki Divriği, Türklerin Anadolu'daki ilk bina örneklerinden olmasıyla ön plana çıkıyor.
Mengücekliler döneminde, 1180 yılında Süleyman Şah'ın oğlu Emir İshak tarafından yaptırılan cami, uçurum kıyısındaki konumu ve aynı dönem yapılan diğer örneklerinden ayrılan mimarisi ile dikkat çekiyor. Kale Camisi; Türklerin Anadolu'yu fethinden sonra yapılan minberli cuma camilerinden onarılmayan, özgün mimariye sahip, en eski tek örneği olma özelliğini taşıyor.
Duvarları, içte ve dışta kalın sıva ve derzlerle örülen caminin taç kapısı, Anadolu taç kapılarının ilki ve taş oyma sanatının gelişmesinde ilk örnek olarak biliniyor. Yıllarca harabe durumunda kalan Kale Camisi, 2008 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce restore ettirildi.
Caminin, daha önce var olan; ancak yıkılan minaresi ise bugün bulunmuyor. Uzun süredir ibadete kapalı olan cami, iç tefrişatının de yapılmasıyla birlikte kısa süre önce yeniden ibadete açıldı.
İBADET İÇİN NEFES NEFESE TIRMANIŞ Kaymakamlığın çalışması sonucu yeniden ibadete açılan cami, özellikle cuma namazlarında cemaatini ağırlıyor. Ancak camide ibadet yapmak isteyenleri yaklaşık 1 kilometrelik zorlu bir yolculuk bekliyor. Öncelikle tarihi Divriği Ulu Camisi'nin bulunduğu alandan, kale girişine gelen vatandaşlar, burada kale suru duvarında bulunan ve sadece 1 kişinin sığdığı oyuktan içeri giriyor.