Türkiye'nin burnunun dibinde tarihi tarihi değiştirecek keşif
Datça'ya 375 km uzakta bulunan Antikytera Adası’nda dalgıçların yaptığı keşif gizemini koruyor. Uzmanlar, söz konusu batık içinde bulunan bir cihazın teknoloji tarihini yeniden yazabilceğini belirtiyor.
Türkiye’nin sadece 375 km uzağında, denizin derinliklerinde gizemli batık, sırrını koruyor. Bu buluntu kimilerine göre teknoloji tarihini yeniden yazdıracak nitelikte. Uzmanlar, Antik Yunanlıların teknolojik gücüne ışık tutan bu mekanizmanın basit çarklı bir düzenekten çok daha fazlası olabileceğini düşünüyor. Tarihler 1901 yılını gösterdiğinde Arkeologlar Yunan adası Antikythera kıyılarında gizemli bir batık keşfettiler. Bir grup Yunan dalgıç o gün bulacakları şeyin ne denli önemli olacağından muhtemelen habersizdi.
Milliyet gazetesinde yer alan habere göre, Datça'ya yaklaşık 375 km uzaklıkta bulunan Antikytera Adası’nda dalgıç gurubunun üyelerinden biri bir batık keşfetti. M.Ö. 1. yüzyılda batmış bir yük gemisini keşfeden dalgıçlar, denizin dibinde batığın çevresine saçılmış heykellere ve birkaç ilginç buluntuya rastlayınca çok etkilendiler. Batık geminin çevresinde bulunanların arasında mücevherler, çömlekler, mobilyalar, bronz eşyalar ve amforalar dolusu şarap vardı ancak içlerinden biri, ötekilerden oldukça farklıydı. Dalgıçlar, bulunan batıkta değerli eşyaların yanı sıra ayakkabı kutusu büyüklüğünde bir şey daha gördü. Tuzlu suyla temasından dolayı bozulmuş, ezilmiş ve iç içe geçmiş çarklar bulunan tahta bir kutucuktu bu. Boyutu ayakkabı kutusu büyüklüğünde olan bu kutunun içinde, bir tür mekanik düzenek olduğu görüldü. Asıl soru mekanizma neydi ve o yıllarda böyle bir teknoloji mümkün müydü?
Batık geminin yakınlarında bulunan bu düzeneğin varlığıyla ilgili bilim insanları ikiye bölündü. Kimileri bunun bir mekanizmadan çok daha fazlası olduğunu düşünürken, kimileri de basit çarklı bir düzenek olduğunu düşündü. Yunan arkeologlar ve dünyanın çeşitli bölgelerinden bilim tarihçileri mekanizmayı incelemeye başladı. ORTAK BİR GÖRÜŞE VARDILAR Yıllarca bulunan mekanizmanın üzerine düşünen araştırmacılar, sonunda bu düzeneğin gezegenlerin konumunu, takımyıldızlarını ve başka bilgileri hesaplamak için 30’dan fazla dişlinin bulunduğu karmaşık bir cihaz olduğu kanısına vardılar. Kimi araştırmacıya göre, bu ilkel bir bilgisayardı. Ancak bunu söyleyebilmek için eksik olarak çarkların da tamam olması gerekirdi ki düzeneğin eksik birçok parçası bulunuyordu. Araştırmacılar bu parçaların bulunması gerektiğini düşünerek yeni bir keşif yapılmasının daha sağlıklı olacağına karar verdiler. Yale Üniversitesi’nden bilim tarihçisi Solla Price, bulunan aygıtın, Eski Yunan gökbilimci Rodoslu Geminus tarafından yapılmış olabileceğini öne sürdü. Ancak bu tez kabul edilmedi çünkü o dönemin uzmanlarına göre, Eski Yunanlar böyle bir düzeneği yapmak için gerekli kuramsal bilgilere sahip olsalar bile çarkları tasarlayacak teknolojiye sahip değillerdi. Fikirler ve tahminler birbirini kovaladı. Yıllarca kimse bu düzeneğin ne için ve ne amaçla kullanıldığı hakkında ortak bir fikre varamadı.
ERİ DÖNDÜLER! Araştırmacılar, enkazda bulunan düzeneğin eksik parçalarını bulmak ümidiyle tekrar geri döndüler. Düzenekle ilgili 2012 ve 2017 yılında iki bilimsel keşif daha gerçekleştirildi. Deniz arkeologları bu son araştırma sırasında, bronz heykel parçaları ve üzerinde bir çark dişlisi gibi görünen dört çıkıntılı bronz disk dahil olmak üzere yeni bulguları denizin derinliklerinden çıkardılar. Bulunan disklerin üzerinde boğa resmi olduğunu fark eden araştırmacılar, bulunan bu diske de boğa diski adını verdiler. Ancak uzmanlar bulunan bu diskin ilk bulunan düzeneğin bir parçası mı yoksa başka bir düzenek mi olduğu konusunda kararsız kaldı ve bunu kanıtlamanın zor olduğunu düşündüler.