Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ''mayın avcıları'' bölgede
1956'dan itibaren Suriye sınırında kaçakçılığın önlenmesi amacıyla kullanmaya başlanan ve 1993-1996 yıllarında gerçekleşen terör eylemleri sonrasında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde askeri bölgelerin güvenliğinin sağlanması ve sınır güvenliğinin güçlendirilmesi amacıyla sınır hattına anti-personel mayınlar (APM) döşendi.
1956'dan itibaren Suriye sınırında kaçakçılığın önlenmesi amacıyla kullanmaya başlanan ve 1993-1996 yıllarında gerçekleşen terör eylemleri sonrasında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde askeri bölgelerin güvenliğinin sağlanması ve sınır güvenliğinin güçlendirilmesi amacıyla sınır hattına anti-personel mayınlar (APM) döşendi.
Mayın sorununun çözümüne ilişkin çalışmalar kapsamında 1996 yılının sonlarında ilk adımları atan Türkiye, bu tarih itibarıyla APM'lerin kullanımını yasakladı, ardından 1 Mart 2004 tarihinde de Ottowa Sözleşmesi'ne taraf oldu. 2015 yılında da Milli Mayın Faaliyet Merkezi'ni (MAFAM) kuran Türkiye, mayınsız bölge konusundaki kararlılığını sürdürdü.
Bu kapsamda Birleşmiş Milletler'in (BM) "2025 Yılı Mayınsız Dünya" hedefine paralel olarak toprağa gömülü mayınların tümünü temizleme, mayın ve patlamamış mühimmattan arındırma, insanların mayın riskine maruz kalmadan yaşayabileceği bir ülke hedefiyle çalışmalarına devam eden Türkiye, Suriye sınırında bu anlamda önemli aşamalar katetti.
ÖMAT aracılığıyla faaliyetlerine hummalı şekilde devam eden TSK, 2020 yılı itibarıyla yaklaşık 150 milyon metrekarelik kirletilmiş alanda 865 bin kayıtlı mayının bulunduğu bölgede, hali hazırda Ardahan, Ağrı, Hakkari, Şırnak, Diyarbakır, Kilis ve Hatay'da insani maksatlı mayın temizliğini tüm zor şartlara rağmen sürdürüyor.